Endüstriyel tesislerde çıkan yangınlara “sigorta” müdahalesi
Endüstriyel tesislerde çıkan yangın sayısı her geçen yıl artıyor. Bu tesislerde çıkan yangınlar sonucu oluşan hasarlar, oldukça uzun bir dönemi kapsayacak iş kesintileri yaşanmasına neden oluyor. Bu noktada öncelikle riski bertaraf edecek risk önleyici tedbirlerin alınması sonrasında da riskin meydana gelmesi sonucu oluşacak zararların hızla ortadan kaldırılmasını sağlayacak sigortaların yaptırılması gerekiyor.
Türkiye’de endüstriyel tesislerde yaşanan yangınların sayısı her geçen yıl artıyor. Büyük çapta can ve mal kayıplarına yol açan bu yangınlar, ülke ekonomisini de olumsuz etkiliyor. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası (KMO) İstanbul Şubesi’nin yayınladığı Endüstriyel Yangınlar Patlamalar Raporu’na göre, 2023 yılında Türkiye’de 496’sı endüstriyel yangın, 33’ü endüstriyel patlama olmak üzere toplamda 529 adet endüstriyel yangın ve patlama meydana geldi. Gerçekleşen bu endüstriyel yangın ve patlamalarda 152 işçi yaralanırken 22 işçi hayatını kaybetti. 529 yangın ve patlamadan 78’inin Organize Sanayi Bölgeleri’nde (OSB), 16’sının ise OSB’ler haricindeki sanayi sitesi vb. sanayi bölgelerinde gerçekleştiğini belirten rapor, sektöründen bağımsız olarak geri dönüşüm ve atık bertaraf tesislerinin yangınların en sık görüldüğü tesis türlerinden olduğunu aktarıyor.
SİGORTANIN ROLÜ
Endüstriyel tesislerde çıkan yangınlar sonucu oluşan hasarlar, oldukça uzun bir dönemi kapsayacak iş kesintileri yaşanmasına neden oluyor. Bu noktada öncelikle riski bertaraf edecek risk önleyici tedbirlerin alınması sonrasında da riskin meydana gelmesi sonucu oluşacak zararların hızla ortadan kaldırılmasını sağlayacak sigortanın yaptırılması gerekiyor. Yurt dışında endüstriyel tesislerin sigortasının olması zorunlu iken ülkemizde zorunlu değil. Endüstriyel tesislerde yangın risklerini azaltacak çalışmaların yapılarak yangın çıkış nedenlerinin ortadan kaldırılması böylece iş sürekliliğinin korunması hayati önemde. Peki, endüstriyel tesislerde çıkabilecek yangınlara karşı ne tür önlemler alınabilir?
- Bir fabrikanın yangın önlemleri henüz kuruluş esnasında düşünülmeli, yapım aşamasında tamamlanmalı, işletme aşamasında ise sık sık denetlenmeli.
- Yanlış alarmların önlenmesi, hızlı yangın noktası tespiti, düşük kablolama maliyeti gibi konvansiyonel yangın alarm sistemlerinden ayrışan adresli yangın alarm sistemi kullanılarak tehlikenin yerinin tam ve hızlı olarak öğrenilebilir.
- Olası bir yangına karşı acil durum planının güncelliği ve iş yerindeki tüm personelin bu plana hâkim olması gerekiyor.
- Acil durum ekiplerinin eğitimi, gerçekleşebilecek bir yangında en önemli unsurlardan biri.
- Depolama şartları ve talimatlarının yangın yönetmeliğine göre hazırlanmasına dikkat edilmeli.
- Periyodik bakımlar ve denetim, raporlama, düzeltici çalışmalara dikkat edilmeli, özenle takip edilmeli.
- Yangın sırasında ciddi yaralanmalar ve can kayıplarının önüne geçmek için personele yangından korunma eğitimleri verilmeli.
- Yangın anında ısı ve duman yayılmasını engelleyecek yangına dayanıklı kapılar, duvar, tavan ve zeminler gibi önlemler alınmalı.
- Yapıların projelendirilmesi aşamasında yangına dayanıklı inşaat malzemesi seçimine özen gösterilmeli
EMO GEBZE’DEN YANGIN UYARISI
TMMOB’a bağlı Elektrik Mühendisleri Odası Gebze Temsilciliği, son zamanlarda özellikle Gebze bölgesinde yaşanan endüstriyel tesis yangınlarına dikkat çekerek periyodik kontrol ve bakımlarının ihmal edilmemesi gerektiği uyarısında bulundu. Oda temsilciliğinden yapılan açıklamada, “Yapılan araştırmalarda elektrik kaynaklı yangınlar, toplam yangınların %54’ünü oluşturmaktadır. Aynı çalışmada endüstriyel yangın biçimleri bakımından yapılan değerlendirmede elektrik tesisatı/elektrik cihaz arızası kaynaklı yangınlar, toplam yangınların %71’ini oluşturmaktadır. Bu sonuçlar elektrik periyodik kontrol ve bakımlarının önemini gözler önüne sermektedir” ifadelerine yer verildi.
2024’TE ÖNE ÇIKAN YANGIN VE PATLAMALAR
- Tuzla fabrika yangını: Haziran ayında Tuzla’da bulunan Deri Organize Sanayi Bölgesi’ndeki otomobil yedek parçası üreten fabrikada yangın çıktı. İtfaiye ekiplerinin 6 saatlik çalışmasının ardından söndürülen yangın, 30 dönüm üzerinde bulunan fabrikada büyük çapta maddi hasar yarattı.
- Başakşehir plastik enjeksiyon atölyesinde patlama: Başakşehir’de bulunan Pik Dökümcüler Sanayi Sitesi içerisinde faaliyet gösteren, plastik enjeksiyon üretimi yapılan bir işletmede art arda 3 kez patlama meydana geldi. İş yeri içerisinde bulunan enjeksiyon kazanı çalışma esnasında sebebi henüz belirlenemeyen bir sebep ile patladı. Patlamaların etkisiyle çıkan büyük çaplı yangın nedeniyle atölye kullanılmaz hale geldi.
- Sakarya fabrika yangını: Sakarya’nın Arifiye ilçesinde faaliyet gösteren medikal, kozmetik ve ambalaj fabrikasında sebebi bilinmeyen bir yangın çıktı. İhbar üzerine olay yerine giden itfaiye ekipleri, yangını fabrikanın arkasında bulunan oto bayisine sıçramadan kontrol altına aldı. Ancak fabrika kullanılamaz hale geldi.
- Bursa kâğıt fabrikası yangını: Bursa’nın Yıldırım ilçesinde, kâğıt fabrikası ve yanında yer alan geri dönüşüm tesisinde nedeni belirlenemeyen bir yangın çıktı. Yangın, daha sonra bir tekstil fabrikası ile depoya da sıçradı. Olayda, bölgedeki 7 tesis yangından zarar görürken 4 tesiste ciddi boyutta hasar oluştu.
***
AXA Türkiye Elementer Ürün Fabrikaları Grup Direktörü ve Genişletilmiş İcra Kurulu Üyesi Atilla Zorkirişçi:
Sigorta bilinci istenen ve beklenen düzeyde değil
“Tahminlerimize göre endüstriyel işletmeler nispeten daha yüksek sigortalılık oranına sahip ancak bu tesisler için hâlâ teminat içerikleri ve çeşitli sigorta branşları açısından penetrasyon sorunları devam etmekte. Son yıllarda sigorta bilinci artıyor olsa da henüz istenen ve beklenen seviyelerde değil.”
Sigorta şirketlerinin çok uzun yıllardır endüstriyel tesislere koruma sağladığını belirten AXA Türkiye Elementer Ürün Fabrikaları Grup Direktörü ve Genişletilmiş İcra Kurulu Üyesi Atilla Zorkirişçi, endüstriyel tesislerin de sigortalı değilmişçesine risklerini tespit edip, bunları bertaraf etmek için önlem alması beklendiğini ifade etti. Zorkirişçi, sözlerine şöyle devam etti: “Endüstri ve sigorta şirketlerinin daha fazla iş birliği içerisinde olması, birbirlerini yakın bir paydaş olarak değerlendirerek karşılıklı anlayış ve güven ile hareket etmeleri, sigorta ekosisteminin sürdürülebilir ve kaliteli hizmet verebilmesi açısından büyük önem taşıyor. Endüstriyel işletmelerin belirtilen ekosistem içerisinde yerlerini almaları, risk perspektiflerini belirlemek ve bunları görünür kılarak çözüm önerileri sunacak “Risk Yönetim” birimlerinin kurulması ve desteklenmesi kritik öneme sahip. Sigorta şirketleri tarafından öncelikle yürürlükte olan kanunlara ve resmî gazetede yayınlanan “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik” ile bu yönetmeliğe ilişkin güncel değişikliklere uygun önlemlerin sigortalı tesislerde bulunması beklenmekte. Buna ek olarak ulusal ve uluslararası standartlarda yangın, deprem ve diğer risklere karşın koruma önlemlerinin olması da dikkat edilmesi gereken diğer konulardan biri. Tüm bunların yanı sıra, içinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda, özellikle bina yapı maliyetleri, makine tesisat fiyatları gibi sigorta bedellerini oluşturan kıymetlerde sıkça fiyat değişikliği yaşandığından; sigorta bedellerinin sigortalılar tarafından sıklıkla gözden geçirilerek eksik sigorta riskinin minimize edilmesi önem arz etmekte. Hasar anında eksik sigorta durumunun ortaya çıkması halinde, zaten yaşanmış bir hasar sebebiyle zor durumda olan sigortalılar bir de eksik sigorta yaptırdıkları için, eksiklik oranında tazminatlarından yapılan tenzilat ile karşı karşıya kalmakta. Bunun önlenebilmesi için sigorta bedelleri düzenli olarak kontrol edilmeli ve bu bedellerin poliçelerde güncel değerlerine göre yer alması sağlanmalı.”
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası’nın yayınlamış olduğu Endüstriyel Yangınlar ve Patlamalar 2023 raporunda 2018’den 2023 yılına kadar meydana gelen endüstriyel yangın ve patlamalarda, özellikle son 3 yıllık dilimde sürekli olarak artış gözlemlendiği belirtilmesine karşın endüstriyel tesislerin sigortalanma oranlarına ilişkin resmi bir veri bulunmadığını söyleyen Zorkirişçi, “Bunların resmi olarak da ölçümlenmesi ve yayınlanması sigorta ekosistemindeki tüm paydaşlar için kritik bir başlık. Tahminlerimize göre endüstriyel işletmeler nispeten daha yüksek sigortalılık oranına sahip ancak bu tesisler için hâlâ teminat içerikleri ve çeşitli sigorta branşları açısından penetrasyon sorunları devam etmekte. Kahramanmaraş Depremi’nden etkilenen tesislerin birçoğunun poliçesinde kâr kaybı teminatının yer almamasını bu konuya örnek olarak verebiliriz. Son yıllarda sigorta bilinci artıyor olsa da henüz istenen ve beklenen seviyelerde değil ne yazık ki” dedi.
‘TÜM PAYDAŞLARA İŞ DÜŞÜYOR’
Zorkirişçi, son olarak sanayi bölgelerindeki sigortalılık oranlarıyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Sanayi bölgelerinde sigortalılık oranının genel endüstriyel tesislerin sigortalılık oranından yüksek olduğunu öngörüyoruz, ancak elimizde maalesef resmi veriler bulunmamakta. OSB yönetimlerinin genelde bu konuda yüksek bilince sahip olduğunu da görüyoruz. Öte yandan uzun bir süredir, sigorta şirketleri tarafından ücretsiz olarak, tesislerin fiziksel risklerinin değerlendirilmesine yönelik risk mühendisleri aracılığıyla risk analizi desteği verilerek yangın, sel, dâhili su ve doğal afet riskleri ile makine kırılması, brüt kâr kaybı, çevresel sorumluluklar gibi alanlarda çalışmalar yapılmakta. AXA Türkiye olarak, endüstriyel işletmelerin ve OSB yönetimlerinin iş süreklilik planlarının olmasını çok önemsiyoruz. Sigorta şirketleri bu alanlarda genellikle ücret dahi talep etmeden birçok hizmet veriyorlar. Bu çalışmaların, sigortalılar nezdinde daha görünür olması için tüm paydaşlara iş düşüyor. Kamu ve özel sektör iş birliğinin artarak devam etmesinin, kamunun denetleyici ve düzenleyici rolünün sigorta şirketleri ile de dirsek temasıyla artırmasının sınai tesislerimizin dünya standartlarında korunan işletmeler haline gelmesinde ciddi katkı sağlayacağını düşünüyoruz.”
***
TOBB SAİK Başkanı Levent Korkut:
Endüstriyel tesislerde istenen %100’e yakın sigortalılık olması
“Endüstriyel tesislerin sigortalılıkları istenen seviyede olmasa da istenen seviyeye çok uzak değil. Ekonomisi gelişmiş ülkelerde olduğu gibi arzu edilen %100’e yakın olması. Ancak diğer branşlara oranla mukayese edildiğinde küçümsenmeyecek seviyede.”
Endüstriyel tesislerin sigortalılık oranları ve sigortalanma seviyeleri hakkında görüşlerini paylaşan TOBB SAİK Başkanı Levent Korkut, “Endüstriyel tesislerin sigortalanma oranları istenen seviyede olmasa da istenen seviyeye çok uzak değil. Ekonomisi gelişmiş ülkelerde olduğu gibi arzu edilen %100’e yakın olması. Ancak KOBİ, sivil riskler ve diğer branşlara oranla mukayese edildiğinde küçümsenmeyecek seviyede. Ancak, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız deprem felaketinde sektör olarak gördük ki, endüstriyel tesisler ve diğerlerinde sigortalılık oranından ziyade eksik sigorta faktörü çok ama çok önemliydi. Bu konuda sektör paydaşları olarak özellikle iş yapış modellerimizi gözden geçirmek ve bu konuda neler yapmamız gerektiğini belirlemeli ve bunu önümüzdeki süreçte olası deprem ve doğal afetler öncesi belirlemeliyiz” şeklinde konuştu. Sanayi bölgelerindeki sigortalılık oranlarının birtakım ölçütlere göre farklılık gösterdiğini belirten TOBB SAİK Başkanı Levent Korkut, sözlerine şöyle devam etti: “Sanayi bölgelerinde sigortalılık oranları özellikle işletmelerin büyüklüklerine, kurumsal olup olmadığına ve iştigal konularına göre farklılık göstermektedir. Bu farklılıkla az riskli olanlarda sigortalanma oranı düşmekte ve çok riskli işletmelerde sigorta sektörünün daha seçici olduğu ve koruma tedbirlerine göre sigorta etmekten kaçınılması nedeniyle sigortalılık oranı oldukça düşüktür.
‘HER 2 İŞLETMEDEN 1 TANESİ SİGORTALI’
Eğer yaklaşık ve ortalama sigortalılık oranı belirtmek gerekirse, ağırlıklı KOBİ niteliğinde kuruluşlar olmasından dolayı %50 yani her 2 işletmeden 1 tanesi sigortalı diyebiliriz. Sigorta sektörü olarak önümüzdeki süreçte yapmamız gereken en önemli husus SEDDK, TSB, TOBB-SEİK ve paydaşlar ile SEDDK başkanlığında bir çalıştay yaparak her iş kolu özelinde gerekli çalışma ve güvenlik koşulları, iş yerinin sigortalanabilmesi için gerekli korunma koşullarını belirlemek ve her kuruluşun farklı farklı istekleri yerine tek bir uygulama ile şartları belirlemek gerekmektedir. İşletmelerin; iş yeri açma ve çalıştırma izin belgesi, sigortalanması, itfaiye ve iş güvenliği için ayrı ayrı uğraşların ve en önemlisi zaman israfının önüne geçmeli ve sigorta yapılabilmesi için engelleri kaldırarak ve sigortalılık oranını artırmalıyız.”
***
Allianz Türkiye Elementer Ticari Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Öktem Örkün:
Yangınlar geleceğe dair ciddi önlemlerin alınması ihtiyacını doğuruyor
“Maddi ve manevi açıdan ciddi kayıplara yol açan yangınlar, geleceğe dair ciddi önlemlerin alınması ihtiyacını doğuruyor. Bu önlemlerin ciddiyetle alınması için de güçlü bir farkındalık oluşturulması büyük önem taşıyor.”
Bir endüstriyel tesisin sigortalama öncesi geçtiği süreç hakkında konuşan Allianz Türkiye Elementer Ticari Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Öktem Örkün, “Sigorta şirketlerinin yangın sigortasına yönelik teminat vermeden önce sorguladığı birtakım kriterler mevcut. Bu kriterler arasından en temel olanları faaliyet konusu, yapı malzemelerinin yanıcılığı, yangın algılama sistemi, yağmurlama (sprinkler) sistemi olarak sıralayabiliriz. Bu temel kriterlerin neler olduğuna ve ne şekilde uygulandığına göre teminat verilip verilmemesine ve riske özel yangın sigorta priminin hangi seviyede olacağına karar veriliyor. Sigorta sektörü olarak yangın sigortalarındaki temel bakış açımızı ve risk tanımımızı, yangının olası çıkış nedenlerini nasıl ortadan kaldırabiliriz olarak özetleyebiliriz. Özellikle risk yönetiminin ne zaman başlayacağı çok önemli. Sigorta sektörü olarak, bu noktada üzerimize düşeni yerine getiriyoruz ve en baştan yangının çıkmasını nasıl önleyebiliriz, onu planlamaya çalışıyoruz. Örnek vermek gerekirse, projesi hazırlanmış, bina inşa edilmiş, tüm ekipmanları ile donatılmış, üretim yapılmaya başlanmış bir firma en son aşamada risk analizi talep edebiliyor. Bu durum bizi sektör olarak zorlayan bir konu. Projenin ilerleyen süreçlerinde sigorta şirketinin sürece dâhil olması, sürece özel risklere uygun alınması gereken önlemler ve yapı malzemelerinin seçiminde iş işten geçmiş olabiliyor. Risk yönetimi, proje aşamasında başlamalı ve kullanım amacına uygun olarak tasarlanmış, doğru yapı malzemeleri ile ulusal ve uluslararası standartlara uygun yangın önlemlerine sahip binalar inşa edilmeli. Tüm bunların yanı sıra risk yönetimi döngüsünün yapı yaşadıkça devam etmesi gerektiği ve risk yönetiminin tek seferlik bir çalışma olmadığı unutulmamalı” dedi.
SANAYİ YAPILARINA YÖNELİK RİSK ANALİZİ
Türkiye’de son dönemde iklim krizinin etkisiyle artan orman yangınlarıyla sık sık karşılaşıldığını söyleyen Örkün, sözlerini şöyle noktaladı: “Maddi ve manevi açıdan ciddi kayıplara yol açan yangınlar, geleceğe dair ciddi önlemlerin alınması ihtiyacını doğuruyor. Bu önlemlerin ciddiyetle alınması için de güçlü bir farkındalık oluşturulması büyük önem taşıyor. Allianz Türkiye olarak biz de bu gerçeklikten yola çıkarak 2019 yılında Allianz Teknik Deprem ve Yangın Test ve Eğitim Merkezi’ni faaliyete geçirdik. Allianz Teknik’te en çok mesaimizi harcadığımız bölümler deprem, taşımacılık, otomotiv testleri ile yangına tepki testleri. Merkezimiz yılda 100’ün üzerinde yangına tepki testi gerçekleştirme kapasitesine sahip. Bu kapsamda ağırlıklı olarak yapı malzemelerinin yanıcılık sınıflarını belirlemeye yönelik akredite testler gerçekleştiriyoruz. Gerek sanayi yapıları gerekse konut binalarının özellikle zemin kaplama, dış cephe ve çatı kaplamalarında kullanılan malzemelerin ilgili yönetmeliklere göre belirli bir yanıcılık sınıfının üzerinde olması gerekiyor. Bu sağlanmadığı takdirde maalesef büyük maddi kayıplar ve yaralanmalar ile sonuçlanan yangınlar meydana gelebiliyor. Allianz Teknik’te deprem ve yangına yönelik uygulamalı eğitimler de düzenliyoruz. Allianz Teknik merkezine gelen katılımcıların yangın eğitiminde yaşadığı deneyimi kısaca anlatmak gerekirse; bir yangın anında neler yaşanabileceğini ve bu durumda ne yapmaları gerektiğini bizzat deneyimleyerek öğrenebiliyorlar. Allianz Teknik’te sunduğumuz risk danışmanlık hizmetleri kapsamında özellikle sanayi yapılarımıza yönelik, güncel yönetmeliklere uygun yapısal deprem performans analizi ve yapısal olmayan deprem risk analizi yapıyoruz. Yangın risk değerlendirme ve yangın sistemlerine yönelik olarak projelendirme ve kontrol hizmetleri de veriyoruz.”
***
BİMTES & BELFOR Hasar Giderme ve Restorasyon Müdürü Birol Bingöl:
Yangın hasarında ilk 24 ila 48 saat iyileşmenin “altın saatleri”dir
“Herhangi bir sigortalı yangın hasarından sonraki ilk 24 ila 48 saat, iyileşmenin “altın saatleri” olarak bilinir. Tesisi hızlı bir şekilde stabilize eden etkili bir acil durum müdahalesi, mümkün olduğu kadar çok kurtarma sağlar.”
Hasar restorasyonunun öncelikle uzman ekiplerin zarar görmüş alanları detaylı bir şekilde değerlendirmesi ve planlamasıyla başladığını belirten BİMTES & BELFOR Hasar Giderme ve Restorasyon Müdürü Birol Bingöl, “Doğal afetler, yangın, sel ve benzeri felaketlerin ardından ortaya çıkan maddi zararları gidermek, etkilenen alanları eski fonksiyonel durumlarına geri döndürmek amacıyla uygulanan ve kapsamlı bir süreç olan hasar restorasyonu, hasarın türüne ve büyüklüğüne bağlı olarak koruyucu tedbir, temizlik, onarım ve yeniden inşa aşamalarını içerir. Hasar restorasyonu, sadece maddi kayıpları telafi etmekle kalmaz, aynı zamanda işletmelerin ve buna bağlı olarak bireylerin felaket sonrası toparlanmasına da katkı sağlar. Restorasyon şu adımlardan oluşmaktadır:
- Hasar Bildirimi, Keşif ve Rapor
- Koruyucu Tedbirlerin Alınması
- Enkaz Kaldırma ve Bertaraf
- Makine ve Yapısal İşlemler
- Emtia Kurtarma İşlemleri
- Test, Ölçüm ve Kalite Kontrol
İlk aşamada ekspertiz firmasının hasar bildiriminde yer alan bilgiler veya sigortalıdan randevu alındığı aşamada öğrenilen bilgiler hasarın kapsamıdır. Bu detaylar keşif öncesinde hangi yetkinlikte mühendis veya uzman ile keşif yapılması gerektiğine karar vermek için çok önemlidir. Keşfin doğru yapılması, hasar türüne göre uzman tarafından incelenmesi, fiyatın ve işleyişin doğru olması anlamına gelmektedir. Hasarın detayı öğrenildikten sonra oluşturulan uzman keşif ekipleri, felaketin etkilediği bölgeye ulaşarak zararın boyutunu değerlendirir. Hasarın değerlendirilmesini takiben hazırlanan raporda genel olarak; zararın boyutu, etkilenen bölgeler, alınması gereken önlemler, müdahale yöntemleri, kullanılacak özel ekipmanlar, işin yapılış şekli, işin yapım süresi ve fiyat yer almaktadır. İşin onaylanmasından sonra öncelikle sigortalı ile iş birliği ve planlama yapılır, ardından koruyucu tedbirler alınarak süreç başlar” dedi. Bingöl, çökme ve yıkılma gibi risklerin kontrol altına alınarak restorasyon sürecinde insan sağlığına veya farklı bir hasara yol açılmamasının önem taşıdığına dikkat çekti.
KURTARMAYA ETKİLİ ACİL DURUM MÜDAHALESİ
Bingöl, son olarak yangın hasarlarında hasardan sonraki ilk 24 ila 48 saatin iyileşmenin “altın saatleri” olarak bilindiğini vurgulayarak, “Tesisi hızlı bir şekilde stabilize eden etkili bir acil durum müdahalesi, mümkün olduğu kadar çok kurtarma sağlar. BİMTES yangın restorasyon hizmetleri; acil koruyucu bakım müdahalesi, enkaz kaldırma, sovtaj değerlendirme, makine kurtarma/onarım gibi yapısal onarım işlemlerini içerir.”