Deprem sigortasında farkındalığı kamu ve özel sektör işbirliği artıracak

Deprem sigortasında farkındalığı kamu ve özel sektör işbirliği artıracak

Fay kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde ve komşu ülkelerde meydana gelen çok sayıda deprem, zorunlu deprem sigortasının önemini ortaya koyuyor. Ülkemizde %54.60 seviyesinde olan penetrasyonun artırılmasında kamu ve özel sektörün hem eğitim hem de ortak iletişim çalışmaları ile aksiyon alması gerekiyor. 

Ülkemizde ve komşu ülkelerde meydana gelen depremler, doğal afetlerin ne kadar yıkıcı olabileceğini bizlere hatırlatmaya devam ediyor. Elazığ, Manisa ve hatta İran’da yaşanan ancak Van’daki vatandaşlarımızı da etkileyen depremler nedeniyle zorunlu deprem sigortasının önemi her zamankinden daha çok tartışılmaya başladı. 9.6 milyon poliçe ile penetrasyonu ancak %54.60 seviyesinde olan DASK’ın nasıl geliştirilebileceği ve daha çekici hale getirilebileceği sektör paydaşları tarafından yoğun bir şekilde tartışılıyor. 

HEM EĞİTİM HEM İLETİŞİM

Ülkemizde elektrik, su ve doğal gaz abonelikleri için yaptırılan DASK poliçeleri yenileme döneminde çok düşük bir oranda devam ettiriliyor. Yenileme oranlarının artırılması için özellikle kamu ve sektörün beraber çalışarak farkındalığı artırması gerekiyor. Özellikle fay kuşağı üzerinde olan Türkiye’de sigortalılık oranlarının %80’lerin üzerine taşınması gerektiği hususunda sektör hemfikir. Bu hedefin ise zorunluluğun yanı sıra eğitimler ve başarılı bir iletişim çalışması ile ulaşılabileceği düşünülüyor. 

YENİ HARİTALAMA YENİ BÖLGELER

Bunun yanında DASK’ta son dönemde atılan adımlardan biri de haritalama modellerinin değiştirilmesi ve risk bölgelerinin değiştirilmesi olmuştu. Yenilenen deprem haritalarının, deprem riski olan yerleri daha küçük birimlerle inceleme imkânı sunması ve risklerle ilgili çalışmaları daha hassas hale getirmesi hedefleniyor. Risk bölgelerinin 5’ten 7’ye çıkarılması ise bölge tanımlarının iyileştirilmesi ve hesaplama süreçlerin kolaylaşması anlamına geliyor. Yeni bölgelerde 1’inci derece deprem risk alanı en sık depremlerin görüldüğü alanı temsil ederken, 7’nci derece deprem risk alanı ise depremin en az görüldüğü bölgeyi temsil ediyor. Bunun yanında iller içinde de bölgeler değişebiliyor. Bu değişikliklerin DASK’ta fiyatlama ve hasar süreçlerini iyileştirmesi bekleniyor. 

Zorunlu deprem sigortası ile sunulan teminat neleri içerir?
DASK, Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) ile depremin ve deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kaymasının doğrudan neden olacağı maddi zararları, poliçede belirtilmiş limitler dahilinde karşılar. Aşağıda belirtilen bina bölümleri, bir arada ya da ayrı olarak teminat kapsamındadır:
Temeller, ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, bahçe duvarları, istinat duvarları, tavan ve tabanlar, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, Koridorlar çatılar, bacalar, yapının yukarıdakilerle benzer nitelikteki tamamlayıcı bölümleri.

ZDS hangi binaları kapsar?
6305 sayılı Afet Sigortaları kanunu gereğince, aşağıda tanımlanmış binalar güvence altına alınır:
-Tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tâbi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar
-634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler
-Bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler
-Doğal afetler nedeniyle devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler

İSTANBUL

Yaşayan Poliçe: 2.512.317

Toplam Konut: 3.682.450

Sigortalılık Oranı: %68.20

ELAZIĞ

Yaşayan Poliçe: 53.630

Toplam Konut: 123.310

Sigortalılık Oranı: %43.50

VAN

Yaşayan Poliçe: 39.877

Toplam Konut: 80.720

Sigortalılık Oranı: %49,40

TÜRKİYE GENELİ

Yaşayan Poliçe: 9.685.008

Toplam Konut: 17.682.080

Sigortalılık Oranı: %54,80


Doğa Sigorta Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer: En önemli çözümün sigorta olduğunu anlatmalıyız

“Ülkemizin bir gerçeği olan depremden korunmanın birçok yolu var ama risk olmadan önce değerlerimizi güvence altına almanın en önemli çözümünün sigorta olduğunun bilinmesi ve anlatılmasının zorunluluk olduğunu bir kez daha anlamış durumdayız.”

Doğa Sigorta Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer, DASK ve ülkemizde sigorta farkındalığı hakkında açıklamalarda bulundu. DASK’ta hem arsa bedelinin alınmadığı, hem de eşya için teminat verilmediğinin özellikle altının çizilerek sigortalılara iyi anlatılması gerektiği düşündüklerini söyleyen Doğa Sigorta Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer, “DASK, her yıl yapı maliyetlerindeki artışa paralel olarak belirlenen azami bir tutara kadar teminat vermektedir. Azami teminat tutarının tespitinde ise mevcut yapı stokunun büyük bir kısmını oluşturan binaların yeniden inşa bedeli dikkate alınmaktadır. Bununla birlikte eşya ve emtianın bedeli teminat dışıdır. Sigorta yaptıranların teminat tutarları, bu azami teminat tutarını geçmemek üzere, meskenlerinin büyüklüğüne ve yapı tarzına göre belirlenmekte olup, konutun arsa bedeli sigorta bedeline dahil edilmemektedir. Herhangi bir depremde konut tamamen yıkılsa dahi, arsa üzerinde sigortalının arsa payı baki kalacağından arsa değeri dikkate alınmamakta, rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte, binanın piyasa rayiçlerine göre bulunan yeni inşa bedeli esas alınarak tazminat ödemesi yapılmaktadır. Konut sigortası evlerimizi ve ev içindeki eşyalarımızı yangın, sel/su baskını, deprem, yıldırım, dolu, hırsızlık, fırtına ve terör gibi risklere karşı korur. DASK limitlerinin yeterli olmadığı durumlarda konut sigortası devreye girecektir” dedi. 

BASIN VE SİVİL TOPLUM BİRLİK OLMALI

Korku ve panik yaratan her deprem sonrasında, DASK poliçelerinin ciddi anlamda talep görmeye başladığına dikkat çeken Tümer, şöyle konuştu: “Sahip olunan varlıkların olası kaybı ve yerine koyma maliyetinin ağır olduğu gerçeği görüldüğünde sigorta ihtiyacı hissi ortaya çıkıyor ancak zaman geçtikçe, yaşananlar unutuldukça bu düşünce kaybolmaya başlıyor.” Tümer, aynı zamanda depremin imalat sanayii iş yerlerinde bina, makine-teçhizat, mamul ve yarı mamul stok kaybı, vasıflı ve vasıfsız işgücü eksilmesi gibi etkilerinin yanı sıra, üretime ara verilen tesislerden kaynaklanan üretim kaybı ve ihracata yönelik kuruluşlar için muhtemel ihracat azalması şeklinde etkilerinin de söz konusu olacağını söyledi. “İşverenlerin bu durumları dikkate alarak iş yerlerini her türlü riske karşı güvenli hale getirmeleri, bilinçlenmeleri ve işlerinin sürekliliği için sigorta ihtiyaçlarını mutlaka karşılamaları gerekmektedir” şeklinde konuşan Tümer, “Zorunlu Deprem Sigortası’nın sadece adı zorunlu, yaptırılmadığında veya yenilenmediğinde herhangi bir yaptırımın söz konusu olmadığı bir gerçek. Durum böyle olunca, sigortalının inisiyatifine kalıyor. Yeni ev alındığında tapuda soruluyor. Bununla birlikte yeni bir eve kiracı olarak çıkıldığında DASK olmadan elektrik ve gaz açılmıyor.

Bu tip uygulamalar tabii ki var ama %100 penetrasyon için yeterli değil. Basın ve sivil toplum örgütleri birlik olup önce deprem bilinci sonra Zorunlu Deprem Sigortası bilinci oluşturmalıdır.

DASK’ın, zorunlu deprem sigortası olduğu yeterince açıklanmasına, hatta reklamlarda da yer verilmesine rağmen, önemini başımıza gelmeden önce kavramamız zor oluyor. Sigortalılarımız, deprem riskine karşı sigortalattıkları DASK poliçelerini, deprem riskinin bir yıl gerçekleşmemesini, riskin ortadan kalkması olarak yorumluyor ve yeniletme ihtiyacının olmayacağını düşünerek hareket ediyor. Hem devlet, hem de sigortacılar olarak toplum nezdinde deprem ve doğal afetler gerçeğini sürekli canlı tutmak, sadece ürün satışına odaklanılmadan toplumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir” diye konuştu. 


AllIanz Türkiye Oto Dışı Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Öktem Örkün: Kamu ve özel sektör işbirliği yapmalı

“Kanunun sorumlu tuttuğu milyonlarca insan sigortalılıktan kaçınıyor. Yaptırımların dışında tüketiciyi ikna etme konusunda hem kamu hem özel sektör aksiyon almalı. Sigortalılıkla ilgili avantajların farklı kampanyalarla topluma anlatılması ve sigortalılık bilincinin yükseltilmesi için kamu ve özel sektör işbirliği yapmalı.”

Konut primlerinde toplam olarak bakıldığında yeni dönemde önemli bir değişiklik olmadığını ifade eden Allianz Türkiye Oto Dışı Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Öktem Örkün, diğer taraftan tekil konutlar tarafında %85’e varan azalışlar ve %200’e varan artışlar olduğunu söyledi. Örkün, “Bölge değişikliklerine bağlı olarak DASK ve ihtiyari deprem primlerinde ciddi prim artış/azalışı yaşandığını söyleyebiliriz” dedi. Örkün, risk bölgesi sayısının 5’ten 7’ye çıkarılmasının ve bölge tanımlarının koordinat kullanımı yoluyla daha detaylı bir şekilde yapılmasının risklerin daha doğru fiyatlandırılmasına ve dolayısıyla adil bir prim dağılımına önemli katkı sağlayacağını belirtti. 

YENİLEME ORANLARI DÜŞÜK 

Depremlerin gerçekleşmesini engellemek mümkün olmasa da depremin yaratacağı kayıpları en aza indirmenin mümkün olduğuna dikkat çeken Örkün, sözlerine şöyle devam etti: “Bir deprem ülkesinde yaşadığımız gerçeğini kabul etmeli ve buna göre önlemimizi almalıyız. Evimizi, işyerimizi sigorta teminatıyla güvenceye almamız şart. Sigorta teminatı finansal devamlılığını sağlama şansı veriyor. Vatandaşlarımız bu gerçeğin farkına varmalı. Sigorta sektöründe faaliyet gösteren şirketler olarak, gerek iş birimlerimizin hedefleri gerek kurumsal sorumluluk ve sponsorluk çalışmaları kapsamında, sigortalılık bilincinin gelişmesi ve sigortalılık oranlarının artması için faaliyetler yürütüyoruz. Kamu tarafı da 12 farklı sigorta branşında getirdiği zorunluluk uygulamasıyla, varlıkların güvence altına alınması için önemli adımlar attı. 2012 yılında yürürlüğe giren Afet Sigortaları Kanunu ile tapu ve konut kredisi işlemlerinin yanı sıra su ve elektrik abonelik işlemlerinde de zorunlu deprem sigortası aranmaya başladı.” Örkün düzenlemelerle ilgili olarak, “Ancak kanunun sorumlu tuttuğu milyonlarca insan sigortalılıktan kaçınıyor. Yaptırımların dışında tüketiciyi ikna etme konusunda hem kamu hem özel sektör aksiyon almalı. Sigortalılıkla ilgili avantajların farklı kampanyalarla topluma anlatılması ve sigortalılık bilincinin yükseltilmesi için kamu ve özel sektör işbirliği yapmalı. Tüketicilerimizin olası bir depremden sonra meydana gelebilecek hasarlara karşı konutlarını zorunlu deprem sigortası ile güvence altına almalarının önemini her fırsatta vurguluyoruz” şeklinde konuştu. 

BİLGİLENDİRME YAPIYORUZ

Örkün, Allianz Türkiye olarak yaptıkları çalışmalar hakkında şunları söyledi: “Dağıtım kanallarımız aracılığıyla konut sahiplerini her fırsatta zorunlu deprem sigortası yaptırmaya teşvik ediyoruz. Toplumda risk farkındalığını artırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. Beykoz’daki Türk-Alman Üniversitesi kampüsü içinde hayata geçirdiğimiz ‘Allianz Teknik’ Deprem ve Yangın Test ve Eğitim Merkezi bu çalışmalarımızın en önemli parçası. Allianz Teknik’te özellikle üniversite öğrencileri için bilimsel; gençler ve çocuklar için deprem ve yangın konusunda sosyal sorumluluk kapsamında bilgilendirme ve eğitim programları hayata geçireceğiz. Olası deprem ve afetlere karşı halka ve okullara yönelik bilgilendirme çalışmaları yapacağız.”

Umut Deniz Elçi
umut@sigortacigazetesi.com.tr