“Deprem gerçeği ile yaşamak ve önlem almak zorundayız”
Groupama Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Emre Bayram “Deprem gerçeği ile yaşamak ve önlemlerimizi bu bilinçle almak zorundayız. sigorta bilincinin gelişimi hala yeterli seviyelere ulaşmış değil” dedi.
Türkiye’nin büyük deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya deprem kuşağında yer aldığını ifade eden Groupama Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Emre Bayram, “Deprem gerçeği ile yaşamak ve önlemlerimizi bu bilinçle almak zorundayız. Son birkaç yılda yaşadığımız doğal felaketler ve İzmir depremi gibi büyük depremler hem DASK hem de konut sigortalarına ilgiyi arttırsa da sigorta bilincinin gelişimi hala yeterli seviyelere ulaşmış değil. Bu yüzden sektörümüzde çalışan herkese büyük görev düşüyor. Sigorta şirketleri olarak çok küçük rakamlarla sayısız riski güvence altına aldığımızı, şirketler ve dağıtım kanalları olarak nihai müşteriye çok iyi anlatmalıyız” dedi.
‘KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMALARI HIZLANMALI’
Deprem riskinin gittikçe arttığı bu zamanda kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması, var olan binaların dayanıklılığının artırılması ve yeni binaların deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılması gerekliliğinin altını çizen Bayram, “İmar planlarının deprem riski gözetilerek hazırlanması, altyapının güçlendirilmesi, afet senaryolarının çalışılması ve acil eylem planlarının eksiksiz hale getirilmesi ülke olarak alabileceğimiz tedbirlerden birkaçı. Ne yazık ki afetleri engellemek elimizde değil, ancak risklere karşı kendimizi ve sevdiklerimizi sigorta sayesinde koruma altına alabileceğimizi potansiyel sigorta sahiplerine büyük bir netlikle ifade etmeliyiz. Deprem riskine karşı DASK ve konut sigortalarının faydasının vurgulanması ve diğer afetler konusunda sigorta bilincinin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Doğal afetler konusunda ülke genelinde farkındalığın artması ve eğitimlerle pekiştirilmesi son derece mühim” diye konuştu. Doğal afetlerin birçok yaşamı tehlikeye atan ve ağır ekonomik kayıplara yol açarak toplumlarda büyük üzüntüler yaşatan olaylar olduğunu vurgulayan Bayram, “İnsanların gelecekteki belirsizlikler ve karşılaşabilecekleri riskler için sigorta ürünlerinin sağladığı güvenceye en çok bu riskler gerçekleştiğinde ihtiyaç duyduğunu görüyoruz. Bu noktada sigortanın büyük bir sorumluluğu var; ancak afetlerin sektörümüzün mali yükünü gün geçtikçe ağırlaştıracağını söyleyebiliriz. İklim hasarlarının etkin tazmini için istikrarlı ve sürdürülebilir tarife yaklaşımları izlemek ve doğru bir reasürans yapısı oluşturmak büyük önem taşıyor. Adımlarımızı uzun vadeli düşünerek atmalı ve iklim değişikliği riskleri karşısında sigortalılarımıza doğru ürün ve teminatları da sağlayabilmeliyiz. Çünkü poliçe sahiplerinin zararlarını karşılamak bizim en önemli yükümlülüğümüz. Mevcut ürünlerimizde sel, yangın, dolu vb. iklim risklerine bağlı afetlerin yaratacağı yıkıma yönelik teminatlar bulunuyor. Gelecek dönemlere yönelik öngörüler ve aktüeryal projeksiyonlar doğrultusunda bu teminatları ihtiyaçlara göre şekillendirmeliyiz. Risk gerçekleşmeden yapılması gerekenler konusunda sigortalıları bilinçlendirmek ve onların bu afetleri olabilecek en hafif zararla atlatmaları için gerekli donanımı sağlamamız gerekiyor. Bu bağlamda; iklim değişikliğiyle oluşan zararlardan nasıl etkilendiğimiz de detaylarıyla incelenmeli, doğal afet risklerine karşı mücadelede sektörün nasıl bir rol aldığı tekrar gözden geçirilmelidir” açıklamasında bulundu.