Deprem felaketi sonrası yaraları sigorta saracak
Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 11 ili etkileyen deprem felaketi, bu riske karşı gereken önlemlerin alınması gerektiğini acı bir şekilde gösterdi. Her an kapımızda olan deprem gerçeğine karşı sigorta hayati önem taşıyor. Yaraların hızla sarılıp hayata devam edilebilmesi için güvence sunan sigortaya yönelik bilincin artması ve yaygınlaşması ise elzem.
Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle deprem riski en yüksek olan ülkelerden biri. 7.4 büyüklüğündeki Marmara, 6.8 büyüklüğündeki Elazığ, 6.6 büyüklüğündeki İzmir, 2022’de meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki Düzce depremi, 6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde gerçekleşen depremler, depremin Türkiye’nin bir gerçeği olduğunun kanıtı.
Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve Adana, Gaziantep, Hatay, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Malatya, Osmaniye, Adıyaman, Kilis, Elazığ olmak üzere 11 ili etkileyen depremler, deprem riskine karşı önlem alınmasını bir kez daha gündeme getirdi. İlki Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.7, ikincisi ise Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüğünde meydana gelen depremler çok sayıda can kaybı ve bina yıkımına neden oldu. Son açıklanan verilere göre, depremin ardından 9 bin 136 artçı deprem meydana gelirken 44 bin 218 kişi hayatını kaybetti ve 120 binden fazla kişi yaralandı. Depremden etkilenen illerde 3 ay olağanüstü hâl ilan edildi.
YARALAR SARILMADAN HATAY VE MALATYA’DA YENİ DEPREMLER
Henüz Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin yaraları sarılmamışken 20 Şubat tarihinde ilki merkez üssü Hatay’ın Defne ilçesi olan 6.4 büyüklüğünde, ikincisi de merkez üssü Hatay’ın Samandağ ilçesi olan 5.8 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. 27 Şubat tarihinde ise Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde 5.6 şiddetinde bir deprem gerçekleşti. Depremlerde çok sayıda hasarlı binaların yıkıldığı, yıkılan binalarda hayatını kaybeden ve yaralananların olduğu açıklandı. Depremler, çevre illerden de hissedildi.
Deprem sonrası yaraların hızlıca sarılması için ülkenin her bölgesinde seferberlik ilan edilirken deprem sonrası yaraların sarılma sürecinde en önemli güvencelerden biri olan Zorunlu Deprem Sigortası’nın (ZDS) önemi tekrar gündeme geldi. Depremin hemen ardından Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ihbarları almaya başladı ve kurum, depremden sonra 24 saat geçmeden ilk tazminat ödemesini yaptı. 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihinde meydana gelen depremlerden sonra çıkarılan 587 sayılı Zorunlu Deprem Sigortası Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 27 Eylül 2000 tarihinden itibaren zorunlu olarak her konut için yaptırılması şartı koşulan ZDS yaptıranların oranı Türkiye genelinde %57. 20 milyon 32 bin konutun bulunduğu Türkiye genelinde yürürlükteki poliçe adedi ise 11 milyon 412.
DEPREMDEN ETKİLENEN 11 İLDE DASK ORANI %49
Depremin odağındaki 11 ilde Zorunlu Deprem Sigortası oranı ise ortalama %49 seviyesinde. Kahramanmaraş’ta 210 bin konutun %53’ü yani 111 bin 358 konut zorunlu deprem sigortası poliçesine sahip. Diğer illerdeki rakamlara bakacak olursak Hatay’da 315 bin konutun %39,60’ı, Şanlıurfa’da 198 bin konutun %52,10’u, Osmaniye’de 101 bin konutun %42,30’u, Adana’da 479 bin konutun %45,90’ı, Malatya’da 188 bin konutun %51,60’ı, Diyarbakır’da 231 bin konutun %33,90’ı, Kilis’te 25 bin konutun %58,80’i, Adıyaman’da 89 bin konutun %44,10’u, Elazığ’da 115 bin konutun %58,60’ı, Gaziantep’te ise 339 bin konutun %63,80’inin zorunlu deprem sigortası bulunuyor. Daha önce büyük depremlerden etkilenmiş illere baktığımızda ise bu illerde sigortaya olan ilginin arttığı görülüyor. Kocaeli %70, Düzce %88, Bolu %89, Yalova %85, İstanbul %63, Erzincan %65, Van %75, Bingöl %76, İzmir %61’e varan penetrasyon oranında.
FARKINDALIĞIN ARTMASI ÖNEM TAŞIYOR
Deprem sonrası ortaya çıkan yaraların en hızlı şekilde sarılmasında en önemli güvence olarak karşımıza sigorta çıkıyor. Oluşan hasarlardan sonra hayatın normale dönmesi için önemli bir rol üstlenen sigortaya olan farkındalığın artırılması ve sigorta bilincinin gelişmesi büyük önem taşıyor. Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS), depremin doğrudan neden olduğu maddi zararlar ile deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kaymasının doğrudan neden olacağı maddi zararları, poliçede belirtilmiş limitler dahilinde nakit olarak karşılıyor. Ayrıca temeller, ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran ortak duvarlar, bahçe duvarları, istinat duvarları, tavan ve tabanlar, merdivenler, asansörler, sahanlıklar, koridorlar, çatılar, bacalar ve yapının benzer nitelikteki tamamlayıcı kısımlarında meydana gelen maddi zararlar da teminat kapsamında yer alıyor. DASK’ın son açıklamasına göre depremden etkilenen illerde 290 bin 558 ihbar yapıldığı görülüyor. Şu ana kadar yapılan tazminat ödemeleri ise 1 milyar 120 milyon liraya ulaşmış durumda.
‘SEKTÖR HASAR ÖDEMELERİNE BAŞLADI’
Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Atilla Benli, Kahramanmaraş’ta gerçekleşen depremlerin ardından açıklamalarda bulundu. Afet bölgesindeki incelemelerini sürdüren TSB Başkanı Atilla Benli, yüzyılın en büyük afetiyle karşı karşıya olduklarını ancak sigorta sektörünün bugünler için var olduğunu belirterek, “Zararların bir an önce giderilebilmesi ve hasar tazmin sürecinin hızla işletilebilmesi için tüm sigorta şirketleri olarak hasar sürecinin hızlandırılmasından, çağrı merkezlerinde depremden zarar görenlere ayrı hatların açılmasına ve bölgede hasar iletişim merkezlerinin kurulmasına kadar bir dizi önlem aldık ve almaya devam ediyoruz” dedi. Sigortacılığın, ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanmasında en önemli sektör konumunda olduğunu ifade eden Benli, Zorunlu Deprem Sigortası’nın yanında deprem teminatı içeren; kasko, yangın, hayat ve ferdi kaza sigorta poliçelerini de hesaba kattığımızda bölgede deprem teminatı içeren toplam poliçe sayısının 4 milyon civarında olduğunu belirtti.
DOSYA SAYISI 600 BİN ADETİ BULACAK
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası tahmini beklenen dosya sayısının 600 bin adeti bulacağını belirten SEDDK Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, “Şu anda o bölgede 1 milyon 129 bin DASK poliçesi var. Toplam 2 milyon 150 bin civarında konut var o bölgede ve bunun yaklaşık %50’si sigortalı. Dolayısıyla buradaki hasar ödemeleri milyarlara ulaşacaktır” dedi. Bölgedeki ticari fabrikalar ve iş yerleri ile ilgili de sigorta korumasının bulunduğunu aktaran Eroğlu, “Onlarla ilgili de iş durması, kâr kaybı ve fiziksel zararlarla alakalı çalışmalarımız var. Sektörümüzle yaptığımız çalışmalarda yaklaşık 12 milyar liralık bir maliyetin de oradan gelmesini bekliyoruz. Yani kaskoya 1 milyar lira, ticari iş yerleri için de 12 milyar lira olmak üzere sektörümüz 13 milyar liralık karşılık ayırmış durumda” ifadelerini kullandı. Ek olarak hayat sigortasına da değinen Eroğlu, deprem bölgesinde 1 milyon 700 bin kişinin hayat sigortasının bulunduğunu, bunun toplam teminatının 234 milyar lira olduğunu, 850 milyon liralık bir tazminat ödemesi yapılacağını beklediklerini söyledi.
SİGORTALI HASAR 1 MİLYAR DOLARI BULABİLİR
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve Türkiye ile Suriye’yi etkileyen depremlerde sigortalı hasarı ölçmenin zor olduğunu ancak hasarın büyük ihtimalle 2 milyar dolar ile 4 milyar dolar arasında olabileceğini açıkladı. Fitch Ratings, Türkiye ve Suriye’yi etkileyen depremlerin sigortalı hasarlarına yönelik yayınladığı notta, bölgelerdeki düşük sigorta kapsamı nedeniyle sigortalı hasarların “çok daha düşük” olduğunu ve yaklaşık 1 milyar doları bulabileceğini kaydetti. Notta, ayrıca sigortalanmış kayıpların büyük oranda reasüransla telafi edileceği de belirtildi.
105 BİN BİNANIN ACİLEN YIKILMASI GEREK
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca depremden etkilenen bölgelerde 19 Şubat tarihi itibarıyla yürütülen hasar tespit çalışmaları kapsamında 830 bin 783 binadaki 3 milyon 273 bin 605 bağımsız birimde hasar tespit çalışması yapıldı. 105 bin 794 binadaki 384 bin 545 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu tespit edildi. 24 bin 464 binadaki 133 bin 575 bağımsız birimin orta hasarlı, 205 bin 86 binadaki 1 milyon 91 bin 720 bağımsız birimin az hasarlı, 407 bin 786 binadaki 1 milyon 409 bin 654 bağımsız hasarsız olduğu tespit edildi. Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Kahramanmaraş, Malatya, Hatay, Kilis, Osmaniye ve Şanlıurfa’da toplamda 20 bin 662 binadaki 71 bin 52 bağımsız bölümün yıkıldığı tespit edildi.
DEPREME DAYANIKLI BİNA MALİYETİ 465 MİLYAR DOLAR
Dünya Bankası’nın Aralık 2021’de yayımladığı rapora göre, Türkiye’deki yapı stoğunun büyük bölümünün 2000’den önce inşa edildiği belirtilirken milyonlarca özel mülkün acilen güçlendirilmesi gerekliliğine dikkat çekildi. Dünya Bankası’na göre evleri güvenli hale getirmenin maliyeti ise 465 milyar dolar. Şimdiye kadar 6,7 milyon konutun sadece %4’ü yenilendi. Dünya Bankası’nın Küresel Afet Sonrası Hasar Tahmini raporunda (GRADE) ise 6 Şubat’ta Türkiye’yi vuran iki büyük depremin yaklaşık 34,2 milyar dolarlık doğrudan fiziksel hasara yol açtığı, yeniden inşa ve iyileştirme maliyetlerinin ise bu miktarın iki ya da üç katı olabileceği belirtildi. Ayrıca Dünya Bankası Kahramanmaraş’taki deprem felaketlerinin ardından 1,78 milyar dolar bağış yapacağını açıkladı.
DEPREM BÖLGESİNDE SAHA ÇALIŞMALARINA BAŞLANILDI
TOBB SEİK Başkanı ve TÜSED Başkanı Ahmet Nedim Erdem, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından deprem bölgesinde saha çalışmalarına başlanıldığını, vatandaşların hasar tespit sürecine ilişkin herhangi bir endişeye kapılmaması gerektiğini ifade etti. Erdem, “Geçmişte yaşanan depremlerde de olduğu gibi Kahramanmaraş depreminden zarar gören sigortalıların yaralarını bir nebze olsun sarabilmek, mağduriyetlerin bir an önce giderilmesini sağlamak amacıyla sigorta eksperleri olarak deprem bölgesinde saha çalışmalarımıza başladık. Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) ve ihtiyari deprem teminatı sunan sivil ya da ticari rizikolara ilişkin tüm sigorta poliçelerindeki hasar tespit çalışmaları için ülkemizin her bölgesinde faaliyet gösteren deprem hasarları konusunda uzman, ilgili branşta ruhsatname sahibi eksperlerimiz bölgeye intikal ettiler. Lütfen vatandaşlarımız hasar tespit sürecine ilişkin herhangi bir endişeye kapılmasın” açıklamasında bulundu.
TÜRK REASÜRANS GENEL MÜDÜRÜ SELVA EREN:
Depremlerin ardından 24 saat geçmeden ilk hasar ödemesini gerçekleştirdik
“COĞRAFYAMIZDA MEYDANA GELEBİLECEK OLASI BÜYÜK BİR DEPREMİ GÖZ ÖNÜNE ALARAK ATTIĞIMIZ ADIMLAR SAYESİNDE DEPREMLERİN HEMEN ARDINDAN HIZLA HAREKETE GEÇTİK. DEPREMLERİN ARDINDAN HENÜZ 24 SAAT GEÇMEDEN İLK HASAR ÖDEMESİNİ GERÇEKLEŞTİRDİK.”
Kahramanmaraş depremi sonrası hasar süreçleriyle ilgili bilgilendirmelerde bulunan Türk Reasürans Genel Müdürü Selva Eren, “Türk Reasürans olarak, DASK’ın teknik işleticiliğini devraldığımız 8 Ağustos 2020 tarihinden bu yana DASK’a fayda ve değer yaratacak birçok çalışma yürüttük ve yürütmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda, çalışmalarımızın odağına her zaman deprem sonrası hazırlık planlarımızı koyarak hareket ettik. Ankara Olağanüstü Yönetim Merkezimizi açtık, bilgi teknolojileri altyapı sistemlerimizi yeniledik, ödeme kapasitemizi 117 milyar lira seviyesine çıkardık, ihbar sistemlerimizi günün koşullarına uygun hıza ulaştırdık. Coğrafyamızda meydana gelebilecek olası büyük bir depremi göz önüne alarak attığımız bu adımlar sayesinde depremlerin hemen ardından hızla harekete geçtik. İlk olarak Ankara Olağanüstü Yönetim Merkezimizdeki ekiplerimize, İstanbul ekiplerimizin de katılımıyla tam kadro çalışmalarımızı başlattık. Yenilenen teknolojik altyapımız sayesinde bilgi sistemlerimiz sınırsız eşzamanlı ihbarı karşılayabilen, 24 saatte 96 bin hasar dosyasını işleyebilen duruma gelmiştir. Bu iyileştirme sonucunda vatandaşlarımızın hasar bildirimlerini sorunsuz yapabilmesi garanti altına alınmış olup, Alo DASK 125 Çağrı Merkezimiz, e-devlet ve web sayfamız üzerinden sigortalılarımız 7/24 esası ile anlık olarak kesintisiz bir şekilde hasar ihbarında bulunabilmektedir. Bununla birlikte, öncelikle belirtilmesi gereken önemli bir husus olarak, hasar ödemelerinin çok hızlı yapılabilmesi için, yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı binalarda sigortalıların ihbarını dahi beklemeksizin T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından resmi hasar tespitleri tamamlanmış konutların listelerinden hasar dosyaları resen açılmakta, başkaca bir rapora gerek görülmeden ve en hızlı şekilde ödemeleri gerçekleştirilmektedir” şeklinde konuştu.
‘HASAR ÖDEMELERİ HIZLA DEVAM EDİYOR’
Kurum olarak depremlerin ardından henüz 24 saat geçmeden ilk hasar ödemesini gerçekleştirdiklerini vurgulayan Eren, “24 Şubat 2023 tarihi itibarıyla tarafımıza ulaşmış 277 bin 874 adet hasar ihbarı bulunmaktadır. Ödemelerimiz hızla devam ediyor. Tarafımıza ulaşan hasar ihbarı sayısı ve ödenen tazminat tutarı bilgilerini haftalık olarak kamuoyu ile paylaşıyoruz. Amacımız, tüm vatandaşlarımızın aynı anda doğru ve şeffaf bilgilere erişimini sağlamak” ifadelerine yer verdi.
‘HEDEFİMİZ %100 SİGORTALILIK’
Deprem sonrası yaşanan acı tecrübelerin, sigortalı olma eğilimini de etkileyerek sigortalılık oranlarında bir artışa etki ettiğini belirten Eren, “Bugün itibarıyla ülke genelinde günlük üretimde ise %112 oranında artış mevcuttur. Hakkâri, Muş, Bingöl, Niğde, Bayburt, Kayseri ve Batman sigortalılık oranında artış görülen başlıca iller olarak öne çıkmaktadır. Bu artış, bir yandan da vatandaşlarımızın Zorunlu Deprem Sigortası’na sahip olma ihtiyacıyla hareket ettiğini ve kuruma olan güveni de göstermektedir. Kurum olarak %100 sigortalılık hedefimizle tüm iletişim kanallarını aktif şekilde kullanarak, mümkün olan her mecradan, vatandaşlarımıza ulaşmak, onları bilgilendirmek, deprem gerçeği ve sigortalılık bilinci konusunda farkındalıklarını beslemek için çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
DOĞA SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ COŞKUN GÖLPINAR:
Deprem teminatında %100 sigortalılık hedefinin yakalanması gerekli
“MADDİ GÜVENCE SAĞLAYAN SİGORTA POLİÇELERİNİN TÜRKİYE’NİN DEPREM KUŞAĞINDA OLMASI DA GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA ÖZELLİKLE DEPREM TEMİNATINDA %100 SİGORTALILIK HEDEFİNİN YAKALANMASI GEREKİYOR Kİ OLASI DEPREMLER SONRASINDA YAŞAMIN NORMALE DÖNMESİNE HIZLICA KATKI SAĞLAYABİLSİN.”
Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve 11 ili etkileyen depremin tahmini maddi hasarıyla ilgili tahminlerde bulunan Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, “Konuyu iki farklı yaklaşım modeli ile irdeleyebiliriz. Bunlardan ilki; 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Gölcük Depremi’nin Türkiye ekonomisine maliyeti Devlet Planlama Teşkilatı verilerine göre yaklaşık 20 milyar dolar olup Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin daha geniş bir alana etki etmiş olmasına karşın, Gölcük depreminde etkilenen çok büyük sanayi bölgeleri olması nedeni ile maliyeti minimum düzeyde döviz bazında %30 artırdığımızı varsayarsak 26 milyar dolar maliyet ile karşı karşıya kalmaktayız. İkincisi ise; 11 ili etkileyen depremde son gelen bilgiler kapsamında 132 bin 898 bina incelenmiş olup bunun karşılığında 761 bin 104 bağımsız bölüm incelenmiştir. 7 bin 584 binanın yıkıldığı, 12 bin 617 adet binanın ağır hasarlı olduğu belirlenmiş olup bu bilgiler ışığında yaklaşık 120 bin adet bağımsız bölümün değersiz hale gelmiş olduğunu kabul edebiliriz ki DASK kurumundan alınan en son bilgilere istinaden hasarlı konut sayısı 120 bin mertebelerindedir. Yapı yaklaşık m2 birim maliyet ortalamasını 9 bin 250 lira (500 dolar) kabul etmemiz durumunda ortalama bağımsız bölümlerin 120 m2 olduğu var sayımı ile 120 bin adet toplam konutta ortaya çıkan hasar rakamı 133,2 milyar lira karşılığı 7,2 milyar doları bulmuş olacaktır. Ortaya çıkan bu rakamlar yaklaşık 10 günlük veriler olup devam eden artçılar nedeni ile az hasarlı ve orta hasarlı binalardan da değersiz duruma geçecek binalar olacaktır. Bahsi geçen 11 ildeki yolları, liman hasarlarını, hastaneleri, iletişim hatlarını, alt yapı işleri ile bu bölgede bulunan büyük fabrikalardaki hasarları da ilave ettiğimizde belirttiğim 26 milyar dolar mertebesindeki toplam maliyet rakamına ulaşması çok uzak bir ihtimal değildir” ifadelerini kullandı.
‘HASAR TESPİT ÇALIŞMALARINA BAŞLANDI’
Deprem bölgesinde yapılan hasar tespit sürecinden de bahseden Gölpınar, “Hasar tespiti için depremin meydana geldiği 11 şehre ivedilikle deprem konusunda uzman serbest eksperler yönlendirmek sureti ile çalışmaları başlattıklarını söyleyerek, serbest eksperlerin konut, ticari ve sınai tesislerine hızlıca ulaşarak hasar tespit çalışmalarına başladıklarını vurguladı. Hasar tespit çalışmalarında farklı yöntemler kullanıldığını kaydeden Gölpınar, bu yöntemleri şöyle sıraladı: “- Drone’lar ile yıkılan yerlerin tespit edilmesi ve denetleme işlemleri. – Serbest eksper olarak çalışan inşaat mühendislerinin sahada enkazları inceleyerek yaptıkları hasar tespitleri. Hasar tespiti mühendisleri tarafından gözle yapılan bir inceleme olup, binaların taşıyıcı sisteminde deprem kaynaklı bir hasarın olup olmadığına bakılmaktadır. Taşıyıcı sistemden kasıt; kolonlarda, kirişlerde, dolayısı ile taşıyıcı sistemlerde herhangi bir çatlama, burkulma, kesme izlerinin olup/olmadığının incelenmesidir. – İl ve ilçelerde yüksek risk görülen yerlerde farklı deprem denetleme cihazları ile de çalışmalar yapılmaktadır.” Gölpınar, hasar ödeme süreçlerinin akışını ise şu şekilde sıraladı: “- DASK adına görevlendirilen bağımsız hasar tespit görevlilerince yapılacak tespitlerin sonucunda belirlenen tazminat ödemeleri, doğrudan DASK kurumu tarafından yapılıyor. – İhtiyari olarak alınan deprem teminatına sarkan tazminat ödemeleri serbest eksperler incelemesi ve akabinde yazılan hasar ekspertiz raporuna istinaden ivedilikle hak sahiplerine ödenmektedir.”
‘DEPREM VE AFET BAKANLIĞI KURULMALI’
Deprem sigortalarına olan farkındalığı değerlendiren Gölpınar, sözlerine şöyle devam etti: “Maddi güvence sağlayan sigorta poliçelerinin Türkiye’nin deprem kuşağında olması da göz önüne alındığında özellikle deprem teminatında %100 sigortalılık hedefinin yakalanması gerekiyor ki olası depremler sonrasında yaşamın normale dönmesine hızlıca katkı sağlayabilsin. Bu duruma gelebilmek için küçük yaşlardan başlayan bir deprem bilincinin yerleştirilmesi, üniversiteler aracılığı ile depremin halkımıza sık sık sempozyumlar ile anlatılması, deprem sigorta günleri ile hatırlatılması gerekli. Deprem konuları ile ilgili Deprem ve Afet Bakanlığı’nın ivedilikle kurulması ve Japonya deprem modellemelerinin Türkiye’ye uygulanmasının sağlanması gerekiyor. Yaşadığımız depremlerde sıkça gördüğümüz görüntülerden de anlaşılacağı üzere yapı denetim sisteminin tekrardan ele alınarak günümüz koşullarına göre organize edilmesi gerekmektedir. Mahalle bazında Deprem Afet Koordinasyon timlerinin kurularak eğitimler ile birlikte mikro ölçekte olası deprem sonrası yaşanabilecek olumsuzlukların tatbikatlarının yapılıp hayata en kısa sürede tutunulmasının sağlanması gerekli.”
AVEON GLOBAL SİGORTA YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI A. KERİM BAĞDAŞ:
Deprem sigortalarına farkındalığı artıracak çalışmalar yapılmalı
“SOSYOLOJİK OLARAK İYİLEŞME SÜRECİNİN HEMEN ARDINDAN DEPREM SİGORTALARINDA FARKINDALIĞI ARTIRACAK ÇALIŞMALAR YAPILACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ. DEPREM GERÇEĞİ İLE TEKRAR YÜZLEŞMEMİZ SEBEBİYLE YAPILACAK ÇALIŞMALAR DAHA AYAĞI YERE BASAN VE SONUÇ ODAKLI OLACAKTIR.”
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası değerlendirmelerde bulunan Aveon Global Sigorta Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı A. Kerim Bağdaş, depremin sıcak bir gündem olması nedeniyle can kayıpları ve maddi zararın büyüklüğünün henüz netleşmediğini belirterek, “Sosyolojik olarak iyileşme sürecinin hemen ardından deprem sigortalarında farkındalığı artıracak çalışmalar yapılacağını düşünüyoruz. Deprem gerçeği ile tekrar yüzleşmemiz sebebiyle yapılacak çalışmalar daha ayağı yere basan ve sonuç odaklı olacaktır. Milletimizi sigortaya daha yakınlaştıracak, sürdürülebilir planların hayata geçirilmesi artık bir zorunluluk halini almıştır. En önemli çıkarım olarak da geçmişte olabilir denilen sigorta poliçelerinin artık olmalı şeklinde lanse edilerek bilinç ve tüketim düzeyi artırılmalıdır diye düşünüyoruz. Bunu beraber yaşayıp göreceğiz” ifadelerine yer verdi.
‘ORANLAR YETERLİ DEĞİL’
Bağdaş, sigortaya olan ilgiliyle ilgili şunları söyledi: “Sigortalılık oranı hakkında TSB ve diğer otoritelerin istatistiğine baktığınızda %50’lere varan bir DASK poliçe oranı var. Bu elbette hiç de yeterli değil. DASK oranının artışına paralel olarak konut sigortalarının da, iş yeri sigortalarının da daha yüksek penetrasyona ulaşarak tamamlayıcı poliçelerin güçlendirilmesi şart.”
MARSH TÜRKİYE EŞ CEO’SU YEŞİM AKSÜT:
Yaraları sarmada sigortanın önemi büyük
“SİGORTA, EKONOMİK VE SOSYAL AÇIDAN DEPREMİN YARALARINI SARMADA ÖNEMLİ BİR ARAÇ. BU DOĞRULTUDA DEPREM SİGORTALARINA OLAN FARKINDALIĞIN ARTIRILMASI VE SİGORTA BİLİNCİNİN GELİŞMESİ İÇİN ÇALIŞMALAR YAPILMALI.”
6 Şubat’ta gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerin verdiği hasar hakkında konuşan Marsh Türkiye Eş Ceo’su Yeşim Aksüt, büyük ağırlığı konut hasarları olmakla birlikte depremlerin sanayi tesislerinde ve küçük işletmelerde de yıkıma sebebiyet verdiğini belirtti. Aksüt, Fitch’in 6 Şubat tarihinde yaptığı açıklamaya göre Türkiye ve Suriye’yi etkileyen depremlerde sigortalanabilir kaybın büyük ihtimalle 2 milyar doları aşabileceği hatta 4 milyar dolara ulaşabileceğinin öngörüldüğünü söyledi.
‘EKSPERTİZ ÇALIŞMALARI ZAMAN ALACAK’
Meydana gelen deprem sonrası hasar dosyalarının açıldığının altını çizen Aksüt, “Özellikle DASK ağırlıklı ekspertiz çalışmaların başladığını söyleyebiliriz. Deprem sonrası yaşanan ulaşım zorluğu, hala farklı noktalarda enkaz kaldırma çalışmalarının devam etmesi ve açılan hasar dosyalarının fazlalığı nedeniyle ekspertiz çalışmalarının zaman alacağını öngörüyoruz” dedi. Sigortanın ekonomik ve sosyal açıdan depremin yaralarını sarmada önemli bir araç olduğunu vurgulayan Aksüt, “Bu doğrultuda deprem sigortalarına olan farkındalığın artırılması ve sigorta bilincinin gelişmesi için yapılabilecek pek çok şey var. Bu anlamda kamu, akademi dünyası ve özel sektöre görevler düşüyor. Türkiye Sigorta Birliği’nin strateji raporunda hem sigorta sektörünün gelişmesi ve ülkemizde yaygınlığının, penetrasyonun artırılmasının önündeki engellere hem de bu engellere getirilebilecek çözüm önerilerine değiniliyor. Gelişmiş ülke örneklerinden de yola çıkarak, sigortanın eğitimde zorunlu müfredata girmesi, sigortanın basitleşmesi ve yaygınlaşmasına olanak tanıyacak hukuki ve mevzuatsal düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Sigortayı ve sigortacılık ürünlerini tanıtmak için organizasyonlar, kampanyalar, yarışmalar, sigortanın toplumun daha büyük kesimi için maliyet açısından satın alınabilir hale gelebilmesi için sigorta hasar maliyetlerini azaltacak insiyatifler, dijitalleşmenin teşvik edilmesi sigorta farkındalığının ve penetrasyonunun artırılması açısından öncelikli başlıklar arasında yer alıyor” dedi.
‘AFET ÖNCESİ RİSK DEĞERLENDİRMESİ YAPILMALI’
Sigorta ile eş zamanlı yönetilmesi gereken diğer bir konunun da mevcut risklerin azaltılmasına yönelik çalışmalar ve acil durum eylem planları olduğunu açıklayan Aksüt, “Deprem çok iyi koordine olmuş bir acil durum müdahale yapısını ve sonrasında iş kurtarma stratejilerini içeren bir kriz organizasyonunu da gerektiriyor. Dolayısıyla tüm paydaşların bir afet sonrasında nasıl aksiyon almaları gerektiğini de önceden planlamaları gerekiyor. Afet öncesi risk değerlendirmesinin yapılması, iyileştirme planlarının belirlenmesi, gerekli kaynakların sağlanması ve bu kaynakların kullanımı için acil eylem planlarının oluşturulması büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.
Yağmur Ceren KURAL
yagmur@sigortacigazetesi.com.tr