Değişimden tamamen uzak durma beklentisi artık geçerli değil

Değişimden tamamen uzak durma beklentisi artık geçerli değil

PwC’nin yayınladığı “Sigortada Yenilikler: 2022’de sigorta sektörü ile ilgili en önemli konular” başlıklı çalışmasına göre istikrarlı ve tahmin edilebilir olan sigortacılığın artık böyle olmadığı ve yaşanan gelişmeler sonucu değişimden tamamen uzak durma beklentisinin artık geçerli olmadığı vurgulanıyor.

Bir zamanlar istikrarlı ve tahmin edilebilir olan sigortacılık artık böyle değil. Kârlılığı gözden çıkarmadan büyümek zor, iklim değişikliği belirli risk profillerini geri dönülemez şekilde etkiliyor, dağıtım ihtiyaçları tamamen çok kanallı hâle geldi ve müşteriler kendilerine özel hazırlanmış ürünler bekliyor. Aynı zamanda teknoloji gelişmeye devam ediyor ve yeni oyuncu ekosistemi müşteri kazanımını tehdit ediyor. Artık sektör yöneticileri başarılı olmak için bilinçli olarak bir dizi rekabetçi stratejik seçimler yapmak zorunda. Giderek artan değişim veya değişimden tamamen uzak durma beklentisi artık geçerli değil. Bu sorunlarla başa çıkmanın zorluğu pandemiyle daha da arttı. Müşteri ve çalışan beklentileri sadece 18 ayda son yirmi yıldan daha çok değişti. Bu durum sektörde yoğun bir baskı yaratıyor.

GÜÇLÜ YÖNLERE YETERLİ YATIRIM YAPILMIYOR

Dönüşüm ve dönüşümden faydalanmaya çalışan yeni katılımcılara rağmen pek çok sigorta şirketinin elinde hâlâ başkalarının kolaylıkla kopyalayamadığı rekabetçi avantajlara sahip olma kartı bulunuyor. Çoğu pazar segmentinde çok sayıda aktöre yer var ancak tüm rekabetçi gelişmeler tamamen veya eşit bir şekilde herkes için ulaşılabilir değil. Bu yüzden sigortacılar genellikle aşağıdaki beş alandan birine odaklanıyor:

1) Dijitalleşme, veri ve entegrasyon

2) Marka ve dağıtım

3) Üst düzey, yenilikçi ürünler

4) Stratejik ortaklıklar

5) Etkili yapılandırma

Maalesef çoğu sigortacı güçlü yönlerine odaklanmaya çalışsa da genellikle bu alanlarda yeterli ölçüde yatırım yapmayıp hızlı hareket edemiyor, bu da ortalamanın altında sonuçlar almalarına neden oluyor. PwC, müşterilerine iş yapış şekillerini tümüyle finanse edip desteklemeleri ve sonuçlardan kendilerini sorumlu tutmalarını yani harekete geçmedikleri sürece bağlılığın kendilerini fazla ileri götürmeyeceğini söylüyor.

Sigorta şirketleri geçmişte daha belirsiz bir yaklaşımla işin içinden çıkabilse de bu artık mümkün değil. Özel sermaye, varlık yöneticileri ve pazara yeni katılanlar sektör dönüşümünden faydalanmak için büyük bir odaklılık ve disiplinle hızla hareket ediyor. Belirsiz, stratejik odaktan yoksun üç-beş yıllık zaman çizelgeleriyle çalışan şirketler büyük olasılıkla pazar payını ve hatta şirket hisselerini de kaybedecek. Günümüz ortamında en başarılı sigortacıların kilit özellikleri ise şöyle sıralanıyor:

• Uygun olmayanlara “hayır” der

Sadece finansal hedefler koymak yeterli değildir. Bir iş yapış şekline bağlı kalmak, önceden yaptığınız her şeyi yapmaya devam edip önünüze çıkan herhangi bir başka şeyi finanse etmek bir stratejik yön değildir. Liderler öncelik sırasına koymayı bilir.

• Stratejilerini tümüyle finanse eder

Büyük projelerine yatırım yapmaktan kaçınmaz veya daha az önemli alanlara dağıtım yapıp kilit yatırımları seyreltmezler. İtibar sahibidirler ve maliyet oranlarını minimuma indiren yapısal, finansal ve vergi yaklaşımları uyguladıkları için genellikle bu yatırımları yapabilirler.

• Ürünleri yaratıcı olur

Sadece yeni özellikler eklemenin aksine yeni ürün kategorileri belirleyebilirler ve bunları sunacak marka gücüne sahiptirler. Örneğin erken davrananlar, önemi giderek artan iki konuyu göz önüne alan ürünler tasarlıyor. Ancak paydaşların Çevresel, Sosyal ve (Kurumsal) Yönetişim (ESG) endişeleri, özellikle emeklilik ve üniversite birikimleri ile çocuk ve yaşlı bakımına ödeme yapma gibi geniş çeşitlilikteki finansal ve hizmet ihtiyaçlar için bir dağıtım pazarı olduğu hâlâ göz ardı ediliyor.

• Ortaklıklar kurar ve anlaşmalar yapar

Sektörde uzun bir geçmişi olan inorganik stratejiler, sigorta şirketleri temel yetkinliklere ve teknolojiyi geliştirmeye odaklandığı için son zamanlarda ivme kazandı. Hatta ortaklıklar ve anlaşmalar, pek çok sigorta şirketi için seçilmiş iş yapış şekillerine olanak sağlamada bir gereklilik haline geldi. Şirketler, ekosistemlere katılıp insurtech’e yatırım yapıyorlar. Bu tür yatırımların çoğu kendi başlarına oyunun kurallarını değiştiren nitelikte olmasa da, satın alan şirketi stratejik hedefe yaklaştırdıklarında yapmaya değer hâle geliyorlar.

İSTENEN VERİLMEZSE KAYBA UĞRAMAK KAÇINILMAZ

Net ve tutarlı bir strateji bile teknoloji buna olanak sağlamadığı sürece başarısızlığa uğruyor. PwC de bu çalışmasında yeni teknolojilere yapılan yatırımların pazara erişim, risk seçimi ve yönetimi, nitelikli finansal bilgilere ve müşteri hizmeti becerilerine erişimin en iyi yolu olduğunu kabul etmeyen tek bir işletme lideri olmadığını belirtiyor ancak çok sayıda sigorta şirketinin tutarlı bir stratejiye bağlı kalamadığını da ekliyor. Bu önemli yatırımların ise işletmeyle nasıl bir ilişki içinde olduğu hakkında bir belirsizlik ve bulanık hedefler söz konusu. Sigorta şirketleri, güçlü yönlerine ekleme yaparak geliştiren şekillerde tümüyle yatırım yapmalı ve sonuçlarından kuruluşu sorumlu tutmalı. Müşteriler -ve çalışanlar- giderek artan bir şekilde sigortacıların çevrimiçi perakendeciler kadar kolay çalışılabilir olmalarını bekliyor, tam da bu noktada yeni girişimciler onlara tam istediklerini veriyor. İstenen verilemediği zaman da iş ve çalışan kaybına uğramak kaçınılmaz oluyor.

ALTERNATİF MODELLER SEKTÖRÜ DÖNÜŞTÜRÜYOR

Dışarıdan gelen yeni katılımcıların oluşturduğu baskı ve etki, daha güçlü becerileri teşvik edici yeni modellere doğru hareketi şekillendirmeye devam etmekte. Çalışmada verilen örneklere bakıldığında çok sayıda sigortacının yeni konseptlere yatırım yapmak ve bunları test etmek için risk sermayesi dalları oluşturduğu; bazısının analiz ve yapay zekâ alanlarında yapılan yatırımlar sayesinde riski ayrıştırmada ilerlediği bazı sigorta şirketlerinin ise ürünleri sadeleştirmek için poliçe kısaltma ve sade bir dil kullanma gibi birbirleriyle uyumlu çabalar gösterdiği görülüyor. Tüm bu hareketlerin ortak yönü ise tüm teknolojilerde yapılan yatırımlar ve modernleştirme, rutin görevlerin makineleşmesi ve insanlar ile teknoloji arasındaki bütünleyici ilişkiye verilen önemin giderek artması. Öte yandan operasyonel ve maliyet etkinliklerine net bir şekilde odaklanmak maliyet oranlarını azaltırken rekabetçi avantaj da sağlıyor. Bilançonun her iki tarafında verimliliğe ulaşmak için operasyon ve maliyet etkinliğini sağlamaya odaklanmak gerekiyor. Odak alanlarının yeniden tanımlanması, ölçeği arttırmaya yardımcı olmanın yanı sıra, rekabetçi kalabilmek için gerekli teknoloji yatırımlarının maliyetlerini sadeleştiriyor ve azaltıyor.

SİGORTACILARIN HAREKETE GEÇME VAKTİ

Sigortacıların çekici görülen diğer sektörlerin yanında en iyi yetenekleri kendine çekme ve elinde tutma konusunda geride kaldıklarını düşündüklerini de aktaran çalışma, son zamanlarda değişen işin doğası ve çalışanların işverenlerden beklentilerinin sigortacılara oyun alanında öne geçmek için harika bir fırsat sunduğuna dikkat çekiyor. Ayrıca temkinli ve ikna edici bir şekilde esneklik gösteren, gelişim imkânlarına sahip kariyer yolları sunan şirketler sayesinde sigortacılığın her sektör kadar profesyonel ve kişisel olarak cazip olabileceği belirtiliyor.

ESG GEREKLİLİKLERİ KARŞILANMAK ZORUNDA

Sigorta sektörü uzun bir süre çevresel sorunlara büyük önem verdi çünkü bu sorunlar sigorta şirketlerinin risk ve ödeme taleplerini değerlendirme şekillerini doğrudan etkiliyor. Bu yüzden sigorta liderleri yatırımlarından, işlerini nasıl sigorta ettiklerine kadar her şeyi kapsayan resmi ESG raporlama gerekliliklerini karşılamak zorunda.

Begüm Demir

begum@sigortacigazetesi.com.tr