Boş & Çok Konuşma!

“Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.” – Şeyh Edebali
“Az konuşmaktan nadiren, çok konuşmaktan ise çoğunlukla pişman oluruz” – Jean de La Bruyere
“Konuşmak bir mana ise susmak 1001 mana. Herkes konuşmasına konuşur lâkin sükût yürekli olana.” – Mehmet Akif Ersoy
“Boş konuşan insan çana benzer, içi boş olduğu için çok ses çıkartır.” – Orhan Veli Kanık
“Birçok insan, dolu ağızla konuşmayacak kadar terbiyelidir; ama boş kafayla konuşmakta sakınca görmezler.” – Orson Welles
“Bunca boş konuşan insanın arasında dilsiz olmak, engel değil, devrimdir.” – Özdemir Asaf
“Çok bilenler konuşmaz, çok konuşanlar bilmez.” – Lao Tzu
“Şu dünyada doğruyu söylemek kadar zor; boş konuşmak kadar kolay şey yoktur” – Dostoyevski
“Neye açsanız onun tokluğu için çalışırsınız, bu böyledir. Derdi olan insan işiyle; boş insan kişiyle uğraşır.” – İhsan Fazlıoğlu
“Nice söz oka benzer, nice insanları yaralar. Nice nimetleri yok eder. Dili tutmak aklın başıdır, çok konuşma ise gönlü karartır.” – Erzurumlu İbrahim Hakkı
Bir bilge şöyle demiş:
“Güzel konuşmak bir sanat gibidir, ama aynı önemi taşıyan bir şey daha var; ne zaman susacağını bilmek.” – Mozart
“İnsan ne kadar az düşünürse, o kadar çok konuşur.”
Charles de Montesquieu
“Çok konuşmak dili kaydırıp şaşırtır, dostları usandırır.”
Hz. Osman
Açık sözlülük ve patavatsızlık arasında çok ince bir çizgi varmış gibi görünse de bu çizginin temelini oluşturan değerler esasında çok kalındır; nezaket, edep, adalet, zarafet, bilgi, tecrübe, saygı, ahlak, deneyim, sevgi gibi olumlu duygular oluşturur bu ince çizginin temelini.
İletişimde yapılan en büyük hata, düşünmeden, kendi kapris, ego, kibir, acizlik ve yaralarımızı kapatacağımızı zannettiğimiz ve çoğunlukla saldırı şeklinde kurduğumuz cümlelerdir ve bu kendimiz dahil kimseyi bir yere vardırmayacağı gibi, iletişimsizlikte farklı başka sorun pencerelerinin de açılmasına sebebiyet verecektir . İnsan olarak dilimize gelen sözün, akıl yürek ve kalp süzgecinden geçmeden dökülmesine dobralık diyen var ise tekrar düşünsün derim ben.
Esasında çok konuşmanın tedavisi biraz da yaş ve olgunlukla gelen, gelişen bir durum; yani herkesi ikna etmeye çalışmak, kendimize uymayan herkesi düzeltmeye çalışmak veya herkesin kendine ait bir düşüncesinin olduğunu ve biricik olduğunu kabul edememek. Ancak bu yaşımda öğrendim gerçek şu ki süreç içerisinde ilişkinin temeli sürekli sallanıyorsa, birbirimize ne söylersek söyleyelim bu temeli sağlamlaştıramıyoruz yani ne desek hikaye kalıyor.
Yunus Emre diyor ki:
Sözünü bilen kişinin, yüzünü ağ ede bir söz.
Sözü pişirip diyenin, işini sağ ede bir söz.
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
Söz ola zehirli aşı, bal ile yağ ede bir söz.
Hükümdar öğüdü,
Üç hükümdardan biri der ki:
(Bütün pişmanlıklarım söylediğim sözlerden oldu. Söylemediğimden hiç pişman olmadım.)
İkincisi der ki: (Söylemediğim sözlerin sahibiyim. Fakat söylediğim sözlerin esiriyim.)
Üçüncüsü ise şöyle der: (Bazı sözleri söylemeye gücüm yetti, fakat söylediğim sözleri geri almaya gücüm yetmedi.)
“Kalp’ten Dil’e- Kalpten Dile” RTÜK’ümüzü 2025’de devreye almamız dileği ile!

Yorum yazın