Anılar…

SİGORTACI dostlar çok iyi bilir ki, meslek hayatında en ilginç anıları hasarcılar yaşar. Geçen gün birkaç sigortacı meslektaş bir araya geldik ve eskilerden söz ettik. Bizimki biraz da avcı hikayelerine benzer, anlat anlat bitmez.

Bu köşede anlatacaklarımız var anlatamayacaklarımız var. Tabii en çok anı biz hasarcılarda var. Neden olduğunu da söyleyeyim. Çünkü; sigortacı, hasarcı, sigorta eksperi, bilirkişi, sigorta tahkim komisyonu hakemi, hukukçu, danışman, İstanbul Üniversitesi’nde öğretim görevlisi ve emekli biri olarak bende anılar olmayacak da kimde olacak?

GÖREVLERİN HEPSİNİ KAPMAK

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu’nda “Hasar Yönetimi”dersi verdiğim yıllar. Okulun ilk günü amfide tahtanın önünde kendimi tanıtıyorum. Yukarıda belirttiğim görevlerimi yazdım ve kendimi tanıttım.

Bu arada cin gibi bir genç elini kaldırdı, ben de söz verdim. Dedi ki “Hocam bize deminden beri iş bulma olanaklarından ve zorluklarından söz ediyorsunuz. Siz hem emeklisiniz hem de nerede ise sigortacılığın tüm alanlarında işleri kapmışsınız. Biz mezun olunca hiç çaba harcamayalım tüm işler tarafınızdan kapılmış.”

MARMARA DEPREMİ VE HAYAT DERSİ

Yıl 1999 Büyük Marmara Depreminin ilk günleri büyük bir acı ve kaos var. Biz sigortacıların acıları paylaşmanın yanında öncelikli görevi böylesi katastrofik hasarlarda zararı saptayıp insanlara destek olmak.

Fiili eksperlik yapmadığım halde şirketlerin daveti üzerine hemen göreve koştum. İstanbul’dan Adapazarı’na kadar her noktada sivil ve ticari risklerin zararlarını belirledik. Tabii yıllar sonra “zararı belirledik”demek kolay. O günleri yaşamak bir insan için zor ama ölümleri ve mal mülklerini tamamen kaybedenler ile bir arada olmak çok ama çok zordu.

Gölcük’te nerede ise denizin üstünde bir siteye ait dağ gibi molozların üstündeyiz bekliyoruz ki bulabildiğimiz sigortalılar gelsin bilgileri alıp her binaya pert raporu yazıp paralarını almalarını sağlayalım.

Yanımıza yaşlıca bir adam yaklaştı biz sigortalılardan biri zannettik. Konuşmaya başladığında öğrendik ki 17 Ağustos’tan beri burada molozların yanından hiç ayrılmamış. Deniz kıyısında bir yeri gösterdi. “Bizim ev buradaydı şimdi yok deniz alıp gitti. Hayatta neyimiz var ise bir anda yok oldu”dedi. Gölcük’te hali vakti yerinde biriymiş. Denize yakın bir yerde arsalarını yapsatçıya verip beş çocuğuna daire vermiş. Hepsi çadırda yaşıyor ve gidecek hiçbir yerleri yok.

Uzun uzun ve keder içinde denize baktı. Yavaş yavaş yanımızdan ayrıldı. Çok üzülmüştük zengin biri olarak yatıyorsun sabah her şeyin yok olmuş acılar içinde kalkıyorsun. Molozlarda yürümeye başladım yerde sevimli bir ayıcık ve yanında Mavi SSK sağlık cüzdanı yan yana duruyordu. Eğilip cüzdanı aldım ilk sayfadaki fotoğrafta güzel bir çocuk fotoğrafı vardı. Hadi gelin de gözyaşlarınıza hakim olun.

Kaç meslekte bu kadar acı ile karşı karşıya kalabilirsiniz hangi meslekte kalbinizdeki gökyüzü bu kadar kararabilir ? Evet hepimiz acılar yaşarız ama bazen bu acılar insanlara öylesine çarpıcı dersler verir ki, hayatımızın hiçbir döneminde bu dersleri unutmayız.

Doğa sizin yüzünüze gülüp zenginlikler sunabilir ancak bu ayrıcalıklar sonsuza kadar sürer mi? Tabii ki hayır. Doğa verdiğini aynen geri alır. Bu bir deprem olur sel olur kaza olur ama eninde sonunda olur.

İşte biz sigortacılar bu ani kayıpları karşılamak için, doğanın yıkımlarını göğüslemek için varız. Büyük Marmara Depreminde evini işyerini malını mülkünü kaybedenlerin sigorta kanalı ile yeniden hayata dönmelerine bizzat şahit olduk. Çok insanın boynumuza sarılıp ağladığına şahit olduk. Umarım böylesine büyük acılar biz sigortacıların anılarında bir daha yer almasın bizler de bu köşelerde yazmayalım.

Yorum yazın