7 bin 500 katılımcı InsureTech Connect 2018’de buluştu: Sigortacılıkta insurtech evrimi

Insurtech konusunda dünyanın en büyük konferansı olan InsureTech Connect 2018, ABD’nin Las Vegas şehrinde düzenlendi.InsureTech Connect, bu alanda yıl boyunca yapılan sayısız etkinlik arasında özel bir yere sahip. Katılımcı sayısı anlamında dünyanın en büyük insurtech etkinliği olan InsureTech Connect, bu yıl 2-3 Ekim tarihlerinde gerçeklweşti.

Ülkemizin insurtech girişimleri arasında yer alan sigortaliyo.com kurucusu Levent Buluşan, bu yılki buluşmayı yerinde takip etti.

InsureTech Connect’ten izlenimleri, yapılan sunum ve konuşmalarda öne çıkan mesajları ve dikkat çeken gözlemlerini konuşmak üzere kendisiyle bir söyleşi gerçekleştirdik.

Öncelikle, etkinlikle ilgili genel bilgileri, izlenim ve gözlemlerini paylaşır mısın? 

InsureTech Connect bildiğiniz gibi, son zamanlarda tüm sigorta sektörünün merakla ve yakından takip ettiği insurtech konusunda dünyanın en büyük konferansı. Bu sene üçüncüsü düzenlenen etkinlikte, 65 ülkeden 7 bin 500 katılımcı 3 gün boyunca 275 konuşmacıyı dinleme şansı buldu. Bu yılki konferansta en çok konuşulan konu, insurtech kavramının sigorta sektörü için bir evrim mi yoksa devrim mi olduğuydu. Ayrıca, sektörde yeni teknoloji kullanımının, pazarlamanın da etkisiyle insurtech adında bir balona mı dönüştüğü sorusu çok sık tartışıldı. Özellikle insurtech’in bir balon olup olmadığı sorusu, konferansın açılış konuşmalarında da önemli başlıklardan birisiydi. Son 4-5 senedir sigorta sektörünün gündeminde olan insurtech kavramının geleneksel sigortacılık üzerinde etkisinin incelendiği birçok konuşmada bu kavramın kesinlikle balon olmadığı ve sektörün bu teknolojiler sayesinde evrimini tamamlayacağı konuşuldu. Bunun en büyük göstergelerinden biri de, 2017 yılında tüm dünyada insurtech firmalarına sigorta şirketleri tarafından yapılan yatırımların büyüklüğü 2 milyar dolar iken sadece 2018 yılının ilk 6 ayında 1.7 milyar dolar olması.

Dinlediğin konuşma ve sunumlar arasında öne çıkan, seni etkileyen mesajlar nelerdi? 

Bizim açımızdan, konferansta konuşulan önemli bir konu da, en büyük geleneksel dağıtım kanalı olan acentelerin insurtech kavramından nasıl etkileneceği oldu. Insurtech alanındaki gelişmelerin kaçınılmaz olarak acentelerin iş yapış şekillerini değiştireceği vurgulandı. Öte yandan, acentelerin uzun bir süre daha en büyük dağıtım kanalı olmaya devam edecekleri de net olarak ifade edildi. Konferansta bulunan fuar alanında en büyük standlara sahip olan Coverhound, PolicyGenius, EverQuote gibi karşılaştırma sitelerinin kullandıkları tüm insurtech teknolojilerinin, satışlarını acenteler üzerinden yapmaya yönelik olması bu kanalın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesiydi. 

Sizin de önceki yazılarınızda bahsettiğiniz, sigortada blockchain teknolojilerinin kullanımı artık kavramsal olarak konuşulmaktan çok günlük hayatta göreceğimiz ürünlerle karşımıza çıkmaya başlayacak. Hatta bazı şirketler bu ürünleri piyasaya sunmaya başlamış bile. Mikro-sigorta ürünleri bu aşamada en çok kullanılan ürünler olarak karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Katıldığım bir seansta detaylarını dinlediğim bir ürün aslında bunun en güzel örneklerinden biri; MetLife Asia tarafından sadece hamilelik şekerinin yüksek çıkmasına yönelik blockchain üzerinde çalışan bir ürün bundan birkaç ay önce piyasaya çıkmış ve ciddi satış rakamlarına ulaşmış. Aynı seansta konuşmacı olarak bulunan bulunan B3i Kuzey Amerika temsilcisi Susan Joseph de bu tür ürünlerin bu teknolojiye en uygun başlangıç olduklarını belirtiyordu. Bu noktada tabii ki regülasyonun bu ürünleri ve teknolojiyi desteklemesi ve yasaların, yönetmeliklerin buna uygun şekilde güncellenmesi yaygınlaşma açısından en önemli nokta. 

Etkinlikte yer alan insurtech girişimleri değerlendirdiğinde, daha çok hangi alanlara odaklandıklarını söyleyebilirsin? 

Fuara ve konferansa katılan yaklaşık 150 insurtech startup arasında öne çıkan çözümler genelde hasar süreçlerini kolaylaştıran ve sigorta şirketlerine bu noktada büyük maliyet avantajları sağlayabilecek çözümler olarak göze çarpıyordu. Deloitte tarafından da yatırım almış bir startup olan İngiltere’den RightIndem, hasar bildirimi sırasında müşterinin sesinden fraud’u belirleyen teknolojisi ile beni en çok etkileyen startuplardan biri oldu. Genel dikeyde çözümler sunan start-uplar arasında drone ile risk ölçümlemesi yapanların sayısı oldukça fazlayken AI ve machine-learning konusunda sunulan çözümler henüz çok başlangıç aşamasında ve deneysel gözüküyordu. 

Bizim gibi daha yeni gelişen ekosistemler için ne tür ipuçları, öneriler verebilirsin? 

Türkiye’de bu tür teknojiler üzerinden çalışan insurtech startupların sayısının çok az olması nedeniyle bu tür teknolojileri geliştirmek için sigorta şirketleri tarafından desteklenmeleri çok büyük önem arz ediyor. Insuretech Connect’te çok net fark ettiğim bir konu tüm insurtech start-uplarının büyük sigorta şirketleri tarafından desteklenmesi ve onların büyümesine destek olmak için bütün kaynaklarını seferber etmiş olmalarıydı. Açıkçası ben bunu Türkiye’de görmeyi hem insurtech üzerinde son 2 senedir çalışan kendi şirketim sigortaliyo.com adına hem de Türkiye’deki diğer insurtech startupları için çok isterim.

Biraz da sigortaliyo.com özelinde konuşalım. Kendi girişimin açısından faydalandığın, seni etkileyen noktalar oldu mu?

sigortaliyo.com açısından bakarsak, Insuretech Connect’te üzerinde en çok konuşulan teknolojiler, blockchain, mobile telematics, AI ve machine-learning oldu. Bu teknolojileri sigortaliyo.com üzerinde kullanmak için yaptığımız çalışmalar ile doğru yolda olduğumuzu görmek bizi cesaretlendirdi. Ayrıca sunduğumuz çözümlere ilgi duyan birçok yatırımcıya vizyonumuzu daha rahat anlatmak ve fikirlerini öğrenmek ilerisi için planlarımızı yaparken mutlaka bize ışık tutacaktır.Bu konferansa katılım konusunda size de destekleriniz için ayrıca teşekkür etmek isterim. Sizin insuretech konusundaki vizyonunuzun Türkiye’de birçok sigorta şirketine ışık tuttuğunu düşünüyorum. 


İş dünyasının blockchain platformları

Gerçek dünyada sahip olduğumuz tüm varlıkların dijital hale geldiğini ve bunların “Token” adını verdiğimiz değerler ile bağlanarak mobil cüzdanlarınızda taşınabildiğini hayal edin. 2008 yılında Satoshi Nakamoto isimli gizemini hala koruyan bir kişinin yazmış olduğu “Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System” adlı makale ile hayatımıza giren bu teknoloji hem bireylerin hem de kurumların hayatında ciddi değişimler yaratmaya başladı bile. Farklı platformlar ve farklı yazılım dilleri ile ayrı ayrı artı ve eksileri olan blockchain platformları üzerinde yazılımcılar hem girişimlerinde hem de hizmet verdikleri kurumlar için farklı blockchain uygulamaları yazmaya devam ediyor. Bu sayıda özellikle işletmelere uygun seviyede geliştirme olanakları sunan platformları sizin için derleyelim dedik.

ETHEREUM / QUORUM

Bir public (kamuya açık) blockchain uygulaması olarak Vitalik Buterin tarafından geliştirilen ve 2014 yılında hayatımıza giren Ethereum platformu public olması ve konsensüs modeli olarak Proof of Work (iş kanıtı) algoritmasını kullanması ile özellikle girişimciler dünyasında fazlasıyla popüler oldu. Ancak fazla açık yapısı görece kapalı işletmeler için negatif bir taraf olacak ki bunu fırsat bilen J.P. Morgan “Enterprise Edition of Ethereum” mesajı ile Quorum platformunu işletmelere açtı. Zero Knowledge dediğimiz ve blockchain’in şeffaflık vaadini kurumların isterlerine uygun şekilde biraz kısıtlayan Quorum özellikle finans sektörü için oldukça popüler platformlar arasında.

CORDA

Özellikle finans sektöründe büyük bir inovasyon yaratması sebebiyle blockchain’e en yoğun ilgi gösteren kurumların bankalar olması ve Quorum’un talip olduğu gizlilik alanının halen kısmi olmasını fırsat bilen R3 adlı girişim, oluşturduğu Corda platformu ile tamamen gizlilik vaat etti. KYC (müşterini tanı) odağındaki blockchain projelerinde tüm verilerin gizliliği bankalar için çok önemli olduğundan hemen tüm önemli bankalar süreçlerinde Corda’yı kullanır oldu. Tamamen gizli işlemler üzerine konumlama yapan Corda önemli blockchain alternatiflerinden biri.

HYPER LEDGER FABRIC

Linux Vakfı tarafından 2016 yılında tanıtılan Hyper Ledger’ı özel kılan şey blockchain dünyasındaki ilk ve organize işletme seviyesi blockchain platformu olması. Hemen her şeyin çok belirgin olduğu (Ethereum gibi tamamen açık kaynak dünyasına göre) 185’ten fazla işletmenin destek verdiği ve işletmelere yönelik çözüm için kullanıma hazır altyapılar sunması gibi sebeplerle kurumsal dünyanın popüler blockchain platformları arasında yer alıyor. Üstelik yeni versiyonu ile rakipleri Qorum ve Corda gibi o da ZKP (sıfır işlem kanıtı) destekler hale geldi.

Yorum yazın