
Turgut: Zorunlu Deprem Sigortası’nın kapsamı genişletilmeli
DASK Koordinatörü Erdal Turgut, 2021 yılının tüm dünyada doğal afetlerin yoğun yaşandığı bir dönem olduğunu belirterek, “Yakın zamanda da ülkemizde meydana gelen seller ve orman yangınları, Zorunlu Deprem Sigortası’nın kapsamının genişletilerek bütüncül bir Afet Sigortası’na dönüştürülmesi konusunu gündeme getirdi” dedi.
DASK’ın çalışmaları ve Türkiye’de zorunlu deprem sigortası ile ilgili güncel bilgileri aktaran DASK Koordinatörü Erdal Turgut ile yaptığımız röportajın tamamı aşağıda yer alıyor.
30 Ekim 2020 İzmir-Seferihisar depreminin ardından DASK’ın çalışmaları ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Tüm konutları finansal güvence altına almak ve devlet kaynaklarından tamamen bağımsız olarak oluşturulan kaynak ile depremden sonra sigortalılarımızın yaralarını sarabilmelerine destek olmak en temel hedefimiz. Hasar yönetimindeki hızımızın ve poliçe sahibi vatandaşımızın tazminatını vaktinde almasının, DASK’a duyulan güvenin temel unsurlarından biri olduğunu biliyoruz. Depremlerden sonra tazminat ödemelerini alan sigortalılarımız, sigorta yaptırmayan vatandaşlarımıza sigortalı olmamanın eksikliğini hissettiriyor ve sigortalı olmak için örnek teşkil ediyor. Biz bu nedenle hasar yönetim operasyonlarımıza büyük önem veriyoruz.
30 Ekim 2020 İzmir depreminin ardından da kısa bir süre içerisinde ekiplerimiz ile birlikte sahaya gittik. İlk kez bir depremin ardından sigortalılarımızın soru ve taleplerine en hızlı şekilde dönüş yapabilme hedefiyle DASK İletişim Merkezi kurduk. Eksper görevlendirmelerimizi de hızla yaparak depremden sonra kısa bir süre içinde ilk hasar ödemelerini gerçekleştirdik. Bugün itibariyle İzmir ve çevre illerden aldığımız toplam 30 bin hasar dosyasına 410 milyon TL hasar ödemesi yaptık. Bu tutar kurum tarihimizin tek bir depremde yaptığı en yüksek hasar ödemesidir. DASK’ın kuruluşundan bu yana sigortalılara yaptığı toplam hasar ödemesi ise 1.1 milyar TL’ye ulaşmış durumdadır.
İzmir depreminin sigortalılık oranına bir etkisi oldu mu? Bölgedeki sigortalılık oranında nasıl bir değişiklik oldu?
Maalesef acı tecrübeler sonrası sigortalılığın önemini daha iyi anlıyoruz. Her deprem, yıkıcı etkileriyle birlikte depreme karşı hazırlıklı olma zorunluluğumuzu hatırlatıyor. Depremin hemen ardından poliçe üretiminde yüksek artışlar olduğu; ardından bu artışların normal seyrine döndüğü görülmektedir. İzmir depremi sonrasında da benzer bir durum yaşadık. Depremin ardından İzmir ve Ege Bölgesi’nde de aynı şekilde Zorunlu Deprem Sigortası’na olan talepte çok ciddi bir artış görülmüştür. Bugün geldiğimiz noktada ise İzmir’deki sigortalı konut sayısı 635 binden 717 bine ve sigortalılık oranı ise yüzde 57’den yüzde 64’e yükselmiştir.
Bugün Türkiye’deki sigortalılık oranı yüzde 59. Dünyada örnek uygulamalar ile kıyaslandığında Türkiye’deki oranın oldukça yüksek olduğu görülmekle birlikte DASK olarak hedefimiz, kapsamımıza giren tüm konutları Zorunlu Deprem Sigortası güvencesine almak ve %100 sigortalılık hedefimize ulaşmak.
Zorunlu Deprem Sigortalı konut sayısı nedir? Yüzde kaç konut sigortalandı?
Depremin yaşandığı 1999 yılında Türkiye’de yalnızca 500 bin civarında deprem teminatlı konut varken, Türkiye’de Zorunlu Deprem Sigortası bulunan konut sayısı 10,4 milyonu aştı. Ülke genelinde sigortalılık oranı ise yüzde 59’a ulaştı. Dünyada örnek uygulamalar ile kıyaslandığında bu oranın oldukça yüksek olduğu görülüyor fakat hedefimiz %100 sigortalılığa ulaşmak ve tüm çalışmalarımızı bu hedef doğrultusunda sürdürüyoruz.
İller ve bölgeler bazında sigortalılık durumu nasıl?
Bölgesel olarak incelendiğinde Marmara yüzde 70’lik sigortalılık oranı ile ilk sırada yer alırken, Marmara Bölgesi’ni yüzde 59 ile Ege, yüzde 54 ile İç Anadolu, yüzde 51 ile Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu, yüzde 50 ile Akdeniz, yüzde 47 ile Karadeniz bölgeleri takip ediyor. Şu anda Düzce’de yüzde 80, Bolu’da yüzde 98, Yalova’da yüzde 93, Tekirdağ ve Sakarya’da yüzde 90. İl bazında ele alındığında ise depremin acı gerçeği ile yüzleşmiş olan illerde Zorunlu Deprem Sigortalılık oranlarının daha yüksek olması dikkat çekiyor. ZDS oranı en yüksek olan Bolu, Yalova bu durumu açıkça gözler önüne seriyor.
%100 sigortalılık hedefine ulaşmak ve bu konuda farkındalığı artırmak için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
DASK’ın kuruluşundan bugüne geçen 21 yılda, Türkiye genelinde Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi sayısı 10 milyonu aşarken, sigortalılık oranı yüzde 59’a ulaştı. Bizim hedefimiz elbette %100 sigortalılık oranına ulaşmak ve kapsamımıza giren tüm konutları Zorunlu Deprem Sigortası ile güvence altına almak. Bu nedenle 2021 yılını %100 sigortalılık hedefiyle seferberlik yılı ilan ettik. Yılın başında “DASK Yaptıran Kazanıyor” kampanyasını başlattık. Bu kampanya çerçevesinde, pandemi koşulları nedeniyle sigortalılarımızdan prim farkı almıyoruz, buna karşın teminatlarını enflasyon oranında artırıyoruz. Diğer yandan poliçe yenilemelerinin takibini teşvik etmek ve yeni üretimleri desteklemek amacıyla, üretim tarafında da acentelerimize yönelik kampanyalarımız ve çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile yürüttüğümüz “Önceliğimiz Güven, Sorumluluğumuz Güvence” projemiz kapsamında okullarda depremi ve DASK’ı anlatıyoruz. Ayrıca tüm iletişim kanallarını da aktif şekilde kullanarak, mümkün olan her mecradan, vatandaşlarımıza ulaşmaya, bilgilendirmeye ve farkındalıklarını sağlamaya çok önem veriyoruz. Ayrıca, sigortalılık bilincini aşılamak için de farklı farklı projeler yürütüyoruz. 2011 yılından bu yana sürdürdüğümüz “Şehirler Yarışıyor, Sigortalılar Kazanıyor” yarışması ile Türkiye’nin 81 ilinde yerel yönetimleri Zorunlu Deprem Sigortasını yaygınlaştırmak için yerel bilinçlendirme kampanyası düzenlemeleri konusunda teşvik ediyoruz. 2014 yılında başlattığımız “DASK-Depreme Dayanıklı Bina Tasarımı Yarışması” ile gelecekte binalarımızı emanet edeceğimiz inşaat mühendisliği öğrencilerinde deprem bilincini artırmayı ve depreme dayanıklı bina tasarımı becerisini geliştirmeyi amaçlıyoruz. 2020 yılında Pandemi sebebiyle ara verdiğimiz tüm bu projelerimizin hazırlık çalışmalarına tekrar başladık ve 2022 yılında projelerimizi hayata geçirmeyi hedefliyoruz.
DASK’ın ödeme büyüklüğü ne kadardır?
DASK olarak tüm planlarımızı olası büyük İstanbul depremini göz önünde bulundurarak yapıyoruz. DASK’ın olası bir deprem durumunda muhtemel yükümlülükleri ile ilgili olarak yeterli kaynağı mevcuttur. Bu kaynaklar temel olarak; toplanan prim gelirlerinden ve reasürans korumasından oluşur. Bu korumanın tamamı, uluslararası derecelendirme kuruluşlarınca en az “A” ve üzeri düzeyde derecelendirilen reasürörlerden sağlanmaktadır. Bugün itibariyle, hasar ödeme kapasitemiz Türk Reasürans’ın yönetiminde Kasım ayı itibarıyla 40 milyar TL’ye yükselmiştir. Bu kapasite, devlet kaynaklarından tamamen bağımsız olarak oluşturulmuştur ve yalnızca Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi sahiplerinin evlerinde oluşacak deprem kaynaklı hasarların tazmini için kullanılacaktır.
Güncel çalışmalar, gelecek hedefleriniz ve Zorunlu Deprem Sigortası’nın kapsamının genişletilmesi ile ilgili kısaca bilgi verebilir misiniz?
Bizim en temel hedefimiz elbette yüzde 100 sigortalılık oranına ulaşmak ve kapsamımıza giren tüm konutları Zorunlu Deprem Sigortası ile güvence altına almak. Bunun yanında, depreme hazır olmak için bir dizi operasyonel ve finansal gücü artıracak çalışmalar yürütüyoruz. Yönetim Projesi kapsamında, olası bir depremde sigortalıların hasarlarını daha hızlı ve daha etkin şekilde karşılayabilmek için güçlü bir bilgi teknolojisi altyapısı kurduk; bu bilgi teknoloji altyapısını en etkin şekilde kullanacak insan kaynağı ve organizasyon yapısını oluşturma çalışmalarına da devam ediyoruz. Hasar tespitlerini teknolojinin imkânlarını kullanarak mobil cihazlar üzerinden gerçekleştirip, afet bölgelerindeki ödemeler hızlı şekilde yapılıyor. Ayrıca güçlü bir IT, afet finansmanı, operasyon ve koordinasyon yapısını kapsayan “Bütünleşik Afet Yönetimi” altyapısı için de Türkiye’nin riskini ve yapı stoğunu daha doğru çözümleyen hasar tespit metodolojileri ve modelleri üzerine çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Tüm bu çalışmalarımızın yanında, pandemi sürecinin içinde olduğumuz 2021 yılı, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın da etkileriyle tüm dünyada doğal afetlerin yoğun olarak yaşandığı bir dönem oldu. Yakın zamanda da ülkemizde meydana gelen seller ve orman yangınları, Zorunlu Deprem Sigortası’nın kapsamının genişletilerek bütüncül bir “Afet Sigortası”na dönüştürülmesi konusunu gündeme getirdi. Sigortacılık Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK) kamuoyu ile paylaştığı bilgilendirmede de yer aldığı gibi, sel başta olmak üzere diğer doğal afet türlerinin ek teminat olarak zorunlu deprem sigortasına entegre edilmesi ile ilgili DASK olarak çalışmalarımıza başladık ve mümkün olan en kısa sürede çalışmalarımızı tamamlamayı hedefliyoruz.
Halkımıza ne gibi mesajlarınız var?
Topraklarının büyük çoğunluğu çeşitli derecelerde deprem riski barındıran ülkemizde depreme karşı önlem almak kaçınılmaz. Hedefimiz ülke genelinde depreme karşı finansal önlem olarak Türkiye kumbarasını oluşturmak. Bu doğrultuda, DASK olarak halkın deprem ve depreme karşı alınacak önlemleri konusunda bilinçlendirme çalışmalarını çok önemsiyoruz. Bugün ülkemizde her iki konuttan biri sigortalı ancak biz DASK olarak tüm konutların Zorunlu Deprem Sigortası güvencesi altına alınmasını hedefliyoruz. Konut sahiplerinin de evlerini zorunlu deprem sigortası ile güvence altına almalarını sigortasını yaptırmış olanların ise süresi dolan poliçelerini yenilemelerini bekliyoruz.