“Sektörü çok hızlı bir şekilde büyütmeliyiz”
“Yaptıklarımıza baktığımızda bulunduğumuz yer bize yakışmıyor. Sektörümüzü çok hızlı bir şekilde büyütmeliyiz. Çünkü bu sektör kişileri, hane halklarını, devletleri koruyor” diyen SEDDK Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, “Bu minvalde bir yandan kurumun eksikliklerini toparlamaya çalışırken bir yandan da sektör için çaba sarf etmeye devam ediyoruz” dedi.
Sigortacı Gazetesi’nin Youtube kanalında yayınlanan 5N1S programına SEDDK Başkanı Mehmet Akif Eroğlu konuk oldu. Sektörün sorunlarını çözmek için çaba sarf ettiklerini ifade eden Eroğlu, çıtayı hep yüksek tuttuklarını vurguladı. Gerçekleşen söyleşide SEDDK Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, trafikte açıkladıkları yol haritası, çevre ülkelerle ilişkiler, BES ve Otomatik Katılım Sistemi konuları hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:
– Öncelikle SEDDK’nın iç organizasyon yapısını kısaca anlatabilir misiniz?
Kurumumuz 2 yıl önce kuruldu. Sektörde yaklaşık 15 yıldır mali ve idari özerkliği olan, proaktif bir üst kurul beklentisi vardı. Bunun sebebi sektörümüzün çok fazla sorununun olması. Yaptıklarımıza baktığımızda bulunduğumuz yer bize yakışmıyor. Sektörümüzü çok hızlı bir şekilde büyütmeliyiz. Çünkü bu sektör kişileri, hane halklarını, devletleri koruyor. Şu anda bir yapılanma içerisindeyiz. Kurumumuzun Ankara’dan İstanbul’a taşınması sürecinde bazı kıdemli bürokratlarımız başkentte kaldı. Onların boşluğunu doldurmak kolay değil. Bu noktada arkadaşlarımızı tebrik etmek isterim, bu eksikliği gidererek ortaya güzel bir değer çıkarıyorlar. Biliyorsunuz, dört ay önce göreve geldik. Kurumun eksikliklerine baktık ve insan kaynağı konusunu desteklememiz gerektiğini gördük. Yakın zamanda 4-5 hukukçuyu ekibimize dâhil ettik. Amacımız hızlı bir şekilde aldığımız kişileri kıdemli ekiplerimizin buradayken yetiştirebilmek. Sigorta sektörü çok büyük ve çok fazla alan var. Sigorta, hayatın her alanıyla alakalı olduğundan her konuyu anlamak kolay değil. Dolayısıyla uzmanlaşmak önemli, bir an önce kadroyu güçlendirmemiz gerekiyor. Kurumun yapısına baktığımızda bir kurul var. Her Çarşamba kurul toplantıları oluyor, bütün kararlar orada alınıyor. Başkan yardımcıları başkana bağlı olarak çalışıyor ve onu destekleyecek mahiyette görevlerini yürütüyorlar. Başkan yardımcılarının sayılarını artırma kararı aldık ve sayılarını dörde çıkardık. 550 milyar liralık bir sektörü yönetiyoruz ve 70 tane şirket var. Bizden önce iki başkan yardımcısı vardı, iki başkan yardımcısıyla sektörü yönetmek imkânsız. Son dönemde önemli ölçüde kadın yönetici atadığımızı da eklemek isterim. Sektörümüzün sorunları büyük, çalışmak gerekiyor. Bu minvalde bir yandan kurumun eksikliklerini toparlamaya çalışırken bir yandan da sektör için çaba sarf etmeye devam ediyoruz.
‘İŞİN ÖZÜ SÜRÜCÜ DAVRANIŞINDA’
– Yol haritasında yer alan kişiye özel sigorta, doğrudan tazmin sistemi ve noterden satışlarda trafik sigortası poliçesinin durumu hakkında ne söylemek istersiniz?
Bu işin üç bacağı var: Fiyat, maliyet ve sürücü davranışı. Bu üçünü iyi yönetemezseniz biri eksik kalır. İşin özü sürücü davranışında aslında. Önleyebileceğimiz kazaları önlemiyoruz. Altyapımızda bir sorun yok, sürücüler daha dikkatli olsa maliyetler daha da azalacak. Geçtiğimiz beş yıla göre oldukça iyi noktadayız. Hem frekansta hem de ölümlü kazalarda %40 azalma var. Bu neden fiyatlara yansımıyor? Bu yıl konjonktür olarak bir maliyetle karşılaştık. Maliyete gelecek olursak kurlar, araç bedelleri gibi birçok unsur birden arttı. Sektör de bunu yönetmekte zorlanıyor. Çünkü bir önceki primler çok düşüktü. Dolayısıyla maliyet yönetimi tarafında kontrol edebileceğimiz alanlara yoğunlaştık. Kişi temelli poliçe ile sürücü davranışlarını disipline etmeyi, doğrudan tazmin sistemiyle de maliyetleri kontrol etmeyi amaçlıyoruz. Doğrudan tazmin uygulamasıyla sadece fiyat değil hizmette ön plana çıkacak. Trafik poliçesi aldığınız şirketten hizmet alacaksınız. Böylece hem hizmetinizi segmente edebileceksiniz hem de yedek parçayı orijinal ya da eşdeğer olarak kullanabileceksiniz. Doğrudan tazmin maliyetlerde %25-30 civarında avantaj sağlayacak. Günün sonunda 26 milyon vatandaşın trafik poliçesini uygun almasını istiyoruz. Bizler de birer tüketiciyiz en nihayetinde. Dolayısıyla burada mikro bazda neleri değiştirebiliriz, neleri tüketici yani sigortalı lehine iyileştirebiliriz bunlara odaklanıyoruz.
‘NOTER KONUSU YANLIŞ ANLAŞILDI’
Noter konusuna gelecek olursak bu konu yanlış anlaşıldı. Şu anki uygulamada ciddi bir risk bulunuyor. Arabanızı şimdi satsanız poliçeniz 15 gün boyunca sattığınız kişi üzerinden devam eder. Arabanızı sattığınız kişi bir trafik canavarı bile olabilir. Örneğin o sürücü 15 günlük süre zarfında ölümlü bir kaza yaparsa ve eğer siz de İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası (İMM) yaptırmadıysanız milyonluk tazminat çıktığında bu yükü siz almış oluyorsunuz. Burada sadece frekans artışı değil, ciddi bir maliyet yükü de söz konusu. Alan kişiye geçecek olursak 15 gün boyunca devam eden trafik poliçesi sona erdikten sonra kişi sigorta yaptırmayı unutmuşsa trafikte sigortasız geziyor. Bu riski bertaraf edecek, poliçenin devam edeceği ve zeyille devredeceği veya 15 günlük süreyi 5 güne indirerek riskleri azaltacak alternatifler üzerinde çalışıyoruz. Ama kesinlikle acenteyi mağdur etmeyeceğiz.
Tüm dünyayı etkileyen iklim değişikliğine bağlı olarak meydana gelen doğal afetlerin sayısı giderek artıyor. Ülkemizde de zorunlu deprem sigortasının afet sigortasına dönüştürülmesi konusu konuşuluyor. Bu konuda ne tür adımlar atılacak?
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin de çok önem verdiği, elzem bir konu. Türk Reasürans Genel Müdürü Selva Eren ve ekibi bu konuda çok önemli çalışmalar yaptı. Ülkemiz yüksek derecede sel riskine maruz kalıyor ve vatandaşımızı bu riske karşı korumamız gerekiyor. Çalışmalar önemli ölçüde tamamlandı, 2023’ün ilk çeyreğinde Türk Reasürans tarafından lansmanı yapılacaktır diye düşünüyorum.
‘BES İYİ BİR HİKÂYE’
– BES’te birçok düzenleme yapıldı. Önümüzdeki dönemde de birtakım yeniliklerin yapılması gündeme geldi. Bu düzenlemelerden hareketle BES tarafında nasıl bir değişim bekliyorsunuz?
Bireysel emeklilik konusu Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın önem verdiği bir konu. Mevcut sistem oldukça başarılı. Geldiğimiz noktada sistem Otomatik Katılım Sistemi’yle birlikte yaklaşık 380 milyar liraya ulaşılırken devlet katkısıyla 400 milyara yaklaşıyor. 18 yaş altı 500 bin çocuğu sisteme dâhil ettik. Bireysel emeklilik iyi bir hikâye ancak ülkemizin ölçeğini düşündüğümüzde istediğimiz noktada değil. İkinci basamak dediğimiz Otomatik Katılım Sistemi’ni daha cazip hale getirmemiz gerekiyor. Şu an Otomatik Katılım Sistemi’nde çıkış oranı %70. Katılımcıların sistemde daha fazla kalmasını sağlayacak çözümler bulmak zorundayız.
‘AMACIMIZ ŞİRKETLERİ KORUMAK’
– Üçüncü çeyrek teknik rakamlar açıklandı. Trafik, kefalet gibi branşlarda zarar yazıldı. Trafik tarafında bir yol haritası açıkladınız. Peki, kefalet sigortasında yeni düzenlemeler olacak mı?
Finansal sigortalar sektörümüzün gelişimi için önemli çünkü bilançolar risklerden korunuyor. Sektörümüzü büyütmek ve ekonomide aldığı payı artırmak istiyoruz. Finansal piyasalarda bankacılık sektöründen sonra ikinci sıradayız ama bankalar %90 sigorta ise %5’lik paya sahip. Aradaki 85 puanlık farkı kapatmalıyız. Bu farkı kapatmak için yeni alanlar, ürünler geliştirmek gerekiyor. Müşteriler hep bu çözümleri bankacılık sisteminde bulabileceklerini düşünüyor. Aslında sektörümüzde kefalet sigortası gibi çok güzel ürünler bulunuyor. Kefalet sigortası son zamanlarda şirketlerimizin yazmaya çalıştığı, mevzuat noktasında kanuni bazı düzenlemelerin yapıldığı bir branş. Burada bir risk olduğunu belirtmem gerekir. Kefalet sigortası teminat mektubu yerine geçebilen bir unsur. Onu sadece prim ile takip edemezsiniz, verdiği bir taahhüt var. O taahhütler çok kritik. Taahhütler şirketin öz kaynaklarıyla orantılı mı?, şirketin kefalet sigortasını verecek altyapısı var mı?, reasürans modeli nedir? gibi başlıkları iyi irdelemek lazım. Riskli bir branş, oluşabilecek riskler şirketin öz kaynağını tehdit edebilir. Şu an regülatör gözüyle sektör incelemesi yapıyoruz, oradaki riskleri ve uygulamaları görüp bazı düzenlemeler getireceğiz. Amacımız şirketleri korumak.
‘ÇITAYI HEP YÜKSEK TUTUYORUZ’
– Çevre ülkelerle sektörel bilgilerin karşılıklı alışverişi konusunda adımlar atıyorsunuz. Bu konuda yaptıklarınız ve yapmayı planladıklarınızdan bahseder misiniz?
Çıtayı hep yüksek tutuyoruz. Uluslararası sermayenin teveccüh ettiği bir ülkeyiz. Küresel çapta bilinen büyük oyuncuların tümü ülkemizde bulunuyor. Bizim de irtibatta olduğumuz ve gelişmiş sigorta pazarlarına sahip olan ülkeleri sürekli yakalamaya çalışıyoruz. Ancak gelişen ülkeler kategorisine baktığımızda sektörümüz insan kaynakları, kurumlar, kullandığı teknoloji, datayı kullanma ve depolama şekli ile ürünler kapsamında rol model olabilecek bir potansiyel taşıyor. Temas içerisinde bulunduğumuz çevre ülkelerden, Türk Devletleri Teşkilatı’ndan, Balkanlardan, Körfez ülkelerinden, Afrika’dan kurumlarımızla ilgili know-how transferi talepleri geliyor. Biz de her türlü desteği sağlıyoruz. Hedefimiz hep daha iyiye ulaşmak. Siber riskler gibi gündeme gelen birçok risk, dinamik var. Bunları anlamak için gelişmiş ülkeleri, gelişmiş sigorta pazarlarını takip etmek gerekiyor.
‘SOMUT ÇIKTILAR ELDE EDİLMELİ’
– Sigortalılara ve sektör paydaşlarına iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Her şeyden önce 2023 yılının ülkemize, milletimize ve tüm insanlığa hayırlı olmasını diliyorum. Sigorta özelinde konuşacak olursam fiile dökme ve eşgüdümlü çalışma konusunda eksikliklerimiz var. Herkes sektörün bir potansiyel barındırdığı ve büyümesi gerektiği konusunda hemfikir ancak önemli olan nasıl yapacağımız. Sektörün tüm paydaşları toplanıp bir şeyler ortaya koymalı ve somut çıktılar elde etmeli.