Trafikte kâr sorunu devam ediyor: Prim artışları artan maliyetleri karşılamaya yetmiyor
Trafik sigortasında 1 Haziran 2022 tarihi itibarıyla %25’lik bir prim artışı yapıldı. Sektör, primlerdeki artışın maliyetleri karşılamayacağı konusunda hemfikir. Ayrıca asgari ücrete yapılan artışlar ve diğer maliyet kalemleri rezervleri artırmaya devam ediyor.
Trafik sigortasındaki artan hasar maliyetleri, primlerdeki sınırlı artış, ilave rezervler ve öz kaynakların ciddi şekilde erimesi oto sigortalardaki kârsızlık problemini de beraberinde getirdi. Geçtiğimiz Nisan ayı enflasyon rakamlarına bakıldığında kasko ve zorunlu trafik sigortasında enflasyonun (oto TÜFE) önceki aya (aylık) kıyasla %11,73, Nisan 2021’e (yıllık) kıyasla %135,5 oranında arttığı görülüyor. Türk Lirası’nda görülen erimeye paralel olarak oto sigorta maliyetlerinde yaşanan artışlar da hasar sürecini olumsuz etkiliyor. TSB’nin açıkladığı 2021 yılı teknik kâr ve zararı gösteren tablolara göre, 2020’de 825 milyon liralık teknik kâra ulaşan trafik sigortası, 2021 yılının aynı döneminde ise 2 milyar 592 milyon lira zarar etmişti.
2022 yılında oto sigortalarında maliyetleri doğrudan etkileyen birçok gelişme yaşandı. Kur hareketliliğinin yedek parça maliyetlerine yansıması ve enflasyondaki artış hasar maliyetlerini artırdı ve alınan primler hasarları karşılamaya yetmedi. Enflasyon ve döviz kurlarının yükselmesiyle parça ve onarım maliyetlerinin artışı, asgari ücrete yapılan zamla bedeni hasarların da doğrudan artması trafik sigortası hasar ödemelerini de artırdı.
HASAR MALİYETLERİ %90 ARTTI
Son bir yılda yedek parça fiyatlarındaki ve araç değerlerindeki yükseliş nedeniyle hasar maliyetlerinin %89 civarında arttığı görüldü. Hasar ödemelerindeki artış, sigorta poliçelerinin fiyatlarını da etkiledi. Hasar ödemeleri döviz cinsinden maliyetlenirken, poliçe primleri hasar ödemelerinin karşısında eridi. Asgari ücrete yapılan %50 oranındaki zam oto sigortalarda rezervlere ciddi bir yük eklerken, öz kaynakların da büyük oranda eridiği görülüyor. Trafik sigortası prim artışlarının yaşanan maliyet artışlarını karşılayamama durumu söz konusuyken, trafik sigortasında asgari teminat limitlerinin iki katına çıkması, eski poliçelerin maliyetlerinin de artmasına sebep olabilir. Ayrıca Temmuz ayı içinde yapılması konuşulan asgari ücrete ek zam konusu, sektörün oto sigortalardaki kârsızlık probleminin artarak devam etmesine neden olabilir.
TRAFİK SİGORTASINDA %25’LİK PRİM ARTIŞI
Trafik Sigortası Tarife Uygulama Esaslarına Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile trafik sigortasında 1 Haziran 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere %25’lik bir prim artışı yapıldı. Uygulanacak azami primler, 2022 yılı Mayıs ayında uygulanan azami primlere %25 eklenerek uygulanacak. Daha önce Trafik Sigortası Tarife Esaslarında Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik kapsamında Şubat ayı için trafik sigortası primleri %25 artırılırken, geriye kalan her ay için artışın %1,5 olması belirlenmişti. Sektör, yapılan artışın oto sigortalarda yaşanan kâr sorununu çözmeye yeterli olmayacağı konusunda hemfikir.
TEMİNAT LİMİTLERİ İKİ KATINA ÇIKTI
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik ile birlikte zorunlu trafik sigortasında asgari teminat limitleri iki katına çıkarıldı. Yapılan yönetmelik değişikliği ile 1 Temmuz 2022 tarihi itibarıyla, zorunlu trafik sigortaları kapsamında karşılanan maddi zararlar için geçerli araç başına uygulanan teminat limiti 50 bin liradan 100 bin liraya, kaza başına uygulanan teminat limiti ise 100 bin liradan 200 bin liraya yükseltildi.
DOĞA SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ COŞKUN GÖLPINAR:
Kârsızlık problemi daha şiddetli hissedilecek
“ASGARİ ÜCRETE YAPILAN HER ARTIŞ, REZERVLERİN ARTMASINA SEBEP OLACAK VE SEKTÖRE BÜYÜK BİR YÜK GETİRECEK. ASGARİ ÜCRET VE DİĞER MALİYET ARTIŞLARI SEBEBİYLE SEKTÖRÜN TRAFİK BRANŞINDAKİ TEKNİK ZARARI DAHA DA BÜYÜYECEK.”
Trafik sigortalarındaki artan maliyetler hakkında konuşan Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, “Artan maliyetler ve yetersiz primler sebebiyle son dönemde sonuçların kötüye gittiği trafik sigortasında, asgari ücret artışları sebebiyle maliyetler daha fazla artış gösteriyor. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası tazminatlarının %65’ini maddi tazminatlar, %35’ini ise bedeni tazminatlar oluşturuyor. Diğer yandan maddi tazminatların ise %60’ını yedek parça, %40’ını ise işçilik ücretleri oluşturuyor. Dolayısıyla asgari ücret artışları sektörün maliyet yükünü ciddi oranda artırıyor” ifadelerini kullandı.
‘REZERVLER DOĞRUDAN ETKİLENİYOR’
Trafik sigortasının hayat dışı sektörün yaklaşık %25’lik kısmını oluşturduğunu kaydeden Gölpınar, “Trafik sigortası, sektörün en çok karşılık ayırdığı branş olma özelliğini taşımakta. Bunun nedeni bedeni hasarlarda branşın çözümlenme süresinin uzun olması. Destekten yoksun kalma tazminatı hesabının yapıldığı bedeni hasarlarda, hala net bir hesaplama olmadığından dolayı dava oranı yüksek seviyede. Bu nedenle teknik karşılıklar bu branşta yüksek olmakta. Destekten yoksun kalma hesabının en önemli parametresi de asgari ücret. Asgari ücret artışları da rezervleri doğrudan etkilemekte. 2022 için yapılan asgari ücret artışının rezervleri %30-35 oranında etkilemesini bekliyoruz” dedi. Asgari ücrete yapılan her artışın, rezervlerin artmasına sebep olacağını ve sektöre büyük bir yük getireceğini vurgulayan Gölpınar, artan hasar maliyetleri karşısında yapılan prim artışlarından fazla yansıması olan asgari ücret ve diğer maliyet artışları sebebiyle sektörün bu branşta teknik zararının daha da büyüyeceğini belirtti.
‘HASAR YÜKÜ 2 KATTAN FAZLA ARTTI’
Gölpınar, sözlerine şöyle devam etti: “Sigorta sektörü bilindiği üzere çok büyük teminatlar veriyor. Bir otomobile trafik sigortasında kişi başına 500 bin lira, kaza başına 2,5 milyon lira teminat verilmekte. Temmuz 2022 itibarıyla bu limitler 2 katına çıkacak ve 2023 başında tekrar %20 oranında yükselecek. Ortalama prim ise 1500 lira civarında. Araç fiyatları 2021 yılında neredeyse 2 kat arttı ve 2022 yılında da artış devam etmekte. Aynı şekilde asgari ücretin artışı da malum. Bu durumda sektörün hasar yükü 2 katından fazla artmış durumda. Oysa ki prim artışı bundan nasibini alamadı. Yeni yapılan düzenlemeyle birlikte Haziran 2022’de primde %25 artış yapılmasının da önemli bir etkisi olmayacak, çünkü 2 katına çıkan limitler karşısında oldukça yetersiz kalacak. Zarar eden branşın daha fazla zarar edecek olması çok büyük bir risk. Bu durum sürdürülebilir görünmüyor. Bu nedenle kârsızlık probleminin 2022 yılında daha şiddetli hissedileceğini düşünüyoruz.”
EY TÜRKİYE FİNANSAL HİZMETLER SEKTÖRÜ LİDERİ LEVENT ATAKAN:
Rezerv artışları kârlılık üzerinde baskı yaratıyor
Asgari ücret artışının trafik sigortaları kapsamındaki rezervleri etkilediğine dikkat çeken EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektörü Lideri Levent Atakan, “Bu alanda faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin portföyünde asgari ücrete baz yükümlülüklerin bulunması nedeniyle, asgari ücret artışının trafik sigortaları kapsamındaki rezervleri etkilediği açık. Ancak burada tek bir oran yerine, %15-%30 arasında bir artışa neden olduğunu belirtmek, geniş bir bant olsa da her şirketin farklı yükümlülükleri olduğu göz önüne alındığında daha mantıklı olacak” diye konuştu.
‘REZERV ARTIŞINA SEBEP OLABİLECEK’
Atakan, “Asgari ücret artışları sigorta şirketleri için yeni değil. Hayatın doğal akışında bunlar daha önceki yıllarda da gerçekleşmekteydi. Asgari ücretteki yüksek artış oranı bir rezerv artışına sebep olabilecek. Bu da doğal olarak kârlılık/sermaye yeterlilik oranı üstünde etki yaratacak” dedi. Trafik sigortası sektörünün rekabetçi bir piyasa olduğunu belirten Atakan, sözlerine şöyle devam etti: “Trafik sigortasında elde edilen gelirin Türk Lirası, ancak birçok maliyetin dövize endeksli olması ve rezerv artışları kârlılık üstünde ciddi baskı yaratmakta. Bu durum 2022’de devam edecek gibi görünmekte. Trafik sigortasında tarife/ücret artışı beklenebilir. Ancak bununla birlikte şirketlerin portföy analizleri, doğru fiyatlama tahminleri, dijitalleşmeleri ve müşteri özelinde sunabilecek hizmetleri kârlılık üstünde etki yaratabilecek alanlar olarak sıralayabiliriz.”
SOMPO SİGORTA GENEL MÜDÜR YARDIMCISI ATAMAN KALKAN:
Kârsızlık problemi tavan prim uygulamasından kaynaklanıyor
“KÂRSIZLIK PROBLEMİ SERBEST TARİFE REJİMİNİN OLMAMASINDAN KAYNAKLANIYOR. TAVAN PRİM UYGULAMASININ KADEMELİ OLARAK KALDIRILMASI İÇİN ADIMLAR ATILMASI, SEKTÖRÜN EN ÖNEMLİ BEKLENTİSİ HALİNE GELDİ. SEKTÖR BU PRİM ARTIŞ İHTİYACINI TAVAN PRİM NEDENİ İLE KARŞILAYAMADIĞI MÜDDETÇE ÖZKAYNAKLARINDA DURDURAMAYACAĞI KADAR HIZLI BİR BOZULMAYA UĞRAMA RİSKİ İLE KARŞI KARŞIYA.”
Asgari ücrette yaşanan artışın trafik sigortalarındaki etkisi hakkında değerlendirmelerde bulunan Sompo Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Ataman Kalkan, “Sigorta sektörü uzun süredir ilk kez bu kadar ciddi bir sorunla karşı karşıya. Beş, sekiz, on yıl ötesine ödeme taahhüdü veren sektör, bugün topladığı primi yatırım enstrümanlarında değerlendirmekte ve bu yıl oluşan hasarlara ait ileri dönemlerde ödeyeceği bedeni hasar yükümlülüklerini denkleştirmektedir.
Her yıl enflasyonun biraz üzerinde artan asgari ücret ve enflasyonun biraz üzerinde elde edilen faiz geliri sayesinde bugün topladığınız prim ile örneğin sekiz yıl sonraki yükümlülüğünüzü yerine getirebiliyordunuz. Hâlbuki şimdi beklenmeyen asgari ücret artışının üstüne eklenen negatif reel faiz ortamı, sigortacıların işini çift kat zorlaştırmakta. Üretim sektörü 3-6 aylık bir zaman için önünü görmeye çalışırken, sigorta sektörü trafik sigortalarında 5-8 hatta 10 yıllık bir zaman dilimine dair beklentileri hesaplayarak çalışmak zorundadır. Bu nedenle 2022 başındaki asgari ücret artışının yanında bundan sonraki yıllarda yapılacak asgari ücret artışları ile aynı yıllarda elde edilecek faiz gelirleri arasındaki negatif farkın çok ciddi problemlere yol açacağı açık. Negatif reel faizin 40-50’lere çıktığı bu ortam, tüm sektörler içinde en çok sigorta sektörünü tehdit etmektedir” diye konuştu.
‘ASGARİ ÜCRET ARTIŞI EK YÜK GETİRİR’
Trafik sigortalarında Haziran başında artan tavan primlerin negatif reel faiz yükünü karşılamaya yetmediğinin altını çizen Kalkan, “Ara dönem asgari ücret artışı olur ise tüm şirketlerin maruz kaldığı yüke ek yüklerin gelmesi kaçınılmaz olacak. Bu durumda tavan primlerin de asgari ücret artışı ve üstüne negatif reel faiz etkisi kadar tekrar artırılması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
‘TAVAN PRİM UYGULAMASI KALDIRILMALI’
Kârsızlık probleminin serbest tarife rejiminin olmamasından, tavan prim uygulamasından kaynaklandığını söyleyen Kalkan, “Tavan prim uygulamasının kademeli olarak kaldırılması için adımlar atılması, sektörün en önemli beklentisi haline geldi. Tavan prim uygulaması olmayan kasko sigortalarında ani şoklarda sektör kendini düzeltebilmek adına her iki yönde hamleler uygulayabilmektedir. Serbest piyasa ekonomisi doğru sonucu getirir. Bundan şüphe duyulması daha büyük problemlere yol açıyor. COVID-19’un yoğun olduğu dönemde sektörün azalan kaza frekansını direkt prim indirimi olarak poliçe primlerine yansıttığını hep birlikte gözlemledik. Sektör şimdi de geçen yılın aynı dönemine göre yüksek oranda artan maliyetleri fiyatına yansıtmak zorunda kaldı. Hâlbuki trafik sigortalarında artan maliyetlerin yanında uzun kuyruklu bu branşın negatif reel faiz açığından oluşan prim eksiğini de kapatması gerekiyor. Sektör bu prim artış ihtiyacını tavan prim nedeni ile karşılayamadığı müddetçe özkaynaklarında durduramayacağı kadar hızlı bir bozulmaya uğrama riski ile karşı karşıya. Sigorta sektörünün son 10-15 yılına baktığımızda ciddi problemleri aşmayı başarmasına rağmen önümüzdeki 2-3 yılın çok daha yıpratıcı olacağını öngörüyoruz” dedi.
TÜRK NİPPON SİGORTA AKTÜERYA MÜDÜRÜ BURAK ÖZGEN:
Primlerin enflasyona göre artması kârlılık problemini çözebilir
“TÜM TRAFİK SİGORTALARINDA FİYATLARIN LİBERAL OLARAK BELİRLENMESİ VE TAM SERBESTİ OLUŞTURULMASI VEYA TAVAN PRİMLERİNİN ENFLASYONLA ORANTILI OLARAK ARTIRILMASI KÂRLILIK PROBLEMİNİ ÇÖZEBİLMEYE YARDIMCI OLACAK. EK OLARAK HAVUZ KAPSAMININ GENİŞLETİLMESİ DE SÜRECE SİGORTA ŞİRKETLERİ AÇISINDAN KATKI SAĞLAYACAK.”
Trafik sigortalarının, bedeni hasarların doğası gereği uzun kuyruklu bir branş olduğunu belirten Türk Nippon Sigorta Aktüerya Müdürü Burak Özgen, “Teknik karşılıkları yeterli seviyede tutmak sürdürülebilir kârlılık için hayati önem taşıyor. Genel enflasyon seviyesi, asgari ücret artışı ve döviz kurlarındaki değişimler teknik karşılık seviyesinde, hesaplama metodolojisinde direkt etkili olup, fiyatlandırma ve sermaye yeterliliğini de doğrudan etkiliyor. Özellikle asgari ücretteki yüksek artış bedeni hasar tutarlarının tamamını, maddi hasarların da işçilik kısmını anlamlı şekilde etkileyerek ekstra bir yük getirmekte olup, teknik karşılık hesabının çok dikkatli çalışılmasını gerektiriyor” dedi.
‘ASGARİ ÜCRET HASARLAR ÜZERİNDE ETKİLİ’
Asgari ücret etkisinin, hem raporlanmış hasarlar hem de raporlanmamış hasarlar üstünde etkili olduğunu ifade eden Özgen, “Şirketimiz için ilgili branşta toplam muallak hasar karşılığının %9’unu bu hesap oluşturuyor. İlgili oran branşa ait tüm kalemler dikkate alınarak verilmiş olup, direkt hesabımızda havuz hariç raporlanmış ve raporlanmamış hasarlar dikkate alınarak hesaplanmış ve anlamlı şekilde ek bir yük getirmiştir” şeklinde konuştu.
‘SERMAYE YETERLİLİĞİ NEGATİF YÖNDE ETKİLENEBİLİR’
Asgari ücret artışı olması durumunda mevcut tavan primlerin hasarları karşılama yeteneğinin anlamlı şekilde azalacağını bildiren Özgen, “Teknik karşılıklarda hem maddi hasarlar hem de bedeni hasarlar, trafik branşının uzun kuyruklu yapısı ve hukuki sürece konu dosyaların etkisi düşünüldüğünde hem kârlılıkta hem de sermaye yeterliliğinde negatif yönde bir duruma sebebiyet verebilir. Sektörel anlamda trafik branşında mevcut durum, alternatif branşlarda büyüme yoluyla ve/veya mali kâr ile telafi edilmeye çalışılacaktır. Ancak risksiz faiz oranlarının seviyesi ve rekabet koşulları da düşünüldüğünde özellikle küçük ölçekteki şirketler bu durumdan daha fazla etkilenebilecektir. Tavan primlerin enflasyon, döviz kuru ve asgari ücret paralelinde artırılması, iskonto yönteminde iskonto oranının artırılması, ek olarak trafik branşında teknik karşılıklarda kademeli geçiş sağlanması ilgili etkilerin mali tablolar üstündeki etkisini hafifletecek” diye konuştu.
Tüm trafik sigortalarında fiyatların liberal olarak belirlenmesi ve tam serbesti oluşturulması veya tavan primlerinin enflasyonla orantılı olarak artırılması kârlılık probleminin çözülebilmesine yardımcı olacağını vurgulayan Özgen, ek olarak havuz kapsamının genişletilmesinin de sürece sigorta şirketleri açısından katkı sağlayacağını söyledi.
AKTÜER HALİL KOLBAŞI:
Artışlar kapanmamış hasar dosyalarını doğrudan etkiliyor
“HER BİR ASGARİ ÜCRET ARTIŞI, HENÜZ KAPANMAMIŞ HASAR DOSYALARINA DOĞRUDAN ETKİ EDİYOR. BU TÜRDEN ARTIŞLAR, POLİÇE PRİMLERİNE HEMEN VE DOĞRUDAN YANSITILAMAMASI NEDENİYLE SEKTÖRE OLUMSUZ YANSIYOR.”
Asgari ücrette 2022 yılında gerçekleştirilen %50 oranındaki artışın, trafik sigortalarında toplam hasar karşılıklarında yaklaşık %5 oranında bir artışa neden olduğuna dikkat çeken Aktüer, Milliman Aktüeryal ve Stratejik Danışmanlık Ülke Müdürü Halil Kolbaşı, “%5 düşük bir oran gibi görünse de 2021 yılı sonunda sektörün bu branştaki toplam hasar karşılık tutarının, iskonto öncesi 43 milyar lira olduğu göz önüne alındığında, sektöre yaklaşık 2-3 milyar lira tutarında bir karşılık artışına, bir anda neden oldu” açıklamasında bulundu.
‘FİNANSAL SONUÇLARA OLUMSUZ YANSIDI’
Her bir asgari ücret artışının, henüz kapanmamış hasar dosyalarına doğrudan etki ettiğini söyleyen Kolbaşı, “Söz konusu etkinin bir kısmı, IBNR hesaplamaları içerisinde yer alıyor. Ancak 2022 yılında olduğu gibi, önceki yıllara göre daha yüksek artışlar, benzer şekilde doğrudan etki ediyor. Bu nedenle, 2022 yılı ortasında gerçekleştirilecek ilave bir asgari ücret artışının da, artış oranına bağlı olmak üzere, trafik sigortaları hasar karşılıklarına etki etmesi beklenebilir. Bu türden artışlar, poliçe primlerine hemen ve doğrudan yansıtılamaması nedeniyle sektöre olumsuz etki ediyor. Şirketler her ne kadar trafik branşında primlerini kendileri belirlemese de, yapılan tahminlerde belirli bir seviyede asgari ücret artışını dikkate almış ve buna göre bütçelerini oluşturmuşken beklentinin çok üzerinde gerçekleşen asgari ücret artışı, sektörün finansal sonuçlarına olumsuz yansıdı. Bu durum, 2021 yılı sonuçlarında ortaya çıktı” şeklinde konuştu.
Trafik sigortasının, sigorta pazarının üretim açısından yaklaşık %25’ini tek başına gerçekleştiren en önemli ürün olduğunu vurgulayan Kolbaşı, “Sigorta şirketleri için olduğu kadar, araç sahipleri ve hatta araç sahibi olmayan tüm vatandaşlar için önemli bir ürün. Ürünün, finansal sonuçlarının zararda olması, satılan her bir trafik sigortası poliçesi için şirketlerin aldıkları primin üzerine önemli bir tutarı sermayelerinden veya diğer branşlardaki kârlarından aktarmalarına neden oluyor. Diğer taraftan ürünün zorunlu olması, tüketiciler tarafından yaptırılma zorunluluğu ile birlikte sigorta şirketleri tarafından yapılması zorunlu bir üründür. Bu nedenle, finansal açıdan zararda olan, primini ve hasarını belirleyemeyen şirketlerin basiretli tacir olma prensibine karşı bir durum ortaya koyuyor. Ülkemizin ekonomik gelişmeleri dönem dönem bu sonuçları ortaya koysa da, sorun sadece bundan kaynaklanmıyor. Trafik sigortalarına ilişkin yapılan her türlü düzenleme, belirli gruplar tarafından hemen yargıya taşınarak iptal ettiriliyor ve böylece belirsizlik durumu devam ettiriliyor. Şirketlerin primlerini belirleyebilmesi, hasarlarını yönetebilmeleri, ortaya çıkan zararların, belirlenmiş kurallar çerçevesinde herhangi bir aracıya gerek kalmaksızın çözülmesi, sektörün sorunlarının giderilmesine destek olacak” dedi.
‘DALGALANMALAR ZARARA NEDEN OLUYOR’
“Düzenleyici ve denetleyici otoriteler, şirketlerin sorunlarını yakından takip edip gerekli tedbirleri alsa da ekonomik koşullardaki dalgalanmalar, belirli dönemlerde zarar sonuçlarının ortaya çıkmasına neden oluyor” diyen Kolbaşı, sözlerine şöyle devam etti: “2021 yılında yapılan düzenlemeler hayata geçer, belirsizlikler ortadan kalkar ve primlerin belirli zarar sonucu ortaya çıkarmayacak şekilde belirlenirse, trafik sigortalarındaki sorun çözülmüş olur. Ancak özellikle Genel Şart ile getirilen, belirsizlikleri ortadan kaldıran düzenlemenin iptal edilmeyerek yürürlüğe girmesi, kritik öneme sahip. Trafik sigortaları, üretimdeki önemli payına paralel olarak sigorta şirketlerinin yönetim kurulu ve üst yönetimlerinin de gündemini işgal ediyor. Sektörümüzün, sigorta penetrasyonunu artıracak, sigortalılık oranını yükseltecek, iklim değişikliği, siber riskler gibi uzun vadede etkilerini göreceğimiz risklere yönelik çözümler üzerinde çalışmak yerine, trafik sigortalarının tartışmaya devam etmesi, ülkemiz sigortacılığının gelişmesine de engel teşkil etmektedir.”