Planlama

YENİ yıla başladık, başlamak şöyle dursun, göz açıp kapamadan ilk ayını bitirdik bile. Durum vaziyetleri nasıl diye sual edecek olursanız, iç güveyinden hallice miyiz, değil miyiz tam kestiremiyorum. Hiç olmazsa havalar güzel gidiyor deyip kendimi avutmak istiyorum ama onun da güzel gitmesi iyi mi kötü mü bilemiyorum. En azından ödenecek doğalgaz faturalarını düşünürsek, sevinmemiz gerekir. Tamam, güzel de böyle giderse yaza doğru yine küvetleri suyla doldurup teyemmüm mü edeceğiz. Kuraklık sanki kapıda; kısacası havaların güzel gitmesi her zaman pek de iyi değil. Bence kış kışlığını yapmalı… Havaların iyi gitmesinden şikâyet edenler sadece ben değilim. Başka şikâyetçi olanlar da var. Misal Orhan Veli… Bakın nasıl şekvacı olmuş şair havaların güzelliğinden…

“Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada âşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.”

Tabii Orhan Veli havaların güzelliğini bir başka açıdan ele alıp şairliğini kullanmış. Ben de öyle bir kabiliyet olmadığı için konuyu edebiyat dışına çıkarıp, ekonomiye bağlama hatasına düşüyorum. Maalesef ekonomik açıdan önümüzü göremiyorum. Zaten bu yaştan sonra görsem ne olur? Genç değilim ki geleceğe ilişkin umutlarım, planlarım olsun. Kendimin ve sevdiklerimin sağlıklı olmasından başka bir beklentim ve dileğim yok. Eskiden tam bir satranç oyuncusu gibi her şeyi planlar, ona göre hareket ederdim. Ne kadar sıkıcıymış meğer. Geç de olsa durumun farkına varıp bundan sonraki planlarımı başka bir görüşle yapmaya karar verdim. Tabii ki önderim yine Can Yücel oldu. Ondan feyz almaya çalıştım. Bakın ne diyor Can Baba;

Atın;
Kulpu kırık fincanları,
‘Zayıflayınca giyerim’ kotunu,
Son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri,
Arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olur
dediğiniz o sandalyeyi,
Dibi kararmış tencereyi,
Taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul
olan o anahtarları,
Sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz
tiple poz verdiğiniz fotoğrafı,
Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerin

Atın;
Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan
son görüntüsünü,
Alındıklarınızın, gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan o ‘olayı’
Atın;
Arkanızdan konuşanları,
Önünüzü kapayanları,
Alamadığınız terfiyi,
Oturamadığınız evi,
‘Şimdiki aklım olsa’ları
Aldığınız en kötü karneyi,
Hatta en iyi karneyi,
Çalışmayan saatleri,
İşe yaramayan fikirleri,
Kaçan trenleri,
Zamansız yaşlandıran dertleri,
‘O gün’ olanları,
Halının altına süpürdüklerinizi,
Dolabın dibine iteklediklerinizi
Atın;
Bakın, ne güzel güneş çıktı.”
Usta’ya sonsuz teşekkürler. Biraz geç kalmış olabilirim ama olsun.
Hiç olmazsa havalar iyi gidiyor. Bakın, ne güzel güneş çıktı…

İlginizi Çekebilir