“Meslektaşlarımızı korumak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz”

 “Meslektaşlarımızı korumak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz”

Sigorta Acenteleri Derneği (SAB) Başkanı Reşit Çakas, “Türkiye’de 16 bin civarında acente mevcut. Bizim çaba ve uğraşımız daha çok acentelerin güçlenmesi yönünde. Üretime yönelik teşvikler düzenlemeler beklerken acentelerin portföyüne yönelik düzenlemeler karşımıza çıktı. Bu süreçte acentelerimizi korumaya yönelik davranmalıyız” şeklinde açıklamalarda bulundu.

COVID-19 virüsünün sigortacılık mesleğinin ne kadar açık ve güvencesiz olduğunu gösterdiğini dile getiren Sigorta Acenteleri Derneği (SAB) Başkanı Reşit Çakas, “Geçmişten bugüne özellikle finans sektörünün içinde yer alan sigortacılık, sınırı olmayan bir meslek haline geldi. Sigortacılık sayesinde dünyanın birçok ülkesinde trilyonlarca fon ve birikim söz konusu. Ayrıca bu mesleği yapan milyonlarca insanın olduğunu da biliyoruz. Yaşadığımız COVID-19 salgınından sonra özellikle de acente satış kanalı için aynı şeyleri söylemek mümkün değil” dedi. Çakas, sözlerini şöyle sürdürdü: “Acenteler; tanımı yapılmış, sorumlulukları ve şartları belli, teknik personel bilgileri, hangi odalara bağlı olduğu ve diğer maddeleri de açıkça belirtilmiş kurumlardır. Acente olmak istediğinizde vergisel yönden, SGK, stopaj yükümlülükleri, Ticaret Odası’na ve TOBB’a ödeyeceğiniz aidatlar bellidir. Bunların yanı sıra en son çıkan KVKK (Kişisel Verileri Koruma Kanunu) ile beraber kişilerin hızlıca sigorta acentesi olabilecek kapsama dahil edilmesi de bu işin cabası. Tabii ki sorumluluklar verirsiniz ancak bu kadar tek taraflı yükümlülükler biraz fazla değil midir? Acente sözleşmeleri korumadan yoksun. Portföy mülkiyeti hakkı var mı yok mu belli değil maalesef. En basitinden acentelerin güvencesi için sandık olabilirdi. Yasal çerçevesi belirlenerek acentenin ölümü, maluliyeti, çocuklarının eğitimi, hatta sağlık sigortalarını güvenceye alan bir sistem olamaz mıydı? Acentenin üretimine göre belli bir oranla poliçede yine bir ek fon benzeri oranla direkt bu kuruma aktarılarak yapılabilirdi. En azından sağlık sigortalarını güvenceye alan bir sistem kurulabilirdi.”

‘SEKTÖRE ZARAR VERİYOR’

Bugünlerde birçok acentenin trafik sigortası fiyatları tartışmasını sürdürdüğünü söyleyen Çakas, “Maalesef şu anda fiyat konusunda problemler söz konusu. Yani yüzde 30 civarında fiyat farkları var. Bu durum tüketicinin kafasını kurcaladığı gibi sigortacılara özellikle de acentelere olan güveni sarsıyor. Çünkü üretimin hemen hemen %90’dan fazlasını acenteler yapıyor. Bir diğer yandan araç filoları için de sıkıntılar oluşuyor. Bu kadar fiyat farklılığının olması sektöre ciddi zarar veriyor. Bu problemlerin çözülmesini umut ediyoruz. Bu alanlarda hem sigortacıları hem de müşteriyi koruyan düzenlemelerin olması şart. Yapılacak düzenlemelerde fiyatlar tek fiyatlı mı olmalı yoksa standart fiyatlara yakın fiyat mı olacak bunlar belirlenmeli. Bu konuda STK’ların görüşü ön planda olmalı. Hatta anket bile yapılabilir. Ama bu konular en kısa zamanda çözülmelidir” diye konuştu.

‘ACENTE GÖREVLERİ BAŞKA KİŞİLERE DEVREDİLMEMELİ’

Çakas, “Bazı ürün satışlarında hediye çeki uygulaması da acenteler adına sorun yaratan konulardan birisidir. 9 Mayıs 2020 tarihli Resmi Gazete 31122 sayılı düzenlemenin 1. Madde’sinde özetle; etkisiz kişiler sigorta yapabilir, komisyon alamaz. Fakat hizmet bedeli alabilir. Komisyon almadan iş yapılacak yerlerde, mesela tapu dairelerinde SAİK havuzuna atılacak buradan da tüm acentelere dağıtımı yapılacak şeklinde geçiyor. Bu durum sonunda acenteler bu işi yapamıyor mu gibi sorular gündeme geliyor” dedi. Çakas, “Acenteler için üretime yönelik teşvikler beklerken acentelerin portföyüne yönelik düzenlemeler karşımıza çıktı. Böylece yetkisiz kişi ya da kurumlar yetkilendirilmiş oldu. Yani burada sigortacılık yapamayan kişi yada kurumların önü maalesef ki açılmış oldu” şeklinde açıklamalarda bulundu.

“Kiosklarda sigorta poliçesi satmanın acentelere fayda sağlamayacağını belirten Çakas, “Net gelirlerin acentelere dağıtılması da pratik olmadığı gibi mesleği verimli sürdürülebilir olmaktan uzaklaştıracaktır. Acentelerin asıl işi de elinden alınmış olacak. Gelirlerinin de acentelere dağılımı hem karmaşa hem de yeni sorunlar getirecektir. Elektronik cihaz sigortaları v.s. işlerin yine başka kurumlar tarafından yapılabilmesi arkasından benzer birçok işletmelerde yapılmaya başlanacağı anlamına geliyor ki bu durumda zaten iyice dağılmış olan mesleği içinden çıkılmaz hale getirecektir. Sanal ortamda satışların yaygınlaşması hususunda ise zaten diğer meslek gruplarının zaman zaman iştahını kabartan bu işler için emlakçılar, doğalgaz, elektrik, su tesisatçıları da ister istemez girecek, nasıl olsa işimizin bir parçası diyebileceklerdir” diye konuştu. 

Bankalar ve kredi kurumlarının kredi verirken kasko, işyeri, konut, hayat hatta BES poliçelerini yapabildiklerine değinen Çakas, “Zaten 16 bin acentenin %44 civarı şahıs acentesidir. Tüzel kişi acentelerin büyük bir kısmı maalesef ancak 1 milyon liranın altında üretim yapıyor. 10 milyon lira üretim yapanların sayısı da 100-120 civarındadır. 2019 yılının sektör üretiminin tamamı 68 milyar (Hayat-BES hariç) yani kişi başı 130-140 dolardır. Bu üretimin üçte ikisini acenteler yapıyor. Bu rakamı da 16 bine böldüğümüz zaman sonuç belli. 5684 sayılı sigortacılık kanununda acente tanımı yapılmıştır. Sorumlulukları bellidir. Acente başka işlerle uğraşamaz. Müdür olma şartları da bellidir. Yani eğitimli insanlar bu işi yapabiliyor. Lise ve üniversitelerde sigortacılık bölümünde okuyan öğrencilerimiz var. Binlerce genç bu mesleğe umut bağlamışken, bu yönetmeliğin çıkarılması konuya bakışımızı değiştirdi. İlaç eczanede satılır. Elektronik cihaz işini yapanlar da bu işi yapabiliyor. Otomotivci, emlakçı, hastane, postane aklımıza gelen birçok meslek erbabı bu işi yapabilecek demektir. İlgili yönetmeliğin 3. bölüm başlığı ‘Tüketici lehine sigorta sözleşmeleri, mesafeli akdedilen sigorta sözleşmeleri ve herkese açık öneri ile mal ve hizmete bağlı sigorta ürünü satışı’ şeklinde değiştirilmiştir” dedi.

5684 SAYILI SİGORTA KANUNU 

Çakas, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Sigortacılar, tüketici lehine çalışamıyor muydu? Elbette tüketici hakları tartışmak değil amacımız ama şimdiye kadar bu hizmetler nasıl yürütülüyordu? Bu yönetmelik hazırlanırken 5684 sayılı sigorta kanunu düşünülmeli. Öğrencilerime sigortacılığı anlatırken bu kanunun sigortacıları koruduğunu, herkesin bu işi yapamadığını, çok saygın bir meslek olmaya aday olduğunu anlatıyordum. Bu alandaki eğitimin daha da geliştirilmesi ve yaygınlaşması gerektiğini savunuyordum. Sigorta acentesi olabilmenin şartlarını paylaşıyordum. Ne yazık ki şahsen kendimde bu meslekte 30 yıl sonra umutsuzluğa kapılacağımı hiç düşünmemiştim. Çok sevdiğim öğretmenlik mesleğimi dahi bırakarak bu işe girmiştim. Elbette ki değişiklikler olabilir her sektörde. Ancak asıl işi olanları da korumak gerekir. Hele hele sigortacılık kadar zor bir mesleği geliştirmek, teşvik etmek daha da etik hale getirilmeli. Ama bir kibrit gibi marketlerde ve herkesin satabileceği bir iş olmamalı sigortacılık.” 

İlginizi Çekebilir