
“İklim değişikliği sigorta sektörünü kökten dönüştürüyor”
İklim değişikliğinin, sigorta sektörünü kökten dönüştüren bir etken haline geldiğini belirten Koru Sigorta Genel Müdürü Kasım Yılmaz, “Bu süreç yalnızca sigorta şirketlerinin değil, hükümetlerin, iş dünyasının ve bireylerin ortak çabasıyla yönetilmesi gereken bir dönüşüm süreci” dedi.
İklim krizi ve sigorta sektörüne etkileri hakkında değerlendirmelerde bulunan Koru Sigorta Genel Müdürü Kasım Yılmaz, “İklim değişikliği artık sadece bilim insanlarının ya da çevrecilerin gündeminde değil; küresel ekonominin her alanını etkileyen bir kriz haline geldi. Sigorta sektörü de bu değişimden en fazla etkilenen alanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Son yıllarda artan doğal afetler, sigorta şirketlerinin risk yönetim politikalarını kökten değiştirmelerine neden olurken, sigortalılar için de yeni zorluklar ve maliyetler doğuruyor” diye konuştu.
‘HASAR MALİYETLERİ ARTIYOR’
İklim değişikliğinin sigorta sektörü üzerindeki en büyük etkisinin, doğal afetlerin sayısındaki ve şiddetindeki artış olduğuna vurgu yapan Kasım Yılmaz, “Kasırgalar, seller, orman yangınları ve kuraklık gibi olaylar artık daha sık ve daha yıkıcı hale geldi. 20-30 yılda bir görülen büyük doğal afetlerin bazı bölgelerde artık her 5-10 yılda bir yaşandığına tanık oluyoruz. Bu durum, sigorta şirketlerinin ödemesi gereken tazminat miktarlarını ciddi oranda artırıyor.
Örneğin, ABD’de 2023 yılında yalnızca doğal afetlerden kaynaklanan sigortalı kayıplar 100 milyar doların üzerine çıktı. Kaliforniya’daki orman yangınları, Florida’daki kasırgalar ve Orta Batı’daki seller, sigorta sektörünü zora sokan büyük felaketlerden sadece bazıları. Avrupa’da ise Almanya ve Belçika’yı vuran 2021 yılındaki büyük sel felaketi, sigorta sektörüne milyarlarca dolarlık zarar verdi. Türkiye’de ise Karadeniz bölgesinde artan sel felaketleri, Akdeniz ve Ege’deki büyük orman yangınları sigorta maliyetlerini yükseltmeye başladı.
Sigorta şirketleri için temel sorun, hasar maliyetleri sürekli artarken, poliçe sahiplerinden tahsil edilen primler bu yükselişi ne kadar dengeleyebilir? Eğer primler çok yükselirse, insanlar sigorta yaptırmamayı tercih edebilir. Ancak primleri düşük tutmak da sigorta şirketlerinin kâr marjını ve hatta ayakta kalma şansını tehlikeye sokuyor” açıklamalarında bulundu.
SİGORTA ŞİRKETLERİ NASIL ÖNLEMLER ALIYOR?
İklim değişikliğinin etkilerini dengelemek için sigorta şirketleri farklı stratejiler geliştirdiğini belirten Kasım Yılmaz, bunlardan bazılarını şöyle sıraladı:
“• Risk analiz modellerinin güncellenmesi: Geleneksel risk hesaplama modelleri artık yeterli değil. Sigorta şirketleri, büyük veri, yapay zekâ ve uydu görüntüleme gibi teknolojileri kullanarak doğal afet risklerini daha doğru analiz etmeye çalışıyor.
• Sigorta primlerinde artış: Özellikle doğal afet riski yüksek bölgelerde sigorta primleri yükseliyor. Örneğin, ABD’de Florida ve Kaliforniya gibi afetlere açık eyaletlerde konut sigortası primleri son 5 yılda %30’un üzerinde arttı.
• Kapsamların daraltılması: Bazı sigorta şirketleri, yüksek riskli bölgelerde sel, yangın ya da kasırga sigortası sunmayı durduruyor veya kapsam daraltıyor.
• Yatırım stratejilerinin değiştirilmesi: Sigorta şirketleri, fosil yakıtlara dayalı yatırımlarını azaltıp yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir projelere yönelmeye çalışıyor. Örneğin, birçok büyük sigorta şirketi kömür madenciliği ve petrol üretimi gibi yüksek karbon salınımına neden olan sektörlere teminat sağlamaktan vazgeçiyor.
• İklim dayanıklılığı teşvikleri: Bazı sigorta firmaları, çevre dostu ve dayanıklı yapılara daha düşük primler sunarak, sigortalıları daha güvenli ve sürdürülebilir çözümlere yönlendirmeye çalışıyor. Örneğin, sel riski yüksek bölgelerde su geçirmez bina teknolojileri kullanılması durumunda primlerde indirim uygulanabiliyor.”
‘İŞ BİRLİĞİ ŞART’
Sigorta sektörünün iklim değişikliğine uyum sağlaması için yalnızca prim artırımı ya da poliçe daraltmanın yeterli olmadığına dikkat çeken Kasım Yılmaz, bu süreçte sigorta şirketlerinin, hükümetler ve bireyler arasındaki iş birliğinin şart olduğunu vurgulayarak atılabilecek adımları şu şekilde sıraladı:
“• Hükümetlerin rolü: Devletler, sigorta sektörüne destek sağlamak ve vatandaşlarını korumak için yeni düzenlemeler geliştirebilir.
• Yeşil sigorta uygulamaları: Sigorta şirketleri, çevre dostu ve sürdürülebilir politikaları destekleyerek, karbon salınımını azaltmaya katkı sağlayabilir. Örneğin, elektrikli araç sahipleri için daha uygun primler sunulması ya da çevreci binalara özel sigorta ürünleri geliştirilmesi gibi çözümler öne çıkıyor.
• Afet risklerini azaltmaya yönelik çalışmalar: Sigorta şirketleri, doğal afetlere karşı daha dayanıklı şehirlerin oluşturulmasını teşvik edebilir. Örneğin, Japonya’da deprem sigortası sunan firmalar, bina güçlendirme projelerini destekleyerek hasar risklerini azaltmaya çalışıyor.”
‘YEŞİL SİGORTACILIK UYGULAMALARI ARTMALI’
İklim değişikliğinin, sigorta sektörünü kökten dönüştüren bir etken haline geldiğini belirten Kasım Yılmaz, “Artan doğal afetler, sigorta şirketlerini daha gelişmiş risk yönetimi modelleri geliştirmeye, primleri artırmaya ve yatırım stratejilerini değiştirmeye zorluyor. Ancak, bu süreç yalnızca sigorta şirketlerinin değil, hükümetlerin, iş dünyasının ve bireylerin ortak çabasıyla yönetilmesi gereken bir dönüşüm süreci.
Gelecekte sigorta sektörünün sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için çevresel riskleri azaltmaya yönelik çözümler geliştirmek, yeşil sigortacılık uygulamalarını artırmak ve iklim değişikliğine dayanıklı bir ekonomik sistem oluşturmak büyük önem taşıyor. Bu dönüşüm, sigortalılar için de hem yeni maliyetler hem de fırsatlar doğuruyor. Daha güvenli, sürdürülebilir ve dayanıklı bir geleceğin sigortalanması, ancak tüm paydaşların iş birliğiyle mümkün olacak” ifadelerine yer verdi.