Hukuk tarafında buzdağının görünmeyen kısmı

 Hukuk tarafında buzdağının görünmeyen kısmı

Virüsün etkileri şimdiden ABD’de S&P 100’ün çakılması başta olmak üzere tüm dünyadaki piyasalarda etkisini gösteriyor. Diğer taraftan virüsün yol açtığı hasarların hukuki boyutu konusunda henüz kimsenin pek bir fikri yok. 

Piyasaları altüst eden koronavirüs, tedarik zincirlerini zorlamaya ve zorunlu karantinalar oluşturmaya başladı. Bu durum da avukatlar için adeta bir fırsat oluştuğu anlamına geliyor. Hastaneler, restoranlar, günlük bakım merkezleri, yaşlı bakım merkezleri ve oteller; bireyleri korumak için yeterince önlem almadıkları gerekçesiyle avukatların hedefi haline gelebilir. Bunun yanında, bir şirketin salgına karşı önlem alma konusunda başarısız olması sonucunda şirketin hissedarları tarafından hukuki yaptırım uygulanması da olası. 

Durum böyle olunca, şirketlerin sigorta poliçelerinde aldıkları teminatların kapsamı da önem kazanıyor. Virüs nedeniyle iş süreçlerinde meydana gelebilecek sorunların teminat kapsamında olması son derece değerli. Diğer taraftan, hükümetler de karantina güçlerinin ne derece yasal zemine oturduğunu iyice kontrol ediyor.  

Koronavirüsün hızlı bir şekilde yayılmasının sonucunda davalar da açılmaya başlamış durumda. Açılan davaların hedefinde ABD’li havayolu firması American Airlines Group ve hatta ABD hükümeti yer alıyor. ABD’li havayolu şirketinde çalışan pilotların oluşturduğu sendika üyeleri, şirketin Çin’e uçuşlarının durdurulmasını talep ederken; Kaliforniya eyaletinde yer alan Costa Mesa yönetimi, karantina altındaki gemide bulunan yolcuların şehirlerindeki bir merkeze transfer edilmesi nedeniyle ABD hükümetini dava etti. 

Virüsün etkilerinin en çok görüldüğü alanlardan biri de tekstil ve giyim şirketleri. Çin’de fabrikaların kapanması, başka ülkelerde de işleri negatif olarak etkiliyor. Hammadde üreticilerinin sevkiyatları yetiştirememesi dava konusu olabiliyor. Aynı şekilde bazı şirketler denizaşırı ülkelerden gelen malları kabul etmek istemeyebiliyor ve bu da anlaşmazlıklara yol açıyor. Bir taraf Çin’den gelen ürünleri tedarik edemediklerini ve çalışanların işe gelmediğini söylerken, diğer taraf gereğinden fazla tedbirli olunduğunu ve bu tedbirlerin işe gelmemek için bir bahane olarak kullanıldığını öne sürebiliyor. Hâl böyle olunca da soluk mahkemede alınıyor. Buradan zarar eden şirketler, koronavirüse karşı poliçelerinde teminat olup olmadığını merak ediyor. Tabii, çoğu poliçede böyle bir teminat bulunmuyor. İş durması poliçelerinin büyük bir kısmı sadece fabrikanın yanması gibi fiziksel nedenler sonucunda işin durmasını kapsıyor. 

İŞVERENLER ÇALIŞANLARINI GARANTİYE ALMALI

Koronavirüsün etkisini gösterdiği çoğu şirkette iş gezileri sınırlandırılırken, çalışanlar evden çalışmaya yönlendiriliyor. Kafaları kurcalayan bir soru da işverenin, toplantı ya da çalışma ortamı nedeniyle çalışanların virüse açık olabilecekleri şartların oluşması durumunda sorumluluk altında olup olmadıkları. Aynı zamanda, çalışanların güvenliğini sağlayacak yöntemlerin gizlilik ve veri güvenliği ilkelerini ihlal etme riski de bulunuyor.

Pandemi karşısında ABD’li şirketlere alınabilecek önlemler hakkında bilgi veren Washington’daki Morrison & Foester şirketinin kurucu ortağı David Newman, “Şirketler çalışanlarının virüse yakalanmasını engellemek için seyahat ya da sağlık geçmişleri ile ilgili hangi soruları sorabilir? Bu konuda ileride mahkemede hesaplaşmayı arzu etmeyen yöneticilerin çok dikkatli olması gerekiyor” diyor. Diğer taraftan, merak edilen konulardan biri de çalışanların virüs nedeniyle hastalanması durumunda sorumluluğun ne şekilde işleyeceği. Bu konudaki hukuksal uygulamaların henüz değişken bir durumda olduğunu belirten New Yorklu O’Melveny & Myers hukuksal danışmanlık şirketinin avukatları, işverenlerin olası davalardan korumak için bu dönemde hastalık izinleri ve evden çalışma imkanları konusunda daha esnek davranması gerektiğini söylüyor.  

İlginizi Çekebilir