“Dünün kuralları ile bugün iş yapma şansınız yok”
“Oyunun kuralları o kadar değişti ki” diyen HDI Sigorta Genel Müdürü Ceyhan Hancıoğlu, değişen oyun kurallarına karşı çevik olmak gerektiğini belirterek, “Dünün kuralları ile bugün iş yapma şansınız yok. Biz de geri kalmamak adına çevik yönetim anlayışıyla bir sürü kuralı tersine çeviriyoruz. Çevik yaklaşımımız bizi negatif dış etkenlerden koruyor” dedi.
Sigortacı Gazetesi’nin bu ayki “CEO’lar Konuşuyor” sayfalarının konuğu HDI Sigorta Genel Müdürü Ceyhan Hancıoğlu oldu. Sektörün zorlu bir dönemden geçtiğini belirten Hancıoğlu, sektördeki 33 yılında en zorlandığı, ilk defa negatif birçok şeyi bir arada gördüğü bir dönem yaşadığını dile getirdi. Oyunun kurallarının değiştiğini ifade eden Hancıoğlu, bu değişime karşılık çevik ve hazır olmak gerektiğini çünkü dünün kurallarıyla iş yapma şansının olmadığına dikkat çekti. Gerçekleştirdiğimiz söyleşide HDI Sigorta Genel Müdürü Ceyhan Hancıoğlu şu değerlendirmelerde bulundu:
HDI Sigorta 2022’nin ilk yarısını nasıl geçirdi? Yılın kalan kısmına dair projeleriniz, planlarınız neler?
Bu sene dünyamız, ülkemiz, hepimiz çok zor bir süreçten geçiyoruz. Sigorta sektörü de bundan fazlasıyla etkileniyor. 2022 yılının özellikle ilk altı ayı geçen senenin etkisiyle çok beklediğimiz gibi geçmiyor. Pandemi süreci, dünyada yaşananlar, ekonomik süreçler, savaş durumlarından dolayı sigorta sektörü maalesef olumsuz anlamda ülkemizde en çok etkilenen sektörlerden bir tanesi. Sektördeki 33 yılımda en zorlandığım, ilk defa negatif birçok şeyi bir arada gördüğüm bir dönem. Tüm bunlara rağmen HDI Sigorta olarak bu kötü tabloyu minimize etmek için elimizden geleni yapıyoruz. Hem sektör hem de HDI Sigorta olarak büyüyoruz. Altıncı ay sonunda geçen sene elde ettiğimiz 4,5 milyar lira civarı üretim rakamımızı yakalamayı başararak 4,6 milyar liraya ulaştık. Aslında seneyi altıncı ayda kapatmış olduk diyebilirim. Üretim problemi olmayan ve sektör ortalamasının üzerinde büyüyen bir şirketimiz var. Ama büyümek yeterli mi? Değil. Bir sigorta yöneticisi olarak büyümekle mutlu olmadım. Büyürken para kazanıp kazanmadığımıza bakmak lazım. Bu dönemde maalesef para kazanma tarafında iyi değiliz. Bir yandan üretime devam ederken bir yandan da kârlılığa çevirmek veya zararımızı minimize etmek anlamında neler yapabileceğimize bakıyoruz. Sonuç olarak altı ayda çok iyi büyüdük, seneyi kapattık ama yetmez. Yılın geri kalanında bugünkü stratejimiz devam edecek. Geçen sene başlayan o teknik zarar sonuçlarını iyileştirmek için iş kabulde, hasar yönetiminde, maliyet yönetiminde başlattığımız aksiyonlara devam edeceğiz. İkinci altı ay da en az ilk altı ay kadar zor geçecek ama birçok alandaki etkin yönetim becerimizle sene sonunu iyi göreceğiz diye düşünüyorum.
‘BİR DÖNÜŞÜM GERÇEKLEŞTİRDİK’
9 yıldır HDI Sigorta’nın genel müdürlük koltuğundasınız. Bu süre zarfında hangi başarılara imza attınız, nasıl bir yönetim anlayışı benimsiyorsunuz?
Eğer dışarıdan biri olsaydım kolayca söylerdim ancak başarımı anlatmam, “başardım” demem kolay değil. Sonuçta bir başarı varsa bunu ekip olarak yaptık. Yaklaşık 9 sene önce bir dönüşüm hikâyesi başlattık. Bayrağı devraldığım o güne kadar kâr etmeyen bir sigorta şirketiydik. O günden sonra bugüne kadar sürekli kâr eden bir sistem kurduk ve bir şirket yarattık. Tek branşlı yönetimden çok branşlı yönetime geçtik. HDI’nin ilk yıllarında oto-kaza özellikle trafik ağırlıklı bir portföyümüz vardı. Bunun böyle gitmeyeceğini gördük. Çünkü trafik sigortası bugün bile konuşulan bir konu maalesef. O günkü yapıda zarar eden yapıyı gördüğümüz için burada biraz kontrollü gittik. Trafik portföyündeki payımızı azalttık, diğer branşlara yöneldik, oto-dışı yazdık, kaskoda kârlı olmak için hamleler yaptık. Portföyümüzü dönüştürdük, kârlı branşlara yöneldik, kanal ve ürün çeşitliliğini artırdık; maliyet yönetimi ve özellikle hasar yönetiminde bir dönüşüm gerçekleştirdik.
‘OYUNUN KURALLARI DEĞİŞİYOR’
Sektör bu sene zorlu bir süreçten geçiyor. Sektörün sürdürülebilirliğini sağlamak ve kârlılığını artırmak adına ne tür adımlar atılmalı?
Oyunun kuralları o kadar değişti ki. Kendi şirketimizden örnek verecek olursam yaşanan dış faktörler dolayısıyla 9 senedir çok iyi, doğru yaptığımızı gördüğümüz şeylerin bugün alt üst olduğunu gördük. Dolayısıyla oyunun kuralları değiştiğinden çevik ve hazır olmak zorundasınız. Organizasyonunuzun da buna hazır olması lazım. Dünün kuralları ile bugün iş yapma şansınız yok. Biz de geri kalmamak adına çevik yönetim anlayışıyla bir sürü kuralı tersine çeviriyoruz. Çevik yaklaşımımız bizi dış negatif etkenlerden koruyor. Dediğim gibi zor bir sene. Sürdürülebilirliği sağlamak için bir sürü paydaşı mutlu etmek gerekiyor. Müşterilerimiz, iş ortaklarımız, acentelerimiz, tedarikçilerimiz, sermayedarlarımız, mevzuat düzenleyiciler, ekibim, ben kısacası herkesin mutlu olması lazım. Tabi herkesin mutlu olması çok zor ama odağınızı kaybetmediğiniz ve bunların hepsine dokunduğunuz sürece başarabiliyorsunuz. Bizim hikâyemizin başarısının altında yatan, benim çok inandığım bir şey var: Geri bildirim, haberdar olmak, bilmek, öğrenmek, takip etmek. O yüzden yıllardır inatla, başta ben olmak üzere ekip olarak ulaşılabilir olmak ve dinlemek üzerine bir modelimiz var. Çok ulaşılabilir bir yönetimiz. Bu çok kıymetli çünkü haberdar olabilmek için ulaşılabilir olmak ve dinlemek lazım. Dinlediğiniz zaman da bilmiyorsanız öğreniyorsunuz veya haberdar oluyorsunuz. O zaman da yaklaşımlarınızı değiştirme şansınız oluyor. Bu yüzden “dibine kadar geri bildirim, dibine kadar dinlemek.
‘BUGÜN DİJİTALSİN YARIN DEĞİL’
Dijitalleşmenin, teknolojik gelişmelere yatırımların daha ön planda olduğu bir dönemdeyiz. Dijital dönüşüm stratejileriniz ve yatırımlarınız neler?
Hayatımızın her tarafında olan dijitalleşme o kadar hızlı oluyor ki bugün dijitalim diyorsun ama yarın muhtemelen dijital kalmayacaksın. Dijital kalmamız, dijitize etmemiz lazım. Sadece kendimizi değil iş ortaklarımızı da acentelerimizi de dijitalleştirmemiz gerek. Odağımız var ama hızımız yeterli mi, değil. Çünkü ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de ne kadar yavaş kaldığınızı görüyorsunuz. Bu yüzden de yine haberdar olmak, içinde olmak, takip etmek önemli. Ne yaptık derseniz mümkün olduğu kadar iş süreçlerimize bunu yansıtıyoruz. İş kabulünden riziko teftişine, hasar yönetiminden evrak tamamlamaya kadar bir sürü alanda dijitaliz. Peki, daha iyi mi olmalıyız? Kesinlikle olmalıyız. Felsefe olarak buna hazırız, bu yönde çalışmalarımız var. Sadece bizi değil iş ortaklarımızı da dijitalleştirmek adına bir sürü adım atıyoruz.
‘ZAMAN ANLAYIŞLI OLMA ZAMANI’
Sektöre, acentelere ya da müşterilerinize iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Belki klişe ama sigorta çok önemli. Hele ki bu zamanlarda sigortasız kalmamak çok önemli. Penetrasyon anlamında düşük seviyelerdeyiz. Halbuki çok potansiyelimiz var. Belki kriz dönemlerinde bunu konuşmak zor gelebilir. Ancak kriz varsa sigorta daha önemli. Sigortaya daha çok sarılmamız lazım. Sigortadan kaçmak değil, sigortalanmak gerek. Sigortalılık sayısını artırmamız, sigortacılığı daha çok sevdirmemiz ve anlatmamız gerekiyor. Sigorta sektörü çok kıymetli, medeniyetin göstergesi bir sektör. Bu sektörü büyütmek için de iş ortaklarımız ve bizler elimizden geleni yapmalıyız. Burada bugüne dokunmadan da edemeyeceğim. Negatif ortamın yansımalarını bertaraf etmek için sektör olarak bu işi sürdürebilmek adına bazen vatandaşımızı üzsek de fiyat artışlarını yapmak zorunda kalıyoruz. Sigortalamamak için bir şey yapmıyoruz. Esasında pastayı büyütmek istiyoruz. Şirketler hayatlarını devam ettirebilmeleri için kâr-zarar tarafında dengeli bir şekilde gitmek zorunda. Bu yüzden de günün sonunda bizim teknik şartlarda kabul edilebilecek yani para kaybetmeyeceğimiz şekilde poliçeler satmamız gerekiyor. Son bir seneye baktığımızda vatandaşlar iki katı üç katı fiyatlarla karşılaşabiliyorlar ancak buna bardağın dolu tarafından bakmak lazım.Vatandaşlarımızın herkese gösterdikleri anlayışı, bu sistemin yürümesi için ihtiyaç duyulan sigortacılara da göstermelerini bekliyorum. Bazen gereğinden ucuz poliçeler satmış olabiliriz, özellikle pandemi döneminde gereğinden fazla ucuz poliçeler sattık. Şu anda da bunun sıkıntısını yaşıyoruz. Sigortacılıkta geriyi toparlamak çok zor. Sektörün yaşadığı birtakım sorunları bertaraf etmek için düzenleyici kurumumuz SEDDK, TSB, sigorta şirketleri ve kamu birlikte çalışıyoruz. Umutlu olmak zorundayız. Bu negatif gelişime rağmen de umutluyuz. Zaman birbirimize anlayışlı olma zamanıdır. Bu şekilde bakıp sorunları birlikte çözelim. Müşterilerime mesajım zor bir dönemden geçiyoruz. Bize herkes kadar anlayış göstermeleri yeterli olacaktır. İş ortaklarıma, acentelerime, dağıtım kanallarıma mesajım ise her zamanki gibi bize yakın, anlayışlı ve destek olmaları.