“Deprem öncesinde alınan tedbirler yeterli değil”

“Deprem öncesinde alınan tedbirler yeterli değil”

“Deprem gerçeği ile yaşamaya alışmış bir ülke olsak da geçmişte ve günümüzde yaşanan acılara rağmen deprem öncesinde alınan tedbirlerin ve bilinç düzeyinin yeterli olmadığını söyleyebiliriz.”

Depreme karşı sigorta bilincini artırmak için kamunun denetimleri ve aksiyonları haricinde bireysel tedbirler konusunda da gerekli adımların atılması gerekliliğine dikkat çeken Doğa Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer, “DASK tarafından yapılan Zorunlu Deprem Sigortası ile deprem ve deprem kaynaklı meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kayması sonucunda oluşan hasarları poliçede yer alan teminat limitleri dahilinde karşılanmakta. Fakat zorunlu olmasına rağmen bu branşta, ne yazık ki %100 sigortalılık oranına ulaşılmış değil. Diğer yandan ZAS ( Zorunlu Afet Sigortası ) ile de sadece deprem değil, sel, kasırga gibi doğal afetlere de kapsamlı koruma amaçlanmaktadır. Deprem gerçeği ile yaşamaya alışmış bir ülke olsak da geçmişte ve günümüzde yaşanan acılara rağmen deprem öncesinde alınan tedbirlerin ve bilinç düzeyinin yeterli olmadığını söyleyebiliriz. Deprem dışında sel, yangın ve diğer afetleri de sıkça yaşayan bir ülke olarak afet bilincinde ve sigortalılık oranlarında daha gidilecek çok yolumuz olduğunu görüyoruz. Meydana gelen afetlerin ardından bir süre penetrasyon artışı görülse de bu ivmenin kısa süreli olduğunu izlemekteyiz. Toplumu bilinçlendirmek adına yürürlüğe alınan bazı devlet dairelerinde poliçe varlığı sorgusu, kamuoyu spotları ve kampanyaların da yeteri kadar amacına ulaştığını söylemek mümkün değil. Sigorta bilinci olmaksızın zorunluluk sebebiyle yapılan poliçelerin yenilenmediği ve bu sebeple sigortalılık oranlarında artış olmadığını söyleyebiliriz. Doğa Sigorta olarak sigorta bilincinin artmasını toplumsal görev olarak kabul ederek; yaptığımız kampanyalarla ve yenileme dönemlerinde acentelerimiz ile sigortalılarımıza bilgi vermek suretiyle bilincin artmasına yönelik aksiyonlar alıyoruz. Ayrıca ülkedeki sigorta bilincinin artırılması konusunda da paydaşlardan biri olduğumuzun bilinciyle hareket ediyoruz. En önemli iş ortağımız olan acentelerimiz aracılığıyla Türkiye’nin dört bir yanına ulaşıyor, acentelerimizin bulundukları illerde ve bölgelerde sigorta bilincinin artması ve yaygınlaşması adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca, sosyal medya hesaplarımız aracılığıyla tüm iletişim kanallarında periyodik paylaşımlarımızda sigortanın koruyucu özelliği, teminat detayları ve temel sigorta farklarını yalın ve etkili bir dil ile hatırlatarak sigorta bilincini canlı tutuyoruz” diye konuştu.

‘SEKTÖR BAŞARILI BİR SINAV VERDİ’

DASK kurumu tarafından yayınlanan verilere göre; 2023 yıl sonunda poliçe adedinin 11.5 milyon olduğunu görmekteyiz. Temmuz 2024 itibariyle bu rakamın 11.3 milyon adet poliçe ve %56,5 gibi düşük bir oranda kaldığını söyleyebiliriz. Aslında yaşanan Kahramanmaraş depremi sonrasından sigortalılara yapılan en önemli bilgilendirme hasarların çok hızlı ödenmesi ve hayatlarındaki maddi eksiklerin kısmen giderebilmesi oldu. Bu hasar ödemeleri sigorta bilincinin artmasında önemli bir rol aldı. Depremin modellemesi yapıldığında ise; yerleşimlerin bilimsel olarak tespit edilecek risk verileri doğrultusunda yapılmasının önemi ortaya çıktı. Basında çıkan birçok haberde gördük ki; aynı site içerisinde yan yana inşa edilen binalardan bir kısmı deprem sonrasında yıkılırken, bazıları yıkılmadı. Bu doğrultuda, inşa edilecek yapılanmanın olacağı yerlerin bilimsel çalışmalarla zemin etüdü ve fay hatlarına mesafesi seçilerek gerçekleşmesi gerektiğini bir kez daha vurgulayabiliriz. Yaşanan afet sürecinde, sektör olarak bu konuda oldukça başarılı bir sınav verdik. Ülkemizin yaralarının sarılarak normal hayata dönülmesinde oldukça aktif bir rol oynadık. Yaşanan bu üzücü süreç içinde çabalarımız sayesinde toplumun sigortaya inancı ve güveninde artış sağlandı. Fakat rakamsal verilere baktığımızda hem deprem hasarları hem de hızla artan maliyetler sebebiyle performansın finansal açıdan çok da olumlu olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değil. Sektörümüz yüksek maliyet artışlarına rağmen yetersiz prim artışları sebebiyle karlılık anlamında ilk yarı hedeflerinden çok uzak kaldı. Bir diğer önemli konu ise bu tür afetlerde sektörün reasürans korumasının yeterliliği oldu ve bu konuda da sektör başarılı bir sınav verdi. Son yaşadığımız depremler, yapılan modellemelerin etkisini ve en kötü senaryoların nasıl hesaplandığını gündeme taşıdı. Modellemelerin sektör genelinde yeterli olduğunu ve sektörün böyle büyük bir deprem sınavından başarıyla geçtiğini söyleyebiliriz. Şirket olarak her zaman düzenli modellemeler yaptırıyor ve önlemlerimizi  modellemelerin gerektirdiği seviyenin üzerinde alarak güvende olmayı tercih ediyoruz. Doğa Sigorta olarak reasürans ekibimizle birlikte kullandığımız modellemeleri çeşitlendirmeye, olası senaryoları artırarak ve daha korumacı bir yaklaşımla riskleri değerlendirmeyi sürdüreceğiz” açıklamalarında bulundu.

Yorum yazın