“Deprem bölgesinde sigortalı hasar 100 milyar lira civarında”

“Deprem bölgesinde sigortalı hasar 100 milyar lira civarında”

Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, deprem bölgesinde sigortalı hasarın DASK ve kasko hasarı ile birlikte 100 milyar lira civarında olduğunu belirterek “Teknik olarak sigorta şirketlerinin şu anda ödeyeceği rakamların 3 katını ödeme kapasitesi var” dedi.

Quick Sigorta ve Corpus Sigorta’yı bünyesinde barındıran Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaşattığı acının büyüklüğüne dikkat çekti. Katıldığı bir televizyon programında bu tür afetler sonrası rakamlarla konuşmanın çok zor olduğunu vurgulayan Yaşar, “Rakamlara geçmeden önce yaşanan acı çok büyük. Çok büyük bir afet bu. Hepimizin yüreği kanıyor. Ama bir yandan da her şey gelip geçiyor, deprem de gelip geçiyor. Hayat devam ediyor. Dolayısıyla bizim kalkınmamızı sürdürebilmemiz için, ülkemizin refahını sürdürebilmemiz için de kaynaklarımızı doğru kullanmamız gerekiyor” dedi.

‘SİGORTANIZ VARSA ENDİŞENİZ OLMASIN’

Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, deprem bölgesindeki sigortalı hasar rakamlarının çok daha üzerinde bir miktarı sigorta şirketlerinin ödeme kapasitesi olduğunu belirtti ve ekledi: “Bölge için konuşacak olursak; DASK %50, konut sigortası %20, kaskoda %17’lik bir sigortalılık oranı var; iş yerlerinde bu oran %9’lara kadar düşebiliyor. Bizim toplamda bölgede beklediğimiz hasar 76 milyar lira civarında özel sigortalar için. Buna DASK’ı da eklediğimiz zaman, 100 milyar lira civarında bir hasar ödeyeceğimizi öngörüyoruz. Bu önemli bir miktar. Tabii ki diyoruz ki; ‘Sigortalılık oranı yüksek olsaydı da 100 değil, 500 milyar ödeseydik’. Teknik olarak da sigorta şirketlerinin şu anda ödeyeceği rakamların 3 katını ödeme kapasitesi var. Bazı söylentiler çıkıyor; ‘Bu depremde ödendi, ardından başka bir deprem olursa ne olacak?’ diye. Sigorta şirketleri tüm hesaplamaları yaparak yol alıyor. Sigortanız varsa endişeniz olmasın.”

‘DASK HAKKINIZI 15 GÜNDE KAYBETMEZSİNİZ’

Hasarlı konutların ödemeleri açısından ilk günden itibaren eksperlerin bölgede olduğunu söyleyen Yaşar, “İlk 24 saat içinde DASK ödemeleri başlattı. Şu anda DASK’ın ödediği rakam 3,5 milyarı geçti. Araçta da kaskosu olanlara ödeme yapılıyor. Sigorta sisteminde şu ana kadar ihbarı alınan hasar tutarı 35 milyar lira. Özel sigorta şirketlerinin 76 milyar liraya çıkmasını bekliyoruz. Sektörün DASK ile birlikte toplam 100 milyar lira hasar ödemesini öngörüyoruz. Yavaş yavaş bu nihai tablo ortaya çıkacak. Örneğin İskenderun’da konteynerler yandı. Onların nakliyat sigortası kapsamında olmaları kuvvetli. İhbarlar daha yavaş yavaş gelecek. Bu bizim tahminimiz. Ödenen hasarlarsa şu anda DASK’ta 3,5 milyar lira, özel sigortalarda ise 2-3 milyar lira. Tespitler yapıldıkça bu hasarlar ödeniyor” dedi. Yaşanan depremlerden sonra yıkılan binalar arasında DASK’ı olanlarla olmayanlar arasındaki farka sayılarla temas eden Yaşar, “Bölgede 2 milyon 150 bin tane konutumuz var. Bunların %50’si, 1 milyon 143 bini DASK sigortasını yaptırmış durumda. Bunların sadece %20’si ihtiyari deprem içeren konut sigortası, yani DASK’tan sonra ayrıca yangını içeren, DASK’ın limitlerinin üzerinde kalan deprem hasarlarını ödeyen konut sigortasını yaptırmış. Bu sigortalı sayımız da 470 bin civarında. Şu ana kadar 363 bin civarında DASK’a ihbar gelmiş durumda. DASK sadece ihbar beklemiyor. Bu arada şunu da söyleyelim. Bazı aracılık faaliyetleri göstermek isteyen insanlar birtakım videolarla korku salıyorlar. Diyorlar ki; ‘15 gün içinde ihbar vermezseniz DASK hakkınızı kaybedersiniz.’ Böyle bir şey yok. DASK kurumu bunu her depremde açıklıyor genel şartlarda böyle bir madde olsa bile bunu uygulamıyor. Ne yapsın yani? Depremzedeye, enkazdaki insana, enkazdan kurtarılmaya çalışılan insana, kendine çadır bulmaya çalışan insana ne yapacak yani? ‘15 gün içinde bana haber vermedin’ mi diyecek? Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir süre yok” diye konuştu.

‘SİGORTA SEKTÖRÜ DASK İLE KOORDİNE HALDE’

Bölgede, DASK’ın uygulaması ve sigorta şirketlerinin davranışı hakkında da bilgi veren Ahmet Yaşar, şöyle konuştu: “DASK, Çevre Bakanlığı’ndan, AFAD’tan listeler geldiğinde bina yıkılmışsa, ihbar falan beklemiyor, ödüyor. Bunun üzerine sigorta şirketinin de orada deprem teminatı varsa sigorta şirketi de ödüyor. Burada birtakım kişisel verilere ulaşmada, IBAN’a ulaşmada problemler olabiliyor. DASK bunu çözmüş durumda. T.C. kimlik numarasına, Vakıfbank’a gönderiliyor paralar. DASK sahibi depremzedelere tazminatlarının Vakıfbank’a yattığına dair bir SMS geliyor. O şifrelerle gidiyorlar, T.C. kimliklerini söyleyip paralarını alıyorlar. Aynı sistemi, diğer sigorta şirketlerinin de kullanabilmesi için çalışmalar yapılıyor. Dolayısıyla sigorta şirketlerimiz de hızlıca bu hasarları tasfiye ediyorlar. Bireylerde bunu hızlıca halletmeye çalışıyoruz. Ticari işletmelerde ise bir ekspertiz faaliyeti elbette gerekiyor. Bütün eksperlerimiz bölgeye yığılmış durumda. Tüm sigorta sektörü DASK ile koordine halde, işleri geciktirmeden, mükerrer iş yapmadan, yani aynı yere ayrı ayrı üç kez eksper göndermeden; birlikte, koordineli şekilde işleri halletmeye çalışıyoruz. DASK hafif hasarlı binalara ilişkin hasarları da 72 saat içerisinde ödemeye başlıyor. Bunun için konut sahibi depremzedelerimizin tapu, e-devletten bina hasar durum belgesi ve nüfus bilgisi ile web üzerinden DASK’a başvurmaları yeterli. Bu arada tabii geçmişte düşük prim ödemek için yapılan eksik m2 beyanları ya da bedel artışlarının yaptırılmaması sebebiyle sigorta bedeli düşük olan sigortalıların şikayetleri var ama sigorta tekniği gereği neyin primini ödemişseniz onun hasarını alabiliyorsunuz.”

‘PRİM TAHSİLATLARI ERTELENDİ VE TAKSİTLENDİRİLDİ’

Sigortalılara bu döneme özel olarak tanınan kolaylıklara da işaret eden Ahmet Yaşar, “Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumumuz ve Türkiye Sigorta Birliğimiz, hem yayınladıkları yönetmeliklerde hem Birlik tavsiye kararlarında, sigorta şirketlerine özellikle olağan üstü hal ilan edilen afet bölgelerinde, sigortalılarımız haklarını kaybetmesin diye -ki bu arada sigortaları bitenler olacak- yenilemeyle uğraşamayacaklar diye, otomatik teminat süreçleri başlatıldı. Yani biz 8 Mayıs’a kadar, olağanüstü hal süresince, sigortalılarımızın poliçesini teminat altında tutuyoruz. Tahsilatlarını da bilahare yapacağız. Bu konuda 8 Mayıs’tan önce de kendilerinden herhangi bir nakit prim istemiyoruz. Prim tahsilatlarını da 8 Mayıs’ta yapmak üzere ve yenilenen poliçelerde trafik sigortalarında, doğal afet sigortalarında 6 ay taksitlendirme yapacağız. Bu konuda bir sektör duyurusunu SEDDK yayınladı. Biz sigortalılarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz, poliçelerini otomatik olarak uzatıyoruz. Onlardan da ricamız, acenteleriyle temas halinde bu poliçe sürelerini normalleştirmeye çalışmaları” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’DEKİ KONUTLARIN %50-55’İ ZDS’Lİ’

Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, Türkiye’deki konutların zorunlu olmasına rağmen %50-55 civarının Zorunlu Deprem Sigortası’na sahip olduğunu belirterek, “Levent Uluçeçen Bey’in güzel bir lafı var: ‘Biz Türkiye’de zorunlu sigortayı bile zorla satıyoruz.’ Trafik sigortasında bile penetrasyon henüz %80’lerde. Deprem sigortasında, ki ülkemiz tamamen bir deprem ülkesi, güzel Anadolu’muz maalesef ki sürekli olarak deprem felaketiyle karşı karşıya. Dolayısıyla bizim bu tür alanlarda varlıklarımızı korumak için -bunlar hepimizin varlıkları; ülkemizin varlıkları- Zorunlu Deprem Sigortası uygulaması olmasına rağmen, İhtiyari Deprem Sigorta uygulaması olmasına rağmen, yabancılardan farklı olarak sosyal devlet ilkemiz gereği devlet ‘Kardeşim yaptırsaydınız sigortanızı’ deyip kenara çekilmiyor! Bir acımız oluyor. Hemen kenetlendik. Herkes gücü yettiğince bölgeye yardım götürmeye çalıştı. Hızlıca, önce çadırlar, sonra konteynerler, sonra da kalıcı konutların yapılması için devletimiz canla başla mücadele ediyor. Bir yandan yardım, bağış kampanyalarıyla milletimiz destek veriyor” diye konuştu.

‘%100 SİGORTALILIK ORANI OLMASI LAZIM’

İki büyük depremden sonra İstanbul’daki olası depreme karşı sigortalılık durumuna ilişkin olarak sigortası olmayanların DASK’ın dışında ihtiyari deprem teminatı içeren konut sigortası yaptırabileceğinin de altını çizen Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, “Elbette ki bu tür dönemlerde sigortalılık oranı artmaya başlıyor ve belli bir süre de böyle gidiyor” dedi. Deprem bölgesindeki kontrol ihtiyacına da dikkat çeken Yaşar, şunları ekledi: “Diğer bölgelerde zaten poliçe yenilemesiyle ilgili bir sıkıntı yok. Ama şu da bir gerçek ki, bölgeler için ‘Deprem yaklaştı, yaklaşıyor’ diye konuşuluyor. Bizim hızlıca bu sigortalılık oranını %100’lere doğru yaklaştırmamız lazım. Bir kere Zorunlu Deprem Sigortası’nda kesinlikle %100 olması lazım. Konut ve işyeri sigortalarında da bu oranların artıyor olması lazım.”

‘İŞ YERİNİZİ YEDEKLEYELİM’

DASK’ın bireysel konutlar için “olmazsa olmaz” olması gerektiğini belirten Yaşar, DASK’a tabii olmayan iş yerleri için de önemli bir çağrıda bulunurak, “Küçük esnaf mutlaka iş yeri sigortası almalı. Hep söylüyoruz: ‘Basiretli tacir’. Bir iş adamı, bir esnaf, bir tacir, bir faaliyet gösteriyorsa, basiretli davranmak zorunda. Ticaret Kanunu’na göre de böyle. Sigorta yaptırmaktan daha basiretli nasıl bir davranış olabilir? Sizin iş yeriniz yıkıldı diyelim ki Allah göstermesin. Bu fabrika da olabilir, küçük bir iş yeri de olabilir. Yeni bir kaynağınız yoksa sizin faaliyetinizi sürdürmeniz engelleniyor, halbuki o kaynak da Türkiye’nin kaynağı. Biz ne diyorduk bugüne kadar ‘İş yerinizi yedekleyelim’, ‘Depremde yıkıldı, biz yedeğini veriyoruz. Sen devam et işine” dedi.

‘ÖNLEYİCİ VE TAZMİN EDİCİ BİR BÜTÜNLÜK SAĞLANMALI’

Bu amaçla başvurulabilecek tasfiye yöntemlerine de dikkat çeken Yaşar, “Bir önleyici sigortacılık kavramımız bir de tazmin edici sigortacılık kavramımız var. Mesela yapı denetim sigortalarını yeniden konuşmaya başladık. Sigortacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumumuz bizi topladı ve dedi ki: ‘Biz bu konulardaki etkinliğimizi nasıl artırabiliriz? Sigorta sisteminin denetleyici, reyting, akreditasyon unsurunu nasıl kullanabiliriz?’ daha önce ısrarla nitelikli malzeme, nitelikli iş gücü kullanmıyorsa, işini doğru yapmıyorsa ‘Bina Tamamlama Sigortaları’nı bazıları alamamalı’ dedik. Evet, sigorta sadece tazmin eden bir unsur değil. Aynı zamanda akredite eden, reyting veren, riski en baştan önlemeye çalışan bir unsur. Yapıda sigorta konusu başlı başına yapıyla birlikte proje aşamasından itibaren ele alınmalı ve o yapının hayatı boyunca devam edecek bir önce önleyici yine de bir zarar olursa sonuçlarını önleyici yani tazmin edici bir sigorta yapı sistemi bütünlüğü sağlanmalı” vurgusu yaptı.

‘KONTROL YAPILIRSA DEVLETİN YÜKÜ AZALIR’

Depremin yarattığı farkındalıkla herkesin binalarında depreme dayanıklılık kontrolü yaptırdığını belirten Yaşar, “Şimdi bazı belediyeler konutlar için bunu ücretsiz yapıyor ama ticari iş yerleri için bu kontroller ciddi ücretler tutuyor. Bu denetim faaliyetlerini en başa alsak ve sigortayı da sistemin içine dahil etsek maliyetlerimizi de kontrol edebilecek hale geleceğiz” ifadelerini kullandı.