Danıştay 3 kritik tazminat hesaplamasının iptaline karar verdi
Danıştay 8. Dairesi, Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) açtığı dava sonucunda Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’ndaki bazı ifadeler ile değer kaybı, sakatlık ve destekten yoksun kalma tazminatlarının hesaplanmasına ilişkin eklerin iptal edilmesine karar verdi.
Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) açtığı dava sonucunda Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’ndaki bazı ifadeler ile değer kaybı, sakatlık ve destekten yoksun kalma tazminatlarının hesaplanmasına ilişkin ekler Danıştay 8. Dairesince iptal edildi. Konuyla ilgili TBB tarafından yayınlanan duyuruda şu ifadelere yer verildi: “Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından, 04 Aralık 2021 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda yapılan değişikliklerin bazı maddeleri ile “Değer Kaybı Tazminatı Hesaplaması”, “Sakatlık Tazminatları Hesaplaması” ve “Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması”na ilişkin eklerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada Danıştay 8. Dairesince iptal kararı verilmiştir.
Danıştay’ın iptal kararına konu olan TBB’nin başvuru dilekçesinde düzenlemenin dayanağı Kanun hükmünün Anayasa’ya aykırılığı vurgulanmış; trafik kazalarında değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarının hesaplanmasında gerçek zarara ulaşılmasını öngören Türk Borçlar Kanunu hükümleri dışında, özellikle sigorta şirketlerinin yararına olacak şekilde ve vatandaşın gerçek zararının karşılanmasına engel teşkil eden hesaplama yöntemlerinin hukuka aykırılığı ifade edilmişti.
Danıştay, düzenlemelerin kanuni dayanağı olan Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin Birliğimizin görüşleri doğrultusunda Anayasa Mahkemesince iptal edildiğine işaret ederek, “kanuni dayanağı ortadan kalkmış olan Genel Şartlar hükümleri”nin iptaline karar vermiştir.”
AYM NE DEMİŞTİ?
14 Şubat 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 32104 sayılı Anayasa Mahkemesi kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun 90’ıncı maddesinde yer alan trafik sigortası kapsamında ödenen değer kaybı tazminatı, destekten yoksun kalma tazminatı ve sürekli sakatlık tazminatlarına ilişkin hesaplamada dikkate alınacak kriterler ile maddenin uygulanmasına ilişkin SEDDK’ya düzenleme yapma yetkisi verilen hüküm Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmişti. İptale konu olan Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. ve 92. maddelerinden 90. madde iptal edilirken, hasar sebebiyle trafikten çekme veya hurdaya çıkarılma işlemi görmüş araçların değer kaybı tazminatı taleplerinin karşılanmayacağını belirten 92. maddenin iptalinin reddine karar verilmişti.
Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu bu karar, sigorta şirketlerinin değer kaybı, vefat ve sakatlık tazminatlarını hesaplayacağı bir zeminin ortadan kalkmasına ve %2’lik iskonto oranının uygulamadan kalkması anlamına geliyordu. İptali istenen maddeler ise şunlardı:
“Maddi ve manevi tazminat: Madde 90 – (Değişik:14/4/2016-6704/3 md.)
Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda (…)(2) öngörülen usul ve esaslara tabidir. (Ek cümle:9/6/2021-7327/18 md.) Bu tazminatlardan;
a) Değer kaybı tazminatı, aracın piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak,
b) Destekten yoksun kalma tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında %2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak,
c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında %2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda (…) düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. (Ek fıkra: 9/6/2021- 7327/18 md.) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirlenir.”
“Zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar: Madde 92-
Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
(…)
l) (Ek: 9/6/2021- 7327/19 md.) Hasar sebebiyle trafikten çekme veya hurdaya çıkarılma işlemi görmüş araçların değer kaybı tazminatı talepleri,”
TÜRKİYE SİGORTA BİRLİĞİ:
Yeni düzenleme ile tazminat hesaplamaları detaylıca belirlenmeli
“Yeni yapılacak olan bir düzenleme ile tazminat hesaplama yöntemleri detaylı olarak belirlenmeli ve yeknesaklık sağlanmalıdır. Değer kaybı ve bedensel zarar açısından uygulamadaki belirsizliklerin giderilmesi sağlanmalıdır.”
Danıştay kararını değerlendiren Birlik, şu açıklamalarda bulundu: “Türkiye Barolar Birliği’nin açtığı davada, Danıştay 8. Dairesi, 4 Aralık 2021’de Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda yer alan değer kaybı, sakatlık ve destekten yoksun kalma tazminatlarının hesaplanmasına ilişkin ekleri iptal etmiştir. Dosyada asıl davalı SEDDK, TSB ise müdahil konumundadır. Karara karşı temyiz yolu açık olup temyiz için başvuru süresi devam etmektedir. Danıştay 8. Dairesi tarafından verilen iptal kararı, yalnızca bedeni tazminatlar ve değer kaybı tazminatı hesaplama yöntemine ilişkin genel şart eklerine yöneliktir. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli ve E:2019/40, K:2020/40 ile 29.12.2022 tarihli ve E:2021/82, K:2022/167 sayılı kararları doğrultusunda, Karayolları Trafik Kanunu’nun 90’ıncı maddesinde yer alan ve Genel Şartlar’da belirtilen tazminat hesaplama yöntemine atıf yapan ifadeler iptal edilmiştir. Bu kararların ardından, mevcut yargı uygulamaları Genel Şartlar’da yer alan hesaplama yöntemlerinin kullanılmaması yönünde şekillenmiştir. Danıştay tarafından Genel Şartlar’ın ilgili maddelerine yönelik verilen iptal kararına karşı temyiz yolu açık olup, karar henüz kesinleşmemiştir.
‘BELİRSİZLİKLER GİDERİLMELİ’
Bu kararlar Anayasa Mahkemesi tarafından Karayolları Trafik Kanunu’nda verilen iptal kararı ile yargı nezdinde oluşan fiili durumun devamı niteliğinde olup sigorta sektörü açısından yeni uyuşmazlıklara yol açması beklenmemektedir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararındaki gerekçe özetle, zarar gören üçüncü kişilerin tazminat hakları Türk Borçlar Kanunu’na göre hesaplanırken, Karayolları Trafik Kanunu’nda yapılan düzenleme ile sigortacının tazminat kapsamının genel şartlara, diğer bir deyişle idarenin düzenleyici işlemlerine bırakılmaması gerektiğidir. Bu çerçevede yeni yapılacak olan bir düzenleme ile tazminat hesaplama yöntemleri detaylı olarak belirlenmeli ve yeknesaklık sağlanmalıdır. Değer kaybı ve bedensel zarar açısından uygulamadaki belirsizliklerin giderilmesi sağlanmalıdır.”

DOĞA SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ COŞKUN GÖLPINAR:
Net ve uygulanabilir bir hesaplama yöntemi belirlenmeli
“Sektör paydaşları, yargı organları ve düzenleyici kurumların iş birliğiyle net, uygulanabilir ve aktüeryal gerçeklere uygun bir hesaplama yöntemi belirlenmeli.”
Yargı makamlarının, iptal edilen düzenlemelerden önce de benzer hesaplama yöntemlerini uyguladığını söyleyen Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, “Danıştay’ın kararı, bu mevcut pratiği teyit etmiş oldu. Bu nedenle kısa vadede dosya yönetiminde önemli bir değişiklik beklenmiyor. Ancak uzun vadede farklı öngörüler söz konusu olabilir. Hesaplama yöntemlerinde çeşitlilik yaşanması, uygulama birliğini zorlaştırabilir. Bu da değer kaybı, sakatlık ve destekten yoksun kalma tazminatlarında yeni uyuşmazlıkların ve dava artışının önünü açabilir. Ayrıca sigorta şirketleri açısından prim hesaplamaları ve rezerv yönetiminde daha geniş belirsizlikler dikkate alınmak zorunda kalınabilir” şeklinde konuştu.
‘DAVA SAYISINDA ARTIŞ OLABİLİR’
Kararın yeni davaları beraberinde getirebileceğini belirten Gölpınar, “Özellikle hesaplamalara dair farklı yorumların gündeme gelmesi, taraflar arasında uyuşmazlık riskini artıracaktır. Bu da hem mevcut dosyalarda hem de yeni başvurularda dava sayılarında artışa yol açabilir” dedi. Kalıcı bir çözüm için sektör paydaşları, yargı organları ve düzenleyici kurumların iş birliğiyle net, uygulanabilir ve aktüeryal gerçeklere uygun bir hesaplama yönteminin belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Gölpınar, “Bu yöntemin yasal düzenleme ile güvence altına alınması, uygulama birliğini sağlayarak hem sigortalılar hem de sigorta şirketleri açısından uzun vadeli istikrar getirecektir” ifadelerini kullandı.

DOĞA SİGORTA HASAR VE HUKUK GENEL MÜDÜR YARDIMCISI ÜMİT GÜLTEKİN
Bu karar sektör için hem bir sınav hem de bir fırsat olabilir
“Bu karar sektör için hem bir sınav hem de bir fırsat olabilir. Doğru düzenlemeler yapılırsa, hem sigortalılar hem de sektör açısından bir kazanım olacaktır. Ancak belirsizlik durumunun uzun sürmesi halinde maliyetlerin ve uyuşmazlıkların artması kuvvetle muhtemeldir.”
Danıştay 8. Dairesi’nin kararının, hukuki dayanağı bulunmayan değişikliklerin iptali açısından önemli bir emsal teşkil ettiğini belirten Doğa Sigorta Hasar ve Hukuk Genel Müdür Yardımcısı Ümit Gültekin, “4 Aralık 2021’de getirilen hesaplama yöntemleri, özellikle tazminatın sınırlandırılması konusunda eleştirilere konu olmuştu. Bu iptal, mağduriyetlerin giderilmesi adına olumlu bir gelişme, fakat sektör açısından ciddi mali ve operasyonel etkiler doğurması beklenebilir. Kısa vadede en büyük etki maliyet artışında olacaktır. Değer kaybı, sakatlık ve destekten yoksun kalma tazminatlarının gerçek zarara göre hesaplanması, sigorta şirketlerinin hasar ödemelerini artırabilir. Bu durum primlerde yukarı yönlü bir baskı yaratacaktır. Ayrıca, mevcut dosyaların yeniden değerlendirilmesi gerekebilir, bu da operasyonel yükü artırır.
Orta vadede, bu kararın sigorta ürünlerinin fiyatlamasında, risk yönetiminde ve rezerv politikalarında değişikliklere yol açmasını bekliyoruz. Uzun vadede hukuki çerçevenin netleşmesi durumunda sektör daha istikrarlı bir yapıya kavuşabilir. Ancak net düzenlemeler yapılmazsa, yargı kararlarına bağlı olarak dalgalı bir süreç kaçınılmaz olacaktır. Özellikle geçmişte iptal edilen düzenlemelere göre tazminat almış ve hak kaybına uğradığını düşünen kişiler geriye dönük dava açabilir duruma gelecektir. Bu durum hem sektörün mali yükünü hem de mahkemelerin iş yükünü ciddi şekilde yükseltecektir” dedi.
‘UYGULANABİLİR VE KABUL EDİLEBİLİR BİR STANDART OLUŞTURULMALI’
Gültekin, kararın yeni davaları beraberinde getirme durumu hakkında, “Öncelikle TBMM’nin tazminat hesaplama yöntemlerini yasal düzlemde netleştirmesi bu konuda tüm sektörü ortak hareket etme noktasında kalıcı ve daha istikrarlı bir çözüm olacaktır. Ayrıca Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) sektör temsilcileriyle iş birliği yaparak hem mağdurun hakkını koruyan hem de sigorta şirketlerinin sürdürülebilirliğini sağlayan bir standart oluşturmalı. Bu standart; teknik esaslar, hesaplama yöntemleri, faiz oranları ve ödeme süreçlerini kapsamalı ve tüm sektör bileşenleri tarafından uygulanabilir ve kabul edilebilir olmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
‘HASAR DEPARTMANIMIZI YENİDEN YAPILANDIRIYORUZ’
Kalıcı bir çözüm için ne yapılması gerektiğine de değinen Gültekin, “Bu düzenlemeler doğrultusunda biz de hasar departmanımızı yeniden yapılandırıyoruz, eksperlerimizi gerçek zarara dayalı hesaplama konusunda eğitiyoruz. Hukuk birimimiz de olası davalara karşı proaktif hazırlıklar yapıyor. Müşteri iletişiminde şeffaflığa önem veriyoruz; bu dönemde belirsizlikleri en aza indirmek için doğrudan bilgilendirme kanalları kurduk. Müşterilerimiz haklarını ararken doğru ve güvenilir bilgi kaynaklarını kullanmalı. Poliçelerini dikkatle okumalı, hasar anında belgelerini eksiksiz sunmalı. Ayrıca bu süreçte sigorta şirketleriyle açık iletişim kurmaları çok önemli. Bu karar sektör için hem bir sınav hem de bir fırsat olabilir. Doğru düzenlemeler yapılırsa, hem sigortalılar hem de sektör açısından bir kazanım olacaktır. Ancak belirsizlik durumunun uzun sürmesi halinde maliyetlerin ve uyuşmazlıkların artması kuvvetle muhtemeldir” diyerek sözlerini noktaladı.

HDI SİGORTA HASAR GENEL MÜDÜR YARDIMCISI SİNEM GÜRÜN:
Danıştay’ın kararı belirsizliği biraz daha artırıyor
“Karar günlük işlemleri çok değiştirmiyor ama belirsizliği biraz daha artırıyor. Asıl çözüm ise ortak akılla hazırlanacak, kanunla desteklenen, adil ve net bir hesaplama yöntemiyle mümkün olacak.”
Danıştay’ın aldığı kararın, bazı maddeleri iptal etse de günlük işleyişte büyük bir değişiklik yaratmayacağını söyleyen HDI Sigorta Hasar Genel Müdür Yardımcısı Sinem Gürün, “Çünkü mahkemeler ve sigorta dosyalarında zaten uzun süredir Yargıtay’ın kararları ve Türk Borçlar Kanunu esas alınıyor. Yani uygulamada köklü bir fark olmayacak. Ama karar, Genel Şartların etkisini biraz daha zayıflatmış oldu. Bu da sigorta sektöründe belirsizliğin bir süre daha devam edeceği anlamına geliyor” dedi.
‘KISA VADEDE DAVA YÜKÜ YARATMAZ’
Danıştay kararının kısa vadede ekstra bir dava yükü yaratmayacağını belirten Gürün, şöyle devam etti: “Mahkemeler zaten Yargıtay’ın belirlediği hesaplama yöntemini uyguluyor. Ancak bu karar, bazı taraflarca emsal gösterilerek “tazminat nasıl hesaplanmalı” tartışmalarını artırabilir. İlerleyen dönemde farklı bilirkişi raporları ve farklı mahkeme kararları çıkabilir. Bu da davaların uzamasına ve sürecin daha karmaşık hale gelmesine yol açabilir.” Gürün, son olarak kalıcı çözüm için neler yapılması gerektiğini şöyle sıraladı: “Artık görülüyor ki, sadece “Genel Şartlar” üzerinden çözüm üretmek mümkün değil. Bunun için: •. Öncelikle, Türk Borçlar Kanunu’nda tazminatların nasıl hesaplanacağı açık ve net şekilde yazılmalı. •. Sigorta şirketleri, barolar, uzmanlar ve ilgili devlet kurumları bir araya gelerek ortak bir formül üzerinde anlaşmalı. • Bu formül herkes için bağlayıcı hale gelirse hem vatandaşın hakkı korunur hem de sigorta şirketleri daha öngörülebilir bir sistemde çalışabilir. Özetle karar günlük işlemleri çok değiştirmiyor ama belirsizliği biraz daha artırıyor. Asıl çözüm ise ortak akılla hazırlanacak, kanunla desteklenen, adil ve net bir hesaplama yöntemiyle mümkün olacak.”
