
“CEO’lar insan faktörünü ıskalamamalı”
CEO’ların hayatlarının, çalışanını, acentesini ve hizmet verdiği müşterisini merkeze koyabildiğinde biraz daha kolaylaştığını belirten AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, “Ne kadar finansal tarafınızı, sermaye yeterlilik oranınızı, finansal bilançonuzu güçlü kılsanız da bence bugünün CEO’larının ıskalamaması gereken yegâne konu insan. İnsan faktörü hayatımızın her adımında” diye konuştu.
Sigortacı Gazetesi’nin bu ayki “CEO’lar Konuşuyor” sayfalarının konuğu AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken oldu. Ölken, 2023 yılında zorlu sınavlardan geçildiğini ancak “insanlığın gelişmesi adına insanlık için önemli olanı korumak” felsefesiyle çalışan AXA Sigorta’nın üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiğini belirtti. AXA Sigorta’nın 2023 yılı performansından gelecek yıl planlarına, iş birliklerinden değer ortaklıklarına ve benimsedikleri felsefelerine kadar birçok konuyu ele aldığımız söyleşimizde AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, şu değerlendirmelerde bulundu:
Artık 2023 yılının sonuna geldik. AXA Sigorta 2023 yılında nasıl bir performans gösterdi?
2023 yılı meslek hayatımın en zorlu yıllarından bir tanesi. Yılın başında Kahramanmaraş depremleriyle çok sarsıldık. Bir sigortacı olarak neden bu mesleği yaptığımızı hatırladığımız bir dönem oldu. Hem sigortacı hem bir vatandaş hem bu ülke topraklarında yaşayan bireyler olarak zorlu bir sınavın içinden geçtiğimiz bir yıl. AXA Sigorta açısından baktığımızda olması gerekeni yaptığımızı düşünüyorum. “İnsanlığın gelişmesi adına insanlık için önemli olanı korumak” felsefesiyle çalışan bu şirket, üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmiştir. Gerek hasar ödemelerinde, gerek acentelere olan yaklaşımlarında, gerek müşterilere olan desteklerinde, gerekse kurumsal sosyal sorumluluk anlamında gerçekleştirdikleriyle örnek bir kurum olarak faaliyetimizi sürdürdük. Tabii 2023 kendi içinde bizim için daha farklı özellikler barındırıyor. Depremden çok kısa zaman önce ülkemizdeki önemli bir satın almayı gerçekleştirdiğimizi açıklamıştık. Aslında depremin içinde ve deprem yolculuğuyla beraber bir de satın alma yolculuğu yönettiğimiz bir süreç oldu. Acente sayımız 4 bine yükseldi. Dağıtım kanallarımızda çeşitlilikler ortaya çıktı, çalışanlarımızı güçlendirdik. Şirketimizin operasyonel modelini yeniden ele aldık. Güçlü bölge felsefesiyle çalışıyoruz. Bölge teşkilatlarımızda yeni bir yapılanmaya gittik. Merkezi olarak değil, bölgelerde hasarından tekniğine, satıştan tahsilatına, tüm kadrolarıyla çalışan güçlü bir konuma gelmiştik. Daha ileriye götürmek için yeni yapılanmalarımızı tamamladık.
‘DİJİTAL SAĞLIK ÜRÜNÜ İLE ÖN PLANA ÇIKTIK’
Sene sonu geliyor. AXA Sigorta, satın almanın konsolidasyonuyla beraber 35 milyar lira prim üretim hacmine ulaşmış olacak. %120’lerin biraz üstünde bir büyümeyi öngörüyoruz. 2023 yılı bütün zorlukların içinde bir de portföy dengesinin ön plana çıktığı farklı bir yıl oldu. Çünkü trafikte ortaya çıkan zararları diğer branşlarla bir miktar absorbe etmek gerekiyor. Riskinizi farklı bir platformda yönetmeniz gerekiyor. İşin özü, sigortacılık performansı açısından zorluk derecesi yüksek bir yılda iyi neticelerle kapatacağımızı düşünüyorum. Ürün ve hizmet açısından da gelişim hedeflediğimiz bir yıldı. Depremlerle beraber önceliklerimizi farklı kanallara vermek zorunda kaldık. Ama bu yılın özelinde sağlık sigortalarında dijital sağlık ürünü ile ön plana çıktığımız bir yıl. Türkiye’de ilk, hatta AXA Global’e baktığımızda da uçtan uca müşteri deneyimini sigorta ürünü haline getiren yegane ürün diyebilirim. Sadece bununla da yetinmiyoruz. Bir taraftan mutfakta çalışmak lazım. Çünkü geleceği güvenli kılmak için maliyet girdinizi minimize etmeniz gerekiyor. Sadeleşme, yeni teknolojilerden istifade etmek de en kritik başlık. Bu manada yapay zekâ ve büyük veri uzun zamandır yatırım yaptığımız önemli teknolojik başlıklar ve bu alanlarda önemli projeler gerçekleştirdik. 2023 yılının bütün zorlu tarafının yanında bir de böyle bir inovasyon dönemi yaşadık. Son olarak birçok acente etkinliğinde “Sürdürülebilir Gelişim ve Büyüme”yi dile getirdik. Bu yıl biraz da bunun ispatı gibi gelişti. 2024-2026 yolculuğu da büyüme yolculuğu olacak bizim için.
2024 yılına yönelik planlarınız neler? Hangi alanlarda daha aktif olmayı planlıyorsunuz?
Öncelikle spesifik bir alan sigortacısı olmadığımızın altını çizmek isterim. Biz dengeli bir portföy yönetiyoruz. Bize emanet edilen bir sermaye, mevzuatın gerektirdiği kurallar ve sermaye yeterlilik oranları var. 2024’te çok dengeli bir portföy yönetmemiz lazım çünkü ürünlerin birbirinden farklı dinamikleri var. Dolayısıyla önceliğimiz dengeli bir portföy. Bu dengeli portföyü de büyüteceğiz. Ülkemizde yaşanan doğal afetler, depremler sigortalanma oranlarının yavaş gittiğini sürekli olarak bize gösteriyor. Bizim de hizmet ve ürünleri geliştirerek biraz daha ileriye taşımamız gerekiyor. İkinci önceliğimiz de büyüme ve gelişim. Bunları sağlayacak olan da çevik bir organizasyona dönüşmek. Hızlı bir dönüşüm içinde olacağımızı söyleyebilirim. Çünkü ne yapmamız gerektiğini epeydir çalışıyoruz. Adım adım da uygulamalara başladık. Üçüncü olarak alternatif kanallar üzerinde sigortacılığın gelişimi için farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla 2024 önceliklerinin bir tanesi de farkındalık. Sigortalanma oranlarını yukarı çıkartacak, müşteriye ve yeni nesil müşteri gruplarına sigortayı tanıştıracak ürünleri keşfetmeye çalışıyoruz. Dördüncü olarak rekabetin olduğu bir sektörde olmamıza rağmen, 2024 yılı özellikle kurumsal ticari sigortacılık açısından ortak aklın daha çok ön plana çıkması gerektiği bir dönem. Son olarak da eksenimizin içinde sağlık sigortaları var. Bireysel alanda fırsat olduğunu düşünüyoruz. Satın alma sonrası da farklı bir sinerji yaratabildiğimizi gördük. Ürün gamlarımızda önemli değişiklikler bekliyoruz ve müşterinin satın alma gücüne göre sürdürülebilir bir sağlık politikasını barındırmaya gayret ediyoruz.
‘İŞ BİRLİKLERİ GELİŞMEK İÇİN ÖNEMLİ’
İş birliklerinizi konuşalım biraz da. En son Koç Healthcare iş birliğiyle Türkiye’nin ilk dijital sağlık sigortasını sundunuz. Hem iş birlikleriniz hem de dijital sigortalar hakkında düşüncelerinizi almak isterim.
İş birlikleri gelişmek için önemli. Hepsi bir deneyim, bir müşteri yolculuğu. Bu deneyimde müşterilerimizin beklentilerini dinlediğimizde, özellikle dijital çok önemli bir başlık olarak karşımıza çıktı. Sağlıkta bir çoğumuzun düşünmediği şeyler karşımıza çıktı. Bütün bu serüven pandemi dönemindeki deneyimlerle oluştu. Koç Healthcare, Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’nin tüm imkânlarıyla yaratılan; teşhis ve tedavinin aynı anda yapılabildiği bir dijital yolculuk tanımlandı. Bu bir başlangıç. İş birliklerini çok önemsiyorum ama iş birliklerimiz sadece üretmek ve satmak üzerine değil, aynı zamanda “insanlığın gelişmesi adına insanlık için önemli olanı korumak” üzerine. Böyle baktığımızda sivil toplum kuruluşları, özel işletmeler, özellikle 2024’te hedeflediğimiz tarım, biyoçeşitlilik, iyi gıdaya erişimdeki farkındalık konusunda kendini geliştirmiş, buna gönül vermiş teknisyenleri, sivil toplum kuruluşlarını çözüm ve değer ortağımız olarak görüyoruz.
‘YEŞİL DÖNÜŞÜME KENDİMİZDEN BAŞLADIK’
Son yıllarda yeşil dönüşüm, sürdürülebilirlik, net sıfır kavramları çokça konuşulmaya başlandı. İklim değişikliğiyle tetiklenen bu kavramlar hakkında neler söylemek istersiniz?
4 yıl önce yola çıktığımız “Dünya İçin Hareket Et” bakış açımızla acentelerimize yeşil ofis ve “Dünya Dostu Acente” kavramlarını anlatmaya başladık. Yaşam biçimimizde karbon ayak izimizi aşağı çekmek için adım atmamız gerektiğini söyledik. Önce kendimizden başladık. AXA Grubu’nda da bu çok önemli bir inisiyatif. Şirket olarak karbon ayak izimizi %25’lere indirmenin ötesinde, kullandığımız enerjiyi tamamen yeşile dönüştürmek gibi hedeflerle çalışıyoruz. Yaklaşık 4 yıldır bu şekilde çalışıyoruz ve her bir adımımızın karşılığında karbon ayak izimizi nötralize edecek aktivitenin ne olması gerektiğine bakıyoruz. Seyahat sürelerimizi kısıtladık. Otomobil ve uçakla olan seyahatlerimizi sınırlamaya başladık. Dijitaldeki karbon ayak izimizi azaltmak için ağaç dikiyoruz. Şirketimiz bu alanda öncü lider şirketlerden bir tanesi konumunda. 9 bölge müdürlüğümüzün tamamının enerjisini yeşil enerji üreticisi ve tedarikçisinden sağlıyoruz. AXA Sigorta olarak, sürdürülebilir bir enerji yönetiminde üzerimize düşeni yapmaya gayret edeceğiz.
Sponsorluklarınız da bulunuyor. Sponsorluk faaliyetleriniz nasıl gidiyor?
Sponsorluk kelimesini çok sevdiğimi söyleyemem çünkü sponsorluk hedefimizde olan bir şey değil. Biz buna değer ortaklığı demeyi tercih ediyoruz. Değer ortaklığıyla topluma nüfuz etmek ve toplumda gelişime açık alanları hedeflemeye çalışıyoruz. Bunlardan bir tanesi de Türk gençliği. Bu anlamda spor da çok önemli birleştirici bir faktör. Son 5 yıldır Türkiye Voleybol Federasyonu ile bir değer ortaklığı yapıyoruz. Sigorta ihtiyaçlarını karşılamakla başlamıştık ancak Federasyon çatısı altındaki Voleybol Lisesi’nde 300 öğrencinin var olduğunu ve bu öğrencilere burs verdiğimizde onların eğitim kalitesinin arttığını gördük. Fabrika Voleybol adlı bir yapıya da destek olmaya gayret ediyoruz. Konumuz sadece voleybol değil, bireysel sporcularımız da var. Örneğin olimpiyata hazırlanan genç kadın sporcularımızdan değer ortağı olarak desteklediğimiz İlke Özyüksel Türkiye’deki ilk pentatletlerden. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ampute Futbol Takımı ile bir iş birliğimiz var. Hedefimiz altyapıya önem veren ve altyapıyla Türk gençlerini geleceğe hazırlamaya gayret eden organizasyonlar. Tabii sadece sporla kalmıyoruz. Daha önce de bahsettiğim gibi tarım, biyoçeşitlilik bizim için çok önemli. Bu alanda da iş birliklerimiz var. Bu değer ortaklıklarımızı farkındalık yaratmak için toplumla buluşturuyor, hem emsalsiz olmasını hem de unutulmamasını sağlamak için Sebat, Efsaneler ve Gelecek için Üretmeye Değer belgesellerine imza atıyoruz. Bunlar dışarıdan baktığınızda sponsorluk denebilecek ama tam manasıyla değer ortaklığı diyebileceğimiz ve bu topluma katkı sağlayacağına inandığımız projeler.
‘ÇALIŞANI MERKEZE ALMAK ZORUNDAYIZ’
Bugünün CEO’larının ajandalarında hangi gündem maddeleri yer almalı? Siz bir CEO olarak hangi konulara önem veriyorsunuz?
Sigortacı bir CEO olarak gelecekte güvenli olmanız için önce finansal tarafa odaklanmanız lazım ama bu çok geleneksel bir bakış açısı. Ne kadar finansal tarafınızı, sermaye yeterlilik oranınızı, finansal bilançonuzu güçlü kılsanız da bence bugünün CEO’larının ıskalamaması gereken yegâne konu insan. İnsan faktörü hayatımızın her adımında. Biz insan dediğimizde önce çalışandan başlayacağız. Çalışanı merkeze almak zorundayız. Verimlilik hayatımızın en önemli parçası. Verimli olurken de yeni gündemimiz bence sadeleşme olmalı ancak sadeleşme dediğiniz şey de proje adı sadeleşme olan bir bakış açısı ise olmaz. Basit yaşayabildiğiniz zaman bu gibi çetin dönemleri gerçek anlamda daha sade yönetebiliyorsunuz. Sade yönettiğiniz zaman da verimli olabiliyorsunuz. CEO’ların hayatı çalışanını, acentesini ve hizmet verdiği müşterisini merkeze koyabiliyorsa biraz daha kolaylaşıyor.
Son olarak sektöre, sektör paydaşlarına, sigortalılarınıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Ben bu mesleği çok seviyorum. Meslek seçimimi doğru yaptığıma inanıyorum. Öncelikle hepimizin bu meslekte, “insanlığın gelişmesi adına insanlık için değerli olanı korumak” felsefesinde bir el sıkışması lazım. İkinci olarak bu meslek deneyim gerektiriyor çünkü farklı örnekler yaşamak gerekiyor. Sigortacılık bana göre çok itibarlı bir meslek ve buna inanmamız gerekiyor. Sektördeki bütün paydaşlara mesajım da şu: Sektörde gidilecek çok alan, atılacak çok adım var. Pastanın büyümesiyle ilgili bir sorun yok. Pasta büyüyor ama yeteri kadar hızlı büyümüyor. Bu potansiyeli biraz daha teknik olarak yapmaya, biraz daha sigorta sektörüne sahip çıkmaya ve iyi yaptığımız şeyleri de konuşmaya gayret edersek sektörün önünün daha da açılacağını düşünüyorum. Bardağın dolu tarafından bakarsak bence geleceği daha da kolaylıkla inşa edebiliriz. Dolayısıyla çözüm odaklı olmak bence bundan sonraki yolculuğumuzda daha önemli bir kurtuluş stratejisi olarak bizi bekliyor.