Sigorta şirketlerinde enflasyon muhasebesi karmaşası devam ediyor

 Sigorta şirketlerinde enflasyon muhasebesi karmaşası devam ediyor

Enflasyon muhasebesi konusu, 2024 yılına başlarken diğer tüm finansal kurumlarda olduğu gibi sigorta şirketlerinin de en büyük gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Özellikle sigorta ve finans şirketlerinde diğer kurumlardan farklı olarak, bu konuda birincil mevzuatın yarattığı haksızlık ve eşitsizlik gibi durumlarla birlikte ikincil mevzuat yoksunluğunun yarattığı belirsizlikleri ön plana çıkarıyor.

Enflasyon muhasebesi konusu, 2024 yılına başlarken diğer tüm finansal kurumlarda olduğu gibi sigorta şirketlerinin de en büyük gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Diğer tüm kurumlar açısından da önemli olan enflasyon muhasebesi, özellikle sigorta ve finans şirketlerinde diğer kurumlardan farklı olarak, bu konuda birincil mevzuatın yarattığı haksızlık ve eşitsizlik gibi durumlarla birlikte ikincil mevzuat yoksunluğunun yarattığı belirsizlikleri ön plana çıkarıyor.

Enflasyon muhasebesi hakkında konuşan EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektörü, Vergi Bölümü Şirket Ortağı Melike Kılınç, şu ifadeleri kullandı: “Enflasyon muhasebesi, sigorta şirketlerinin işlemlerini düzenleyen Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), Kamu Gözetim Kurumu (KGK) ve Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) gibi birçok kurumun ilgi alanında bulunuyor. Daha önceden de belirttiğimiz gibi sigorta şirketleri uluslararası muhasebe standartlarını esas alarak hareket ettiklerinden dolayı, enflasyonun mali tablolara etkisinin standartlara uygun olarak yansıtılması bir tercihten ziyade zorunluluk oluyor. Bununla birlikte KGK sigorta şirketlerinin mali tablolarında enflasyon muhasebesi uygulanıp uygulanmayacağı konusunda kararı SEDDK’ya bırakmıştı. SEDDK ise 6 Aralık 2023 tarihinde çıkardığı genelge ile sigorta, reasürans ve emeklilik şirketlerinin 31 Aralık 2023 tarihli mali tablolarının TMS 29 kapsamında yapılması gereken enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacağını duyurdu. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafında ise Vergi Usul Kanunu’na (VUK) eklenen geçici 33. maddeyle birlikte geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere, 2022 hesap dönemleriyle (kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerde 2022 ve 2023 yılında biten hesap dönemleri itibarıyla) 2023 hesap dönemi geçici vergi dönemlerinde mükerrer 298. madde kapsamındaki enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın mali tablolar enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacağı; 31/12/2023 tarihli mali tabloların ise enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacağı hükme bağlandı.

28 Aralık 2023 tarihinde yayımlanan 7491 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede ise bankalar, 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu kapsamındaki şirketler, ödeme ve elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketleri tarafından geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı, kazancın tespitinde dikkate alınmayacağı hüküm altına alınmıştır. Son olarak 30 Aralık 2023 tarihinde yayımlanan 555 seri no’lu VUK Genel Tebliği ile VUK kapsamında yapılacak enflasyon muhasebesine ilişkin usül ve esaslar açıklanırken söz konusu tebliğde sigorta şirketleri ve diğer finansal kurumlar özelinde bir açıklamaya yer verilmedi.

‘VERGİ MATRAHINDA İNDİRİM OLMAYACAĞI KESİNLEŞTİ’

Buna göre sigorta şirketlerinin 2023, 2024 ve 2025 yıllarında VUK kapsamında enflasyon muhasebesi uygulayacakları ancak söz konusu düzeltmeden kaynaklanan kâr veya zarar farkının vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapılamayacağı netleşti. Diğer taraftan söz konusu düzenlemeyle; sigorta şirketleri açısından VUK kapsamında enflasyon muhasebesi uygulamasının vergi avantajı, 2023 yılından sonra satılacak sabit kıymet, iştirak hissesi gibi kıymetlerin maliyet bedellerinin yükseltilmesi, 2023 yılı sonrası amortisman giderlerinin artışı ve peşin ödenen giderlerin artmasıyla sınırlı kaldı. Ayrıca VUK tebliğinde sigorta şirketleri özelinde bir açıklama yer almadığı için VUK’a göre kayıt tutmayan ve mali tablolarını VUK’a göre düzenlemeyen sigorta şirketleri açısından netleştirilmesi gereken birçok gri alan da bulunuyor. Söz konusu gri alanların başında, VUK enflasyon düzeltmesi kayıtlarının yasal defterlere kaydedilip kaydedilmeyeceği ve kurumlar vergisi beyannamesi ekine enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş VUK bilançosu eklenip eklenmeyeceği konuları geliyor. Sigorta şirketleri kayıtlarını VUK’a göre tutmadığı gibi VUK’a göre bilanço da çıkarmamaktadır. Bu nedenle sigorta şirketlerinden VUK’a göre bilanço çıkarıp, enflasyon düzeltmesine tabi tutup bunun sonucunda oluşan bilançoyu da kurumlar vergisi beyannamesine ek yapmaları istenirse, bilançodaki tüm kalemlerin VUK değerlerinin tespit edilmesi ve dönem kârının ve geçmiş yıl kârlarının da VUK’a göre tespit edilmesi gerekir. Ancak bunu uygulamak oldukça zor olur. Bunun yerine enflasyon düzeltmesine ilişkin tüm kayıtların envanter defter, nazım hesaplar ya da enflasyon muhasebesi defteri gibi özel bir defterde ayrıca takip edilmesinin ve bu defterlerde de parasal olmayan kıymetlerin düzeltme öncesi ve sonrası değerlerine yer verilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Enflasyon muhasebesi sonucunda oluşacak kâr veya zararın tamamının vergi matrahında dikkate alınması durumunda; iş modelini düşük sermaye ve yüksek borçla finanse eden ancak aktifleri kuvvetli şirketlerde ödenecek kurumlar vergisini yükselteceği, iş modelini öz kaynaklarıyla finanse eden, yüksek öz kaynağa sahip şirketlerin (sigorta şirketleri gibi) ise kurumlar vergisi matrahlarının azaltacağı beklentisi vardı. Ancak bu son kısmı iki yılda gerçek olmayan gelirler ve Türk Lirası bazında eriyen sermayeler üzerinden alınan verginin artık alınmaması olarak adlandırmak mümkün. Öte yandan sigorta şirketleri, yüksek öz kaynaklarıyla finanse edilse de enflasyon muhasebesi sonucunda oluşacak zararlar vergi matrahından düşülemediği için enflasyonun vergi matrahlarındaki olumsuz etkisini hissetmeye devam edecek. Aynı zamanda da ülkemizde 6 Şubat’ta yaşanan büyük deprem felaketi, ülkemizde ve dünyada yükselen ekonomik kriz nedeniyle vergi gelirlerine ihtiyaç duyulduğu da açıkça görülüyor. Gerek istihdam gerekse vergi gelirlerine en ciddi katkıyı yapmanın yanı sıra sigorta şirketleri ve finans kurumları diğer kurumlara göre %5 daha fazla kurumlar vergisi ödüyor. Diğer taraftan, sektöre vergi istisnaları ve indirimleri konusunda da ciddi kısıtlamalar ile kapsam dışında bırakılmaya maruz kalıyor. Ancak yüksek vergi oranı uygulama ya da istisnaların sınırlandırılmasından farklı olarak, enflasyon düzeltmesi “vergi teşviki” veya “vergi toplama düzenlemesi” olarak değerlendirilmemelidir. Enflasyon muhasebesinin amacı mali tabloların gerçek durumu göstermesidir. Enflasyon düzeltmesinin bazı kurumlarda uygulanıp, bazı kurumlarda uygulanmaması bu amaca aykırı düştüğü gibi bu durumun kurumlar arasında ciddi bir eşitsizliğe, yabancı yatırımcı açısından ise büyük bir öngörülemezliğe sebep olduğu söylenebilir. Bu tarz düzenlemeler ülkemizin yatırım ortamı açısından olumsuz olurken aynı zamanda uluslararası muhasebe standardını bir mükellefe uygulayıp diğerine uygulamamak, hangi gerekçeyle olursa olsun güveni sarsabilir, haksızlığa uğrayan vergi mükelleflerinin yasal hak arayışlarına yönlenmesine neden olabilir. Son bir gelişme olarak; ihtirazi kayıtla verilen kurumlar vergisi beyannamesine istinaden yapılan tahakkuk işleminin iptaliyle tahakkuk ettirilen kurumlar vergisinin terkini ve tahsil edilen miktarın iadesi talebiyle açılan davayı yürüten Ankara 3. Vergi Mahkemesi tarafından yapılan başvuruya istinaden, Vergi Usul Kanunu’nun geçici 33. maddesinin birinci fıkrasında yer alan, 2021 ve 2022 hesap dönemleri için enflasyon düzeltmesi yapılmayacağına yönelik düzenleme, 2021 yılı yönünden Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bu karar, 2021 yılı hesap dönemine ilişkin olarak ihtirazi kayıtla beyanda bulunan mükelleflerin açtığı davalarda ilgili yargı mercilerince re’sen dikkate alınacak ve uyuşmazlık bu çerçevede karara bağlanacaktır. Öte yandan sigorta şirketleri 2021 yılı için kurumlar vergisi beyannamesini ihtirazi kayıtla verip dava açma yolunu tercih etmemişlerdi. Buna bağlı olarak, Anayasa Mahkemesi’nin sergilediği mükellef yanlısı tutum, eşitlik ve öngörülebilirlik ilkesine aykırı düzenlemeler nedeniyle haksızlığa uğradığını düşünen finans ve sigorta sektörü oyuncularını 2023 yılı ve sonrası için haklarını yargıda arama yolunda cesaretlendirebilir.”

İlginizi Çekebilir