MEGA DEĞİŞİM: 2050 yılında dünya nasıl olacak?

The Economist dergisinin yirmi yazarı tarafından hazırlanan kitap “Mega Değişim” (Megachange: The World in 2050) dünyanın 35 yıl sonra nasıl bir hal alacağına dair çarpıcı tahminler içeriyor. Her biri farklı bir yazarın kaleminden çıkan yirmi bölümlük kitaba göre, bizi bekleyen gelecek tahminlerimize kıyasla çok daha fazla değişecek.
Kitapta yer alan tahminlere göre 2050 yılında dünya nüfusu 9 milyarı bulacak. Çin yaş ortalaması en yüksek ülkelerden biri olacak. Nijerya da nüfus bakımından ABD’yi yakalayacak. Kişiler yabancı dilleri neredeyse hiç öğrenmeyecek. Buna rağmen, insanlar arasındaki iletişim çok hızlı gelişen teknolojik çevirmenler sayesinde şimdikinden daha iyi olacak. Seyahatler bugün olduğu gibi devam edecek, fakat sanal oda toplantıları sayesinde iş seyahatlerine gerek kalmayacak. Suudi Arabistan ve Pakistan’da ikinci sınıf muamele gören kadınlar da dahil, tüm kadınlar nihayet erkeklerle eşit haklara tamamen kavuşacak.
2050 yılına kadar dünya nüfusu patlama yaşayacak. Dünyadaki nüfusun 1 milyarı bulması için 250 bin yıl geçmesi gerekti, ama 1999 yılında Saraybosna’da doğan 6 milyarıncı birey ile 2011’de Hindistan’da doğan 7 milyarıncı birey arasında sadece 12 yıl fark var. Kitapta bu veriye dayanılarak 35 yıl içinde dünya nüfusunun 9 milyara ulaşacağı kanısına varılıyor.

2050’DE EN YÜKSEK NÜFUSA SAHİP ÜLKE HİNDİSTAN OLACAK
Bununla beraber en fazla nüfusun 1.7 milyarla Hindistan’da olacağı tahmin ediliyor. Hindistan, nüfusu 10 yıl içinde 1.4 milyara ulaşacak Çin’den daha fazla nüfusa sahip olacak, fakat Çin’in nüfusu zaman geçtikçe azalmaya başlayacak. Asya, 2050 yılında dünya nüfusunun yarısından fazlasının yaşayacağı bir kıta konumunda olacak. Afrika ise sık yerleşime sahip Avrupa’dan üç kat fazla nüfusa sahip olacak.
2050’li yıllarda dünya nüfusunun yüzde 70’lik kısmı şehirlerde yaşayacak ve dünyada, nüfusu 10 milyonun üzerinde olan 40’tan fazla mega şehir olacak. Bugün 28 olan dünya yaş ortalaması 2050 yılında 38’e kadar yükselecek. Bununla beraber ortalama insan ömrü 70 yaşın üstüne çıkacak. Teknolojik gelişmeler sayesinde bugünün en zengin ve en fakir ülkeleri arasındaki uçurum azalacak. Afrika ülkelerinde ve Asya’da ortalama gelir ve alım gücü diğer dünya ülkelerine göre daha fazla olacak. Bunun sayesinde de gelişmekte olan ülkelerle Batı arasındaki hayat standartları birbirine yaklaşacak.
Tıbbın gelişmesiyle beraber sağlık hizmetleri günümüzdeki gibi olmayacak. Şirketler yeni teknolojiler üreterek sağlık hizmetlerinin daha ucuz ve ulaşılabilir olmasını sağlayacak. İnsanların genetik kodlarının çözülmeye başlanması sayesinde ölümcül hastalıklara çare olacak yeni metotlar bulunacak. Günümüzde milyonların canını alan ölümcül hastalıklar ya bitmiş olacak ya da bitme noktasına gelecek. Bu, taşıma sırasında soğuk tutulmak zorunda olmayan aşılar sayesinde başarılacak. Bu sayede aşılar daha rahat yayılabilecek ve dünyanın en kuytu köşelerine dahi ulaşabilecek. HIV ölümcüllük olmaktan çıkacak ve kronikleşecek, büyük ihtimalle HIV virüsünün yayılmasını engelleyecek aşı da bulunmuş olacak.

KADINLAR ERKEKLERLE EŞİT KONUMA GELECEK
Sağlık sektörü gelişirken kadının dünyadaki konumu da gelişecek. Bugün, kadınların toplumdaki konumu Batı’da bile kötü durumda. Global ölçekte bakıldığında parlamentolardaki temsilcilerin yüzde 20’sinden daha azı kadın. ABD’de ise durum ortalamadan da vahim, kongrelerde bulunan kadın temsilci oranı sadece yüzde 17. Bununla beraber, kadınlar kanun önünde eşit, fakat kazançları yaptıkları işe göre erkeklerle eşit değil.
Bunların hepsi 2050 yılında değişmiş olacak. Sadece kadınların eşitliğini kabul ederek de değil, gelişen teknoloji sayesinde ev işleriyle uğraşılmasının tamamen gereksiz bir hale gelmesinin de bunda etkisi büyük olacak. Bu işleri yüksek donanımlı robotlar yapacak. 2050 yılında büyük ölçüde zengin ülkelerdeki büyük şirketlerin yönetim kurullarının yarısı kadınlardan oluşacak.
2050 yılında insan ilişkileri, insanlar arasındaki iletişim ve bağlılık da günümüzdekinden farklı olacak. Şu anda Facebook 1.44 milyar kullanıcıya sahip, 35 yıl sonraysa dünya nüfusunun yarısının sosyal bir ağda hesabının olması bekleniyor. Bununla beraber, insanların alışkanlıkları ve kişisel ihtiyaçları doğrultusunda hizmet veren çok sayıda bilgisayar servisi ortaya çıkmaya başlayacak. Bu sayede kişisel hesapların ele geçirilme riski günümüze nazaran çok daha az olacak.

‘ORTAK KİTLE İSTİHBARATI’ GELİŞİP YAYGINLAŞACAK
Gelecek yıllarda sosyal ağları kullanan kuşakların arasındaki fark da azalacak. Bugün 60 yaşın üzerindeki sosyal ağ kullanıcı ortalaması yüzde 10’ken, 2050 yılında çok daha fazla olacak. Çok sayıda bilginin bulutlar içine saklanması gibi teknolojideki büyük gelişimler ve internetin fazla yaygınlaşması kullanıcılara evde işte, cepte ve bilgisayarda bilgilerine ulaşım imkanı veriyor. Bu da “ortak kitle istihbaratı” denilen yeni bir oluşuma zemin hazırlıyor, günümüzde yüz binlerce insanın Wikipedia’da bildiği ve uzman olduğu alanlarla ilgili bilgilerini paylaşması da bunun bir örneği.
2050 yılında durum bundan çok daha gelişmiş ve yaygın olacak. Yüz binlerce insan ortak kitle istihbaratı sayesinde birçok verinin ulaşılabilir olmasını sağlayacak. İnternet ise marketing ve fikirlerin kolaylıkla paylaşılması sayesinde dünya politikasının şekillenmesinde büyük bir yere sahip olacak.
Üretim ve ekonomi konusunda da bizi şimdikinden daha büyük bir küreselleşme bekliyor. Dünyanın önde gelen iktisatçılarına göre şu anda dünya ekonomisi sanıldığı kadar büyük değil. Günümüzdeki durum için yarı küreselleşme de denilebilir. Ama bu durum yakında değişecek. “Günümüzde ülkeler geçmiştekine göre daha özgür, ticaret daha güçlü, anlaşmalar ise daha büyük istikrar sunuyor” diyen The Economist yazarları bir de öngörüde bulunuyor: “Dünya 35 yıl sonra daha parlak ve daha pozitif olacak. Bireyler daha zengin, daha sağlıklı, daha bağlı, daha yenilikçi ve daha verimli olacak. 2050’yi beklemek güzel olacak.”

SOYU TÜKENEN TÜRLER GERİ DÖNECEK
Kitaba göre, biyoloji, kimya biliminden çok daha önemli bir konuma gelecek. Biyoloji, nanobilim ve bilişimle birleşerek bugün aklımıza bile gelmeyecek keşifler getirecek. Büyük ihtimalle 2050 yılında soyu tükenmiş bitki ve hayvanlar tekrar hayata döndürülebilecek, dünyanın çok derinlerinde yaşadığı düşünülen yeni bakteriler bulunacak.

BİREYLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ DOĞU’DA ARTARKEN BATI’DA AZALACAK
Politik açıdan da büyük değişimler bekleniyor. Gazetecilerin öngörüsüne göre Batı ülkeleri bireylerin özgürlüğü konusunda birkaç basamak gerileyecek. Diğer taraftan Afrika, Orta Doğu, Güneydoğu Asya ve Latin Amerika’da bireylerin özgürlüğü büyük ölçüde artacak. Düşünce özgürlüğü ve kamu faaliyetleri konusunda günümüzde geri kalmış olarak bildiğimiz ülkeler ciddi bir ilerleme süreci geçirecek.

Uzay bilimleriyle ilgili başka gezegenlere yerleşim gibi çok büyük yenilikler, değişiklikler beklememek gerek. 2050’de bilim sadece tek bir temel soruya odaklanacak: Dünyada yaşam nasıl oluştu? Bununla beraber, büyük ihtimalle 2050 yılına kadar uzayda farklı yaşam şekilleri olduğu keşfedilecek. Bunlar muhtemelen basit organizmalar olacak, fakat yalnız olmadığımız kanıtlanmış olacak.

Yorum yazın