Kadirli’nin Kör Kemal’i ölümsüzleşti

USTA yazar Yaşar Kemal, benim de mezun olduğum, Kadirli Cumhuriyet İlkokulu mezunu ve de aynı okulda öğretmen olan rahmetli annemin talebesi. ‘Komünist’ damgası yediği yıllarda ve hapse düştüğü süreçte de anne ve babamın çok yardımlarını görmüş rahmetli, nur içinde yatsın. Öbür tarafta belki ‘Ne olacak bu Türkiye’nin hali’ni tartışma fırsatı bulur rahmetliler.

İSTANBUL OLASI BİR DEPREME HAZIR MI? (3)
Sigorta sektöründeki değerli yöneticilerimiz kendi şirketlerinin durumu ile ilgili muhakkak ki gereken önlemleri alıyorlardır. Katastrofik riskler için gereken sigortaların satın alınmasının ihmal edilmemesi gerekir. Şirketlerimizin konservasyonlarında kalan risklerin toplamını zaman zaman kontrol ederek gereken korumayı satın almaları portföy emniyeti açısından çok önemlidir.
Muhakkak ki Marmara Denizi’nde olacak olan bir deprem en çok sahil şeridine ve dolgu topraklar üzerine dikilmiş olan yapılara zarar verir. 1999 yılında olan deprem bu yüzden Avcılar civarına çok zarar vermiştir. Onun için sigorta şirketlerinin denizden içerilere doğru risk analizlerini doğru yapmaları ve ona göre poliçe düzenlemelerini önemle hatırlatmak isterim.
Felaket habercisi olmak istemiyorum ama önümüzdeki yıllarda gerçekleşme ihtimali çok yüksek bir felaket ile karşı karşıyayız. Bu konuda duyarlı olmalı ve her kesimdeki sorumluları ve insanları göreve davet etmeliyiz. Bu felaketi bizler yaşamasak bile çocuklarımız ve torunlarımız yaşayacaklardır.
Epey bir süredir deprem hakkında bazı gerekli bilgiler verip, genel olarak depreme hazır olmadığımızı anlatmaya çalıştım. Bu yazıları okuduğunu varsaydığım AFAD’dan aşağıdaki sms’i aldım, anlayan varsa lütfen bana da anlatsın! SMS aynen şöyle:
‘Afet ve acil durumlarda gonderilen uyari mesajlarini almak icin cihazinizin 112. kanalini kullanim kilavuzunda belirtildigi gibi aktif etmeniz gerekmektedir.’
Eğer deprem sırasında böyle anlaşılmaz mesajlar gelecekse hepimiz yandık demektir!

BAKALIM 8 MART KADINLAR GÜNÜNÜ NASIL KUTLUYORUZ?
Değişik dernekler ve platformlardan elde edilen verilere göre 2014 yılında 280 – 295  kadın erkek şiddetiyle hayatını kaybetti. Öldürülen her 5 kadından 1’i boşanmak istediği için öldürüldü. Öldürülen kadınların yüzde 46’sının katili kocası, yüzde 10’unun katili sevgilisi. Cinayetlerin yüzde 59’unda ateşli silah kullanılırken yüzde 30’unda kesici alet, yüzde 11’inde ise fiziksel şiddete başvurulmuştur. Öldürülen her 100 kadından 9’u öldürüleceğinden emindi o yüzden koruma altında öldürüldüler.Kadın ölümleri 2014’te 2013’e oranla yüzde 31 artış gösterdi. Aynı yıl 109 kadın veya kız çocuğu yaşadıkları tecavüzü yargıya taşıdı. Tecavüze uğrayanların yüzde 13’ü turist ve göçmen kadınlar yüzde 4,5’i ise engelli kadınlar.
İnsan Hakları Derneği’nin derlediği verilere göre ise Türkiye’de her 4 saatte 1 kadın tecavüze uğruyor veya erkek şiddetine maruz kalıyor. Kadına Yönelik Hak İhlalleri raporuna göre 2014 yılında 575 kadın erkek şiddetine maruz kaldı. 282 kadın ise hem taciz hem tecavüze uğradı.
Yukarıdaki verilere baktığımda gerçekten içim burkuluyor, AB yolunda mangalda kül bırakmadığımız söylemlerle bu veriler nasıl denkleşir? Avrupa’daki, bize yaşam tarzı en yakın ülkedeki erkeklerin davranış biçimlerinin ve uyguladıkları şiddet olaylarının bu boyutlarda olması mümkün mü? Gittikçe bozulan veriler ve istatistiklerle Türkiye Avrupa’ya mı yaklaşıyor yoksa Afrika’ya mı?
Hacettepe Üniversitesi’nin, 2014 yılında Nisan-Temmuz ayları arasında 78 ilde gerçekleştirdiği araştırma kapsamında 11.247 hanehalkıyla görüşmeler yapılmış ve buna göre bir rapor düzenlenmiş, epey uzun ve detaylı bu raporu gelecek ay inceleyeceğiz.

Yorum yazın