Hayat dışı sigortacıların sermaye maliyeti artıyor

 Hayat dışı sigortacıların sermaye maliyeti artıyor

Swiss Re’nin yayınladığı Sigma raporuna göre, sigorta sektörünün sermaye maliyeti (CoC), COVID-19 etkisi ve ardından gelen ekonomik olaylardan kaynaklanan faktörlerin bir araya gelmesi nedeniyle 10 yılın en yüksek noktasında.

Swiss Re Enstitüsü’nün bu yıl dördüncüsünü yayınladığı Sigma raporu, sigortacıların sermaye maliyetinin sıkılaştırma döngüsünün başlangıcından bu yana tüm büyük bölgelerde artmış olduğuna işaret ediyor. 1980’li yıllardan bu yana en yoğun para politikası sıkılaştırması, hayat dışı sigortaları da derinden etkiliyor. Pandemi sonrası yüksek enflasyon nedeniyle merkez bankalarının neredeyse %95’i, 2021’den bu yana politika faiz oranlarını artırdı. Bu, yatırım yapılan varlıklar için çok daha yüksek yatırım getirisi sağlıyor ancak hayat dışı sektör için sermaye maliyetini 10 yıldan uzun bir sürenin en yüksek seviyesine çıkardı. Daha yüksek faiz oranları, sigorta ekonomisini dönüştürüyor ve sigortacıları uzun vadede mali açıdan daha sürdürülebilir bir yola sokuyor. Ancak koruma açıklarını daraltmak için sektör kaynaklarının, felaketler gibi gelişen risklerden kaynaklanan talepteki büyümeyi karşılaması gerekiyor.

UNDERWRITING DÖNGÜSÜ İYİLEŞTİRİLMELİ

Yüksek faiz oranları hayat dışı sigortaların kârlılık potansiyelini önemli ölçüde artırıyor. Ancak görünüm, tek başına bu faydadan daha karmaşık gözüküyor. Çünkü faiz oranları, hasar maliyetlerini artıran ısrarcı yüksek enflasyona tepki olarak yükselmekte. Swiss Re, raporda sigorta şirketlerinin piyasa değerlemeleri, hasar enflasyonu, prim oranları ve yüksek faizlerin etkilerine ilişkin kendi modellemesinin sonucunda, hayat dışı sigortalar için kârlılık görünümünün iyileştiğini ancak underwriting döngüsünün belirli branşlarda görülen sermaye kısıtlamalarını da ele alacak şekilde yeterince dönüştürmek için daha fazla iyileştirmeye ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.

KÂRLILIK ARTIYOR

Rapor, underwriting tedbirlerinin hasar eğilimlerine uyumu ve yüksek portföy getirilerinin net yatırım gelirini artırmasıyla 2023 yılında hayat dışı alanların çoğunda kârlılığın artacağı bir geçiş yılı beklendiğini aktarıyor. Kârlılığın 2023’te -%4’e yükseleceğini tahmin eden rapor, küresel sekiz temel elementer pazardaki (ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Japonya, Avustralya) underwriting açığının artmasını da beklediğini aktarıyor. Ayrıca daha yüksek prim oranları, dezenflasyon ve iyileşen şart ve koşullar, enflasyonun hasar maliyetleri üzerindeki etkilerini giderek azaltırken underwriting’in sonuçlardaki ani iyileşmede büyük bir rol oynaması bekleniyor. En büyük pazarlarda underwriting sonuçları 2022’de -%1,4 olarak kayıtlara geçti. 2023’te ise %0,1 olması bekleniyor. En büyük iyileşmeyi yaşayacak olan Almanya ve İtalya’nın (2023’te yaklaşık %5) yanı sıra ABD de benzer bir iyileşme yaşayacak (%12’den %4’e).

YÜKSEK TALEP KISITLI KAPASİTE

Güçlü kârlılık görünümüne rağmen hayat dışı sigortalarda arz ve talep dengesizliğinin (özellikle mülk felaketlerinde) zorlu piyasa koşullarını belirli branşlarda devam ettireceğini belirten rapor, sigorta güvencesi talebinin 2017’den beri arttığına dikkat çekerek bu artışa neden olan 2 faktörün şunlar olduğunu aktarıyor: • Doğal afet aktivitesinin artması, • Enflasyon ve daha yüksek yenileme değerlerinin riskleri ve kayıpları artırması. Sigortacılar ayrıca artan model/parametre belirsizliğiyle ve yatırımcıların sektörün zarar eğilimlerini doğru şekilde ölçemediği yönündeki endişelerle karşı karşıya. Bu endişeleri ise art arda devam eden yıllarda ortalamanın üzerinde seyreden afet kayıpları netleştirdi.

REZERV BELİRSİZLİĞİ RİSK İŞTAHINI AZALTIYOR

Riskleri ve talebi artıran enflasyonun etkileri, 2022 yılında mülk ve motor branşlarındaki hasar maliyetlerinin artışından açıkça görülüyor. Enflasyonun hasar büyümesi üzerindeki etkisi 2022’deki yüksek seviyelere nazaran 2023’te biraz azalacak ancak hala yüksek. Sorumluluk branşı, P&C endüstrisi rezervlerinin çoğunluğunu oluşturuyor. Rapor, enflasyon artışı sonrasında rezervlerin yeterliliğinin zorlu piyasayı genişletebilecek önemli bir risk olarak ortaya çıktığını belirtiyor. Ticari motor ve bazı genel sorumluluk türleri gibi branşlara yönelik rezervler hâlihazırda yetersiz. Rezerv belirsizliği aynı zamanda toplumsal enflasyon ve etkilerinin hala görüldüğü COVID-19’a bağlı iş kesintisi kayıpları gibi faktörlerden de kaynaklanıyor. Bu durum da risk iştahının azalmasına neden oluyor. Kapasite kısıtlamalarına bakacak olursak raporda bu durumun kaynağı, birbirini takip eden ortalama üstü afetlerin yarattığı kayıplar ve model belirsizliği olarak gösteriliyor. Risk birikimi ve kayıp eğilimlerinin eksik tahmin edilmesi sektör kârlılığı açısından temel riskler. Birincil felaketlerin yanı sıra 2023 yılının ilk yarısında görülen yağışlarla bağlantılı sel vakaları, dünya çapında kontrol edilemeyen yangınlar ve ABD’deki şiddetli konvektif fırtınalardaki keskin artış, sigortacılar ve toplumlar için ikincil tehlikelerin oluşturduğu artan riskin göstergesi.

SERMAYE VERİMLİLİĞİNİ DESTEKLEYEN REASÜRANS

Hayat dışı sigortacılar bugün hem daha yüksek sermayeye ihtiyaç duyuyor hem de sermaye kısıtlamalarıyla karşı karşıya. Sigortacılar daha kârlı yeni işler yapmaya teşvik edilse de mevcut risk sermayesi yüksek faiz oranları, daha yüksek hasarlar (ve buna karşılık rezerv gerekliliği), risk iştahının ve kapasitesinin azalması nedenleriyle sınırlı hale geldi. Sigortacılar yeni özsermaye ihraç ederek sermayelerini artırabilirler ancak yeni, daha yüksek sermaye maliyeti gerçeği bu yolun cazibesini azaltıyor. Risklerin ve getiri beklentilerinin arttığı ancak yatırımcıların tereddüt ettiği bir dönemde sermayenin daha verimli kullanılması önemli hale geliyor. Tam da bu noktada reasürans, bu baskıları hafifletmek için esnek ve etkili bir sermaye ikamesi görevi üstlenebilir. Reasürans, sermaye verimliliğini artırarak ve yeni işlerin büyümesini destekleyerek sigorta şirketlerinin mevcut piyasa koşullarından faydalanmasına potansiyel olarak yardımcı olabilir.

İlginizi Çekebilir