“Altkapılılar”

Tüm direnmeme rağmen sonunda ben de akıllı bir telefon edinmek zorunda kaldım. Sebebi, telefonumun benim kadar direnememesi. Nasıl insanlar faniyse, telefonlar da ölümsüz değil. Kendisi Graham Bell’in son dönem temsilcilerindendi. Manyetolu modelin bir tık yukarısı. Maalesef dayanamadı, ‘sen git vatan sağ olsun’ diyerek beni yek başıma bıraktı. Beni acılara gark etti. Aziz naaşını şarj cihazıyla […]Devamı Oku

Yaşasın Cumhuriyet

Bilirsiniz Can Yücel’i severim. Zaman zaman şiirlerine bu köşede yer vererek hatırlanmasına gayret ederim. Tabii ustanın unutulmasına imkan yok ama  ben yine  ustayı anarak moral bulurum, şiirlerini sizlerle paylaşmaktan da keyif alırım. Nedendir bilinmez, bir süreden beri ustaya bu satırlarda yer vermediğimin farkına vardım. Bizimkisi vefasızlık değil, yaz tatili ve bu süreç içinde yaşanılanlar ustayı […]Devamı Oku

Canım incir istedi

Bu yıl tatil istediğimiz gibi geçmedi. Birçok olumsuzluk yaşadık. Hatırlayacaksınız, Allah beterinden korusun deyip; ‘Umarım bu kez Poseidon bize sadece denizci yüzünü gösterir’ temennisiyle yolumuzu tekrar Bodrum’a çevirmiştik. Bizi Bodrum’a çeken ne diye kendi kendime soruyorum. Sadece deniz mi, yoksa yılların yorgunluğu mu? Cevabını ararken yine yardımıma bir Bodrumlu dostum yetişti: Halikarnas Balıkçısı. Balıkçı, Büyük […]Devamı Oku

Köşe’den döndük

GEÇEN yazımda yurdumuzun güneybatı köşesine; Bodrum’a gidip, orada Halikarnas’lı dostlarımızla buluşacağımızı ballandıra ballandıra anlatmıştım. Çok mu heves ettik nedir, yoksa kendi kendimize nazar mı değdirdik ne; maalesef “Köşebaşı Bodrum” seyahatimiz hiç de beklediğimiz gibi çıkmadı. Hatırlayacaksınız, Bodrum’da benim onları tanıdığım, ama onların benden haberleri olmayan birçok dostumdan bahsetmiştim. Birçoğu da Antik Yunan’dan kalma. Misal; Herodotos, […]Devamı Oku

Köşe başı Bodrum

Uzunca geçen bir çalışma dönemi sonunda Bodrumlu dostlarımızla güzel bir tatil geçirmek üzere yola revan olduk. Buluşma noktamız; kararlaştırdığımız üzere, Ege Denizi ile Akdeniz’in birleştiği köşe başı: Bodrum. Umarım Boreas ile Poseidon bizi bekliyordur. Biliyorsunuz buraların iki tane hakimi var, bir tanesi Boreas, diğeri ise Poseidon. Yunan mitolojisinde Boreas, Rüzgar Tanrısı; Poseidon ise Deniz Tanrısı […]Devamı Oku

Hayal-i Bodrum

BU yıl kış çok sert olmadı ama çok uzun sürdü. Bu da yaz hayallerimizin filizlenme süresinin uzamasına ve Bodrum özlemimizin daha da artmasına neden oldu. Bir taraftan Boğaz’daki erguvanlar yaprağa dönerken, “Ahh Bodrum” diyerek iç çekmelerimiz arş-ı alayı sardı. Aman, “Bodrum” derken, şu iki lahmacunla ayranın yüz liraya satıldığı, bir dilim karpuza elli liranın ödendiği […]Devamı Oku

Hey gidi babalar- 2

BU, benim babalarla ilgili yazdığım ikinci yazım. Arşivi karıştırdım; birincisini tam 10 yıl önce yazmışım. Ne yapacaksınız işte, konu darlığı nedeniyle dar bir sahada top çevirdiğimizden, daha önce ele aldığımız konuları ısıtıp ısıtıp tekrar sunmak kaçınılmaz oluyor. Neyse ki aradan 10 sene geçmiş. Bu nedenle, birçoğunuzun ilk yazıyı daha önce okumamış olması kuvvetle muhtemel, okuyanlar […]Devamı Oku

Bundan sonra her gün bayram

NEDENDİR bilmiyorum, bir yaş meselesidir gidiyor. Son üç yazımda yaşa takmış durumdayım. Niye böyle davranıyorum? Altında yatan nedeni biraz kurcalarsak cevabı bulmak kolay; tek cümleyle yaşlanma ve mutlak sona yaklaşma korkusu. Konuyu psikolojik olarak ele aldığımızda bilinçaltımızın dönüp dolaşıp bizi aynı konuya getirdiğini, farkına varmadan korktuğumuz yaşlılık gerçeği ile yüzleştirdiğini görüyoruz. Tabii bu kişisel bir […]Devamı Oku

İnsanın yeni gündemi

DİKKAT ettim de son iki yazımı yaşlanmak üzerine kurmuşum. Acaba bilinçaltının su yüzüne çıkması mı? Yoksa sonu ölüm diye yaşlanmaktan mı korkuyorum? Kalkmış yaş almak diye bir de teselli yaratmışım kendi kendime. Sanki yaş alırsan yaşlanmıyorsun. Kardeşim ister yaşlan, ister yaş al. İşte geldin gidiyorsun. Sevinmen gereken, hiç olmazsa yaşlananlar liginde oynuyorsun. Yani süper ligde. […]Devamı Oku

Yaşlanmak mı, yaş almak mı? (2)

GEÇEN yazımda biyolojik yaşlanma konusu üzerinde durmuş, kısaca “ihtiyarlık” olarak ifade edilebilecek bu gerçekten kaçmanın imkânı olmadığını belirtmiştim. İhtiyarlıktan kaçmak mümkün değil ama fiziki yaşlanmanın kamufle edilmesi amacıyla başka çarelere başvurulmuş. Günümüzde tarihi neredeyse insanlık tarihiyle aynı olan koskocaman bir sektör oluşmuş durumda; kozmetik. Amaç kişilerin daha çekici görünmelerini sağlamak. Kozmetik kelimesinin kökeni Yunanca; düzen, […]Devamı Oku