Uzun süreli bakım sigortası
Swiss Re’nin yeni Sigma raporuna göre, 65 yaş ve üzerindeki bireylerin sayısı önümüzdeki 20 yıl içinde yüzde 80 oranında artarak 1 milyara ulaşacak. Bu büyük demografik değişim, bakım hizmetlerine gösterilen talebi tüm dünyada artıracak.
Yaşlılar için etkili bir bakım hizmetinin finansmanı ve hazırlığı, toplumun üstesinden gelmesi gereken önemli meselelerden biri olacak. İlerleyen yıllarda uzun süreli bakım için yapılan harcamalar giderek artacak. Bu harcamalar, gelişmiş ekonomilerin devlet bütçeleri üzerinde ciddi bir baskı kuracak. Gelişmekte olan ekonomilerde bu baskı daha az görülecek. Yine de, uzun süreli bakım hizmetlerine yapılan harcamaların düşük bir noktadan başlaması ve bu alana yapılan harcamaların hızlı bir artışa ihtiyaç duyması gelişmekte olan ekonomileri de zorlayacak.
UZUN SÜRELİ BAKIM EMEKLİLİKLE BAŞLIYOR
Yaşlıların bakımı, geçmişte sadece profesyonel kurumlar bazında düşünülüyorken, günümüzde bakım hizmetlerinin önceliklerinden biri yaşlı bireylerin evlerinde olabildiği kadar uzun bir süre yaşatılması olarak kabul ediliyor.
Bakım süreci, yeni emekli olmuş kişilerin aktif ve bağımsız bir hayat sürdürebilmesi için gereken asistansın sağlanmasıyla başlıyor. Sonrasında hizmet, kişinin ilerleyen yaşıyla beraber azalan fiziksel ve zihinsel aktivitelerine göre giderek genişliyor. Bu süreç sonunda 24 saatlik bakım gerektirebileceği gibi, yaşlanan bireyin profesyonel bir kurumun gözetimine yerleştirilmesini de gerektirebiliyor.
BAKIM HARCAMALARININ SADECE %2’Sİ SİGORTADAN
Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerdeki bireylerin, yaşlılar için bakımın bir ucundan tutmasına duyulan ihtiyacın toplumlarda giderek artması bekleniyor. Günümüzde uzun süreli bakım birçok gelişmiş ekonomideki gibi geniş kapsamlı olmadığından ya da gelişmekte olan ekonomilerdeki gibi ulaşılamadığı için bakım ücretleri genelde bireylerin cebinden karşılanıyor.
Uzun süreli bakım için yapılan harcamaların yüzde 2’sinden daha az bir kısmı sigorta tarafından karşılanıyor ve bu konudaki deneyim yetersiz. Birçok farklı faktör, özel sigorta sektörünün uzun süreli bakım konusundaki başarısını etkiliyor. Örneğin, hizmetin tedarikindeki deneyim yetersizliği uzun süreli bakım alanında sigortanın kullanılmasını zorlaştırıyor.
UZUN SÜRELİ BAKIM SİGORTASI RİSK PAYLAŞIMI İÇİN ÖNEMLİ
Uzun süreli bakım sigortasının ideal olarak emeklilikten önce alınması gerekiyor. Prim ödemeleri birikerek, gelecekte oluşabilecek bakım giderlerini karşılamak için kullanılıyor. Örneğin Almanya’da, devletin sunduğu uzun süreli bakım planına dahil olmayanlar için özel sigorta sektörü zorunlu uzun süreli bakım sigortası sunuyor. ABD’deyse herkes kendi uzun süreli bakım sigortasından sorumlu olsa da, fakirler için de devlet Medicaid adı altında bu sigortayı sunuyor.
Sigorta sektörünün sunduğu uzun süreli bakım sigortası, risk paylaşımı bakımından da önemli bir yer tutuyor. Uzun süreli bakım için devletin sunduğu sigorta kapsamını tamamlayıcı gönüllülük esasına dayalı sigortalar, Fransa, Japonya ve Almanya’da olduğu gibi risk paylaşımına katkıda bulunabiliyor. Ancak yine de, bu alandaki risk paylaşımı ideallikten çok uzak. İngiltere ve ABD’de devletin uzun süreli bakım alanında sunduğu güvencenin insanları özel sigortaya yöneltmesi gerekirken, iki ülkede de uzun süreli bakım sigortasının başarıya ulaşmadığı ve toplumun çok küçük bir kesiminin bu ürünü aldığı görülüyor.
Alışılagelmiş uzun süreli bakım sigortası çok uzun vadeli ve değişen market koşulları ile poliçe koşullarına dair ileriye dönük birçok varsayım üzerine kuruluyor. Bu durum da uzun süreli bakım sigortasının hazırlanmasını zorlaştırıyor. Talep tarafından bakılacak olursa, karmaşık ve anlaşılması zor uzun süreli bakım riskleri konusunda tüketicinin neredeyse hiç farkındalığı olmadığı görülüyor.
Gelecekte sigorta sektörü; bütünleşmiş, finansal olarak sürdürülebilir ve sigortacılar, hükümetler, sağlık kuruluşları, bakım hizmeti sağlayanlar ile tüketiciler gibi birçok hissedara sahip bir uzun süreli bakım çözümünde önemli bir rol oynayabilir. Sigma’ya göre, yaşlanan popülasyonun bakım ihtiyacının yaratacağı zorluklarla başa çıkmak için çeşitli seçenekler var. Bunlardan biri, sigortacıların bakım hizmeti altyapısına yatırım yapması ve sigorta sektörü çalışanlarının uzun süreli bakım risklerine dair farkındalığı artırmak için daha aktif çalışması. Ayrıca, bakım hizmeti sağlayıcılarının arasında daha iyi bir uyum olması ve sağlıklı yaşlanma girişimlerinin daha iyi tanıtılması gerekiyor. Diğer bir seçenekse aile üyelerini yaşlılarla evde ilgilenmek için devlet teşvikinin sağlanması ve sağlık takibi teknolojileriyle bakım hizmetleri arasındaki uyuma yatırım yapılması.
UZUN SÜRELİ BAKIM SİGORTASININ ÜRETİMDEKİ PAYI YÜZDE 1’DEN AZ
Tüketicinin uzun süreli bakım ihtiyaçlarına cevap vermek için sigorta sektörü de kendine bir faaliyet alanı bulabilir. Bu iş fırsatından yararlanmak için bazı sigortacılar ürün tasarımlarını gözden geçirip, uzun süreli bakım sigortasını hayat, emeklilik ve tehlikeli hastalık ürünleriyle kombine ederek yeni ürünler tanıtıyor.
Ancak bu alandaki ciddi ihtiyaca rağmen, uzun süreli bakım harcamaları nadiren sigorta sektörü tarafından karşılandığı için, prim üretiminde de uzun süreli bakım sigortası çok düşük bir paya sahip. 2014 yılında hayat ve sağlık sigortalarında üretilen tahmini 2 trilyon 670 milyar dolarlık primin yüzde 1’inden daha azı uzun süreli bakım sigortasından ileri geliyor.