Türkiye’de depreme karşı sigortalı konut oranı %47’ye yükseldi

Deprem Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyanın değişmeyen bir gerçeği olsa da, onu asıl yıkıcı kılan şey insanların depremin etkilerinin daha kolay yönetilmesini sağlayacak fiziksel ve finansal tedbirleri almaması. Günümüz teknolojisiyle bir depremi, yaşanmadan günler önce fark edebilmenin bir imkânı olmasa da, başta Japonya olmak üzere birçok ülke, depremin yıkıcı etkilerine karşı korunmanın ve tedbirli olmanın depremi önceden bilmek kadar faydalı olabildiğinin en somut örnekleri arasında.

Türkiye’deki depreme karşı sigortalı konutların oranı %47’ye yükseldi

DASK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı, 1-7 Mart Deprem Haftası sebebiyle yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Depreme karşı alınabilecek en etkili fiziksel tedbirlerin başında depreme dayanıklı binalar inşa etmek ve bütün binaları depreme dayanıklı hale getirmek gelir. Finansal önlemlerin en önemlilerinden biri de Zorunlu Deprem Sigortasıdır. Zorunlu Deprem Sigortası, her yıl artan sigortalılık oranıyla, Türkiye’nin depreme karşı hazırlıklarında kilit öneme sahip. 1999 yılında yalnızca 500 bin civarında, 2016 yılında ise 7,6 milyon olan deprem teminatlı konut sayısı, 2017 sonu itibariyle 8.4 milyona ulaştı. Türkiye genelinde sigortalılık oranı ise yüzde 47’ye yükseldi, bu oran 2016’da yüzde 43’tü. 2018 yılı sonunda ise poliçe sayısının 9 milyona ulaşması bekleniyor. Bugün Türkiye’de dakikada 15 kişi Zorunlu Deprem Sigortası yaptırıyor ve günde sadece 50 kuruş ayırarak konutları depreme karşı sigortalamak mümkün.”

DASK deprem önlemleri konusundaki yatırımlarına devam ediyor

DASK’ın diğer taraftan, afet yönetimi konusunda dünyaya referans olabilecek yatırım ve işbirliklerine devam ettiğini belirten Murat Kayacı şöyle devam etti: “Bunlardan biri DASK çatısı altında hayata geçirilen Afet Yönetimi Sistemi (AYS) projesi. Bu proje kapsamında, hasar tespitinin mobil cihazlarla yapılması konusundaki çalışmalar hız kazandı. Mobil Hasar Tespit Uygulamasının tam anlamıyla hayata geçmesiyle birlikte ise, hasar tespitleri artık çok daha hızlı ve hatasız bir şekilde gerçekleştirilebilecek. Hatta önümüzdeki dönemde hasar tespitinin sadece Mobil Hasar Tespit Uygulaması ile yapılması planlanıyor. İkinci olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yapılan bir protokolle, zorunlu deprem sigortasının sağladığı mesken güvencesiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bilgi, birikim ve teknik kapasiteleri AFAD AYDES altyapısı üzerinde birleştirilmesi planlanıyor. Böylece ülke genelinde oluşturulan hasar tespit kaynağı ile deprem sonrasındaki mağduriyetler hızlı bir şekilde giderilebilecek ve ülke genelinde kaynak tasarrufu sağlanacak. Üçüncü yatırım alanı ise, afet yönetimi sürecinin bir diğer önemli parçası olan Afet Çağrı Merkezi projesi. Son aşamasına gelmiş olan bu proje, gerekli altyapı hazırlıkları tamamlandıktan sonra, ihtiyaç duyulduğu zaman devreye alınabilecek.”

Dünyaya örnek olan bir sistem

Murat Kayacı DASK’ın hedefini şöyle özetledi: “DASK hayata geçirdiği projelerle Türkiye’yi deprem öncesi ve sonrasına dair bilinçlendirirken, sağladığı bilgi birikimi ve maddi teminatla depreme hazır, depremden sonra hızla toparlanan bir ülke yaratma hedefiyle çalışıyor. DASK poliçe adedi, sigortalılık oranı, havuzun büyüklüğü ve teknolojik altyapı gibi özellikleriyle doğal afet havuzları açısından diğer ülkeler nezdinde bir model olarak kabul ediliyor. Son yıllarda başta Pakistan, İran, Güney Kore, Kazakistan Azerbaycan, Özbekistan, Moğolistan, Romanya gibi ülkeler olmak üzere birçok ülke DASK’ın Türkiye’deki çalışmalarını model alıyor. DASK yetkilileri İngiltere, Japonya, Yunanistan, İtalya, Filipinler, Çin, Meksika, Makedonya, Ürdün, Fas, Arnavutluk, Endonezya, Romanya, Kuveyt, Azerbaycan gibi ülkelerden gelen kurumlara DASK’ı ve Zorunlu Deprem Sigortasını anlatıyor. DASK olası bir İstanbul depreminde hasarların tazmininde yeterli kaynak sunmanın yanı sıra, afetin tüm operasyonel sürecini etkin ve teknoloji rehberliğinde yönetmek amacıyla da hızla çalışıyor ve diğer ilgili devlet kurumlarıyla işbirlikleri geliştiriyor.”

En yüksek sigortalılık oranı yine Marmara’da

DASK’ın verilerine göre, bölgesel olarak incelendiğinde Marmara yüzde 57’lik sigortalılık oranı ile ilk sırada yer alırken, Marmara Bölgesi’ni yüzde 46 ile Ege ve İç Anadolu, yüzde 40 ile Akdeniz, yüzde 39 ile Karadeniz, yüzde 38 ile Doğu Anadolu ve yüzde 33 ile Güney Doğu Anadolu bölgeleri takip ediyor. Ayrıca deprem gerçeği ile yüzleşen illerde sigortalılık oranları daha yüksek seyrediyor. ZDS oranı en yüksek olan illerde ilk üç sırayı alan Düzce, Bolu ve Yalova bu durumu açıkça gözler önüne seriyor.

Kurulduğundan bu yana toplam 183 milyon TL hasar ödemesi

DASK’ın kurulduğu günden bu yana yaptığı hasar ödemesi miktarı bugün itibariyle 183 milyon TL’ye ulaştı. DASK poliçe sayısının artırılmasına yönelik çalışmalarının yanı sıra, afet dönemindeki hasar sürecini sorunsuz bir şekilde yürütebilmek için operasyonel kapasitesini artırmaya da en az büyüme kadar önem veriyor. En gelişmiş teknolojileri kullanarak tüm depremlerde kullanılabilecek bir altyapı kurmayı ve vatandaşların yaşamına kaldığı yerden devam etmesini sağlamak amacıyla bina zararının en hızlı şekilde tazmin etmeyi hedefliyor. Bu kapsamda ilgili devlet kurumları ve çağrı merkezleriyle birlikte geliştirdikleri protokollerle hem deprem bilincini artırmayı hem de kurumlar arası işbirliklerinin kapsamını genişletmeyi amaçlıyor.

Yorum yazın