Teknik kârda artış sürüyor

Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) açıkladığı 2014 yılının ilk yarısındaki bilanço sonuçlarına göre sigorta sektörü hayat dışında 535 milyon lira, hayat branşındaysa 225 milyon lira teknik kâr elde etti. Geçen yılın aynı döneminde teknik kâr hayat dışında 222 milyon, hayat branşındaysa 212 milyon lira olarak gerçekleşmişti. 2013’ün ilk yarısında 98 milyon lira zarar eden bireysel emeklilik sektörü, 2014’ün ilk altı ayını 67 milyon teknik zararla kapattı.

TSB verilerine göre, hayat dışındaki teknik kâr geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 140 oranında artarken, hayat branşında elde edilen kârsa yüzde 6 oranında arttı. Emeklilik şirketlerinin teknik zararıysa geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31 oranında azaldı.

TRAFİKTE ZARAR AZALIYOR

2014 yılının ilk altı ayında kasko branşında 468 milyon lira teknik kâr kaydedildi. Geçen yılın aynı döneminde 360 milyon lira kâr eden kasko branşının kârı böylece yüzde 30 oranında artmış oldu. Trafik sigortaları geçen yılın aynı döneminde 461 milyon lira zarar ederken, 2014 yılının ilk yarısında zararını yüzde 9 oranında azaltarak 418 milyon liraya düşürdü.

Yangın ve doğal afetler branşındaysa, 2014 yılının ilk altı ayında 166 milyon lira teknik kâr görüldü. Geçen yılın aynı döneminde 78 milyon lira kâr eden branşta kârlılık yüzde 113 oranında artmış oldu. Hastalık-sağlık branşında görülen zarar ise artış gösterdi. Geçen yılın aynı döneminde 7 milyon lira zarar eden branşın zararı yüzde 128 oranında artarak 16 milyon liraya ulaştı.

‘BEDENİ HASARLAR SEKTÖRÜ ZORLUYOR’

Teknik sonuçları değerlendiren TSB Genel Sekreteri Mehmet Kalkavan, bedeni hasarlar konusunun sektörün başını ağrıttığını söyledi. Eskiden ortalama 30 bin lira tazminat talebiyle açılan davaların artık 70 – 80 bin liradan açıldığına dikkat çeken Kalkavan, 200 bin lirayı bulan tazminat talepleriyle karşı karşıya kalındığını belirtti. Kalkavan, sektör olarak bu konuda kriterlerin oluşmasını ve tüm kararların bu kriterlere göre verilmesini talep ettiklerini ifade etti.

Doğrudan tazmin sistemine (DTS) dair beklentilerden de bahseden Kalkavan şunları söyledi: “Doğrudan tazminde bu sene sonunu hedefliyoruz. Belki biraz kayma olabilir. Ama biz 2015 yılının başında kullanılabilir hale getirmeyi planlıyoruz. Gönüllülüğe dayalı derken, büyük şirketlerin gireceğini varsayıyoruz. DTS ile trafik sigortasını satmak çok daha kolay olacak ve hizmet de bize göre zenginleşecek. Rekabeti olumlu yönde geliştiriyoruz.”

‘FİYAT REKABETİ YERİNİ KÂR ODAKLI ANLAYIŞA BIRAKTI’

Konu hakkında açıklamalarda bulunan Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken, 2014 yılının kârlılık açısından bir önceki yıla göre daha iyi sonuçlanacağını dile getirdi. “2014 yılına baktığımızda önceki yıllardaki aşırı fiyat rekabetinin yerini daha kâr odaklı bir anlayışa bırakmaya başladığını gözlemliyoruz. Ayrıca düşürülemeyen operasyonel giderlerin kâr marjlarındaki olumsuz etkisi de daha iyi anlaşılmaya başlandı” diyen Ülken, özellikle trafik sigortalarında, kaza tutanaklarındaki suistimallerin azaltılmasına yönelik adımların atılmasının da önemli olduğuna değindi.

‘KASKODA POZİTİF SONUÇLAR AZALARAK DEVAM EDER’

Sonuçları yorumlayan Ray Sigorta Genel Müdürü Levent Şişmanoğlu ise, hayat dışındaki kârlılığın tutar açısından yüksek olmasına rağmen, yüzde olarak yüksek olmadığını söyledi. “Burada bizim sektör olarak özellikle trafikte geçmiş dönemden gelen yükleri karşılık olarak defterlerimize almamız ve ödeyerek kapatmamız, trafiğin negatif sonuçlarında etkili oldu. Kaskoda ise; kasko frekansında, yani sigortalı araç sayısına göre gerçekleşen kaza adedinde son bir yıl içinde iyileşme oldu. Kaskodaki iyileşmede enflasyon civarında ve biraz altında artan yedek parça fiyatları da etkili oldu” diyen Şişmanoğlu, kaskoda pozitif sonuçların azalarak da olsa devam edeceğini, diğer branşlarda da belli kârlılık düzeylerinin sağlanacağını kaydetti.

‘SONUÇLAR KASKO VE YANGIN BRANŞLARI SAYESİNDE OLUMLU’

Yıl sonundaki sonuçların kasko ve trafik branşları tarafından belirleneceğinin altını çizen Türk Nippon Sigorta Genel Müdürü Dr. E. Baturalp Pamukçu, “Kasko ile yangın ve doğal afetler branşında geçmiş döneme göre görülen teknik iyileşme konsolide sonuçlarının da olumlu gelmesini sağladı” dedi. Buna rağmen kasko branşındaki küçülmenin süreceğini söyleyen Pamukçu, trafikteki zararın da yıl sonuna kadar devam edeceğini öngördü. Yangın ve doğal afetler branşında sigorta şirketlerinin yapmaya başladıkları doğru risk seçimi, değerlendirmesi ve fiyatlandırmasının 2014 yılının ilk yarısında teknik sonuçlara olumlu olarak yansıdığından bahseden Pamukçu, bu branştaki kârın yıl sonuna kadar süreceğini kaydetti.


Türkiye Sigorta Birliği Genel Sekreteri Mehmet Kalkavan:

Bedeni hasarlarda sigortacılık mantığına uymayan tazminatlar ödeniyor

Türkiye Sigorta Birliği Genel Sekreteri Mehmet Kalkavan, yılın ilk yarısı değerlendirildiğinde, hayat dışında yüzde 5 oranında kâr gözlendiğini belirtti. Kalkavan, “Genelde yüzde 5 ile 10 arası kâr hedeflenir. Yani, hedeflediğimiz kâr marjının alt sınırına girmiş oluyoruz. 2012 yılındaki o ciddi zarardan sonra olması gereken de buydu, umarım geriye gitmeyiz. Yıl sonuna kadar bu eğilim sürebilir. 2014’ün son çeyreğinde kötü bir senaryoyla karşılaşırsak ufak bir yavaşlama olabilir. Bugün baktığımızda trafik sigortasında primler reel olarak geriledi, buna bağlı olarak 2015 yılı trafik sigortası sonuçları bir miktar daha gerileyebilir. Aslında prim miktarı nominal anlamda gerilemedi, ancak araç ve poliçe sayısı artışına bağlı olarak poliçe başına düşen prim miktarı azaldı. Bunda trafiğe yeni giren araçların etkisi oldu. Primlerde de çok cüzi bir artış var. Ancak enflasyondan arındırdığımızda reel olarak bir küçülme mevcut” dedi.

‘BEDENİ HASARLARDA KRİTER ŞART’

Sektörün önemli baş ağrılarından bedeni hasar konusuna değinen Mehmet Kalkavan, eskiden ortalama 30 bin lira tazminat talebiyle açılan davaların artık 70 – 80 bin liradan açıldığına dikkat çekerek şunları söyledi: “200 bin lirayı bulan tazminat talepleriyle karşılaşıyoruz. Tazminat taleplerinin sigorta şirketlerinin taraf olduğu davaların benzer davalara göre daha yüksek tutarla karara bağlandığını görüyoruz. Biz sektör olarak kriterlerin oluşmasını ve tüm kararların bu kriterlere göre verilmesini talep ediyoruz. Bizim dediğimiz şu: ‘Ben hangi kritere göre ödeyeceksem belirlensin. Şu anda üç yıl sonra farklı bir kritere göre ödeme yapıyoruz.’ Bugünkü şartlarla bir prim hesaplıyoruz örneğin, sekiz ay sonra başka bir hesapla karşı karşıya kalıyorsunuz.”

‘TAZMİNAT HESAPLARINDA TAHMİNDE BİLE BULUNAMIYORUZ’

Mehmet Kalkavan, iki – üç sene öncesine kadar kendi kusuruyla vefat edenlere tazminat ödenmediğini hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Yargıtay karar alıyor ve ‘Vefat edenin kusuru var, ama geriye kalanların kusuru yok’ diyor. Geride kalanların mağduriyeti önemli ama bunun çözümü şu andaki uygulama olamaz. Bu durum şu şekilde çözüllebilir: Kamu otoritesi, ‘Vefat edenler kendi kusurlarıyla ölse de bunların çocukları ortada kalıyor, ben bu sürücülere ferdi kaza istiyorum’ diyebilir mesela. Oysa mevcut durumda hiç hesapta olmayan, sigorta tekniğiyle, hukukuyla alakalı olmayan kararlar veriliyor ve diğer mahkemeler bunu takip ediyor. Bir de 10 yıllık zaman aşımı konusu var. Son kararları duyan herkes geriye dönük tazminat talepleriyle geliyor. Biz sektör olarak 10 yıl geriden beklemediğimiz bir konuda ne kadar hasar geleceğini tahmin edemeyiz. Tazminatı hesaplarken, ‘Gündüz bir işte çalışıp 2 bin lira alıyordu, akşam da ek işe gidiyordu, oradan da bin lira alıyordu’ gibi hesaplamalar yapıyorlar. İki şahit tutuyorlar ve tazminat talebi artırılıyor. Madem ek işi var, o zaman vergilendirilmiş olması lazım, resmi kayıtlarla bu bilgilerin destekleniyor olması gerekir. Diğer türlü sebepsiz zenginleşmeye zemin sağlanır.”

100 bin liralık bir tazminata hükmedilen dosyayı avukat takip ettiği anda maliyetin yüzde 20 – 25 oranında arttığına işaret eden Mehmet Kalkavan, “Ardından yıllık faizi de geliyor. Arttıkça artıyor. Bu dava süreçleri mağdurun yakınlarına verilecek tazminat tutarını artırmaktan çok aracılara gelir sağlıyor. Sigorta şirketlerinin de yükünü artırıyor. Bazı şirketler uzlaşarak bu masrafları azaltmaya çalışıyor. Şirketlerin bu tür çabaları olmasa dosya sayıları çok daha fazla olacaktı. Şirketlerimiz zaten bu dosyaları ödeyeceklerini söylüyor. Bizim demek istediğimiz şu: Geliri net olsun, standartlar belli olsun ve mahkeme farklı bir hesap çıkartmasın. Mevzuatı olmadığı için takdire kalıyor. Ne ödeyeceğimiz belli olmalı. Yönetmelikse yönetmelik, mevzuatsa mevzuat olarak düzenlenmeli” dedi.

‘KAMU OTORİTESİNİN OLAYLARA DAHİL OLMASI LAZIM’

Trafik sigortalarındaki fiyatların nasıl olması yönündeki görüşlerini paylaşan Mehmet Kalkavan, mevcut fiyatlarla kâr edilemediği gibi başa baş noktasının bile yakalanamadığının altını çizdi.

Kalkavan, “Bizim şu an yaptığımız kâr zarar hesabı muhasebe yılı hesabıdır. Ancak bir yıldan kâr mı zarar mı ettik anlamak için o yıla gelen hasarları ayrı hesaplamak lazım. Bu anlamda 2014 yılında 2006 yılını kapatıyoruz diyebiliriz. Serbest piyasa dışında prim şu olacak, bu olacak denmesi bana göre doğru değil. Bugünkü primlerin yeterli olmadığını görüyoruz. Eskiden trafiğin bu kadar kötüye gitmemesinin sebebi, bedeni hasarların bu kadar yoğun olmamasıydı. Eskiden bedeni hasar talepleri bu kadar gelmiyordu. Özellikle Anadolu’daki insanların böyle bir şeyin var olduğundan haberleri yoktu. Ama bu alanda düzenlemelerin olması şart… Benim dava dosyalarında üzüldüğüm nokta şu ki ödediğimiz tazminatın hepsi o kişiye gitmiyor. Aracılara paylaştırılıyor. Zaten bu olmuş bir hasar ve biz bunu ödeyeceğiz. Ama primi bu olmamalı. Geçen seneki 38’lik artış üzerine bu sene dinlenmeye geçtik ama seneye yine bir oynama olacaktır” şeklinde konuştu.

‘KANUN BAZINDA YAPILIRSA DÜZENLEMELERDEN UMUTLUYUZ’

Mehmet Kalkavan sözlerini şöyle sürdürdü: “Kanun bazında yapılırsa düzenlemelerden umutluyuz. Çünkü mahkemeler de buna bağlı kalmak durumunda olacak. Doğrudan Tazmin Sisteminde (DTS) bu sene sonunu hedefliyoruz. Belki biraz kayma olabilir. Ama biz 2015 yılının başında kullanılabilir hale getirmeyi planlıyoruz. Gönüllülüğe dayalı derken, büyük şirketlerin gireceğini varsayıyoruz. DTS ile trafik sigortasını satmak çok daha kolay olacak ve hizmet de bize göre zenginleşecek. Müşterim benim verdiğim hizmeti beğenmiyorsa rakibime gitsin. Rekabeti olumlu yönde geliştiriyoruz.”

Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) pilot uygulamaya başlanan otomatik katılıma yönelik görüşlerini de paylaşan Mehmet Kalkavan, sözlerini şöyle tamamladı: “Çalışanlar, işe giriş bildirisiyle otomatik olarak sisteme katılacak. Katılımcı istemiyorsa bir ay sonra kendi isteğiyle sistemden ayrılabilecek. Şirketler sigorta şirketleriyle anlaşacak ama BES şu an için zararda. En büyük zararı da satış – pazarlama giderleri oluşturuyor. Ben satıyorum katılımcı şirketi değiştiriyor, iptal ediyor veya sistemde çok kalmıyor. Otomatik katılımla satış – pazarlama giderlerin azaltılması hedefleniyor. Katılımcılar eğer uzun süre BES’te kalmayacaksa, iki kere düşünüp sisteme öyle girmeli.”


Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken:

2014 yılı kârlılık açısından 2013’ten daha iyi sonuçlanır

Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken, 2014 yılının ilk altı ayında toplam prim üretiminin yüzde 5.75 artış ile 13 milyar 269 milyon lira olarak gerçekleştiğini söyledi. “Önümüzdeki dönemde, zayıf yatırım getirileri ve düşük faiz oranları sigorta sektörünü fiyatlandırma ve operasyonel yaklaşımlara yönelik farklı kararlar almaya zorlayabilir. Teknik kârlılık noktasında ise riske uygun fiyatlama ve dengeli portföy sağlanmasına yönelik çalışmalar hız kazanacak. 2014 yılına baktığımızda önceki yıllardaki aşırı fiyat rekabetinin yerini daha kâr odaklı bir anlayışa bırakmaya başladığını gözlemliyoruz” diyen Ülken, özellikle trafik sigortalarında, kaza tutanaklarındaki suistimallerin azaltılmasına yönelik adımların da atılması sonucunda 2014 yılının kârlılık açısından 2013’ten daha iyi sonuçlanacağını ifade etti.

Kârlılığı korumanın ve verimliliği artırmanın yollarından en önemlisinin hasar süreçlerinin denetimi olduğunun altını çizen Ülken, şunları söyledi: “Hasar süreçlerinin denetimi konusunda oluşturulan strateji planlarının odak noktası ise sahte hasarların engellenmesi ve müşteri memnuniyetinin sağlanmasıdır. Bu aşamada sektörün işbirliği içinde olduğu şirketler ve outsource edilerek alınan hasar hizmetleri de önemli bir rol üstleniyor. Tedarikçi firmaların, sigorta şirketlerinin süreçlerine uyum sağlamaları, hizmet, hız ve kalite seviyelerini en üst düzeye çıkarmaları ve müşteri memnuniyetini hedeflemeleri önemli konuların başında geliyor. Tüm bu koşullarda, önümüzdeki dönem beklenen iyileşmelerin yaşanması halinde, ideal kârlılık seviyelerinden söz edilebilir.”

‘REFAH SEVİYESİ ARTTIKÇA SİGORTA TALEBİ DE ARTAR’

Sigorta sektörünün, Türkiye’nin mevcut ekonomik büyümesinden hak ettiği payı alması için müşteri yönetim süreçlerinin öncelikli olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ülken, sigorta müşterilerinin davranışlarının anlaşılması ve gerekli stratejilerle müşteri değeri ile memnuniyetinin artırılmasının önem taşıdığını dile getirdi. Sigorta sektörünün, yabancı sermayeli şirketlerin girişiyle değiştiğini kaydeden Musa Ülken, sigortaya olan talebin az olduğu ülkemizde, refah seviyesi arttıkça sigortaya daha çok talep olacağından bahsetti.

“Sigortacılık eğitimi veren yüksekokul ve üniversitelere rağmen sektörde sigortacılık mezunu çalışan sayısı az. Sigorta sektöründe sigortacılık eğitimi almış kişilerin istihdam edilmesi gerekiyor. Halkın, sigortanın faydaları ve gerekliliğinin önemli olduğu konusunda bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi, sigortaya teşvik edilmesi, sektöre güvenin sağlanması lazım” diyen Ülken, sigorta yaptırma bilincinin, okullardaki eğitim programlarıyla öğretilmesinin de şart olduğunu vurguladı.

Acentelerin sigortalıyla olan diyaloğu üzerinde çalışması gerektiğine değinen Ülken, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu yolla müşteri memnuniyeti ve bağlılığı sağlanmalı. Sigorta şirketlerinin uyguladığı kalite yönetim sisteminin acentelere de uyarlanması doğru olur. Sektör, modern yönetim tekniklerinden faydalanarak rekabet üstünlüğü sağlayabilmeli, sigortalıya daha kaliteli hizmet verebilmeli ve hasarların zamanında karşılanabilmesi için teknolojik altyapısını geliştirmeli.”


Ray Sigorta Genel Müdürü Levent Şişmanoğlu:

Kaskodaki olumlu gidiş bozulabilir

Ray Sigorta Genel Müdürü Levent Şişmanoğlu, teknik sonuçlarda en pozitifin kasko, en negatifinse trafik olduğunu dile getirdi. Onun dışındaki branşların hemen hemen yeterli veya yetersiz olsa da belli bir kârlılık seviyesi sağladığından bahseden Şişmanoğlu, “Burada bizim sektör olarak özellikle trafikte geçmiş dönemden gelen yükleri karşılık olarak defterlerimize almamız ve ödeyerek kapatmamız, trafiğin negatif sonuçlarında etkili oldu” dedi. “Kaskoda ise; kasko frekansında, yani sigortalı araç sayısına göre gerçekleşen kaza adedinde son bir yıl içinde iyileşme oldu. Kaskodaki iyileşmede enflasyon civarında ve biraz altında artan yedek parça fiyatları da etkili oldu. Bazı dönemlerde yedek parça fiyatları çok daha fazla arttığı için çok ciddi yaralar almıştık sigortacılar olarak. Bu dönemde yedek parça fiyatları kabul edilebilir seviyelerde, genel enflasyon düzeyinde arttı. Bunlar bizim için pozitif sonuçlardı” diyen Şişmanoğlu, bundan sonra kaskoda azalarak pozitif sonuçların devam edeceğini, diğer branşlarda da yine belirli kârlılık düzeylerinin sağlanacağını öngördü.

 ‘BAZI RİSKLER ÖLÇÜLEMİYOR’

Sigorta şirketlerinin hep riske göre fiyat verdiğini, ancak Türkiye’de istatistik eksikliğinden dolayı ölçülemeyen riskler olduğunu kaydeden Şişmanoğlu şunları söyledi: “Geçmiş hikayeleri istenilen detayda kayıt edemediğimiz için yine ölçemediğimiz riskler vardı. Hiç bilemediğimiz hukuksal değişikliklerden dolayı hem de geriye dönük hukuksal değişikliklerden dolayı yine ölçemediğimiz, öngöremediğimiz, sonradan öğrendiğimiz konular bizim riski doğru ölçmemizi engelleyen faktörler olarak karşımıza çıktı. Tüm meslektaşlarımın teminat verebildikleri riskleri doğru ölçtüğüne inanıyorum. Hep bilinmeyen bir pay olabilir ama ülkemizde sanıyorum bu biraz daha yüksek oluyor. Bu da sonuçlara olumsuz yansıyor.”

‘ÜRETİMDEKİ GERİLEME FİYATLARDAN KAYNAKLANIYOR’

Ülkemizde hayat dışı prim büyümesinin haziran sonunda yaklaşık yüzde 9 oranında olduğunu aktaran Şişmanoğlu, enflasyonun da yüzde 9.30 olduğunu söyledi. “Bir de bu ülkenin ekonomik reel büyümesi var yaklaşık yüzde 4 gibi. O zaman beklenen en azından her şey aynı kalsa bile yüzde 14 gibi bir büyüme olması lazım nominal olarak, ki geçen seneki kadar sigortalımızla aynı işleri yenilesin. Büyüme bunun altında olduğuna göre, demek ki bazı işleri sigortalayamamış veya her poliçeyi yenilediysek, biraz daha ucuza yenilemişiz demektir” diyen Şişmanoğlu, bunun özellikle kasko için ve trafik için doğru olduğunun altını çizdi.

2014’ün ilk altı ayını geçen senenin aynı dönemiyle karşılaştıran Şişmanoğlu, sigortalı araç sayısının yüzde 8’den fazla, alınan priminse yüzde 2.30 oranında arttığına değindi. Bunun, ortalama poliçe başına düşen primlerin yaklaşık yüzde 5.5 kadar düşürüldüğü anlamına geldiğinden bahseden Şişmanoğlu, “O zaman da ekonomik büyüme + enflasyon kadar büyümeyi gerçekleştiremeyeceksiniz demek. Hem kaskoda hem trafikte geçen yılki ortalama primleri sağlayamadığımız için bu yılki büyüme sadece enflasyon kadar. Ekonomik büyümeden pay alamadığımızı görüyoruz. Burada en önemli faktör motor ortalama primlerinin artmayıp aksine azalmış olması” diye konuştu.

‘ESKİDEN GELEN DAVALAR TRAFİKTE ZARARI BÜYÜTÜYOR’

Şu anda haziran sonuçlarıyla kaskonun teknik sonuçlarının geçen yılki düzeyinde devam ettiğini ifade eden Şişmanoğlu, bu durumun olumlu olduğunu vurguladı. “Ancak trafik branşındaki olumsuz sonuçlar daha çok geçmiş yıllardan gelen ve bizim hukuk dosyaları dediğimiz aleyhte açılan dava dosyalarındaki son güncellemeleri muallak rezervlerine yansıtmamızla gerçekleşen bir zarar yaşanıyor. Ancak bu şu demek değil, 2013 ve 2014 yılında yapılmış trafik poliçeleri zararlı demek değil” diyen Şişmanoğlu, yine de, 2004 yılına kadar giden muallak düzeltmelerinin şu anda muhasebelerde teknik sonuçlarını olumsuz yönde etkilediğine dikkat çekti.

“Kaskoda da çok pozitif seyreden tabloda, muhtemelen enflasyonun da baskısıyla, yılın ikinci yarısından sonra primlerin artmadığına tanıklık ediyoruz. Dolayısıyla yılın ikinci yarısıyla birlikte bu kadar olumlu olmaya devam etmeyecektir. Tüm sektör adına dikkatli olmakta fayda var. Primlerin enflasyonun getirdiği yükü karşılayacak kadar artmasında fayda olur sigorta şirketleri açısından” şeklinde konuşan Şişmanoğlu, buna dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

 ‘RAY SİGORTA’NIN REZERVLERİ GÜÇLÜ’

İlk yarı yıl sonuçlarını Ray Sigorta açısından da değerlendiren Şişmanoğlu, şunları söyledi: “Bizim açımızdan da sektörde olduğu gibi trafik sigortaları geçmiş dönemlerin yüklerinin realize olduğu, neredeyse her ay 1.3 milyon liralık 5, 6 veya 7 sene öncesinden dosyaların realize olduğu bir branş oldu. Bu yükü temizlemek gerekiyor. Bir kısmı yasal durumdan kaynaklanıyor, diğer kısmı geçmişte açılan dosyalar için ayırdığımız karşılıkların beklediğimizin üstünde gerçekleşmesinden kaynaklanıyor. Bu sektörel bir sorun olarak şu an karşımızda. Bir kısım şirketler biraz daha yüksek rezervle daha az darbe alıyorlar. Ben Ray Sigorta açısından karşılıklarımızın oldukça kuvvetli olduğunu bildiğim için, meslektaşlarımın da bu noktada bizim gibi düşündüğünü bildiğim için, hepimizin en az zararla veya diğer branşların pozitif sonuçlarıyla örtülebilecek kadar zararlarla trafik branşındaki negatif gelişmelerin geçmesini ümit ediyorum.”


Türk Nippon Sigorta Genel Müdürü Dr. E. Baturalp Pamukçu:

Yıl sonundaki sonuçları kasko ve trafik belirleyecek

Türk Nippon Sigorta Genel Müdürü Dr. E. Baturalp Pamukçu, kaskoda görülen teknik iyileşmenin konsolide sonuçlarının olumlu olmasına yön verdiğini dile getirdi. 2014 yılının ilk yarısını kasko ve trafik sigortaları dışında da değerlendiren Pamukçu şunları söyledi: “Hayat dışı toplam sigorta prim üretim hacminin yüzde 13.8’ini oluşturmakta olan hayat / sağlık branşında yüzde 1.1 oranında teknik zarar oluştu. Hayat dışı toplam sigorta prim üretiminde yüzde 16.8 paya sahip olan yangın ve doğal afetler branşındaysa yüzde 29.8’lik teknik kâr görülüyor. Mühendislik sigortalarında ise teknik kârlılık yüzde 28.2 olarak gerçekleşti. Görüldüğü üzere, kasko ile yangın ve doğal afetler branşında geçmiş döneme göre görülen teknik iyileşme konsolide sonuçlarının da olumlu olmasına yol açtı.”

 ‘KASKODAKİ KÜÇÜLME SÜRECEK’

Sektörün son dönemlerde özellikle kasko branşında giderek artan bir çabayla ve kararlılıkla doğru risk seçimi, dengeli portföy dağılımı, riske uygun fiyatlama, hasar maliyetlerini düşürücü yönde alınan tedbirlerle teknik kârlılığı olumlu yönde etkileyecek adımlar attığını kaydeden Pamukçu, “Elbette ki, alınan tüm önlemlerin yanı sıra, kasko branşında yapılan düzenlemelerin hayata geçirilmesi birtakım değişiklikleri ve revizyonları da beraberinde getirdi” diye konuştu.

Kârlılığı olumlu yönde etkileyen en önemli değişikliğin, hasar tazmininin ne şekilde gerçekleştirileceği, tedarikin yapılacağı parça türü ve onarımın hangi servis veya tamirhanede yapılacağı hususunun poliçelerde yazılmaya başlanması olduğunu düşünen Pamukçu, bu değişikliğin, sigortacı ile sigortalılar arasındaki uyumun geliştirdiğini ve daha da önemlisi karşılıklı mutabık kalınarak, sigortacıya doğru fiyatlama imkanı verdiğini dile getirdi. Bu olumlu gelişmelere rağmen tablonun olumsuz olduğuna değinen Pamukçu, “Bu branştaki küçülmenin, yıl sonuna kadar devam eden bir eğilim göstereceğini tahmin ediyorum” dedi.

 ‘TRAFİK SİGORTALARINDAKİ ZARAR YIL SONUNA KADAR DEVAM EDER’

2014 yılı sonuna kadar trafik sigortalarında zararın aynı oranlarda devam edeceğine inanan Pamukçu, bu branştaki zararın en büyük nedeninin bedeni hasarlar olduğuna dikkat çekti. Bedeni hasarların tazminatıyla ilgili hesaplamalarda standartların belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Pamukçu, bu şekilde hak sahiplerine ödenecek meblağların uzun mahkeme süreçlerine bağlı kalmadan belirlenebileceğini söyledi.

“Bunun yanında, trafik sigortaları içinde bedeni hasarlar nedeniyle uğranılan kayıpların tazmin edilmesi sürecinde yapılan müracaatların çok küçük bir kısmı doğrudan hak sahipleri veya mağdurlar tarafından yapılmakta olup, bu başvuruların çoğunun hiçbir denetime tabi olmayan aracı kişi ve firmalar tarafından yapıldığı görülüyor” diyen Pamukçu, şöyle devam etti: “Hasar takibi yapan aracılık faaliyetlerinin yasal bir çerçeve içerisine sokulması ve mağdurlar ile sigortacılar arasında doğrudan temasın önünün açılmasını sağlayacak düzenlemelerin yapılması gerekiyor.”

Bunlara ek olarak Geçici ya da Sürekli Bakıcı Giderleri adı altında sektörün maruz kaldığı tazminat taleplerinin, SGK’ya devredilen Tedavi Giderleri teminatından karşılanmasına ilişkin hukuki kararların sigorta koruması dışına alınması veya tedavi teminatı limiti kapsamı dışında bırakılması gerektiğini ifade eden Pamukçu şunları söyledi: “Trafik sigortalarında hâlâ yetersiz, daha doğrusu eksik fiyatlamanın olduğunu söyleyebiliriz. Bir yandan şirketlerin bu teminat dolayısıyla üzerlerinde taşıdıkları sorumluluklar artarken, primlerin aynı oranlarda artmaması, bedeni tazminat ödemelerindeki artış bu branştaki zararı körüklüyor.”

‘YANGIN BRANŞI KÂRLILIĞINI YIL SONUNDA DA KORUR’

Yangın ve doğal afetler branşında sigorta şirketlerinin yapmaya başladıkları doğru risk seçimi, değerlendirmesi ve fiyatlandırmasının 2014 yılının ilk yarısında teknik sonuçlara olumlu olarak yansıdığından bahseden Pamukçu, bu branşta bu yapının bu şekilde devam etmesi durumunda yıl sonunda da bu branştaki teknik kârlılığın yüksek olacağını belirtti.

“Genel sorumluluk branşının teknik sonuçlarını, 2014 yılının ilk altı ayıyla birlikte 2013 sonu ve 2014 yılının ilk çeyreğiyle değerlendirdiğimizdeyse bütün dönemlerde sonuçların olumsuz olduğunu gözlemliyoruz. Bu branşta 2013 sonunda 143 milyon lira, 2014 yılının ilk çeyreği sonundaysa 80 milyon lira teknik zarar gerçekleşti. Genel sorumluluk branşında 2014 yılı ilk yarısını geçen senenin aynı dönemine göre değerlendirdiğimizde hasar frekansının ve gerçekleşen hasar rakamlarının arttığını görüyoruz” diyen Pamukçu, yıl sonunda bu branşta gerçekleşecek teknik zararın geçen seneden yüksek olmasının beklenebileceğini kaydetti.

“Bütün bu gelişmelerle birlikte ilk altı aylık veriler ışığında 2014 yılı sonunda sigorta sektörünün konsolide sonuçlarındaki teknik kâr veya zarar gerçekleşmesi, özellikle trafik ve kasko sigortalarındaki teknik sonuçlara paralel olur. Bunun yanında, bu branşları yangın ve doğal afetler branşının olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum” diyen Pamukçu, 2014 yılının sonunda toplam üretimin reel anlamda pozitif olması ve sektörün enflasyon üzerinde bir büyüme göstermesi durumunun sonuçlara da olumlu olarak yansıyacağının altını çizdi.

 

Yorum yazın