Sigortacılıkta yeni endişeler ‘düşük faiz’ ve ‘siber risk’

Londra merkezli “Finansal İnovasyon Çalışmaları Merkezi” (CSFI) sigorta sektöründe öne çıkan riskleri belirlemek için PwC’nin sponsorluğunda bir anket gerçekleştirdi. “Banana Skins” (Muz Kabukları) adı altında gerçekleştirilen ve her iki yılda bir yapılan çalışmaya 54 ülkenin sigorta sektöründen 806 kişi katıldı.
2015’in ilk yarısında sigorta sektörünün karşılaştığı en ciddi riskleri belirleyen çalışmaya göre, ankete katılanlar 2013 yılında yapılan bir önceki çalışmaya kıyasla daha karamsar bir tablo çizdi. Bu tablo, sektörün kontrol edemeyeceği, makroekonomik ya da politik ortam gibi dış etkenlerden kaynaklandı.

SEKTÖR RİSKLERE HAZIR
Katılımcılara, anket sonucu belirlenen risklere karşı ne kadar hazırlıklı oldukları da soruldu. 1 puanın çok az, 5 puanın iyi olduğu anketten ortalama 3.2 sonucu çıktı. Bir önceki çalışmada, bu puan 2.95 olarak belirlenmişti.
Sektörü en çok endişelendiren risk yine regülasyon oldu. Daha sağlam düzenlemelerin getireceği avantajlar konusunda herkes hemfikir de olsa, düzenlemelere uyum ve uyum sürecinde oluşacak ekstra maliyetler sektör için en büyük risk olarak başı çekiyor. 2011 ve 2013’te yapılan çalışmada da listenin tepesine yerleşen regülasyon, özellikle de Avrupa Birliği’nde yürürlüğe girecek olan Solvency II sebebiyle sektörde endişe yaratıyor. Bu tür regülasyon girişimlerinin pazar için maliyetli olduğuna ve şirket yönetimlerini kârlılığa odaklanmaktan alıkoyduğuna inanılıyor.
Anketin sonucunda, ikinci en büyük risk makroekonomi olarak belirlendi. Ankete katılanlar, küresel ekonominin çok da iç açıcı görünmediği hakkında genelde hemfikir. Genel olarak, dünyadaki kötü ekonomik koşulların küresel sigorta sektörünü düşük büyüme oranları, devam eden düşük faiz oranları ve zorlu pazar koşulları yaratarak kötü bir şekilde etkileyeceği düşünülüyor.

DÜŞÜK FAİZ ORANLARI VE SİBER RİSK İLK KEZ LİSTEDE
Listedeki üçüncü risk olan faiz oranları, ilk kez Banana Skins’e giren risklerden. Uzun süredir düşüklüğünü koruyan faiz oranları, sektörde birtakım değişiklikleri tetikleyebilecek önemli bir risk. Düşük faiz oranları, sigortacıları birçok farklı açıdan etkiliyor. Yatırım gelirleri düşüyor, sermayenin değeri azalıyor ve geleneksel iş uygulamalarına zarar veriyor. Ancak katılımcılar en çok, düşük faiz oranlarının sonucunda kârlılığın azalması konusunda korkuyor.
Listeye ilk kez girenler arasında dördüncü sırayı tutan siber riskler de vardı. Katılımcılar, özellikle yazılım hatası ve veri güvenliğinin ihlali konusunda oldukça endişeliydi. Kuzey Amerika, Afrika ve İngiltere’de risk listesinin en tepesinde siber riskler vardı. Endişenin esas kaynağı, sigortacıların depoladığı sürekli çoğalan verilerin güvenliği oldu. Katılımcıların çoğu ciddi bir veri ihlali olmasının kaçınılmaz olduğuna inenğyır. Ancak, bunun sonucunda hasarın nasıl bir boyutta olacağına dair bir tahminde bulunamıyor. Sigorta sektörü, siber suçlulara ve tehdidin sürekli değişen doğasına karşı oldukça savunmasız bir konumda. Sayıları giderek artan siber saldırılar da sektörü tehdit eden bu riske çok daha ciddi bir boyut katıyor.
Listede beşinci sıraya yerleşen yatırım performansı riski, son yedi yıldır görülen kötü yatırım performansları sebebiyle hâlâ ilk onda. Sektörün sigortacılıktan elde ettiği gelir azaldıkça, yatırım gelirleri daha fazla önem kazanıyor. Düşük yatırım performansının yarattığı endişe sadece yatırım gelirlerinin azalmasından kaynaklanmıyor, aynı zamanda sigortacıları düşük yatırım performansını telafi etmek için yeni riskler altına girmek zorunda bırakması da sektörde endişe yaratıyor.

TEKNOLOJİK GELİŞMELER HEM DEĞİŞİMİ HEM ENDİŞEYİ TETİKLEDİ
2013 yılında gerçekleştirilen ankette 15’inci sırada olan değişimin yönetilmesi riski, bu yıl birden altıncı sıraya yükseldi. Bu yükselişe, sigorta sektöründeki değişimin hızlanması ve bu değişimin geleneksel modeller ile iş uygulamalarını devre dışında bırakacağı algısı yol açtı. Teknoloji, genelde yeni pazarların gelişmesindeki tetikleyici kuvvet olarak görülüyor, hem müşterilerin taleplerini hem de geleneksel rekabeti baştan sona değiştirdiğine inanılıyor. Sigortacıların değişime ayak uydurması gerekliliği yeni bir şey değil, ancak adaptasyonun çok hızlı bir şekilde sağlanması gerekliliği sektörde değişime duyulan korkuyu artırıyor.
Listenin yedinci sırasında getiri garantili ürünler göze çarpıyor. Faiz oranlarının uzun zamandır düşük seviyelerde seyretmesi, faiz oranlarının hâlâ yüksek olduğu dönemlerde sabit getiri oranlarına sahip garantili birikimli ürünler satan sigortacılar için ciddi bir sorun teşkil ediyor. Bu sigortacıların büyük bir kısmı, yatırımlardan da yeterince gelir elde edemedikleri için bu koşullar altında zarar ediyor. Ankete katılanlar arasında, bu durumun, birkaç sigortacının iflasına yol açacağı görüşü hakim.
Dağıtım kanallarının yarattığı risk de sekizinci sırada. Sigortacılar, yeni dağıtım kanallarını yeterince başarıyla yönetemedikleri ve gelişen teknolojiyle uyum sağlayamadıkları konusunda endişe duyuyor. Genel kanı, değişimin önünün geleneksel dağıtım kanalları tarafından tıkandığı yönünde.

DOĞAL AFET RİSKİ SIRALAMADA GERİLEDİ
2013 yılında yayınlanan bir önceki Banana Skins raporunda beşinciliği taşıyan doğal afet riski, 2015’in ilk yarısında dokuzuncu sıraya düştü. Ancak çalışmayı gerçekleştiren CSFI, anketin yarısı tamamlanmışken gerçekleşen Nepal depreminin, sonuçlara normalde olması gerekenden çok daha az etki ettiğini açıklıyor. Yine de, iklim değişikliklerinin yarattığı risk de doğal afet riskini tetikliyor. İklim değişiklikleri sebebiyle doğal afetlerin sıklığının artacağı ve afetlerin daha fazla hasara yol açacağı düşüncesi sektörü endişelendiriyor. Sektöre hakim olan bir diğer endişe de, doğal afet teminatı sağlamak için verilen fiyatların olması gerekenin çok altında olduğuna dair.
Listenin onuncu sırasındaysa risk yönetiminin kalitesiyle ilgili riskler bulunuyor. Bu riskin son birkaç yılda giderek azaldığı gözlemleniyor. Birçok katılımcı, sigorta şirketlerinin bu alandaki bilgisini ve yeteneklerini geliştirdiğini ifade ediyor. Yine de, risk yönetiminin ciddiyeti konusunda çeşitli endişeler sürüyor. Birçok kişi risk sistemlerinin piyasadaki çeşitli zorlukların karşısında başarıyla durup duramayacağı konusunda emin olamıyor. Yine de, iyileşen risk yönetimi profili sektörde daha iyimser bir hava esmesine yol açıyor.
Türk sigorta sektöründeki yöneticiler de anketten çıkan sonuçlara katılıyor. Türkiye’den de ilginin yüksek olduğu ve 46 sigorta profesyonelinin katıldığı anket sonuçlarının ülkemizdeki riskleri de yansıttığı düşünülüyor. Yine de, risklerin sıralamada farklılık gösterebileceğine inanılıyor. Bu hususta fikrini aldığımız yöneticiler, gelişmekte olan ülkelerde politik risklerin de ön plana çıktığı konusunda da hemfikir.

DÖRT YENİ RİSK İLK KEZ LİSTEDE
Banana Skins 2015’te, listede kendilerine ilk kez yer bulan dört yeni risk de dikkat çekti. Bunlardan biri olan yüksek faiz oranları, listeye üçüncü sıradan girdi. Özellikle hayat sektöründe bir türlü inmek bilmeyen yüksek faiz oranları büyük endişe yarattı. Yeni risklerden biri de listenin dördüncü sırasına yerleşen siber riskler oldu. Hayat dışında listenin en tepesine oturan siber riskler, ankete katılanları özellikle muhtemel veri güvenliği ihlalleri ve yazılım hataları sebebiyle korkutuyor. Listeye ilk kez 13’üncü sıradan giren pazar koşulları da özellikle reasürörleri endişelendiren bir risk oldu. Fazla kapasite riski ve bunun sigortacıların marjları üzerine bindireceği olası yük, pazar koşullarının bir risk olarak listede kendisine yer bulmasına yol açtı. Listede ilk kez görülen bir diğer risk de, 20’nci sıradaki sosyal değişim oldu. Toplumdaki sosyal değişimlerin, sigortacıları sürekli mevcut sosyal duruma uygun yeni ürünler üretmek zorunda bırakması ve bunun doğru bir şekilde yapılamama olasılığı da bir risk olarak ilk kez listeye girmiş oldu.

DEĞİŞİMLER ENDİŞE YARATMAYI SÜRDÜRÜYOR
2015’in ilk yarısında global sigorta sektörünü en çok endişelendiren risk yine regülasyon oldu. 2011 ve 2013’te yapılan Banana Skins çalışmasında da listenin tepesine yerleşen regülasyon, özellikle Avrupa Birliği’nde yürürlüğe girecek olan Solvency II sebebiyle sektörde endişe yaratıyor. Aşağıda, global pazarı en çok endişelendiren ilk 25 risk yer alıyor.
1. Regülasyon (1)
2. Makroekonomi (3)
3. Faiz oranları (-)
4. Siber risk (-)
5. Yatırım performansı (2)
6. Değişimin yönetilmesi (15)
7. Garantili ürünler (6)
8. Dağıtım kanalları (11)
9. Doğal afetler (5)
10. Risk yönetiminin kalitesi (7)
11. İş uygulamaları (4)
12. Yönetimin kalitesi (8)
13. Pazar koşulları (-)
14. Uzun vadeli sorumluluk riskleri (9)
15. Yetenek (19)
16. Siyasi müdahale (10)
17. Ürün geliştirme (20)
18. İtibar (14)
19. İklim değişikliği (18)
20. Sosyal değişim (-)
21. Kurumsal yönetim (17)
22. Sermayenin ulaşılabilirliği (16)
23. Terörizm (27)
24. Çevre kirliliği (26)
25. Karmaşık ürünler (23)

Not: Her riskin yanında, bundan önce yapılan son çalışmada riskin kaçıncı sırada olduğu görülüyor.

HAYAT BRANŞINDA EN BÜYÜK RİSK FAİZ ORANLARI
Hayat branşında en büyük endişeyi düşük faiz oranları ve bunun birikimli ürünler ile yatırım gelirleri üzerindeki etkisi yaratıyor. Sektöre dair temel korkular siber risklerin artması ve dağıtım kanalları, rekabet ve fiyatlandırma gibi altyapıyı etkileyen değişimler etrafında şekilleniyor. Hayat branşında öne çıkan 10 risk sağda görülebilir:
1. Faiz oranları
2. Makroekonomi
3. Regülasyon
4. Garantili ürünler
5. Yatırım performansı
6. Siber risk
7. Dağıtım kanalları
8. Değişimin yönetilmesi
9. İş uygulamaları
10. Siyasi müdahale

HAYAT DIŞINDA SİBER RİSKLER ÖN PLANDA
Giderek artan siber saldırılar ve sürekli devam eden doğal afetler hayat dışında öne çıkan riskler arasında. İklim değişikliği de ilk 10’da yerini alıyor. Diğer sektörlerde olduğu gibi, yeni regülasyonların yarattığı endişe hayat dışında da büyük yer tutuyor. Hayat dışında, yatırım performansı hayat branşında olduğu kadar korkutmuyor. Hayat dışındaki ilk 10 risk sağda incelenebilir:
1. Siber risk
2. Doğal afetler
3. Regülasyon
4. Değişimin yönetilmesi
5. Makroekonomi
6. Faiz oranları
7. Dağıtım kanalları
8. Yönetimin kalitesi
9. İklim değişikliği
10. Yatırım performansı


 

AIG Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Sema Bulutlu: Korumacı bir ekonomik ortam risk teşkil ediyor

“Özellİkle gelişmekte olan ülkelerde, uluslararası sigorta operasyonlarına kısıtlama getirebİlecek korumacı bir ekonomik ortam risk olarak değerlendirilebilir. Türk sigorta sektörü de sıkı düzenlemelerle dolu bir ortama ayak uydurmaya çalışıyor.”

AIG Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Sema Bulutlu, Banana Skins çalışmasının ortaya bazı ilginç gerçekleri çıkardığını ifade etti. Önümüzdeki dönemde özellikle gelişmekte olan ülkelerde, uluslararası sigorta operasyonlarına kısıtlama getirebilecek korumacı bir ekonomik ortamın da risk olarak değerlendirilebileceğini belirten Bulutlu, “Özellikle Türk sigorta sektöründe sermaye yeterliliğinden dağıtım kanallarına verilen komisyon oranları, belirli sigortalarda fiyatlama tekniğinden satış şekline kadar birçok şey üzerinde sıkı düzenlemelerle dolu bir ortamla baş etmeye çalışılıyor. Sektör, diğer taraftan, sigortacılığın geliştirilmesi için elinden gelen çabayı gösteriyor” diye konuştu.
Gelişmekte olan pazarların potansiyel müşteriler açısından sigorta dünyasına önemli fırsatlar sunmaya devam ettiğini kaydeden Bulutlu, buna karşın, bu marketlerde bile gittikçe korumacı hale gelen bir ortamın oluştuğuna dikkat çekti. Sigorta şirketlerinin sermayesini optimize etmeye, operasyonel esnekliği artırmaya, maliyetlerini kontrol altında tutmaya ve hatta düşürmeye odaklanacağı bir ortam içerisine girdiğine değinen Bulutlu, önümüzdeki dönemde ciddi bir salgın durumunun hem ekonomilere zarar vermesi hem de sosyal bir karmaşaya sebep olması riski bulunduğunu dile getirdi.

‘AB’NİN DAĞILMASI DA OLASI RİSKLER ARASINDA’
Küresel çapta etkileri büyük derecede hissedilecek olan deprem, tsunami ve yanardağ gibi doğal afet risklerinin de sektörü etkileyecek diğer ekstrem riskler arasında görüldüğünü söyleyen Sema Bulutlu, sözlerine şöyle devam etti: “Ayrıca ekonomik dalgalanmalar, bankacılık sektöründe oluşabilecek krizler, altyapı sorunları, ülkemizin de şu anda içinde bulunduğu ve mücadele ettiği terör olayları ve bunların ötesinde Avrupa Birliği’nin dağılması da olası riskler arasında görülüyor.”
Tüketicinin sigorta sektörüne olan güvenini sağlamak için sigortacıların pazarda oluşturabileceği sonuçların etkili bir temel oluşturacağını vurgulayan Bulutlu, “Değişen tüketici davranışlarına sektör tarafından acil çözümler sunulması ve dijital sigortacılık geliştirilirken geleneksel dağıtım ağının bundan olumsuz etkilenmemesi için dengenin sağlanması, sigorta şirketlerinin en önemli riski olacak. Sektörün, sosyal medyanın hızına paralel bir hızda çözümler sunabilmesi, diğer yandan etkisi kısa vadeli bir mecra için harcanacak yatırım maliyetinin dengesini kurgulayabilmesi de sigorta sektörünün bir diğer riskli alanı” dedi.
Operasyonel çeviklik ve esnekliğin, şirketlerin diğerleri arasından sıyrılabilmesinde önemli bir katma değer olacağından bahseden Bulutlu sözlerini şöyle tamamladı: “Siber güvenlik, risk yönetimi, teknoloji kullanımı, yeteneklerin istihdam edilmesi ve korunmasının sağlanması, devletle ilişkiler, küresel ısınma, suistimalli hasarlarla mücadele, uzun kuyruklu sorumluluk hasarlarının takibi ve rezervi, kaliteli yönetim becerilerinin ve liderlerinin azlığı da diğer risklerden.”

 


 

GeneralI Sigorta Teknik ve Reasürans Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer: Sonuçlar Türkiye için de geçerli

“Ankette yer alan sonuçların, genel anlamda Türkiye için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Özellİkle hayat dışı katılımcıların sıralamasında ilk üçte yer alan regülasyon, makroekonomik koşullar ve siber riskler ülkemiz için de önemli riskler arasında.”

Generali Sigorta Teknik ve Reasürans Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tümer, Banana Skins 2015’ten çıkan sonuçları değerlendirdi. En önemli bulduğu riskleri sayan Tümer, “CSFI tarafından yapılan ankette belirtildiği gibi devletin yapmış olduğu regülasyon değişiklikleri, sigorta şirketlerini ve müşterilerini etkileyen makro-ekonomik göstergeler; siber riskler, farklılaşan dağıtım kanalları ve küresel dengenin bozulmasının da etkisiyle artan doğal afetlerin en önemli riskler arasında olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
Anket sonucunda belirlenen risklere katıldığını ifade eden Tümer, buna karşın, ülkeler bazında bu risklerin sıralamasının önemli değişiklikler gösterebileceğini belirtti. Tümer, bunun nedeni olarak da ülkelerin bulunduğu coğrafya, ekonomik durum gibi sebeplerle bazı risklerden daha fazla etkilenmesini, diğerlerindense nispeten daha az etkilenmesini gösterdi.

‘GLOBALDEKİ İLK ÜÇ RİSK TÜRKİYE’DE DE GEÇERLİ’
Türkiye’den de ciddi bir katılımcı sayısı olan ankette yer alan sonuçların, genel anlamda Türkiye için de geçerli olduğunu kaydeden Tümer, özellikle hayat dışı katılımcıların sıralamasında ilk üçte yer alan regülasyon, makroekonomik koşullar ve siber risklerin ülkemiz için de önemli tehditler arasında yer aldığını vurguladı.

‘RİSKLERİN SIRALAMASI FARKLILIK GÖSTEREBİLİR’
Ülkemize özel, listede göremediğimiz riskler olduğunu düşünmediğinin altını çizen Tümer, bununla birlikte, risk sıralamasının her ülkeye göre farklılık göstereceğini dile getirdi.
Tümer, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Yani bazı riskler ülkemiz için daha üst sıralarda yer alırken, bazıları ise daha alt basamaklarda kendine yer buluyor. Bizi en çok endişelendiren riskleri regülasyon değişiklikleri, makroekonomik durum, siber riskler, doğal afetler, uzun süreli sorumluluklar ve farklılaşan dağıtım kanalları şeklinde sıralayabiliriz. Bu risklerin sadece sigortacıların önceden alacağı önlemlerle elimine edilmesi çok da mümkün değil. Bu durum da endişelenmemize sebep oluyor.”

‘BANANA SKINS’E TÜRKİYE’DEN DE İLGİ VAR
54 ülkenin sigorta sektöründen 806 kişinin katıldığı Banana Skins 2015 çalışmasına Türkiye’den de 46 kişi katıldı. Bu sebeple, görüşünü aldığımız yöneticiler ortaya çıkan anket sonuçlarının ülkemiz için de geçerli olduğuna inanıyor, ancak sıralamanın farklı olabileceği düşünülüyor. Listedekinden farklı olarak gelişmekte olan ülkelerde, aynı zamanda Türkiye’de de politik riskler ile ortalama yaşam süresinin uzamasının da önemli riskler arasında olduğuna inanılıyor.


EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Kıdemli Müdürü Adlan Erden: Gelişmekte olan ülkelerde politik riskler başı çekiyor

“Gelişmekte olan ülkelerin risklerine genel olarak bakarsak, bunların en başında politik riskler yer alıyor. Bunu kurumsallaşma ve sigortacılığın doğasından kaynaklanan fiyat rekabeti gibi riskler takip ediyor.”

EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Kıdemli Müdürü Adlan Erden, Banana Skins 2015’ten çıkan sonuçların çok şaşırtıcı olmadığını ifade etti. Son üç yıldır Avrupa sigorta piyasasının yeni mevzuat uygulamaları ve belirsizlikleri nedeniyle ciddi sıkıntı yaşadığını aktaran Erden, bu nedenle stratejik kararlar ve yatırımlar konusunda Avrupalıların tereddüt ettiklerini söyledi.
Avrupa sigorta piyasası düzenleyicilerinin hazırladığı yeni yönetmeliklerin ve karmaşık kuralların sonuçlarının da bu ankete yansıdığına dikkat çeken Erden, “Bununla beraber, Avrupa’daki makroekonomik faktörler de sigorta piyasasındaki yavaş ivmeli büyümeye neden oluyor. Mevcut durumda, Avrupa sigorta piyasası en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor diyebiliriz” şeklinde konuştu.
Risk bakış açısıyla gelişmekte olan ve gelişmiş bir ülkede faaliyet gösteren sigorta şirketlerini kıyaslamanın oldukça zor olduğuna değinen Erden, şunları söyledi: “Sonuçta her iki tarafın maruz kaldığı riskler oldukça farklı. Gelişmekte olan ülkelerin risklerine genel olarak bakarsak, bunların en başında politik riskler yer alırken, bunu kurumsallaşma ve sigortacılığın doğasından kaynaklanan prim ve fiyatlandırma riskleri takip ediyor.”

‘TÜRKİYE’DE AŞIRI REKABET EN BÜYÜK ENGELLERDEN BİRİ’
Aşırı rekabetten kaynaklanan agresif fiyatlandırmanın da Türk sigorta piyasasının önündeki en büyük engellerden biri olduğundan bahseden Erden, her ne kadar zaman zaman okuduğu makalelerde fiyatlandırma riskinin eskisi kadar kötü olmadığını görüyor da olsa, bunun sektörün kârlılığına yansımasını henüz göremediğini belirtti.
“Ülkemizde sigorta sektörü henüz doyum noktasına ulaşmadığı gibi tüketiciler nezdinde de sigorta bilinci yaygın bir şekilde oluşmadı. Sigortacılık prim gelirlerinin yetersiz oluşunun yanı sıra sigorta ürünlerinin sigortalılar tarafından doğru kullanılmaması da sektör için ciddi riskler oluşturmaktadır” diyen Erden, sigortacılık anlayışının geliştirilmesi ve geniş kitlelere yayılması konusunda hâlâ ciddi aksiyonlar alınması gerektiğini vurgulayarak sözlerini tamamladı.

 

09-15-bananatablo

Yorum yazın