Reasürans maliyetlerindeki artışın yansımaları primlerde görülüyor

 Reasürans maliyetlerindeki artışın yansımaları primlerde görülüyor

Hem dünyada hem de ülkemizde zorlu geçen reasürans yenilemeleri doğal afetler başta olmak üzere enflasyon, artan maliyetler, tedarik zinciri sorunları gibi nedenlerden dolayı daralan kapasite ve artan maliyetlerle sonuçlandı. Bu sonucun etkileri ise primlere fiyat artışı olarak yansıyor.

Reasürans yenilemeleri hem dünyada hem de Türkiye’de zorlu geçti. Sektör, hedeflenen kapasitelere ulaşmayı başardı ancak kapasitelerin maliyetleri önceki yıllara göre döviz bazında 3-4 kat artış gösterdi. Artan reasürans maliyetlerinin sigorta primlerine yansıması ise kaçınılmaz bir durum. Bu yılki yenilemelerde plasmanlarını tamamlamakta zorlanan ve reasürans yapısını değiştiren şirketler oldu. Farklı reasürans anlaşmaları gerçekleşti ve sektörde konservasyon artış baskısı görüldü. Ek olarak reasürans anlaşmalarına eklenen yeni şartlar nedeniyle muafiyetlerde ve limitlerde daralmalar söz konusu olabilir.

2023’TE NE OLMUŞTU?

Kısaca bir hatırlatma yapacak olursak reasürans yenilemelerinden önce 2023 yılında uluslararası toplantılarda buluşan sektörün ilk durağı olan Monte Carlo’da sigortacılar, reasürörler ve brokerler piyasa sorunlarını ve trendlerini ele almak için bir araya gelmişti. Buluşmada yüksek enflasyon, iklim değişikliği, ikincil tehlikeler gibi birçok konu başlığı öne çıkmış; doğal afetlerin sayısının ve şiddetinin sürekli arttığı göz önüne alındığında, 2024 yılında daha yüksek oranların ve daha zorlu piyasa koşullarının beklenebileceği ortak görüşüne varılmıştı. İkinci durak olan Baden Baden Reasürans Toplantısı’nda ise reasürans kapasiteleri ve maliyetlerin yanı sıra Türk sigorta sektörü ve 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş Depremi en çok konuşulan konular olmuştu. Etkinlikte, Türkiye’yi temsilen katılan Türkiye Sigorta Birliği, ülkemizdeki durumu reasürörlere anlatmış ve resürörlerden olumlu dönüşler almıştı.

DOĞAL AFETLER KAPASİTE DARALMASINA NEDEN OLDU

Kahramanmaraş Depremi ile birlikte geçtiğimiz yıl yaşadığımız iklim değişikliğine bağlı olarak sıklığı ve şiddeti artan doğal afetler, reasürans kapasitelerinde daralma yaratarak reasürans fiyatlarının yükselmesine neden oldu. Özellikle 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketi sonrası maddi hasarın yaklaşık %95’inin reasürans piyasalarından karşılandığı gerçeği, sigortalanmanın önemini de ortaya koyan göstergelerden biri. Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) Kahramanmaraş depremlerinin 1’inci yıl dönümünde afet bölgesine yaptığı ziyarette gerçekleşen panelde konuyla ilgili konuşan TSB Başkanı Uğur Gülen de 103 milyar dolarlık zararın sadece %5’inin sigorta sektörü tarafından karşılandığını ve bu nedenle sigortalanmanın çok önemli olduğunu belirtmişti. Gülen, başta Millî Reasürans ve Türk Reasürans olmak üzere deprem sürecinde sigorta şirketlerinin arkasında duran reasürörlerin, bu yıl da Türkiye’ye koruma sağlamak için kapasite artırımına gittiğini ifade etmişti. Doğal afetlerin meydana getirdiği hasarlar dışında enflasyonist ortam, artan maliyetler, tedarik zinciri sorunları, Rusya-Ukrayna arasında devam eden savaş, İsrail’in Gazze saldırıları, Kızıldeniz’de ticari gemilere düzenlenen saldırılar gibi gelişmeler de sigorta sektörü ve reasürans piyasaları üzerindeki baskıyı artırıyor.

TÜRKİYE FINANCIAL TIMES’A KONU OLDU

Uluslararası ekonomi gazetesi Financial Times, Kahramanmaraş depremleri sonrası oluşan sigortalı hasar nedeniyle Türk sigorta sektörünün reasürans yenilemelerini çok zor geçirdiğini ve yenilemelerde maliyetin %50 ila %100 aralığında arttığını yazdı. Haberde, “Türk sigortacılar bir nesil boyunca kaşılaştığı en zorlu yenileme sürecini yaşadı” ifadesine yer verildi.

DÜNYADAN YANSIMALAR

Ocak Yenilemeleri sonrası değerlendirmede bulunan AXA XL Re CEO’su Renaud Guidée, pazarın yavaş yavaş yeterliliğe ve normalleşmeye doğru ilerlediğini belirterek, “Bu aslında sigortacılarla reasürörler arasında bir iş bölümü. Piyasanın ileriye dönük şekillenmesini bu şekilde görüyorum. Kapasite açısından bakıldığında, sağlam bir bilançoya sahip olan oyuncular kapasiteyi kullanmaya devam edebilecek. Bununla birlikte, piyasanın daha seçici ve daha ayrımcı hale gelebileceği doğru. Bilançoları güçlü olmayan bazı oyuncuların daha önceki yenilemelerde olduğu gibi aynı düzeyde kapasite sağlamada sorun yaşayabileceğini düşünüyorum” dedi.

Guy Carpenter Ceo’su Dean Klisura ise Ocak Yenilemeleri’nin pozitif ve dengeli geçtiğini söyledi. Klisura, “Genel kapasite, ürün ve iş kolundaki çoğu programın tamamlanması için yeterliydi. Piyasadaki sermayenin toparlanması ve 2023’te iyileşen reasürans getirileri göz önüne alındığında kapasite arttı. Ocak Yenilemeleri için tahsis edilmiş reasürans sermayesinin çift haneli rakamlarla arttığını tahmin ediyoruz” diye konuştu.


TÜRKİYE SİGORTA BİRLİĞİ:

Daralan kapasite ve maliyetler prim artışına yol açacak

“Daralan kapasite ve yükselen maliyetlerin poliçe primlerine yansımasının prim artışları, yeniden fiyatlandırma, daha sıkı koşullar ve daha düşük limitler şeklinde gerçekleşmesi beklenmektedir.”

Reasürans yenilemelerinin 2024 yılında sigorta piyasasına yansımaları hakkında görüşlerini paylaşan Türkiye Sigorta Birliği (TSB), şöyle konuştu: “Bilindiği üzere, hem dünya reasürans piyasasında geçtiğimiz yıllarda gerçekleşen doğal afetlerden sonra meydana gelen hasar artışı hem de faizlerin yükselmesine bağlı olarak kapasite sağlayıcıların varlıklarının bir bölümünü finansal piyasalara kaydırmaları sebebiyle genel anlamda sigorta ve reasürans piyasalarında bir arz daralması yaşanmaktadır. Türkiye’deki sigorta sektörünü derinden etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında oluşan hasar neticesinde, yaklaşık olarak %95’inin uluslararası reasürans piyasasından karşılanmasına bağlı olarak uluslararası reasürörlerin bu konuya olan hassasiyetinin arttığı görülmektedir.

‘CİDDİ FİYAT ARTIŞLARI OLDU’

Bununla birlikte, kapasite temini konusunda son yıllarda sıkıntı yaşayan piyasamızın, mevcut uluslararası reasürans kapasitesi baskısı ve deprem hasarları nedeniyle reasürans anlaşmaları yenilemelerinde çok ciddi fiyat artışları ile karşılaşmış olup, deprem hasarı sonrasında eksedan tretelerinin cazip hale gelebilmesi için Milli Reasürans liderliğinde reasürörler lehine bazı iyileştirmeler yapılmıştır. Yapılan iyileştirmeler kapsamında; deprem komisyonu %15’e indirilmiş, kapalı koasürans serbestisi kaldırılmış, bununla birlikte portföy içinde deprem-yangın primi arasında %35’e %65 olacak şekilde bir denge sağlanması hedeflenmiştir. Diğer taraftan, sigorta şirketleri konservasyonlarını artırmaya yönelik çalışmalar yapmışlardır. Tüm bu yapılan iyileştirmelerin ardından ödenen hasarın daha kısa zamanda reasüröre geri dönüşüne (pay back) olanak sağlanmıştır. Öte yandan, deprem sonrası sigorta şirketlerince sermayelerini beslemek adına farklı reasürans anlaşmaları tesis edilmiştir. Ayrıca, plasmanlarını tamamlamakta zorlanan ve reasürans yapısını değiştiren şirketler olmuştur. Sonuç olarak, sektörde konservasyon artış baskısı görülmüş olup maliyeti artıran tüm bu uygulamaların 2024 yılında sigorta primlerine yansıması kaçınılmaz görülmektedir. Ancak 2023 yılı öğretileri ve 2024 reasürans yenilemeleri neticesinde sigorta sektörü için 2024 yılından iyi bir performans beklendiği öngörülmektedir.”

‘SİGORTALI DAHA YÜKSEK PRİM ÖDEYECEK’

Birlik, poliçe primlerinin ve sigortalıların reasürans yenilemelerinden nasıl etkileneceğini de şöyle değerlendirdi: “Daralan kapasite ve yükselen maliyetlerin poliçe primlerine yansımasının prim artışları, yeniden fiyatlandırma, daha sıkı koşullar ve daha düşük limitler şeklinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Sigortalılar açısından değerlendirildiğinde ise ne yazık ki daha yüksek primlerin ödenmesi sonucunu doğurmaktadır. Ancak şunu belirtmek isteriz ki sigorta primi ve sigorta fiyatı birbirinden farklı kavramlardır. Yapı inşa bedellerinin artması neticesinde, sigorta fiyatı artmasa dahi sigorta primi artış göstermektedir. Benzer şekilde yapı inşa bedelleri haricinde sigortaya esas makine, ekipman, hammadde, demirbaş, emtianın da döviz/enflasyona bağlı artış göstermesi de primlere direkt olarak yansıyabilmektedir. Bedel dışında varlıkların artması, yaşanan deprem sonucu çıkan ihtiyaçlar nedeniyle işveren sorumluluk, kâr kaybı gibi ek teminatların alınması da yine fiyat artışından bağımsız primi artıran bir husus olarak değerlendirilmelidir.


TÜRK REASÜRANS GENEL MÜDÜRÜ SELVA EREN:

Sektör 2024 yenilemelerinde zorluklarla karşı karşıya kaldı

“Sektörümüz 2024 yenilemelerinde büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. 2024 yılı içinde risk yönetim stratejileri, ihtiyaç analizleri ve gelecek öngörüleri her zamankinden daha öncelikli konular olarak önümüze çıkacaktır.”

Reasürans yenilemeleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Türk Reasürans Genel Müdürü Selva Eren, konuyla ilgili şunları söyledi: “Reasürans piyasalarında daralan kapasite ve yükselen maliyetlerin en önemli ve temel sebebi uzun yıllardır neredeyse sıfır civarında gezinen Amerikan tahvil faizlerinin, pandemi sonrasında enflasyonla mücadele amacıyla hızla artmaya başlaması ve bu sebeple de reasürans piyasasına sermaye yatırımı olarak gelebilecek paranın tahvile gitmesidir. 6 Şubat depremleri ise hem ülkemizin hem de global piyasanın en büyük hasarlarından biri olmuştur. Ayrıca 2022 yılı öncesinde sektörümüzde geniş bir reasürans kapasitesi fazlası mevcuttu ve bunun yarattığı yumuşak ortam sebebiyle yıllardır birçok olumsuzluk piyasada bu kadar keskin bir maliyet artışı olarak kendini göstermemişti. Tüm bunlar kapsamında sektörümüz 2024 yenilemelerinde büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı” dedi.

‘KAPASİTELERİMİZİ ARTIRDIK’

Eren, Türk Reasürans’ın sigorta şirketlerinin bulunduğu bu darboğaz ortamda kapasitelerini azaltmadığını tam tersine kapasite artışına gittiğine dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti: “Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sağlamış olduğu ek bir kapasiteyi sektörümüzün kullanımına yönlendirdik. Türk Reasürans olarak yıl boyunca da üzerimize düşen görevleri sürdürerek piyasadaki istikrarın sağlanması ve kaynak verimliliğini desteklemek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. 2024 yılı içinde piyasada hem sigorta şirketlerinin hem de sigortalıların risk yönetim stratejileri, ihtiyaç analizleri ve gelecek öngörüleri her zamankinden daha öncelikli konular olarak önümüze çıkacaktır. Hasarların sebep olacağı maliyeti hesap edebilmenin de sektörümüzde çok büyük önem taşıdığını görüyoruz. Türk Reasürans olarak T-Rupt Teknoloji isimli teknopark şirketimiz vasıtasıyla geliştirdiğimiz Catmod ürünümüz ile sektöre gereken öngörüyü kazandırmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son yıllarda yapılan düzenlemelerin ve reformların Türk sigorta sektörünü güçlendirdiğini ve olumsuz dış piyasa koşullarından minimum düzeyde etkilenmesini sağladığını da belirtmemiz gerekir. Bu çalışmaların ve Türk Reasürans olarak üstlendiğimiz görevlerin sigorta ve reasürans alanında kıymetini bir kez daha görüyor ve tüm gücümüzle çalışmalarımıza devam ediyoruz.”


RAY SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ KORAY ERDOĞAN:

Muafiyet ve koasüransı daha çok konuşacağız

“Oto dışı sigortalarda fiyat artışlarından daha çok muafiyet ve koasürans oranları konusunu konuşacağımızı düşünüyorum. Deprem sonrası yenilemesinde fiyat artışları yapılan işlerde %40-50 gibi artış beklemek daha makul.”

Türkiye’deki reasürans süreçlerinin geçtiğimiz yıllarla kıyaslandığında daha zorlu geçtiğini belirten Ray Sigorta Genel Müdürü Koray Erdoğan, “Bölüşmeli programlara girmeyen reasürörler nedeniyle bölüşmeli plasmanlar %100 tamamlanamadı. Bölüşmeli ve bölüşmesiz yapıların beraber çalıştığı hibrit yapılar hayatımıza girdi. Daha önce ismini hiç bilmediğimiz, isimleri yeni duyulan reasürörlerin plasman yapılarında ortaya çıkmasının, reasürans yenilemelerinde dikkat çekilmesi gereken bir başka konu olduğunu düşünüyorum. Sektörümüz için ciddi bir risk oluşturan bu konuda titizlikle çalışılması gerekiyor. Kapasitelerin azalmasının, kapalı koasüransın hayatımızdan yavaş yavaş çıkmaya başlamasının, reasürans komisyonlarının düşmesinin ve katastrofik hasarlara karşı koruma sağlayan anlaşmalardaki maliyet artışlarının elbette piyasaya yansımaları olacak. Bu doğrultuda birçok şirketin, kurumsal işlere kapasite koyamayacağını düşünüyorum. Yurt içinden plasman sağlanamadığında, ihtiyari plasman için yurt dışına çıkmak gerekecek. Bu da maliyetlerin önemli ölçüde artacağı anlamına geliyor. Bütün bu etkilere rağmen fiyat artışları konusunda çok fazla genelleme yapmanın doğru olmayacağına inanıyorum. Firmalar için maliyeti belirleyen birçok faktör olacak. Fiyat artışları; rizikonun türüne, sigortalının yaklaşımına, muafiyet tutar ve oranlarına, hasar prim durumuna göre farklılık gösterecektir” dedi. Erdoğan, “Sigortayı sadece bir maliyet kalemi olarak görmenin ötesinde doğru şirketlerle uzun soluklu çalışmayı planlayan ya da çalışan; gerekli koruma, önleme tedbirlerini alma konusunda iş birliğine yatkın, istekli firmalarda, büyük bir hasar da söz konusu değilse, çok büyük maliyet artışları olmayacaktır. Oto dışı sigortalarda fiyat artışlarından daha çok muafiyet ve koasürans oranları konusunu konuşacağımızı düşünüyorum. Daha çok yurt dışı kapasitesi kullanılan işlerde, 2024 yılında çok büyük bir fiyat artışı beklememek gerekir. Özetle, deprem sonrası yenilemesinde fiyat artışları yapılan işlerde %40-50 gibi artış beklemek daha makul” dedi.


AKSİGORTA GENEL MÜDÜR YARDIMCISI DENİZ CEYLAN:

Muafiyet ve limitlerde daralma görülebilir

“Sektörümüz 2024 yenilemelerinde büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. 2024 yılı içinde risk yönetim stratejileri, ihtiyaç analizleri ve gelecek öngörüleri her zamankinden daha öncelikli konular olarak önümüze çıkacaktır.” “Oto dışı sigortalarda fiyat artışlarından daha çok muafiyet ve koasürans oranları konusunu konuşacağımızı düşünüyorum. Deprem sonrası yenilemesinde fiyat artışları yapılan işlerde %40-50 gibi artış beklemek daha makul.” “Reasürans anlaşmalarına eklenen yeni şartlar sebebiyle muafiyetlerde ve limitlerde daralmalar görülebilir.”

2023 yılının Türkiye’deki deprem felaketinin yanı sıra farklı coğrafyalarda meydana gelen doğal afetlerin ve hasar ödemelerinin (123 milyar dolar civarında) artış gösterdiği bir yıl olduğunu söyleyen Aksigorta Genel Müdür Yardımcısı Deniz Ceylan, “Küresel yüksek enflasyon ortamının etkisiyle reasürans talebinde artış oldu. Tüm bunlara ek olarak modellenemeyen ve okunamayan risklerin ortaya çıkışı reasürans dünyasındaki pazarın sertleşmesine yol açtı. Bu sebeplerle 2024 reasürans yenilemeleri dünya genelinde oldukça zorlu geçti. Bu zorluklar, özellikle oto dışı sigortalarda primlerin yükselmesi, teminatların limitlenmesi ve katastrofik hasarlar açısından riskli bölgelerde iş yazmanın zorlaşması gibi değişiklikleri beraberinde getirebilir” dedi. Ceylan, sözlerine şöyle devam etti: “Reasürans maliyetlerindeki önemli artışın sigorta primlerine yansıması kaçınılmaz gözüküyor. Prim artışlarına ilave olarak, reasürans anlaşmalarına eklenen yeni şartlar sebebiyle muafiyetlerde ve limitlerde daralmalar görülebilir. Türkiye pazarı, tüm zorluklara rağmen reasürans yenilemelerini tamamladığı için sigorta teminatlarında önemli bir daralma ve aksaklık gözlemlenmeyecektir.”


DOĞA SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ COŞKUN GÖLPINAR:

Maliyet artışları poliçe primlerinin yükselmesine neden olacak

“İçinde bulunduğumuz enflasyonist ortam içinde tüm maliyetlerin orantısız artışına ek olarak bir de reasürans maliyetlerinin artışı ne yazık ki poliçe primlerinde yükselme yönünde bir sonuç oluşturacak.”

2024 yenilemelerinin sektör için oldukça zorlu geçtiğini belirten Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, “Bunun en önemli sebepleri olarak da Türkiye piyasalarında yaşanan ekonomik süreçlere ek olarak tüm dünyada artan enflasyon, katastrofik maliyetlerin artışı, retrosesyon maliyetlerinin yükselişi, ikincil modellenemeyen risklere karşı ve eksik sigorta açığını kapatmak için talep edilen ek prim, dünya ekonomisinin yüksek faiz dönemine girmiş olması gibi durumları sayabiliriz. Önümüzdeki yıl da bu etkilerin devam etmesi düşünüldüğünde 2025 yılında da kolay bir reasürans yenileme sürecinin olmasını beklemiyoruz. Bu sebeple reasürans bakış açısıyla 2024 yılının prim artışı, teknik kârlılık ve yeterlilik ile doğru şartlar açısından verimlilik süreçlerine bağlı olarak, 2025 yenilemelerinde de en belirleyici faktör prim olacak. Bu sebeple, 2024 piyasasında poliçe primlerine reasürans maliyetlerinin yansıması kaçınılmaz olacak. Bunun da hangi oranda ve nasıl olacağı şirketler özelinde gelişecektir. Doğa Sigorta olarak, 2024 reasürans yenileme dönemini, hedeflediğimize uygun, en ideal biçimde tamamladık. Yıl boyunca tüm paydaşlarımızı korumak, sigorta sektöründeki etkin rolümüzü devam ettirmek ve sürdürülebilir şartlarla şirketimizin daha da güçlenmesini sağlamak için çalışırken aynı zamanda 2025 yenileme dönemi için hazırlık yapmak üzere de planlarımızı oluşturacağız” ifadelerini kullandı.

‘BAZI ÜRÜNLERDE SİGORTALANMA AZALABİLİR’

Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, sözlerine şu şeklide devam etti: “İçinde bulunduğumuz enflasyonist ortam içinde tüm maliyetlerin orantısız artışına ek olarak bir de reasürans maliyetlerinin artışı ne yazık ki poliçe primlerinde yükselme yönünde bir sonuç oluşturacak. Bu artış, beraberinde bazı ürünler için sigortalılık oranında düşüşler de meydana getirebilir. Ancak eş zamanlı olarak, sigortanın ve reasüransın önemini ne yazık ki 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız elim deprem felaketi sonrası hep birlikte deneyimledik. Tüm yaşananların, sigortalılık bilincinin artmasına da etki edeceğini, farkındalık ve ilginin yükseleceğini düşünüyoruz.”


SOMPO SİGORTA KURUMSAL SİGORTALAR GENEL MÜDÜR YARDIMCISI UĞUR ÖZER:

Reasürans maliyetlerindeki artış birkaç yıl daha devam edecek

“Sektörün reasürans bağımlılığının yüksek olduğunu biliyoruz. Bu yıl reasürans maliyetlerinin ciddi bir şekilde arttığını görüyoruz ve önümüzdeki birkaç yıl boyunca bu artışın sürmesini bekliyoruz.”

Türkiye’de sigorta sektörünün otomotiv dışı sigortalarda büyük oranda reasürans sermayesine bağımlı olduğunu ve global piyasalardaki kapasite daralmasına bağlı maliyet artışından en çok etkilenen piyasaların başında geldiğini söyleyen Sompo Sigorta Kurumsal Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Uğur Özer, “Yeterli seviyede olmayan özkaynaklar kurumsal iş yazabilmek için reasürans sermayesine yüksek oranda bağımlılığı zorunlu kılıyor. Doğal afet riskleri dışında da reasürörlerin kâr marjlarını yeterli görmemeleri nedeniyle risk paylaşımlı reasürans programlarında yer alma iştahı zaten yıllar itibarıyla azalmaktaydı. Bu durum 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında neredeyse hiç kalmadı. Bazı reasürörler yerel programlardan çıkarken bazıları da anlaşmalara iştirak oranlarını önemli miktarda azalttılar. Dolayısıyla risk paylaşım esaslı bölüşmeli reasürans anlaşmalarının plasmanında birçok sigorta şirketinin zorluk yaşadığı ifade ediliyor. Bu da şirketlerin gittikçe artan maliyetlerle alternatif risk paylaşım çözümlerine yönelmelerine yol açıyor. Burada en ciddi sorun artan maliyetler gibi görünse de global ve kredibilitesi yüksek reasürörlerin Türkiye’ye ilgisinin giderek azalması buna karşılık piyasaya yeni giren ya da piyasada ağırlığını artıran reasürans şirketlerinin kredibilitesinin piyasadan çıkanlar kadar olmamasını daha büyük bir sorun olarak görüyoruz. İkinci ve belki de en önemli sorun, sigorta şirketlerinin doğal afetler kaynaklı büyük hasar riskine bağlı reasürans koruması ihtiyacının önemli oranda artması oldu. Reasürörlerin Kahramanmaraş Depremi sonrasında Türkiye için kapasite artışı yapmayacaklarını ifade etmelerine karşın, sigorta şirketlerinin daha çok kapasite talep etmesi arz ve talep dengesizliğine yol açtı. Bu dengesizlik fiyatların %200’den fazla artmasına neden oldu ve 2023 yılının son günlerinde gelinen bu fiyat seviyesinde arz ve talep dengeye geldi ve hatta bir miktar da kapasite fazlası ortaya çıktı” açıklamasında bulundu.

‘SEKTÖRÜN REASÜRANS BAĞIMLILIĞI YÜKSEK’

Özer, daralan kapasitenin ve yükselen maliyetlerin 2024 yılında piyasaya yansımaları hakkında ise şu değerlendirmede bulundu: “Sektörün reasürans bağımlılığının yüksek olduğunu biliyoruz. Reasürans maliyetleri artarsa sektör bunu fiyatlara yansıtmak zorunda. Reasürans kapasitesi daralırsa sektör küçülmek zorundadır. Reasürans sermayesinin bol ve ucuz olduğu dönemlerde fiyatlar düşer, soft market koşulları geçerli olur. Bu yıl reasürans maliyetlerinin ciddi bir şekilde arttığını görüyoruz ve önümüzdeki birkaç yıl boyunca bu artışın sürmesini bekliyoruz. Bu durum sektör üzerinde iki yönlü bir baskı yaratıyor: Fiyatlar artıyor ama kapasite daralıyor. Dolayısıyla poliçe fiyatlarının artmasına rağmen kapasite kısıtı nedeniyle şirketler istenilen miktarda iş yazamayacak ve kendilerini sınırlandıracak. Reasürans koruma kapasitesinin ya da sermayenin kısıtlı olması nedeniyle bu fiyat seviyesinde istenilen oranda iş yazılamıyor. Sorun sadece reasürans maliyetlerindeki aşırı artış buna karşın azalan reasürans kapasitesi değil, bunlara ek olarak artan enflasyon nedeniyle yükselen sigorta bedelleri ve artan hasar maliyetleri de şirketler üzerindeki baskıyı artırıyor. Bu da mevcut kapasitenin daha çok iş yazamadan hızla tüketilmesi anlamını taşıyor. 2024 yılında risk paylaşımlı tretelerde deprem koruma limitinin düşürülmüş olması da büyümek isteyen sigorta şirketlerinin daha çok koruma satın almalarını zorunlu kılıyor.” Sompo Sigorta Kurumsal Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Uğur Özer, son olarak reasürörlerin isteksiz davranmasının sebeplerini şöyle açıkladı: “Deprem koruma fiyatlarının %200 – 300 seviyesinde artması, poliçe fiyatlarının artmaya başlaması ile reasürans tretelerinin kârlı hale geleceği öngörülmesine rağmen reasürörlerin isteksiz davranmalarının iki nedeni var. İlk olarak, reasürörler poliçe fiyatlarının yeterli seviyede artarak reasürans tretelerinin kendilerine yeterli kâr marjı sağlayacağından emin değiller. Tretelerin %100 plase edilememesi de aynı sebepten kaynaklanıyor. Yani reasürör sürdürülebilir bir kârlılık görmek istiyor. İkinci sebep ise Türkiye’de olması beklenen büyük Marmara depreminin neden olacağı sigortalı hasar tutarının boyutunun öngörülemiyor olması. Bugüne kadar yapılan tahminlerin çok üzerinde bir hasar doğurma ihtimali nedeniyle daha düşük bir kapasiteyi Türkiye’ye ayırmayı tercih ediyorlar.”

İlginizi Çekebilir