Prometheus Desmotes – 2
2011 yılında yazdığım Prometheus Desmotes başlıklı yazımda sayfa komşum Timuçin Alpay kardeşime teşekkür etmiştim. Niçin mi? Onun tanımlamasıyla beni de ‘sigortacılığın bilgeleri’ arasında saydığı için.
Sevgili kardeşim yazısında, iki yıllık sigortacılık meslek yüksekokulu mezunlarının sektörde istihdam olanağı bulamadığından bahisle; tüm hayatını sigortacılığın farklı alanlarında hiçbir karşılık beklemeden ve gençlerimiz sektörümüzde kendilerine yer bulabilsin, yer bulabilenler de kısa sürede kendilerini geliştirebilsin diye büyük bir özveri ile çalışan meslektaşlarımızın varlığını belirtmiş ve onları “sigortacılığın bilgeleri” olarak tanımlamıştı…
Benim de adımın yer aldığı, David Kohen gibi, Hilmi Acinan gibi, Tanfer Dinler gibi “prometheuslar” olmazsa o mesleğin kendi sektöründe, ekonomide ve toplum içinde hak ettiği yerde olmasının çok zor olduğunu belirten sevgili kardeşim; “Evet o ‘prometheuslar’ çok az sayıda ve biz onlara iyi ki varsınız diyoruz” diyerek iltifatını esirgememişti. Ben de, kendi adını da o gruba dâhil etmesi gerektiğini kardeşime hatırlatmıştım.
Prometheus’un mitolojide kim olduğunu tekrar hatırlatayım. Kendisi Zeus’tan ateşi çalıp insanlara veren titan olarak biliniyor. Bu davranışıyla Prometheus, tanrısal düzene kafa tutmuş, insanoğluna ateşi (yaratıcılığı, bilimi, uygarlığı) vererek bu düzeni değiştirmeyi başarmış ve onun insanlığa yaptığı bu iyilik, ona ilk devrimci sıfatını kazandırmış. Tabii ki her devrimci gibi onun bu başarısı da “hiçbir başarı cezasız kalmaz” ilkesi çerçevesinde Tanrı Zeus tarafından Kafkas Dağı’nda zincire vurulmuş ve Prometheus Desmotes (zincire vurulmuş Prometheus) adıyla anılmış.
Gerisini merak eden araştırsın…
“Prometheus” kavramının da bana çok büyük geldiğini söylemiştim. Ama doğrusunu isterseniz böyle adlandırılmaya bir itirazım da yok. Keşke olabilseydim. Bilgelik de öyle kolay taşınır bir sıfat değil; ben olsam olsam “sigortacılığın ve eğitimciliğin emekçileri” arasında yer alabilirim.
Çok az sayıda olsak bile varlığımızı ve bu konudaki misyonumuzu devam ettirmeye çalışıyoruz. Mum aydınlatmakla ışığından bir şey kaybetmez düşüncesiyle bildiklerimizi gençlere aktarmaya devam ediyoruz ve edeceğiz.
En birimiz Hilmi Ağabeyimiz; Hilmi Acinan. Eğitim gönüllülerinden yani Prometheus’lardan biri. Ben yaşını telaffuz etmeyeyim ama sektöre elli yılı aşkın hizmet verdiğini belirtmekle kendisine yetişemeyen genç meslektaşlarımızı bilgilendirmiş olayım. Hilmi Ağabey’le birlikte ben ve Tanfer Dinler Hocam bu sene İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu’nda yirmi beşinci eğitim yılımızı tamamladık. Birer eğitim gönüllüsü olarak diğer üniversite ve mesleki eğitim kurumlarında bildiklerimizi genç meslektaş adaylarımıza ve meslektaşlarımıza aktarmaya devam ediyoruz ve edeceğiz.
Hilmi Ağabeyimiz geçmişte olduğu gibi yayınlarına devam ediyor. Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Yüksekokulu öğretim üyesi Doç. Dr. İlyas Akhisar hocamızla birlikte ‘Sigortacılıkta Hasar’ adlı bir kitabı sektörün ihtiyacına karşılık vermek üzere yayınladılar. Ayrıca hocalarımız ‘Reasürans’ adlı kitabı da yine sektöre sundular.
Her iki kitap da birer başvuru kitabı olarak ihtiyacın karşılanması konusunda boşluğu dolduracak nitelikte.
Bir eser yaratmanın ne kadar emek istediğini bilerek her iki hocamıza da sektöre kazandırdıkları bu iki kitap için teşekkürlerimi sunuyorum.
Değerli hocalarım, ben de Timuçin Alpay kardeşim gibi sizlere iyi ki varsınız diyorum. Elinize sağlık.
Bu arada biz de boş durmadık. Marmara Üniversitesi’nden değerli hocam Doç. Dr. Serpil Ergün Bülbül’le birlikte Atatürk Üniversitesi AÖF eğitim programında bulunan ‘Yangın ve Doğal Afet Sigortaları’ adlı ders kitabını hazırladık ve öğrencilerin kullanımına sunduk.
Prometheus’luğa; ışık ve bilgi yaymaya devam…
Durmak yok.