OECD’ye göre Türkiye eğitimde sonuncu
OECD’nin 2014 Yaşam Kalitesi araştırma raporuna göre Türkiye yaşaması en zor ülkeler arasında yer alıyor. Üye 34 ülke arasında ülkemiz değişik konumlarda yer aldı.
Geçen yazılarımda da bahsettiğim gibi ‘sivil topluma katılımda ‘çok iyiyiz ama diğer konumlarda maalesef çok gerideyiz. Acaba neden diğer konumlarda çok gerilerdeyiz, teşhislerimiz yanlış mı, yatırımlarımız yanlış kanallara mı yapılıyor mı? Devletin çok yüksek maliyetlerle yaptığı yatırımlar için harcanan paranın bir kısmının eğitime ayrılması mı gerekiyor, bugün neredeyse her hizmet görülürken vatandaştan alınan katkı tutarlarına benzer bir pay eğitimde de alınmalı mı? Yıllardır ekonomik alanda Türkiye’nin gösterdiği başarı ve atılımlardan bahsedilir, dünyanın 17. büyük ekonomisi olduğu söylenir fakat bu ikilemden bir türlü çıkamayız. Bu kadar zenginleşen ve hızla büyüyen ülkemiz neden eğitimde hâlâ yerlerde sürünüyor anlaşılır gibi değil. Bu konuda birilerinin (STK) çok köklü bir araştırma yapıp gerçekçi tespitlerle sorunların iyi analiz edilerek çözüm yollarının üretilmesi gerektiği kanısındayım. Türkiye bu sorununu çözmeden hiçbir şekilde özlediği yere gelemez. Madenlerdeki facialar da, trafik rezaleti de, öldürülen kadınlar da, maçlardaki çirkin tezahürat ve sahaya atılanlar da olmaya devam eder maalesef.
Eğitimin içerisinden gelen insanlar bakalım eğitim sorunları hakkında neler diyorlar:
• Her ne kadar bütçeden ayrılan en büyük kalem eğitim için olsa da problemin büyüklüğü ile doğru orantılı olmadığı söyleniyor. Mevcut ayrılan pay 850 bin eğitimci ve 17 milyon civarında öğrenci için yeterli görülmüyor.
• Ayrılan bütçeyle okulların modernize edilmeleri mümkün olamıyor. Çağdaş görüntüleri elde etmek mümkün olamıyor.Okullar hizmetli ve güvenlik elemanı çalıştıramıyorlar. Bu da tabii ki okullarda eğitimin aksamasına neden oluyor.
• En yüksek denilen bütçedeki payın yüzde 70’i personel giderine ayrılıyor, dolayısı ile geri kalan pay yatırımlara ve diğer günlük harcamalara yetmiyor. Gelir düzeyi yüksek yerlerde toplanan paralar ile bazı hizmetler görülebiliyor, ancak kaynak yaratamayan okullarda hiçbir ihtiyaç giderilemiyor; temizlik hizmeti yapılamıyor.
• 8 bin 400 okulda hâlâ ikili eğitim yapılıyor ve doğal olarak eğitim aksıyor.
• Hâlâ ülke çapında 105 bin öğretmen açığı vardır.
Geçen gün bir gazetede çıkan habere göre MEB bünyesindeki yüksekokullar yeniden yapılanacaklar. Özetle MEB bünyesindeki il, ilçe ve okul yönetimlerinin mali ve idari konularda yetki ve sorumlulukları artırılarak verimlilik ilkeleri çerçevesinde, önceden belirlenmiş performans göstergeleriyle ölçülebilir bir yapı oluşturulacak. Gerekli denetim ve kontrol mekanizmaları tasarlanarak rekabetçi bir ortam sağlanacak. Okul idarelerinin bütçeleme süreçlerinde yetki ve sorumlulukları artırılacak.
Bunlar gelişen birçok ülkede uygulanan yöntemler ve sistemlerdir, MEB’den bunları duymak çok çok güzel. İnşallah aynı yöntemler tüm okullarda uygulanır ve eğitim konusunda çok önemli adımlar atılmış olur.
• Ermenek’teki madenin genel müdürü bakın ne diyor “Madene sızan sudan içtim, kokmuyordu, ben de temiz su diye yorumladım”. Allah aşkına bu ne biçim cehalettir! İnsaf gerçekten.