Nükleer felakette sigorta önleyici değil giderici işlev üstlenmekte

Nükleer felakette sigorta önleyici değil giderici işlev üstlenmekte

Ülkemizde son yıllarda nükleer enerjiye yönelik birtakım adımlar atılmakta. Bu kapsamda oluşturulan nükleer Sıgorta Havuzu’na sigorta şirketlerinin katılımının zorunlu olup olmayacağı önemli bir meseledir. Ek olarak sigorta, giderici iır işlev üstlenmektedir. Önleyici bir yönü yoktur. Kaldı ki, sigorta koruması ne kadar geniş olursa olsun, bir nükleer felâketin yarattığı zararları gidermede yetersiz de kalabilecektir. Bu bakımdan asıl önemli olan nükleer olayı ve buna bağlı zararları meydana gelmeden önlemektir.

Ülkemiz enerji gereksinimini karşılamak üzere, son zamanlarda nükleer enerji seçeneği doğrultusunda adımlar atmış bulunmaktadır. Bir yandan nükleer santral yapımı sürerken diğer yandan da nükleer enerji üretimi alanını düzenleyen hukuk kuralları oluşturulmuş ve oluşturulmaktadır. Aşağıda 5 Mart 2022 tarih ve 7381 sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu’nun (R.G. -8 Mart 2022/31772) içerdiği temel nitelikli bazı kurallara ve sorumluluk rejimine kısaca değindikten sonra sigorta ile ilgili olan hukuksal yapıyı ele almaya çalışacağız.

NDK’NİN BAZI TEMEL KURALLARI

Nükleer Düzenleme Kanunu (NDK) şu amaçları hedeflemiştir:

– Barışçıl kullanım ilkesi esas alınarak, nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin yürütülmesi sırasında çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin iyonlaştırıcı radyasyonun olası zararlı etkilerinden korunmasına yönelik ilke ve esasları,

– Tarafların sorumluluklarını,

– Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetler hakkında düzenleyici kontrol yetkisine sahip Nükleer Düzenleme Kurumu’nun (Kurum) yetki ve sorumluluklarını ve nükleer olaylardan kaynaklanan nükleer zararlar hakkındaki hukuki sorumluluğu belirlemek. Nükleer Düzenleme Kanunu’nda öngörülen genel ilkelerin bazıları şöyledir (m.3):

– Nükleer enerji ve nükleer maddelerle ilgili herhangi bir faaliyeti yürütecek gerçek veya tüzel kişiler, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu nükleer güvence ile ilgili uluslararası anlaşma ve sözleşmelere uymakla yükümlüdür.

– Çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin radyasyona maruz kalma riskini içeren her türlü faaliyette;

a) Faaliyetin bireysel veya toplumsal açıdan fayda sağlaması,

b) Faaliyet nedeniyle maruz kalınabilecek radyasyon dozlarının mümkün ve makul olan en düşük düzeyde tutulması,

c) Faaliyet nedeniyle maruz kalınabilecek radyasyon dozlarının yetkili kurum tarafından belirlenen doz sınırlarını aşmaması esastır.

– Nükleer enerji ve radyasyona ilişkin faaliyetler ile bu faaliyetlerle ilgili kişi, tesis, cihaz ve maddeler güvenlik, emniyet ve nükleer güvence açısından düzenleyici kontrole tabidir. – Öncelikli olarak güvenlik ve emniyet sağlanacaktır.

– Çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin radyasyona maruz kalma riskini doğuracak her türlü faaliyete ilişkin olarak bu riskten etkilenebilecek kişilerin bilgilendirilmesi lazımdır. – Nükleer enerji ve radyasyona ilişkin faaliyetleri NDK’nun kapsamadığı alanlarda düzenleyen veya denetleyen diğer (Nükleer Düzenleme Kurumu dışındaki) kamu kurum ve kuruluşlarının idari işlem ve eylemleri güvenlik, emniyet ve nükleer güvenceyi zayıflatıcı nitelik taşıyamaz.

– Diğer mevzuatın güvenlik, emniyet ve nükleer güvence gerekliliklerini karşılayamayan hükümleri bu Kanun kapsamındaki faaliyetlere uygulanmaz. NDK kapsamındaki faaliyetler Kurum’a bildirimde bulunulmaksızın veya Kurum’dan yetki alınmaksızın yürütülemez (NDK m.4 fk.1). Nükleer tesis, radyasyon tesisi, radyoaktif atık tesisi işletmek ve radyasyon uygulamalarını yürütmek için lisans alınması zorunludur. Lisansı yalnızca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları veya Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına göre kurulmuş tüzel kişiler alabilir (NDK m.4 fk.2).

Yetkilendirilen tüzel kişiler, verilen yetkinin koşulları çerçevesinde, her türlü sorumluluk kendilerinde olmak üzere faaliyet göstereceklerdir (NDK m.5 fk.1). NDK kapsamındaki faaliyetler ve yetkilendirilen kişiler Kurum’un denetimine tabidir. Kurum, yetkilendirilen kişilerin yüklenici, alt yüklenici, tedarikçi ve alt tedarikçilerinin faaliyetlerini de denetleyebilecektir (NDK m.7 fk.1). Bununla birlikte, yetkilendirilmiş bir kişinin sorumluluğu, ona verilen yetkinin koşullarına ve mevzuata uymuş olması veya kendisinin düzenleyici kontrole tabi bulunması, yükümlülüklerini yerine getirmek üzere başkalarını görevlendirmiş veya başkalarından hizmet almış olması nedeniyle azalmayacak veya ortadan kalkmayacaktır (NDK m.5 fk.3). Yetkilendirilen kişinin sorumluluğu düzenleyici kontrolden çıkarılma ile sona erecektir. Buna karşılık işi bırakması, yetkisinin kısıtlanması, askıya alınması veya iptal edilmesi ve benzeri durumlarda sorumluluk son bulmayacaktır. Bu gibi durumlarda güvenlik, emniyet ve nükleer güvence açısından zayıflık oluştuğunun Kurum tarafından değerlendirilmesi hâlinde, hukuki ve mali sorumluluk yetkilendirilen kişiye ait olmak kaydıyla, güvenlik, emniyet ve nükleer güvencenin sağlanmasına yönelik her türlü önlem Kurum tarafından aldırılabilecektir (NDK m.5 fk.6).

HUKUKSAL SORUMLULUK

NDK’nun 5’inci bölümü nükleer zararlara ilişkin hukuksal sorumluluğa ilişkin hükümleri içermektedir. NDK uyarınca sorumlu kişi işletendir. İşleten sıfatını taşıyacak kişi kanunda şu şekilde tanımlanmıştır: “Kurum tarafından veya ülkesindeki makamlar tarafından bir nükleer tesisi işletmek üzere yetkilendirilmiş tüzel kişi, nükleer tesis işletmek için verilecek lisans alınmadan önceki dönemde nükleer tesisi kuran tüzel kişi, nükleer tesisi işletmek için verilen lisans iptalinden sonra yeni bir işleten belirlenene kadar olan dönemde lisansı iptal edilen tüzel kişi işleten olarak kabul edilir” (NDK m.12 fk.3).

İşleten, nükleer zararlardan ve tazminatların ödenmesinden, nükleer olayın meydana gelmesinde kendisinin, personelinin ve tesisle ilgili teknoloji, mal ve hizmet sağlayanların herhangi bir kusurunun olup olmadığına bakılmaksızın sorumludur (NDK m.12 fk.4). Bununla birlikte, işleten doğrudan bir silahlı çatışma, hasmane hareketler, iç savaş ya da ayaklanmadan dolayı meydana gelen bir nükleer olaydan kaynaklanan nükleer zarardan sorumlu tutulmayacaktır (NDK m.12 fk.5). İşleten, nükleer olayın, nükleer zarara uğramış olan kişinin kastından ya da ağır ihmalinden meydana gelmiş olduğunu kanıtlarsa bu kişiye karşı (yetkili mahkemenin kararıyla) kısmen veya tamamen sorumluluktan kurtulabilecek, fakat diğer zarar görenlere karşı sorumluluğu ortadan kalkmış olmayacaktır (NDK m.12 fk.8). NDK m.12 fk.6 İşletenin, bir nükleer olayın neden olduğu nükleer zararların tazminine ilişkin sorumluluğunun sadece 29/7/1960 tarihli Nükleer Enerji Sahasında Hukuki Mesuliyete Dair Paris Sözleşmesi (ve bu Sözleşmeyi değiştiren, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu protokoller) ve NDK (Bölüm 5) hükümlerine göre belirleneceğini öngörmüştür. Ancak Paris Sözleşmesi NDK’da hüküm bulunmayan hâllerde uygulanacaktır. İşletenin sorumluluğu sınırlıdır. NDK m.13 fk.1 her bir nükleer olay için şu sınırları saptamış bulunmaktadır:

– Termal gücü on megavatın üzerinde olan nükleer reaktörler ile Kurum tarafından nükleer tesis işletmek için verilecek lisans öncesi yapılacak değerlendirme ile belirlenecek diğer nükleer tesisler için yedi yüz milyon avro

– Diğer nükleer tesisler için yetmiş milyon avro,

-Nükleer maddelerin taşınması için seksen milyon avro,

– Nükleer maddelerin Türkiye Cumhuriyeti sınırları dâhilinde yapılacak transit geçişleri için yedi yüz milyon avro,

Ancak, diğer bir ülkede meydana gelen zararlar için, eğer o ülke daha düşük bir sorumluluk sınırı öngörmüşse, o düşük sınır uygulanacaktır (NDK m.13 fk.2). Nükleer zararlar için ödenecek tazminat Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca belirlenecektir (NDK m.16 fk.1). Fakat zarar gören kişiye sosyal güvenlik, özel sigortalar ve genel sağlık sigortası kapsamında yapılan ödemeler tazminat tutarından düşülecektir (NDK m. 16 fk.2).

Nükleer zararların sorumluluk sınırını aşmasının beklendiği durumlarda en geç iki ay içinde, Cumhurbaşkanınca, nükleer zarar görenler tarafından yapılan başvuruları değerlendirmek ve başvurular hakkında karar vermek üzere Nükleer Zarar Tespit Komisyonu kurulacaktır (NDK m. 18 fk.1). Bu halde, nükleer zararlar Komisyon aracılığıyla tazmin edilecektir. Zarar giderimi yasadan anlaşıldığına göre şöyle olacaktır: Sorumluluk sınırı içindeki tutar Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından işletenden veya onun sigortacısından tahsil edilecek veya işleten tarafından gösterilen teminattan karşılanacaktır (NDK m.18. fk.2). Sorumluluk sınırının aşıldığı kısım için ise Cumhurbaşkanı uygun göreceği tedbirleri alacaktır (NDK m.18 fk.4). NDK m.19 fk.1, bir gerçek kişinin zarar verici nükleer olaya kasıtlı olarak neden olması halinde kendisine (işleten, sigortacı, nükleer sigorta havuzu, diğer teminat verenler ve Devlet tarafından) rücu edilebileceğini öngörmektedir. İşleten ayrıca kendisiyle sözleşme ilişkisi içindeki nükleer olaya yol açan kişiye de aralarındaki sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olması koşuluyla, (sözleşmede belirtilen kapsam ve şekilde) rücu etmek hakkına sahip olacaktır (NDK m.19 fk.2).

Nükleer zararlarla ilgili tazminat talebi zararın ve sorumlusunun öğrenildiği günden başlayarak üç yıl içinde zamanaşımına uğrayacaktır (NDK m.19 fk.3). Bunun yanında zararın nedeni niteliğindeki nükleer olayın gerçekleştiği tarihten başlayarak can kaybı ve sağlığın bozulması zararlarında otuz yıl ve diğer zararlarda on yıllık bir de tavan zamanaşımı süresi işleyecektir (NDK m.19.fk.4). Buna göre zamanaşımı mesela zarar görenin sağlığı nükleer olay sebebiyle on iki yıl sonra bozulmuşsa nükleer olay tarihinden hesaplanacak on beş yılın sonunda dolmuş olacaktır. Rücu hakkı ise, rücu hakkı bulunan kişinin zarar görene tazminat ödemesinden ve kime rücu edeceğini öğrenmesinden başlayarak üç yıl ve her durumda tazminatın tamamını ödediği günden başlayarak on yılda zamanaşımına uğrayacaktır (NDK m.19 fk.5).

SİGORTAYA İLİŞKİN DÜZENLEME

İşletenler, her bir nükleer tesis veya taşıma faaliyeti için NDK m.13’te yazılı olan üst sınır tutarında ve Kurum tarafından belirlenen zamanda ve şartlara uygun sigorta yaptırmak (veya başkaca bir teminat göstermek) zorundadırlar (NDK m.14 fk.1). Bunun yanında nükleer maddelerin Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik alanında yapılacak transit geçişlerinde işleten, seksen milyon avro tutarında sigorta yaptırmak veya teminat göstermekle yükümlüdür (NDK m.14 fk.2). Kanımızca “egemenlik alanı” yalnızca kara ülkesini ve karasularını (deniz ülkesini) değil, hava ülkesini de kapsamalıdır.

Sigorta sözleşmesinin veya (bunun yerine) yasada şart koşulan güvenceye ilişkin belgelerin Kurum’a sunulması ve Kurum tarafından uygun bulunması lazımdır. Aksi halde işletenin faaliyete başlaması mümkün olmayacaktır (NDK m.14 fk.3).

Sigorta veya teminat süreye bağlı ise (olağan koşullarda süreye bağlı olacaktır) işletenin, mevcut sigortanın (veya teminatın) süresi sona ermeden önce, bunun yerine, yeni bir sigorta yaptırması (veya teminatı yenilemesi) lazımdır (NDK m.14 fk.4).

Sigorta (veya teminat), Kurum’a yazılı olarak en az iki ay önce sigorta şirketi veya nükleer sigorta havuzu veya teminat veren tarafından bildirimde bulunulmadan askıya alınamaz veya iptal edilemez. Sigorta veya teminatın nükleer maddelerin taşınmasına ilişkin olması hâlinde, bunların taşıma sırasında askıya alınması veya iptal edilmesi de mümkün değildir (NDK m.14 fk.5). Burada sözü geçen “askıya al(ın)ma” ve “iptal etme” deyimlerinin anlamı açık değildir. Askıya alınmadan maksadın “sigortacının sağladığı teminatın geçici olarak durması”, iptal etmeden maksadın ise “sigorta sözleşmesinin sona ermesini sağlayan bir işlem” biçiminde anlaşılması doğru olur.

Yaptırılan sigorta (veya gösterilen teminat) sadece bir nükleer olay durumunda nükleer zararın tazmini için kullanılacaktır (NDK m.14 fk.6). Bu noktada “nükleer zarar” deyiminin nasıl anlaşılacağı da belirlenmelidir. Yaptırılacak sigortanın “sorumluluk sigortası” olması ve aynı zamanda nükleer tesiste meydana gelecek hasardan sorumluluğu da karşılaması halinde, nükleer olayın hem nükleer tesisin dışında hem de bu tesiste yol açtığı (işleten dışındaki kişilerin maruz kaldığı) zararların önemli bir bölümü sigorta kapsamında tazmin edilebilecektir. Nükleer tesise gelecek zararlar için de eşya (mal) sigortası yaptırılması (ve Türkiye’nin tesis üzerinde sahip olabileceği hakların da böylece sigorta koruması altına alınması) uygun bir çözüm olabilir. 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyarınca, merkezî yönetim kapsamındaki kamu biriminin veya sermayesinin tamamı kamuya ait bir kurum veya kuruluşun işleten olması hâlinde, bu kamu birimi, kurumu veya kuruluşu sigorta yaptırma (veya teminat gösterme) yükümlülüğünden bağışık tutulabilir. Bu durumda meydana gelen nükleer zararın Devlet tarafından ne şekilde taahhüt edileceği Cumhurbaşkanı kararı ile belirlenecektir (NDK m.14 fk.7). NDK m.14’te öngörülmüş olan işletenin sigorta yaptırma veya teminat gösterme zorunluluğu hakkındaki usul ve esaslar Kurum ile Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikle belirlenecektir (NDK m.14 fk.8).

NÜKLEER SİGORTA HAVUZU

NDK m.15, “Nükleer Sigorta Havuzu” kurulmasına ve bu havuzun işleyişine ilişkin kuralları öngörmektedir. Bazı ayrıntılar ise “Nükleer Sigorta Havuzunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” (RG.19 Ekim 2023/ 32344) ile düzenlenmiştir. NDK m.15 fk.1 uyarınca Nükleer Sigorta Havuzu, işletenin yükümlülüklerine sigorta desteği sağlanabilmesi amacıyla oluşturulmaktadır. İşleten bu sigorta desteğini (kısmen veya tamamen) yurt içinden veya uluslararası piyasalardan sağlayabileceği gibi Nükleer Sigorta Havuzu’ndan da sigorta yapılması isteminde bulunabilecektir. İşletenin sigorta (veya teminat) bulamaması veya işleten tarafından (Kurum’a) sunulan sigortanın (veya teminatın NDK m.13’te belirlenen miktarlardan az olması olasılıklarında eksik kalan miktar Cumhurbaşkanınca belirlenecek usul ve esaslara göre karşılanacaktır NDK m.15 fk.3). Bir nükleer olay ertesinde mevcut sigorta (veya teminat) yasada öngörülen sınırların altında ise, eksik kalan miktarın Cumhurbaşkanınca belirlenecek usul ve esaslar uyarınca karşılanması söz konusu olacak ve bu eksik kısım için işletene rücu edilecektir (NDK m.15 fk.4).

Nükleer Sigorta Havuzunun Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te yer alan bazı önemli hükümler ise şöyledir:

– Havuz, Özel Riskler Yönetim Merkezi (ÖRYM) tarafından temsil edilecek ve ÖRYM tarafından kurulacak, yönetilecek ve işletilecektir (m.4 fk.1)

-ÖRYM havuzun üstlendiği riskler için ulusal ve uluslararası sigorta, reasürans ve sermaye piyasaları ile diğer nükleer sigorta havuzlarından yeterli düzeyde koruma temin edecektir (m.4 fk.3).

– Nükleer zarar gören olarak kabul edilecek kişiler şunlardır (m.6):

a) Can kayıplarında, vefat edenin desteğinden yoksun kalanlar.

b) Yaralanmalarda, yaralanan kişiler.

c) Taşınmazlarının kısmen ya da tamamen zarar görmesi hâlinde malik veya sınırlı ayni hak sahipleri, malikin ölümü hâlinde mirasçıları.

ç) Taşınırların kısmen ya da tamamen zarar görmesi hâlinde ruhsat, lisans, fatura gibi taşınırın mülkiyetini gösterir belgelerde adı geçen kişiler ya da bu kişilerin ölümü hâlinde mirasçıları.

d) Komisyon veya yetkili mahkemeler tarafından tespit edilmesi kaydıyla, bu fıkrada sayılanlar dışında kalan nükleer zarar gören diğer kişiler.

– Hasar incelemesi şöyle gerçekleştirilecektir (m.11)

– Can kayıplarında ve yaralanmalarda nükleer zarar görenlere ödenecek tazminat tutarları, ÖRYM tarafından görevlendirilen aktüerler veya yardımcı aktüerlerce hesaplanacaktır.

– Can kaybı ve yaralanmalar dışındaki zararlar ÖRYM tarafından görevlendirilen sigorta eksperleri aracılığıyla saptanacaktır.

– ÖRYM, hasarın büyüklüğüne bağlı olarak, gereksinim durumunda, kamu kurum ve kuruluşlarının konusunda uzman personelinden ve üniversitelerin ilgili bölümlerinin gerekli eğitimini almış insan kaynağından yararlanabilecektir.

– Sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği haller ile havuz tarafından sona erdirilebileceği haller m.7’de, askıya alınması ise m.8’de hükme bağlanmıştır. Nükleer Sigorta Havuzu’na katılımın sigorta şirketleri bakımından zorunlu olup olmayacağı önemli bir sorun olarak gündemde yer almaktadır.

DOĞRUDAN TALEP VEYA DAVA HAKKI

NDK m.17 fk. 1, nükleer zarar gören kişilerin, (Nükleer Zarar Tespit Komisyonu kurulması halinde zararların bu komisyon aracılığıyla tazminini hükme bağlayan NDK m.18 fk.2 hükmü saklı kalmak üzere), zararlarının giderilmesini, sorumluluk sınırları içinde doğrudan işletenden isteyebilecekleri gibi sigortacıdan, nükleer sigorta havuzundan ve diğer teminat verenlerden de talep edebileceklerini hükme bağlamaktadır. Yukarıda da vurguladığımız gibi, nükleer zararın yasal sorumluluk sınırlarını aşmasının beklendiği durumlarda, NDK m.18 fk.1 uyarınca Nükleer Zarar Tespit Komisyonu kurulacak ve zararlar hakkında bu komisyon karar verecektir. Komisyon tarafından karara bağlanacak tazminat tutarının ödenmesi ise kısmen sigortadan (veya teminattan) karşılanacaktır. (Sigortacının veya Nükleer Sigorta Havuzu’nun ödemesi gereken tutarın Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca tahsil edileceği ve zarar görenlere, bu sigortadan düşecek pay ve Cumhurbaşkanı tarafından uygun görülecek önlemler çerçevesinde yapılması söz konusu olabilecek ek ödeme ile birlikte aktarılacağı anlaşılmaktadır). Yasal sorumluluk sınırlarının aşılması beklentisinin bulunmadığı hallerde, zarar görenler, işleteni, sigortacıyı, Nükleer Sigorta Havuzu’nu ve diğer teminat verenleri (bu kişilere yöneltmiş bulundukları istem yerine getirilmediği takdirde), doğrudan dava edebileceklerdir (NDK m. 17 fk.2). Nükleer zarara uğrayan kişinin yerine geçenler veya tazminat alacağını zarara uğrayan kişiden devralmış olanlar da (halefler) sayılan kişilerden istemde bulunabilecek veya onlara karşı doğrudan dava hakkını kullanabileceklerdir (NDK m.17 fk.3).

KISA BİR DEĞERLENDİRME

Sigorta, giderici bir işlev gördüğünden aslında “Bade harab’ül Basra” devreye girecektir. Önleyici bir yönü yoktur. Kaldı ki, sigorta koruması ne kadar geniş olursa olsun, bir nükleer felâketin yarattığı zararları gidermede yetersiz de kalabilecektir. Bu bakımdan asıl önemli olan nükleer olayı ve buna bağlı zararları meydana gelmeden önlemektir.