Meydana gelebilecek olası depremlere karşı en önemli güvence sigorta
11 ili etkileyen ve ‘yüzyılın felaketi’ olarak adlandırılan Kahramanmaraş Depremi’nin ardından 1 yıl geçti. Bu deprem felaketi ile depreme karşı önlem almanın ne kadar gerekli olduğunu ve risk gerçekleşmeden önce sigorta yaptırmanın önemini bir kez daha gördük.
Aktif tektonik levhaların birleşim noktalarından birinde bulunan ülkemizin birçok bölgesinde deprem riski oldukça yüksek. 6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş ilinin Pazarcık ilçesi olan 7.7 büyüklüğünde ve yine aynı gün merkez üssü Kahramanmaraş ilinin Elbistan ilçesi olan 7.6 büyüklüğünde meydana gelen deprem felaketleri, depremlerin bu toprakların bir gerçeği olduğunu bizlere acı bir şekilde gösterdi. 11 ili etkileyen ve ‘yüzyılın felaketi’ olarak adlandırılan bu depremlerin ardından tam 1 yıl geçti. Bu deprem felaketleri bize depreme karşı önlem almanın ne kadar gerekli olduğunu ve risk gerçekleşmeden önce sigorta yaptırmanın önemini bir kez daha hatırlattı.
Depremin hemen ardından oluşan yaraların hızlıca kapanması için tüm sigorta sektörü seferber oldu ve meydana gelen bu iki büyük deprem felaketiyle birlikte depremden sonra sigorta sektörünün hayatın hızla normale dönme sürecindeki önemini bir kez daha gördük.
SİGORTALI HASAR 5 MİLYAR DOLAR
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), deprem sonrası ihbarları almaya başladı ve 24 saat geçmeden ilk tazminat ödemesini yaptı. Açıklanan verilere göre, sektörün Kahramanmaraş Depremi sonrası ödediği sigortalı hasar 5 milyar dolar. Gerçekleşen deprem felaketleri, riskin ne kadar gerçek olduğunu bize gösterirken aynı zamanda olası bir hasarda, hasarın eksiksiz karşılanabilmesi için poliçe bilgilerinin doğru olmasının ne denli önemli olduğunu da ortaya çıkardı. Maalesef ki bu depremlerde eksik düzenlenen poliçeler birçok mağduriyete sebep oldu. Kurlarda yaşanan hareketlilik ve enflasyon nedeniyle ortaya çıkabilen eksik sigorta durumuna karşı poliçelerin güncellenmesi gerekliliği ve özellikle konutlar için metrekarelerin doğru belirtilmesinin ne kadar gerekli olduğu anlaşıldı.
MARMARA BÖLGESİ’NDE SİGORTALILIK ORANI
%66 Gerçekleşen bu iki büyük deprem felaketiyle birlikte olası bir Marmara depremi de tekrar gündeme geldi. Bu iki büyük depremle gördük ki ortaya çıkan yaraların en hızlı şekilde sarılmasında sigortanın rolü büyük. Bu noktada toplumun sigortaya olan bilincinin artması ve %100 sigortalılık oranına ulaşılması ise elzem. DASK’ın verilerine göre Zorunlu Deprem Sigortası’nda Marmara Bölgesi’nin sigortalılık oranı %66,50. 6 milyon 840 bin konutun bulunduğu bölgede, 4 milyon 549 bin sigortalı konut bulunuyor. Bölgeyi il bazında inceleyecek olursak; İstanbul’da 4 milyon 153 bin konutun %65,30’u, Bursa’da 754 bin konutun %59,80’i, Kocaeli’de 481 bin konutun %70,50’si, Tekirdağ’da 318 bin konutun %82,70’i, Balıkesir’de 377 bin konutun %64,30’u, Sakarya’da 240 bin konutun %84’ü, Çanakkale’de 151 bin konutun %66’sı, Yalova’da 93 bin konutun %87,30’u, Edirne’de 111 bin konutun %62,10’u, Kırklareli’de 102 bin konutun %58,40’ı, Bilecik’te 60 bin konutun %50,20’sinin Zorunlu Deprem Sigortası bulunuyor.
“OLASI İSTANBUL DEPREMİNDE YÜKSEK TUTARDA SİGORTALI HASAR OLUŞABİLİR”
6 Şubat tarihinde gerçekleşen depremin penetrasyon oranının düşük olduğu ve eksik sigorta uygulamalarının bulunduğu geniş bir coğrafi alanı etkilediğini belirten Milli Re Yurt İçi Reasürans Kabulleri Müdürü Seda Orman Küçükçirkin, “Sigortalı hasar toplam deprem zararına göre düşük seviyede gerçekleşmiştir. Sigorta ve reasürans şirketlerimizin bir katastrofik olaya karşı almış oldukları koruma programları 6 Şubat tarihli deprem için yeterli seviyede olmuş, konservasyon oranlarının düşük olmasına bağlı olarak da sigortalı hasarın büyük kısmı yurt dışına transfer edilmiştir. Olası İstanbul depremi göz önünde bulundurulduğunda daha yüksek bir tutarda sigortalı hasarın oluşabileceği söylenebilecektir. Ayrıca sigorta bedellerinde son dönemde meydana gelen artışlar da göz ardı edilmemelidir. 2024 yılının Ocak ayı yenilemelerine bakıldığında sektörümüzün model sonuçlarını da gözeterek daha yüksek tutarda koruma programı aldığı görülmekte olup şirketlerimizin 2023 yılındaki depremden hareketle ihtiyatlı bir şekilde model sonuçlarını değerlendirdikleri tahmin edilmektedir. DASK ve reasürans şirketleri hariç olmak üzere, sektörümüzün temin ettiği varsayılan 10 milyar dolar seviyesini aşabilecek büyüklükteki deprem korumasının yeterli olabileceği düşünülmektedir. Ancak olası depremin karakteristiğinin öngörülemeyen sonuçlara sebep olabileceği de unutulmamalıdır” şeklinde konuştu.
ZDS TARİFESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILDI
Depreme karşı en güçlü finansal önlemlerden olan Zorunlu Deprem Sigortası’nın tarifesinde konutlar için verilen teminat tutarları güncellendi. Bu güncelleme ile, Zorunlu Deprem Sigortası ile verilen teminat tutarlarının artırılması, poliçe yenilemelerinin desteklenmesi ve sistemdeki vatandaşlar için daha güçlü bir finansal güvence sağlanması hedefleniyor. Zorunlu Deprem Sigortası tarifesinde yapılan değişiklikler ile; betonarme yapılar için 3 bin 16 lira olan sigorta bedeline esas birim metrekare bedeli 6 bin liraya, diğer yapılar için 2 bin 80 lira olan sigorta bedeline esas birim metrekare bedeli 4 bin liraya, bir mesken için 640 bin lira olan azami teminat tutarı 1 milyon 272 bin liraya yükseltildi. Bunlara ek olarak ilk defa; 01.01.2024’den sonra düzenlenen yeni poliçelerin teminatlarına enflasyon koruması geldi. Bu doğrultuda, poliçe başlangıç tarihi 01.01.2024 ve sonrası olan poliçelerin teminatları her ay enflasyon oranında artacak. Bu sayede sigortalıların teminatlarının güncel kalması amaçlanıyor. Mevcutta poliçesi bulunan sigortalılar da teminatlarını iki katına çıkarabilir ve enflasyon korumasından faydalanarak olası bir depreme karşı daha büyük güvence sağlayabilirler.
TÜRK REASÜRANS VE DOĞAL AFET SİGORTALARI KURUMU GENEL MÜDÜRÜ SELVA EREN:
Hedefimiz tüm konutları Zorunlu Deprem Sigortası güvencesi altına almak
“Hedefimiz, acı tecrübeler yaşamadan, kapsamımıza giren tüm konutları Zorunlu Deprem Sigortası güvencesi altına almak.”
Kahramanmaraş Depremi ve sonrasındaki süreç hakkında görüşlerini paylaşan Türk Reasürans ve Doğal Afet Sigortaları Kurumu Genel Müdürü Selva Eren, şu değerlendirmelerde bulundu:
6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrasında DASK, 24 saat dolmadan ilk hasar ödemesini yaptı, her hafta vatandaşları bilgilendirdi. Kahramanmaraş depremleri ve sonrasındaki süreçte DASK’ın performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Deprem öncesinde attığımız önemli adımlar sayesinde operasyonel ve finansal olarak olası büyük bir depreme hazırdık. Depremin hemen ardından, Ankara Olağanüstü Yönetim Merkezimizdeki mevcut ekiplerimize, İstanbul ekiplerimizin de katılımıyla tam kadro çalışmalarımızı başlattık. Hasar ödemelerinin çok hızlı yapılabilmesi için, yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı binalarda sigortalıların ihbarını dahi beklemeden T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından resmi hasar tespitleri tamamlanmış konutların listelerinden hasar dosyaları resen açarak hasar süreçlerini yürüttük. Böylece depremin üzerinden henüz 24 saat geçmeden ilk hasar ödememizi gerçekleştirdik. Ankara Olağanüstü Yönetim Merkezimizde bulunan DASK Tırı ve hasar ekiplerimizden bir grup aynı gün bölgeye intikal etti. Sigortalılarımıza daha hızlı ve yüz yüze hizmet sunmak amacıyla bölgedeki illerimize DASK konteyner ofislerimiz kuruldu. Depremin üzerinden geçen 4 ay gibi kısa bir süre içinde, tarafımıza ulaşan ihbarlar içinde işleme aldığımız, hasar evrakı tam olan ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından tespiti yapılabilmiş tüm konutların hasar ödemelerini tamamlamıştık. Kurumumuza gelen hasar ihbarlarına ilişkin çalışmalarımız devam etti ve Ocak ayı itibarıyla tarafımıza bildirilen yaklaşık 600 bin adet hasar ihbarına karşılık, tazminat ödeme tutarımız toplam 35 milyar liraya ulaştı.
Bu süreç içinde birçok yeni uygulamayı da devreye aldığınızı takip ettik. Bu uygulamalardan kısaca bahseder misiniz?
Depremin yaşandığı ilk günden beri kurum olarak önceliğimiz, sigortalıların tazminatlarına bir an önce kavuşmalarıydı. Bu kapsamda DASK adına birçok yeni uygulamayı da hayata geçirdik. İlk olarak, hasar ihbarından hasar inceleme sürecinin tamamlanmasına kadar olan süreçte vatandaşlarımıza maddi güvence sağlayarak yaralarını sarmaya ilk andan itibaren destek olmak amacıyla DASK’ta bir ilk olarak 27 Şubat 2023 tarihinde avans ödemesi uygulamasını başlattık ve yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı binalar için sigorta bedelinin %20’si, orta hasarlı binalar için ise sigorta bedelinin %10’u sigortalılarımıza avans olarak ödedik. Bunun yanında, tarafımıza gelen ihbarların yaklaşık %80’ini oluşturan hafif hasarlı konutlar için de yeni bir uygulama başlattık. Zira, tarafımıza ulaşan hasar dosyalarının büyük çoğunluğunu oluşturan hafif hasarlı dosyaların insan gücü ile tamamlanmasını sağlamak yıllara yayılacak bir sürece neden olacaktı. Bu kapsamda, sigorta bedelinin %15’i direkt olarak ve muafiyet uygulanmadan sigortalılarımıza ödenmektedir. Sigorta bedelinin %15’ini tahsil eden sigortalılarımız, talep etmesi durumunda konutlarına eksper göndererek yeniden değerlendirme yapılması da mümkün kılınmıştır. Bir diğer konu ise, konutları ipotekli olan sigortalılarımızın ödemeleriydi. İpotekli konutlar için Bankalar Birliği ile bir iş birliği yapılarak bireysel muvafakatname yerine topluca işlem yapılması sağlanmış olup bu sayede 50 bin liraya kadar olan hasarlar doğrudan sigortalılarımıza ödenmektedir. Yine süreç içinde, poliçelerde yer alan iletişim bilgisinin yanlış olması durumuyla karşılaştık. Bu durumunda ödemelerin tahsil edilmesi için gerekli ödeme şifreleri sigortalımıza ulaşmadığından ödemelerin tahsil edilemediği tespit edilmiş ve Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi koordinasyonunda e-Devlet yetkileri ile proje geliştirilmiştir. e-Devlet üzerinde bulunan “DASK Hasar / Ödeme Sorgulama” adımına ek, yeni bir hizmet olarak “DASK Ödeme Şifre Hizmeti” adımı eklenmiştir. Bu sayede sigortalılarımız ödeme şifrelerine e-Devlet üzerinden de erişebilmektedir. Konuyla ilgili sigortalılarımızı bilgilendirmek için de hem e-Devlet hem de GSM operatörleri aracılığı ile her hafta SMS gönderimi yapılmaktadır.
Deprem sonrasında, neredeyse her hafta sahadaydınız. Sahada neler yaşadığınızdan da bahseder misiniz?
Deprem bölgesindeki illerimizi her hafta ziyaret ettik ve sigortalılarımızla birebir temas kurduk. Burada hedefimiz iletişimi sürekli hale getirmekti. Bizim için en temel ve kıymetli olan vatandaşımızın tazminatlarını ödemenin yanında onların yanında olduğumuzu ve bize her zaman ulaşabileceklerini bilmeleriydi. Hala da tüm vatandaşlarımız ile birebir iletişim halindeyiz. Vatandaşlarımızın ben dahil tüm ekibimize cep telefonlarımız üzerinden ulaşabilmeleri için destek sunuyoruz. Bu iletişimi sağlamak oldukça kıymetli.
‘DEPREM SONRASI SİGORTALILIK ORANI ARTTI’
Kahramanmaraş depremlerinden sonra Zorunlu Deprem Sigortası poliçelerinde artış oldu mu?
Deprem sonrası yaşanan acı tecrübeler, sigortalı olma eğilimini etkileyerek sigortalılık oranlarında bir artışa vesile oldu. Marmara Bölgesi özelinde yürürlükteki poliçe sayılarına bakıldığında deprem sonrası hem İstanbul’da hem de Marmara Bölgesi’nde toplam sigortalılık oranında yaklaşık %1 oranında bir artış mevcuttur. Günlük poliçe üretiminde ise, ülke genelinde poliçe üretimi %55 oranında arttı. Bu artış vatandaşlarımızın Zorunlu Deprem Sigortası’na sahip olma ihtiyacıyla hareket ettiğini ve kuruma olan güveni de göstermektedir. Fakat deprem sonrası, bu artış eğilimi her deprem sonrası olduğu gibi normal seyrine geri dönmektedir. Kurum olarak hedefimiz, acı tecrübeler yaşamadan, kapsamımıza giren tüm konutları Zorunlu Deprem Sigortası güvencesi altına almak. Zorunlu Deprem Sigortası edindirme, uygulama ve yönetimi faaliyetlerinden sorumlu olarak ülkemiz için deprem teminat havuzu oluşturulması ve tüm vatandaşların Zorunlu Deprem Sigortası ile finansal güvence altında olması için çalışan DASK’ın kuruluşundan bugüne geçen 24 yılda, Türkiye genelinde Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi sayısı yaklaşık 12 milyona ulaştı.
DASK’a deprem dışındaki teminatların eklenmesi için yapılan çalışmalar ne durumda? Yeni teminatların ne zaman hayata geçirileceğiyle ilgili bilgi verebilir misiniz?
DASK olarak şu anda Zorunlu Deprem Sigortası ile deprem ve depremden kaynaklanan hasarlara karşı sigortalı konut sahiplerine maddi güvence sağlıyoruz. Son yıllarda sıklaşan ve gittikçe şiddetlenen doğa olaylarına tanıklık etmeye başladığımız bu süreçte, kurum olarak üzerimize düşen sorumluluğun farkındalığı ile DASK yapısında büyük bir dönüşüm adımı atarak başta sel olmak üzere diğer tüm doğa kaynaklı afet türlerinin DASK’ın kapsamına dahil edilmesi ile ilgili çalışmalarımızda sona yaklaştık. Zorunlu Deprem Sigortası’nın Zorunlu Afet Sigortası’na dönüştürülmesi konusunda çalışmalarımızı 2024 yılı Temmuz ayında tamamlamayı hedefliyoruz. Böylece, tek bir poliçe üzerinden tüm doğa kaynaklı afetler için vatandaşlarımıza teminat sağlayacağız.
‘TEMİNATLARA ENFLASYON KORUMASI GELDİ’
Geçtiğimiz dönemde DASK teminat tutarları artırılmıştı. Bu işlemi henüz yapmayan kişiler nasıl bir yol izlemeli?
1 Ocak 2024 tarihi itibarıyla geçerli olmak üzere Zorunlu Deprem Sigortası Tarifesi güncellendi. Yapılan değişiklikler ile; betonarme yapılar için 3 bin 16 lira olan sigorta bedeline esas birim metrekare bedeli 6 bin liraya, bir mesken için 640 bin lira olan azami teminat tutarı 1 milyon 272 bin liraya yükseltildi. Bunlara ek olarak ise DASK tarihinde ilk defa, 1 Ocak 2024’ten sonra düzenlenen yeni poliçelerin teminatlarına enflasyon koruması getirildi. Özetlemek gerekirse, poliçe başlangıç tarihi 1 Ocak 2024 tarihi ve sonrası olan tüm poliçelerin teminatları güncel bedeller üzerinden hesaplanırken, aynı zamanda teminatlar enflasyon koruması altında olacak; her ay, belirlenen enflasyon oranına göre herhangi bir ek prim ödemesi yapılmadan güncellenecektir. Poliçe başlangıç tarihi 1 Ocak 2024 tarihi öncesi olan tüm sigortalılarımızın teminatlarının güncellenmesi ve enflasyon korumasından faydalanması için sigorta acenteleri ya da sigorta şirketleri ile iletişime geçmeleri; ek prim ödemelerini gerçekleştirerek zeyil işlemlerini tamamlamaları gerekmektedir. 2024 yılında tüm vatandaşlarımızı evlerini DASK güvencesi altına almaya, süresi dolan poliçelerini yenilemeye ve daha güçlü bir finansal güvenceye sahip olmak için teminatlarını güncellemeye davet ediyoruz.
MAHER HOLDİNG SİGORTA GRUBU BAŞKANI AHMET YAŞAR:
Sektör Kahramanmaraş Depremi sonrası üzerine düşeni yaptı
“Kahramanmaraş Depremi sonrası sigorta sektörü afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıpları karşılayan ve kaynak yaratan bir mekanizma olarak üzerine düşeni yaptı diyebiliriz.”
Kahramanmaraş Depremi sonrası ödemelerin deprem sonrasında ivedilikle yapılmaya başlandığını belirten Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, “Zaten 5 milyar dolarlık yükün büyük bölümü reasürörler tarafından karşılandı. Elbette bunun bir geri ödeme takvimi olacak o ayrı. Sigorta grubumuz özelinde yanıt vermek gerekirse, iki şirketimizde de reasürans anlaşmalarımız ve dengeleme karşılıklarımızla bilançomuza ek bir yük gelmeden deprem hasarlarımızı sonuçlandırdık. Sigorta sektörü afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıpları karşılayan ve kaynak yaratan bir mekanizma olarak üzerine düşeni yaptı diyebiliriz. Sigorta, sürecin başından itibaren denetleyici olma rolüyle de sürecin bir parçası olmalı. Kaldı ki kentsel dönüşümde Bina Tamamlama Sigortası ile bu rolün altını çiziyoruz ve Şişli Belediyesi ile başlattığımız bu farkındalığın artacağını umuyoruz. Öte yandan sektörün başarısız olduğu kısım hiç mi yok? Elbette var, sigortalamada eksiğimiz çok. Sigorta farkındalığını artırmak için sektörün tüm paydaşlarının daha sıkı çalışması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘PENETRASYONDAKİ EKSİKLİK GÖRÜNÜR OLDU’
Deprem sonrası her şeyden önce penetrasyondaki eksikliğin çok daha görünür olduğunu vurgulayan Yaşar, “Olası mağduriyetlerin bundan sonra yaşanmaması için sektör alarm verdi, yeni düzenlemeler yapıldı. Özellikle Zorunlu Deprem Sigortası’nın, zorunlu afet sigortasına dönüşmesi yönünde SEDDK ve DASK’ın birtakım çalışmaları var. Yakın zamanda DASK sigortasında sigorta bedeline esas metrekare birim maliyet” ile “azami teminat” tutarları yükseltildi ve enflasyon koruması geldi. Yine ihtiyari konut sigortalarında depremde yaşadığımız acı gerçeklerden dolayı birtakım limitler kondu. Sigorta bedellerinin hesaplanmasında aslında sigortalıya bırakmadığımız bir inisiyatif var. Metrekare maliyetlerinin belirlenmesinde asgari maliyeti artık kamu otoritesi belirliyor” dedi.
‘SEKTÖR YETERLİ KORUMA KAPASİTESİNE SAHİP’
Katastrofik riskler, özellikle depremlerle ilgili yapılan modellemeler ve reasürans korumaları hakkında birçok sektörde ciddi bir farkındalık oluştuğunun altını çizen Yaşar, “Özellikle Marmara depremi gibi beklenen büyük felaketler, sektörün kapasite ihtiyaçlarını belirlemek açısından önemli bir rol oynuyor. Sigorta grubumuz da trete anlaşmalarını buna göre sağlamlaştırarak sonuçlandırdı. Genel olarak sektörün bu tür risklere karşı yeterli koruma kapasitesine sahip olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca herhangi bir eksiklik ortaya çıktığında Marmara depremi hazırlıklarıyla bu eksiklikleri giderme konusunda kararlı bir tutum sergilediğimize inanıyoruz. Maraş depremi sonrası, benzer şekilde kapasite sağlayıcıları olarak faaliyet gösteren reasürörler için de Marmara depremi büyük bir öncelik haline geldi. 2024 yenilemelerinde, reasürans maliyetlerinin arttığını ve kapasitenin daralma eğiliminde olduğunu gözlemledik. Ancak TSB’nin de katılımı ile Türk sigorta sektörü ve ülkemizin deprem riski gerçeği Baden Baden’da doğru bir şekilde tanımlandı ve yabancı reasürörlerden olumlu mesajlar alındı” dedi. Sivil riskler ve konut sigortaları konusunda SEDDK’nın önemli adımlar attığını ifade eden Yaşar, sözlerine şu şekilde devam etti: “Konutların eksik sigorta riskini önlemek ve uygulama birliğini sağlamak amacıyla, ihtiyari konut sigortalarında asgari metrekare bedelleri belirlendi. Betonarme konutlar için minimum 12 bin lira, diğer konutlar için ise 8 bin lira olarak saptandı. Ayrıca teminatın güçlendirilmesi amacıyla enflasyon klozunun poliçelere eklenmesi zorunlu hale getirildi. Ticari ve sınai riskler konusunda da çalışmalar yapıldı. Ekonomik kriz ve döviz kurlarındaki dalgalanma gibi faktörler nedeniyle sigorta bedelleri güncellendi.”
AVEON GLOBAL SİGORTA TEKNİK VE REASÜRANS MÜDÜRÜ FATMA UZUN:
Sektör katastrofik risk yönetimi açısından önemli bir testten geçti
“Kahramanmaraş Depremi sonrası önleyici sigortacılığın önemini daha iyi anladık. Hasar boyutu açısından da sektörümüz katastrofik risk yönetimi açısından önemli bir testten daha geçti.”
Kahramanmaraş Depremi hakkında açıklamalarda bulunan Aveon Global Sigorta Teknik ve Reasürans Müdürü Fatma Uzun, “Kahramanmaraş Depremi en net tarifi ile ‘çağımızın felaketi’ ifadesini içeren, ülkemizin ağır bir sınav verdiği ve biz sigortacıların yaptığı işle çok iç içe olması sebebiyle son derece içselleştirip derin üzüntüler hissettiği ağır bir deneyimdi. Sigortacılar olarak bizler için daha bağımsız bir anlamı vardı bu durumun, zira yıllardır yaptığımız bir işin önemli bir parçası olan depremi yaşamak, hasarı kaldırmak, canlarımızın ya cansız bedenleri ya da nefes alışlarında yeniden umutlanmak bizler için bambaşka anlamlar yükledi. Ülke ve millet olarak hepimiz güçlü ve büyük bir yardımlaşma gösterdik. Bundan ülkemiz ve milletimiz adına son derece gururlu ve mutluyuz” ifadelerini kullandı.
‘ÖNLEYİCİ SİGORTACILIĞIN ÖNEMİNİ ANLADIK’
Uzun, sözlerine şu şekilde devam etti: “Milletimiz deprem gerçeğini maalesef yeniden hatırladı ve tedbirler alması gerektiğini hissetti. İnşaattan barınmaya kadar birçok noktada devletimiz ve yerel yönetimlerle beraber yapısal sorunların aşılmasında çok hızlı yol aldılar. Sektör olarak ise, tüketici açısından deprem ve DASK ürünleri başta olmak üzere dersini daha iyi çalışarak, tüm tarafları iyi eğiterek bu işi daha ciddi yapmamız gerektiğini gördük. Önleyici sigortacılığın önemini daha iyi anladık. Hasar boyutu açısından da sektörümüz katastrofik risk yönetimi açısından önemli bir testten daha geçmiş oldu. Sonuçları itibarıyla da sektörümüzün Türkiye ekonomisi içerisinde çok önemli bir yerde olduğunu, daha da güçlenmesi gerektiğini tüm taraflar ve ekonomi otoriteleri görmüş oldu.”
Kahramanmaraş Depremi sonrasında sigorta sektörünün deprem teminatı, deprem hasarı ve sonrasındaki fon yönetiminin gözden geçirilmesi ve eksiklerin tespit edilerek bunların hızla tamamlanmasına yönelik aksiyonlar alındığını söyleyen Uzun, “Sektörümüzün özellikle reasürans koruması anlamında hazır olduğuna inanıyoruz ve buna yönelik göstergelerde kamuoyuna açık. Ancak bölgedeki sigortalılık oranı ve yapılaşma kalitesi hala önemli bir sorun. Bize göre Devletimizin ve sektörümüzün iş birliğinin daha da güçlendirilmesi ve kalıcı politikalarla ancak bu sorunlar çözülür” dedi.
DASK metrekare maliyetlerinin güncellenmesi ve minimum metrekare maliyetlerindeki değişikliklerin olumlu bir başlangıç olduğunu belirten Uzun, “Ancak bu tür problemlerin tamamen ortadan kalkması için sektörümüzün yapacağı güncellemeleri tamamlayan yapısal ve idari reformların hayata geçirilmesi zorunludur. Buna yönelik olarak devletimizin bakanlıklar ve bağlı kurumlar eliyle adımlar atması bizleri hem cesaretlendirmekte hem de umutlandırmaktadır” şeklinde konuştu.
DOĞA SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ COŞKUN GÖLPINAR:
Deprem sonrası sektör çok başarılı bir sınav verdi
“Kahramanmaraş Depremi sonrası bütün bu zorlu koşullar içinde sigorta sektörü çok başarılı bir sınav verdi. Hasar ödemeleri ivedilikle yapıldı, gerekli yardımlar afet bölgesine ulaştırıldı.”
Kahramanmaraş Depremi sonrasında oluşan hasarlar hakkında konuşan Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, “Yaşanan afetin ekonominin üzerinde oluşturduğu maliyet riskleri, sigorta şirketlerinin çalışmaları ile bir nebze de olsa azaltılmaya çalışılmaktadır. 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremler neticesinde meydana gelen toplam ekonomik zarar olduğu tahmin edilen 100 milyar doların mevcut poliçeler ile ancak belli bir kısmı sigorta şirketleri tarafından karşılanmıştır. Bu tür felaketlerin acısını minimuma indirmenin yolu yıkıma sebep olan ihmalkârlığın yok edilmesi, maddi zararları azaltabilmenin yolu da risklere karşı en uygun olan poliçelerin satın alınmasıdır ve elbette en önemlisi sigorta bilincinin gelişmesidir. Bütün bu zorlu koşullar içinde sigorta sektörü çok başarılı bir sınav vermiştir. Hasar ödemeleri ivedilikle yapılmış, gerekli yardımlar afet bölgesine ulaştırılmış, ziyaretler ile acentelerimize hem iş hem moral motivasyon desteği verilmiştir. Yaşanan bu üzücü süreç içinde çabalarımız sayesinde toplumun sigortaya inancı ve güveninde artış sağlanmıştır” ifadelerini kullandı.
‘SİGORTALILIK ORANI YETERLİ SEVİYEDE DEĞİL’
Toplumu bilinçlendirme adına yürürlüğe alınan bazı hizmetlerde poliçe varlığı sorgusu, kamuoyu spotları ve kampanyaların yeteri kadar amacına ulaştığını söylemenin mümkün olmadığını belirten Gölpınar, “Sigorta bilinci olmaksızın zorunluluk sebebiyle yapılan poliçelerin yenilenmediği ve bu sebeple sigortalılık oranlarında artış olmadığını söyleyebiliriz. Meydana gelen afetlerin ardından kısa süreli olarak penetrasyon artışı yaşansa da bu ivmenin kısa süreli olduğunu görmekteyiz. DASK kurumu tarafından yayınlanan verilere göre; 2022 yılı yaklaşık 11 milyon adet DASK poliçesi olup, deprem yaşanan 2023 yılı sonunda ise bu adedin 11.5 milyon olduğunu görmekteyiz. Sigortalılık oranının ise %58 gibi düşük seviyelerde kaldığını söyleyebiliriz” diye konuştu.
‘BİLİNCİN ARTMASI TOPLUMSAL BİR GÖREV’
Doğa Sigorta olarak sigorta bilincinin artmasını toplumsal görev olarak kabul ettiklerini ve yaptıkları kampanyalarla ve yenileme dönemlerinde acenteleri ile sigortalılara bilgi vermek suretiyle deprem bilincinin artmasına yönelik aksiyonlar aldıklarını ifade eden Gölpınar, “Depremin modellemesi yapıldığında ise; yerleşimlerin bilimsel olarak tespit edilecek risk verileri doğrultusunda yapılmasının önemi ortaya çıktı. Basında çıkan birçok haberde aynı site içerisinde yan yana inşa edilen binalardan bir kısmının deprem sonrasında yıkılırken, diğerlerinin ayakta kaldığını okuduk. Aslında inşa edilecek yapılanmanın olacağı yerleri bilimsel çalışmalarla zemin etüdü ve fay hatlarına mesafesi seçilerek yapılması gerektiğini bir kez daha vurgulayabiliriz. Yaşanan afet sürecinde, sektör olarak bu konuda oldukça başarılı bir süreç yönettik. Ülkemizin yaralarının sarılarak normal hayata dönülmesinde oldukça aktif bir rol oynadık. Fakat rakamsal verilere baktığımızda hem deprem hasarları hem de hızla artan maliyetler sebebiyle performansın finansal açıdan çok olumlu olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değil. Sektörümüz yüksek maliyet artışlarına rağmen yetersiz prim artışları sebebiyle kârlılık anlamında ilk yarı hedeflerinden çok uzak kaldı. Bir diğer önemli konu ise sektörün bu tür afetlerde reasürans korumasının yeterliliği oldu ve bu konuda da sektör başarılı bir sınav verdi” şeklinde konuştu. Olası Marmara depreminin hem sigorta şirketleri hem de reasürans şirketleri tarafından beklenen bir risk durumunda olduğunu vurgulayan Gölpınar, “Son yaşadığımız depremler, yapılan modellemelerin etkisini ve en kötü senaryoların nasıl hesaplandığını gündeme taşıdı. Modellemelerin sektör genelinde yeterli olduğunu ve sektörün böyle büyük bir deprem sınavından başarıyla geçtiğini söyleyebiliriz. Şirket olarak her zaman düzenli modellemeler yaptırıyor ve korumalarımızı modellemelerin gerektirdiği seviyenin üzerinde alarak güvende olmayı tercih ediyoruz” dedi.
‘EKSİK SİGORTADA YETERLİ AŞAMA KAYDEDİLMEDİ’
Gölpınar, sözlerine şöyle devam etti: “Toplumun yeterli sigorta bilincine sahip olmaması sebebiyle maalesef eksik sigorta konusunda da yeterli aşama kaydetmek mümkün olamadı. Daha önce eksik sigorta gerçeğiyle, yaşanan hasar sonrası yüzleşen firmalar bir nebze ders alıyor, ancak genel olarak firmalar önceden belirlemiş oldukları sigorta bütçelerini aşmamak için sigorta bedeli artışlarını olması gerektiği şekilde yapmıyor. Doğa Sigorta olarak; özellikle sigorta bedeli TL olarak belirlenmiş poliçeler için belirli aralıklarla sigortalılarımızı uyarıyor ve bedel artışı gerekliliğinin kontrol edilmesi gerektiğini kendilerine hatırlatıyoruz.”
ANADOLU SİGORTA GENEL MÜDÜR YARDIMCISI ALİ KAPLAN:
Sektör olası deprem senaryoları için de önemli adımlar atıyor
“Sektörümüz, depremin ardından sadece yaraları sarmak için değil, olası deprem senaryoları için de önemli adımlar atmaya gayret ediyor.”
Deprem sonrası süreçte sigortacıların görevinin sadece tazminat ödemek değil aynı zamanda değerleri korumak olduğu bilinciyle hareket ettiklerini belirten Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Ali Kaplan, “Bu bilinçle birçok büyük işletmede koruma ve kurtarma faaliyetlerine yüklü miktarda ödemeler yaparak emtiaların ve makinelerin kurtarılmasına odaklandık. Ayrıca, konut sigorta poliçelerinde eşya kıymeti için muafiyet, eksik sigorta, aşınma, yıpranma gibi uygulamaları depremzedelerimizin yanında olmak adına askıya aldık. Yine depremzede sigortalılarımıza destek vermek için dosya işlemlerini beklemeden ve avans olarak hasarın %30’unu ödedik. Enkaz altında kalan araçların çıkarılmasını beklemeksizin, gerekli belgelerin tamamlanmış olması şartıyla, tazminat ödemelerini gerçekleştirdik. Sektörümüz, depremin ardından sadece yaraları sarmak için değil, olası deprem senaryoları için de önemli adımlar atmaya gayret ediyor. Örneğin Eylül 2023’te Türkiye Sigorta Birliği’nin düzenlediği 2. Uluslararası Sigorta Zirvesi’nde Anadolu Sigorta olarak deprem konusuna odaklandık. Bu zirvede depreme karşı dayanıklı şehirler inşa etme konusunda üzerimize düşen görevleri ortaya koyduk. ‘Kahramanmaraş Depremi’nin Türk Sigorta Sektörüne Etkilerinin ve Alınan Derslerin Sigortacı Perspektifinden Değerlendirmesi’ başlıklı panelde ise toplum olarak hayat sigortası ve afet sigortasına bakışımızın sürekli olmadığını konuştuk. Ayrıca can güvenliği ve iş sürekliliği boyutunun da hesaba katılması ile olası bir Marmara depreminde 30 milyar dolarlık hasar meydana gelebileceği bilgisini paylaştık” dedi.
Sektörün mali olarak meydana gelen depremleri üstlenebilecek güçte olduğunun altını çizen Kaplan, “Ancak depremle birlikte, su baskını, sel, baraj taşması, yangın, patlamalar, güvenlik zafiyetleri gibi risklere karşı da farklı senaryolarla hazırlıklı olmamız gerektiği anlaşıldı. Bu çerçevede Anadolu Sigorta olarak deprem senaryolarına dayalı, ‘insan odaklı’ bir programla hazırlıklarımızı tamamladık. ‘Marmara Depremi’ne Hazırlık Değerlendirmesi’ kapsamında danışmanımız ile birlikte müdürlüklerimizle görüşmeler yaptık, mevcut sistemleri ve dokümantasyonu gözden geçirdik, verileri analiz ettik. Bunların neticesinde oluşturduğumuz 9 odak alan kapsamında projelerimiz devam ediyor” şeklinde konuştu.
‘BÜYÜK BİR MALİ YÜKLE KARŞILAŞILDI’
Kahramanmaraş Depremi’nde sadece sigorta şirketleri değil, riski devrettikleri uluslararası reasürans firmalarının da büyük bir mali yükle karşılaştığını kaydeden Kaplan, “Tabii ki depremde ödenen hasarların önümüzdeki yıllarda reasürasyon maliyetlerine yukarı yönlü bir etkisi olacaktır. Bununla birlikte asli işimiz gereği risklere teminat vermeye ve hasarları tazmin etmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda Marmara havzasında da deprem teminatı vermeye devam edeceğiz ama işin doğası gereği yangın ve deprem branşında maliyetler bir miktar artacaktır” açıklamalarında bulundu.
‘DOĞRU BEDELLE SİGORTALAMA ÇOK ÖNEMLİ’
Son deprem felaketi ile doğru bedelle sigortalama konusunun ne denli önemli olduğunun bir defa daha gündeme geldiğini vurgulayan Kaplan, sözlerine şu şekilde devam etti: “Binalara ait gerçek ve doğru bilgiler üzerinden, araçlar için de açıklanan kasko değer listeleri ile poliçelerin tanzim edilmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde ilerleyerek herhangi bir eksik sigorta veya prim kaybının söz konusu olmayacağını öngörüyoruz. Sık sık İstanbul depreminin Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinin 5 katı hasar oluşturabileceğini tahmin ettiğimizi paylaşarak herkesi bu konuda uyarıyoruz ve bilgilendirme çalışmalarımızı ara vermeden devam ettiriyoruz.”
İTO SİGORTACILIK MESLEK KOMİTESİ BAŞKANI VE TOBB SAİK İCRA KOMİTESİ BAŞKAN YARDIMCISI ÖZGÜR YILMAZ:
Kayıpların giderilmesinde sigorta önemli bir rolde
“Meydana gelen depremlerden sonra hayatın normale dönmesini sağlamak ve yaraları hızla sarmak için sigorta bilincinin artması ve sigortalılık oranlarının yükselmesi önem taşıyor.”
Kahramanmaraş Depremi’nin hemen ardından DASK’ın çalışmalarını hızla başlattığını belirten İTO Sigortacılık Meslek Komitesi Başkanı ve TOBB SAİK İcra Komitesi Başkan Yardımcısı Özgür Yılmaz, “DASK, Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında bugüne kadar toplam 35 milyar 906 milyon 326 bin lira hasar ödemesi yaptı. Yapılan ödemelerin büyük bir bölümü, yaklaşık %96’sı 6 Şubat tarihinde gerçekleşen depremler sonrasında meydana gelen hasarlar nedeniyle gerçekleştirildi. 2023 yılı itibarıyla ödenen toplam hasarın 34 milyar 440 milyon lirası, Kahramanmaraş Depremi’ne ait dosyalara yönelikti” açıklamalarında bulundu.
Poliçesi olmayan vatandaşları DASK poliçelerini yaptırmaya, zaten poliçesi olan sigortalıları da poliçe teminatlarını güncellemeye çağırdıklarını ifade eden Yılmaz, “Kahramanmaraş Depremi ardından yaşadığımız can kayıplarımızın telafisi maalesef yok ama sigorta sayesinde maddi kayıplarımızı bir nebze de olsa yerine koymak mümkün oldu. DASK, önümüzdeki yılın ikinci yarısında da sel başta olmak üzere tüm doğal afetlere teminat sağlar hale gelecektir. Kahramanmaraş merkezli depremde 5 milyar dolar sigortalı hasar ödendi. Beklenen Marmara depreminde ise Kahramanmaraş Depremi’nin 6-7 katı kadar hasar bekliyoruz. Olası Marmara depreminin sigortaya maliyetinin 30 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. Kahramanmaraş Depremi’nin toplam maliyeti 100 milyar dolara ulaştı ve bunun sadece 5 milyar dolarını sigorta sektörü tarafından karşılandı. 5 milyar doların da %90’ını yurt dışı reasürans şirketleri ödedi. 100 milyar dolarlık Kahramanmaraş Depremi’nin etkisi bütçeden karşılanacak. Ülke olarak onu karşılayacak bütçeye sahibiz ama olası bir İstanbul depremi için değiliz” dedi.
‘POLİÇE BİLGİLERİNİN DOĞRULUĞU ÖNEMLİ’
Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası, poliçelerle ilgili de pek çok eksikliğin ortaya çıktığını belirten Yılmaz, “Bunların en önemlilerinden biri, eksik sigorta problemidir. Kahramanmaraş Depremi’nde de birçok sigortalı tarafından poliçe tanzim sürecinde metrekarelerin doğru beyan edilmemiş olduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda, sigorta bedelinin doğru belirlenmesi ve olası bir hasarda, hasarın eksiksiz karşılanabilmesi için poliçe bilgilerinin doğru olması büyük önem taşımaktadır. Yaşadığımız büyük afet sonrası ihtiyari deprem teminatının önemi de bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bilindiği gibi, DASK poliçedeki teminat limitine kadar ödeme yapmaktadır. Bu sebeple, konutlar için isteğe bağlı yangın sigortası düzenlenerek DASK tarafından sağlanan teminat limitinin üzeri için deprem teminatı alınıp binanın yeniden inşa değerine kadar güvencenin yanı sıra, evin içerisindeki eşyalar için de deprem teminatı sağlanabilmektedir. Bununla birlikte, isteğe bağlı düzenlenen poliçelerde enflasyon klozuyla enflasyona karşı da koruma alınabilmektedir” diye konuştu. Nüfusun büyük çoğunluğunun önemli deprem bölgelerinde yaşamasına bağlı olarak büyük ölçekli depremlerde ortaya çıkan kayıpların giderilmesinde sigortanın çok önemli bir rol üstlendiğini ifade eden Yılmaz, “Meydana gelen depremlerden sonra hayatın normale dönmesini sağlamak ve yaraları hızla sarmak için sigorta bilincinin artması ve sigortalılık oranlarının yükselmesi büyük önem taşıyor” şeklinde konuştu.