“Lagom”

HER şey geçtiğimiz Cumartesi sabahı Stockholm’de kaldığımız evin altındaki fırına ekmek ve kruvasan almaya gittiğimde başladı. Evden eşofmanla çıktım. Cebimde 200 kron (1oo TL) civarı bir para vardı, sadece fırına gittiğim için cüzdanımı ve telefonumu bile almamıştım yanıma.

Kuyruğa girdim. Sıram gelince siparişimi verdim. Borcum belli olunca da nakit olarak uzattım kasiyer kadına.”Nakit almıyoruz!”dedi.“Cüzdanım yanımda yok”dedim kadına. “Ayrıca o kadar da açım ki aldıklarımı orada bırakıp bir koşu gidip cüzdanımı alıp geri gelmek de zor geliyor gerçekten”diye düşünürken kadın “Önemli değil, şu kağıda adınızı ve telefon numaranızı yazın, müsait olduğunuzda gelip ödersiniz”dedi.

Aslında bu nakit ödeyememe durumu daha önce de yaşandı o Stockholm seyahatinde. Gittiğimiz müzelerin hemen hepsi nakitsiz çalışıyorlar, kredi kartı ya da banka kartınız yoksa birçok şeyi yapamıyorsunuz Stockholm’de.

Düz düşünüp “Güvenlik”, “Kara paradan uzak durma”, “Zaman ve emek tasarrufu”filan derken çözdüm konuyu!

Kızımla gittim Stockholm’e. Hedeflediğim 3 seyahatten ilkini 2 yıl önce yapmıştım Ascona-İsviçre’ye. Bu da ikincisi idi. Öncelikle huzur dolu bir şehir Stockholm. Kimse kimseye karışmıyor, kimse kimseye bulaşmıyor. Şehir tarihi yapılarla dolu olmasına rağmen her an her yerde düşünemeyeceğiniz modern ve estetik detaylarla karşılaşıyorsunuz. Gittiğiniz her yerde sessizlik var, sakinlik var. Yaşam biraz pahalı ama hemen her şeyiyle imrenilecek bir şehir Stockholm.

Gelelim şu “cash free”, yani nakitsiz dönen ekonomi durumuna. Dönüş için Arlanda havalimanına geldik kızımla ve cebimizdeki son kronları bitirmek için birbirimizden ayrıldık free shopta. Az sonra elinde bir kitap ile geldi kızım; “The Swedish Way of Living Just Right – The Book of LAGOM”idi kitabın adı, yani “İsveçli Tarzı Kararınca Yaşama Yolu – Lagom’un kitabı”gibi bir şey.

Lagom İsveççe “ne çok fazla, ne çok az”, “yettiği kadar”, “yeterince”, “kararınca”gibi bir kelime ama bir kelimeden çok fazlası aslında. Bu kelime ve bu anlayış İsveç’in neredeyse her şeyine egemen olmuş son birkaç yüzyılda. O kadar ki şu nakitsiz dönen ekonomi bile bir lagom etkisi. Nakit para risk demek, maliyet demek, ama parasız da olmuyorsa o zaman çözüm parayı elektronik yolla kullanmak! Bugün İsveç’in en büyük 6 bankasının 5’inde işlemler fiziksel paraya dokunmadan gerçekleştiriliyor. İsveç elektronik para kullanımında dünyada 1 numara. Kredi kartınız ya da banka kartınız yoksa müzelere giremiyor, toplu taşıma araçlarını kullanamıyor, hatta ekmek bile alamıyorsunuz birçok yerde.

Lagom yokluk, kıtlık, savaş dönemlerinde her bireyin diğer bireyler ile olabildiğince eşit yaşaması, yiyecek, içeceğini paylaşması, bunlar yoksa diğerleri ile beraber açlığı da yaşaması şeklinde ortaya çıkmış. Bu yönü ile Batı kapitalizminden tamamen ayrılıyor, ama komünizm de değil çünkü devletin ya da bir siyasi partinin hemen hiçbir rolü yok bu sistemde; sistem tamamen dayanışma ve kişinin toplumun geri kalanına olabildiğince eşitlenmesi üzerine kurulu.

Volvo araçlar lagoma örnek olarak gösteriliyor mesela. Benzin canavarı başka batılı markalar gibi gösterişli, etkileyici ve hatta o kadar pahalı değil ama iş sağlamlık ve güvenliğe geldiğinde dünyanın en iyi markalarından biri.

İş yaşamı ile özel yaşamın dengelenmesi bir lagom gerekliliği, ya da bireyin sadece gereken şeylere sahip olup fazlasını düşünmemesi, kullandığı ürün ve hizmetlerin fonksiyonalitesi gibi olgular da lagom etkileri.

Tabii kişinin kendini sürekli topluma göre ayarlama gerekliği de bir noktadan sonra sıkıntı yaratabilir ya da ruhsal sorunlara neden olabilir ama tüm bunlara rağmen tüm araştırmalarda dünyanın en mutlu insanlarının o birkaç kuzey ülkesinden çıkıyor olması da rastlantı değil kesinlikle.

Eğer siz de benim gibi lagom ile yeni tanışanlardansanız mutlaka araştırıp okuyun, internette yeterince kaynak var şu birkaç saatte gördüğüm kadarı ile. Ayrıca bir fırsat yaratabilirseniz mutlaka gidin Stockholm’e veya oralardaki bir yerlere.

Görüşmek üzere.

Yorum yazın