Kurumlar için önemli bir kavram: “Whistleblowing”
GÜNÜMÜZ çalışma koşullarında, kurumların en büyük sorunu yetişmiş insan gücünü elde tutamamaktır. Bununla ilgili yapılan çalışmalar ve alınan önlemler, şirketlerin öncelikli politikaları haline gelmiştir. Çalışanlarda iş memnuniyeti ve örgütsel bağlılığın en üst düzeyde benimsenmesini sağlamak, bu önlemlerin başında gelmektedir. Diğer önlemlerin de çeşitlendirilerek ele alındığı böylesine önemli bir konuda gösterilen tüm çabaların yeterli olduğunu söylemek mümkün müdür? Elde tutulamayan yetişmiş insan gücünün, kurumlara olan bağlılıklarında kendilerinin de yer alacağı başka hangi kanalları harekete geçirmek konu için destekleyici bir önlem olabilir?
Yönetim literatürüne yeni giren önemli bir kavram olan “sorun bildirme” başka bir deyimle “Whistleblowing”in günümüzün bu sorununa evrensel olarak çözüm olmaya çalışan ve tartışılan konulardan birisidir.
Sorun bildirme sistemi; işletmede önemsiz olmayan, yasa ve kurallara uygun olmayan, şüpheli ve yanlış giden uygulamaların düzeltmesini sağlamak için, çalışan üyeler veya üyelerden birisinin durumu yetkililere bildirme süreci olarak tanımlanmaktadır. Çalışma yaşamı kavramları içinde yer alan “Whistleblowing”in, Türkçe karşılığı, sorun bildirme, yetkisiz ihbar, şikayet etme hakkı, ispiyonlamak veya muhbirlik olarak tanımlanabilmektedir.
İş ahlakı açısından başlarda çok fazla kabul görmeyen, ancak uzun vadede faydalı olabilecek davranışlar olarak kabul gören sorun bildirme, çalışma örgütlerinde alışılmamış bir tepki olarak değerlendirilmektedir. Hatta kurum içinde ahlaki boyutta olan suçların da azaltıcı etkisi olan sorun bildirme kavramı, aynı zamanda çalışma hayatında hem iç denetim, hem de çalışanların işverenlerle olan ilişkiler açısından uzun vadede faydalı bir yaklaşım olmaktadır. Çalışanların istediklerinde dile getirmekte zorlandıkları, ancak memnuniyetsizlik olarak değerlendirilen konuların içinde olan; ekonomik koşullar, ücretlendirme, kişisel ve ailevi sorunlar, yasal hakları, ahlaki kavramlar ve kariyerle ilgili beklentiler sorun bildirme sistemi içinde değerlendirilecek konulardır.
Sorun bildirmenin, bir çalışan tarafından doğru algılanması ve kurum içinde çalışanlar tarafından kabul görerek kuruma katkısını desteklemek amacıyla, bu sistemin işleyişini etkileyen faktörleri iyi anlamak gerekmektedir. Bunların başında;
Bireyin ahlaki değerleri gelmektedir. Bir çalışan veya onun bir üstünün, mevcut kişisel veya kurumsal sorunları bildirmesi, onların bireysel değerleriyle çok yakından ilgilidir. Değerlerin çatışması durumlarında, kimin hangi değerlerinin daha fazla baskın olacağı memnuniyetsizliği oluşturan bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir.
Bir diğer önemli konu, liderin otoritesi gelmektedir. Kişilerarası çatışmaları yönetmede üst düzey kilit yönetici rolü oynayan liderlerin davranışları, çalışanların kurumlara bağlılıklarını etkileyen bir davranış biçimidir. Liderler durumsal ve bireysel değerler arasındaki çatışmaları çözmeleri, bu kişilerin bağlılığını fazlasıyla etkilemektedir. İşgörenlerin yaşadıkları olumsuzlukları ve ahlaki boyuttaki uyuşmazlıkları istedikleri şekilde üstlerine aktaramamaları, sorun bildirmede gerekli gücü kendilerinde bulamamaları işten ayrılmaların temelini oluşturmaktadır. Böylesine durumlarda, bu tip çalışanların sorun bildirme davranışlarına karar vermelerinde hayati rol oynayan, onların liderleri dediğimiz üst yönetici gruplarıdır.
En önemli konulardan birisi de, hiyerarşik yapıdaki emir- komuta zincirindeki ilişki biçimidir. Baskın, katı bir şekilde uygulanan yönetim anlayışlarında, işgörenlerin ahlaki görmedikleri ve yasaya aykırı gördükleri durumları raporlamaları zorlaşmaktadır. Bu durum alt üst ilişkilerinin yoğun olduğu yönetim ilişkilerini karmaşık hale getirmektedir. Özellikle, yoğun iletişim içinde bulunmaları gereken satış örgütlerinde sorun bildirmenin rahatlığı, bu tip organizasyonlardaki yetişmiş insan gücünün elde tutulması açısından çok büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, gelişmiş ülkelerde iş ahlakının kurumsallaşması, işletmelerin etik davranışları ortaya koymaları, kurallara ve kurum değerlerine aykırı davranışlarının önüne geçilmesi, şeffaflığın kurum içinde yaygınlaşması ve çalışanların ilişkilerindeki güven olgusunun oluşturulmasına yönelik baskıların kaldırılması kurumların en büyük kabulleridir.