Çalışana komut vermek OUT değer katmak IN
Kariyeri boyunca pek çok sigorta şirketinde üst düzey yönetici pozisyonunda çalışan ve 10 yıldan fazla süredir şirketlere detaylı eğitim hizmetleri sunan, aynı zamanda üniversitelerde öğretim görevlisi olarak eğitimler veren, Etkin Yönetim Kurucusu Mehmet Muratoğlu, gelişen sigortacılık sektöründe eğitimin önemini ve zamanla dönüşen liderlik kavramını değerlendirdi. Türk sigorta sektörünün kısa bir dönemde çok uzun bir yol katettiğini söyleyen Muratoğlu, kurumsal eğitim kalitesinin ve imkanlarının artması ile sektördeki ilerlemenin hızlanacağını belirtti. Muratoğlu, insan kaynakları ve teknoloji kullanımı açısından büyük değişimlerin kapıda olduğunu kaydetti.
Kurumların gelişiminde eğitimli personelin önemi nedir?
Kurumlar esas itibarıyla organik yapılardır. Kurumların organik yapılar olmasının nedeni bu yapılarda çalışan insanların varlığı. Günümüzdeki teknolojik gelişme, yeni kaynak kullanımları gibi faktörler kurumların içinde insan-dışı faktörler olarak algılansa da, kurumun esas organik yapısını oluşturan insan olgusu canlılık ve dinamizm getirir. Kurumlar değişime gelişime açık yapılardır. Bu yapıları geliştirecek ve dönüştürecek olan faktörler de insan yapılarıdır. Kişilerin gelişmesi, kendilerini geliştirmesi, donanımlı hale getirmesi ve kurumlarda farkındalık yaratması kişisel gelişimlerine bağlıdır. Bu amaçla mevcut insan yapılarının almış oldukları daha önceki eğitimlerin yanı sıra kurum için de kendi yaptıkları ve taşıdıkları sorumluluklara yönelik uzmanlık alanlarında gelişime ve yenilenmeye ihtiyaçları vardır. O bakımdan kişisel gelişim ve donanımlı insan yapısı, kurumların hem büyümesi hem yapısal değişimi hem de pazar şartlarına ayak uydurması açısından önemli faktörlerdir.
Şirketler eğitime ne kadar önem veriyor?
Yurt dışındaki çalışanların ortalama profiline baktığımız zaman hemen her birey yıllık 36 saat ile 46 saatlik bir eğitim sürecinden geçiyor. Bu da nereden baksanız 1-2 haftalık bir sürece denk geliyor. Yurt dışında eğitimlerin şirketler nezdinde çok yaygın olduğunu söyleyebilirim.
Bu rakamlar Türkiye’ye indirgendiğinde, çok net olmamakla birlikte, iyimser tahminle ortalama 18 saat gibi bir rakam karşımıza çıkıyor. Tabii bu rakam kurumsallaşmış ve ağırlıklı olarak hizmet sektöründe çalışan şirketlerin ortalaması. Genel olarak bakılırsa ortalama eğitim süresi daha da az çıkacaktır. Bizde eğitim maalesef çok fazla önem verilen ve kaynak ayrılan bir alan değil. Ayrılması gerekir mi? Kesinlikle.
Liderlik kavramının zaman içinde geçirdiği dönüşümden bahseder misiniz?
Şirketler için liderler yetiştirilmesi ana konularımız arasında. Hem küresel iş dünyasında hem de Türkiye’deki işletmelerde liderlik yapılarının ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz. Öncelikle bir lider tanımı yapalım: Lider, taraftarlarıyla beraber, oluşturdukları ortak amaçlar ve belirledikleri hedefler doğrultusunda ilerleyen ve ilerlerken etrafını dönüştüren ve değer katan kişidir. Yani, artık sadece altındakileri komutlarla, makine düzeyinde yöneten insanlara lider denmiyor.
Liderler artık çalıştırdıkları bireylerden değil, yarattıkları iklimlerden sorumlular. Artık önemli olan nasıl bir iklim yaratıldığı ve bu iklimin ne derece motivasyonel, yaratıcı ve sorumluluklara uygun olduğu.
Artık şirketlerin yönetim kurullarında bağımsız üyeler bulunuyor. Bu bağımsız üyeler ne gibi faydalar sağlıyor?
Bağımsız üyelerde aranan nitelikler işletme yönetimi alanında tecrübe ve deneyim. Yani, bu kişilerin bağımsız olarak üye oldukları şirketlere değer yaratabilecek yapıda olmaları gerekiyor. Kişinin şirkete değer katabilmesi için de işletme ve yenilenme stratejilerinde tecrübeli olması, aynı zamanda vizyoner olması gerekiyor. İcranın başında olmamanız nedeniyle, bilgi desteğini maksimum seviyede sağlamalısınız. Şirketi yöneten kişilere deneyim ve tecrübenizle yol göstermelisiniz.
Aslında son zamanlarda bağımsız yönetim kurulu üyelikleri biraz daha ön plana çıktı. Başlarda çok sempatik karşılanmadı. Bağımsız üyelerin şirket içinde işlere müdahil olabileceği düşünüldü. Halbuki, baktığınızda Fortune 500 listesindeki şirketlerin %95’inde bağımsız yönetim kurulu üyeleri var. Fakat bizim kendi borsamızdaki şirketlere bakıldığında seviye henüz %50’lerde. Şirketlerin gelişiminde ve ilerleyişinde, bağımsız bir gözün yolu aydınlatması büyük önem taşıyabilir.
Sigorta sektöründe 10 yıl sonrasını nasıl görüyorsunuz?
10 yıl sonrasını görebilmek için bugünü hatta 10 yıl geçmişi değerlendirmek lazım. Sigorta sektörüne 1992 yılında girdim. 1992 yılından bu güne tam 24 sene oldu. Sektörün içinden bir kişi olarak sektörde çok hızlı bir değişim olduğunu görüyorum.
Geçtiğimiz 10 yılda, şu anki fırsatların çoğuna sahip değildik. Artık istediğiniz çözümü alıp şirketinize adapte edebiliyorsunuz. Finansal olarak bakarsak, şirketlerin sermayeleri çok daha güçlenmiş durumda. Bunun yanında teknolojik altyapıdaki sınır tanımayan gelişmeler de sektörü ciddi oranda hızlandıracak. Müşteriye ulaşırken, müşteri verileri çok daha iyi hizmet vermek ve çapraz satış yapmak için kullanılacak. Sigorta sektörünün gelecekteki 10 yılını iyi görüyorum ancak, altyapıların çok iyi hazırlanması gerektiği düşünüyorum.
KATILIMCI VE YARATICI EĞİTİM ANLAYIŞI
Eğitim faaliyetlerini yürüttüğümüz firmaların eğitim işlerini ve danışmanlığını yaparken, farkındalık yaratmayı hedefliyorum. Klasik yöntemleri kullanmayı tercih etmiyoruz. Daha çok, workshop gibi katılımcı eğitim anlayışıyla çalışıyoruz. Katılımcıları yaratıcı olmaya teşvik ediyoruz. Önemli olan sadece verileni anlamak değil, aynı zamanda uygulamaya koyabilmek. Anlatılanlar bu şekilde zihinde yer edebiliyor. Sadece anlatarak verilen bir eğitimin %80’i kayıtlı kaynağa başvurmadıkça
öğrenme zamanının %20’sinde kayboluyor. Katılım arttığı zaman ise, katılımcıların unutma
oranı gittikçe azalıyor. Kişiler anlatılanları yaptıkları üzerinden hatırlamak konusunda çok başarılı oluyor.