Kendi halimize bırakılırsak doğru yolu buluruz

Bu ay CEO’lar konuşuyor bölümümüze konuk olan Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, yasa koyucunun sadece şirketlerin uyacağı kuralları belirlemesini, ancak piyasa koşullarına karışmaması gerektiğini söyledi. Trafik sigortalarında fiyatı pazarın belirleyeceğini ifade eden Gülen, sigorta şirketlerinin trafik kazalarını azaltmak için çaba göstermeleri gerektiğini dile getirdi. Aksigorta’nın sektördeki yerini sorduğumuz Uğur Gülen, Aksigorta’yı sektörden ayrı tutmak gerektiğinin altını çizerek, “Kendimizi sektöre göre çok farklı bir yerde görüyoruz. Çok cesur adımlar attık. Kimsenin yapamadıklarını yaptık. 1 lira eksik karşılığımız yok ve bugün sermaye yeterlilik rasyomuz
%117. Maliyetlerimizi net görüyoruz ve kendi yapımıza göre stratejimizi belirliyoruz. Trafik sigortasında fiyatımız bu diyoruz, çünkü bunun altına çekersek zarar ederiz” şeklinde konuştu.
Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, hem sektör hem de Aksigorta’nın hedeflerine yönelik önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye pazarında büyümek için satın alma düşünüyor musunuz?
Yabancı ve yerli ortağımız satın alma konusunda fırsatlara tepkisiz kalmazlar. Son yıllarda ortaya çıkan fırsatları değerlendirme girişiminde bulunduk; ancak, sonuca ulaşmadı, ama niyet devam ediyor. Özellikle yabancı ortağımız Ageas son iki üç yılda önemli satın almalara imza attı. Portekiz Axa şirketini aldı ve bu operasyonla Portekiz’deki en büyük sigorta şirketlerinden biri oldu. Filipinler’de de satın alma gerçekleştirdi. Vietnam’da bir bankayla ortaklık kurdu. Bu da yatırım için istekli olduklarının bir göstergesi. Ancak, Türkiye’deki trafik sigortasına ilişkin belirsizlik endişe yaratıyor. Şirketler olarak biz makul ölçüde kâr etmek zorundayız. Makul oran nedir dersek, yaklaşık 20 puanlık bir getiri makuldür. Bizim görevimiz de bunu sağlamaktır.

Sektör olarak ne bekliyorsunuz?
Biz sigortacılar para kazanmak istiyoruz ve bunu başarabiliriz. Sektörümüzdeki tüm şirketler bilgili, yetenekli kişiler tarafından yönetiliyor. Bu nedenle kendi halimize bırakılırsak doğru yolu buluruz ve para kazanıp ortaklarımıza makul getiri sağlayabiliriz. Bir finansal yapıda düzenleyici kamu kurumu çok önemlidir. Biz sigortacılar işimiz gereği çok sayıda kişiye dokunuyoruz. 30 milyon poliçenin regüle edilmesi elbette gerekli. Ama bu regülasyon, serbestliği engellememeli. Bugün geldiğimiz noktada regülasyonlar serbestliği bir miktar engelliyor.
Regülasyon neye bakmalı? Bilançolar doğru mu, sermaye yeterli mi diye bakmalı. Biz sigorta ettirene bir söz veriyoruz ve regülatör gelecekte gerçekleşecek bir hasarda bu sözün yerine getirilip getirilemeyeceğini düzenlemeli. Müşteriler ve diğer paydaşlar mağdur olmamalı. Ama hangi şirket nerede büyür, ne kadar pazar payına sahip olur, fiyatlamasını nasıl yapar ve hangi ürün gruplarına gider; buralara karışmamalı. Regülatör, fiyata karışmadan gözlemleyip şirketler müşteriye doğru hizmet veriyor mu, ona ilgili hususları doğru anlatıyor mu, hasar hizmetini zamanında yapıyor mu gibi konularda kurallar koyabilir. Diğer hususlarda ise şirketleri serbest bırakması daha doğru olur. Bunları yaptığı zaman işler tıkır tıkır yürür.

İki yeni düzenlemenin geleceği konuşuluyor…
Evet, zorunlu sigortalarla ilgili iki yeni düzenleme çıkacak.  Biri prim belirlenmesiyle ilgili, biri de zorunlu sigortalarda toplam pazar payına uygun satış yapılması. Biz bu tip müdahalelere karşıyız. Fiyat, riske karşı şirketin belirlediği unsurdur ve serbest olmalı. Taksici isyan edince üst sınır koyma gibi uygulamalar olmamalı. Fiyatlardan şikâyeti de anlarım, insan doğasında olan bir şey. Ancak fiyat artışının neden olduğunun da anlaşılması lazım.

‘SEKTÖRÜN SERMAYESİ ERİMİŞ DURUMDA’
Sektör en kötüyü gördü mü?
Şu an görünürdeki rakamlarla en kötüyü görmedik. Çünkü bu rakamlar eksik, doğru değil. Bu zararın doğru ölçümleme ile 5-7 milyar lira arasında revize edilmesi gerekir.

Peki Hazine size ne diyor, zarar edin mi diyor?
Hazine’nin zararla kârla ilgisi olmamalı. Zarar edebilirsin, bu ticarettir. Ama bu zararlar meydana geldiğinde senin yeterli sermayen olması lazım demeli. Sigorta sektörünün toplam sermayesi 5.7 milyar lira. Görünen zarar şu an 2.5 milyar lira. Bunun altı okunursa, gerçekte başka bir şey ortaya çıkar. Karşılıklar ötelenip bilançoya yazılmayabilir, ama o zarar mutlaka gelecek. Kayıtlara girmeyen 3-4 milyar lira daha var. Trafik sigortasından edilen zarar, ödenmiş sermayeyi tamamen götürür durumda. Diğer bir anlatışla, sektörün sermayesi erimiş durumda.

Peki Aksigorta’da durum nasıl?
Aksigorta’yı sektörden ayrı tutmak lazım. Biz çok cesur adımlar attık ve kimsenin yapamadığını yaptık.
1 lira eksik karşılığımız yok ve bugün sermaye yeterlilik rasyomuz %117. Maliyetlerimizi net görüyoruz ve kendi yapımıza göre stratejimizi belirliyoruz. Trafik sigortasında fiyatımız bu diyoruz, çünkü bunun altına çekersek zarar ederiz. Şu anda Trafik’te pazar payımız %1. Bütün sigorta ürünlerindeki payımız ise %5. Böyle olmasını istemeyiz, ama trafik üretimini genel pazar payımız seviyesine yükseltemiyoruz. Bu yüzden daha yaratıcı ürünler çıkarmaya çalışıyoruz, bunlara odaklanıyoruz. Mesela pati (ev hayvanları) sigortasını çıkardık, kaskoyla ilgili ürün setimizi eksiksiz hale getirdik. Uzatılmış garantileri çıkardık Teknosa ve CarrefourSA’yla birlikte. Kefalet sigortası üzerinde de çalışıyoruz. Sağlıkta Acıbadem’le yeni bir işbirliği yaptık. Biz kendimizi ana ırmağın aktığı yerde görmüyoruz, başka bir kanal açtık ve burada mutluyuz.

‘TÜM KARŞILIKLARI AYIRDIK’
Risk değil mi trafikte küçülmek, geçmişten zarar gelecek çünkü?
Hayır, çünkü gelecek zararın karşılığını ayırmış durumdayız. Ben karşılığımı tam yazdıysam artık problemim yok demektir. Ama geçmişte o poliçeler satıldığında, kusurlu sürücü için tam tazminat ödemek zorunluluğu ve sigortacılara yargı tarafından yükletilen nispeten yüksek değer düşüklüğü tazminatları yoktu. Bu hesapta olmayan tazminat tutarları için prim almamıştık. Ama artık bunlar geliyor, olağan uygulama değişti. Ayrıca toplumda bilinç de artıyor. Eskiden cama yapıştırılan bir puldu trafik sigortası. Ama şu anda araç başına teminat 1.5 milyon lira. Maliyetler ve buna bağlı olarak fiyatlar arttı.

Pazar payını artırmayı hedefliyor musunuz?
Trafik sigortası dışında pazar payımızı artırmak istiyoruz. Trafik hariç yüzde 8.5-9 gibi bir hedefimiz var. Esasında pazar payına endeksli bir yapımız yok. Bizim hedefimiz sigortacılık yaparak teknik kâr elde etmek. Hedefimiz yüksek kâr marjlı alanlarda pazar payımızı artırmak. Hedef branşlarımızdan kasko önemli bir ürün grubu. Burada başarılıyız. Yangın sigortaları, konut sigortaları, küçük işletmeler, büyük ve kurumsal işletmeler, nakliyat sigortalarına önem veriyoruz. Öte yandan banka kanalından satılan küçük ve yaratıcı ürünlerimiz var, bunlarda da büyümek istiyoruz. Sağlık sigortasındaki işbirliğimize ait operasyonel süreç tamamlandığında, buradaki pazar payımızı da 3 yıl içinde 2 katına çıkarmak istiyoruz.

Banka kanalında nasılsınız?
Bu bankanın iştahı ile de çok alakalı. Bankanın büyümesine paralel hareket ediyoruz. Bu kanalda ticari sigortalar ile oto sigortaları satışında çok aktif değiliz. Ana akımda yer alan ürünlere ilişkin olarak acentelerimiz güçlü. Kimsenin satmadığı yeni ürünlerde lideriz. Burada kâr marjımız çok iyi. Önümüzdeki dönemde en önemli radikal değişikliklerin bankacılık sektörü ile sigortacılık sektöründe yaşanacağını düşünüyorum. Eskiden normal uygulama şube kaynaklı olarak yürürdü. Yeni normalde ise bu yok. Müşteri yeni bir deneyim yaşıyor. Bizim de “yeni normal” dediğimiz dijital deneyimin içinde olmamız gerekiyor.

DİJİTAL DEVRİMİN SEKTÖRE ETKİLERİ
Dijital deneyim için neler yapıyorsunuz?
Her gün Aksigorta’da dijitalle ilgili bir mısır patlağı oluyor. Önümüzdeki dönemde banka sigortacılığının ciddi bir şekil değişikliği yaşayacağını düşünüyorum. En basitinden mobil telefonda yönetici uygulamamız var, her an şirket içi operasyonları ve rakamları takip edebiliyoruz. Bunu acentelere de uygulayacağız. Facebook üzerinden kasko fiyatlaması yapabiliyoruz. Turkcell’in Bip uygulaması üzerinden trafik plakasını ve T.C. kimlik numarasını yazarak 10 saniye içinde fiyat alabiliyorsunuz. Hasar süreçlerini de bu ortama taşıma hedefimiz var. Dijital ortamda her gün yeni bir uygulama yapıyoruz.

Acentelerin yeni normali nedir?
Acentedeki “yeni normal” daha yavaş  gelişiyor. 10 yıl önce bir sigorta acentesi, 1 ya da 2 şirketle çalışırdı. Bugün yeni normalde bir acente birçok sigorta şirketi ile çalışabiliyor. Tüm şirketler acentelerimizden pay almaya çalışıyor. Yeni normal bu. Bizim daha çok tercih ettiğimiz yöntem, eğitime ağırlık vermek. Onların yapacağı şey bir poliçeyi, kağıdı düzenlemekten ibaret değil. Onlar risk doktoru. Müşterinin bugünkü ve gelecekteki risklerini tespit edip hangi riskler açıktaysa ona göre reçete yazacaklar. Bu örnekte reçetelerin her biri sigorta poliçesi. Biz bu amaç doğrultusunda eğitim vermek istiyoruz. Bu eğitimi işin başlangıç aşamasında veriyoruz. Yaptıkları işi ödüllerle, kampanyalarla, yeni ürünlerle daha heyecanlı hale getirerek aslında bir miktar yaşamlarını renklendirmek istiyoruz. Onlar müteşebbisse biz de onlara öyle davranarak, onlarla aynı yöne baktığımızı göstererek bunu gerçekleştirmek istiyoruz.

‘KAZALARIN AZALTILMASI İÇİN DE UĞRAŞ VERMELİYİZ’
Kaç acenteniz var?
2 bin 500 acentemiz var ve sayı sürekli artıyor, çünkü Aksigorta çok önemli bir marka. Bağımsız bir araştırma şirketinin yaptığı bir araştırma sonucunda müşteri tarafından bağlılığı en yüksek marka olarak seçildik. Bizim poliçemizi taşımak önemli bir ayrıcalık acente için.

Son olarak sürdürülebilirlik konusundaki düşünceleriniz?
Bundan sonraki sosyal sorumluluk  projelerimiz sürdürülebilirlik kavramı üzerine olacak. örneğin, trafik sigortasında sorun bence, trafik kazalarını azaltarak çözülür. Bunun üstünde durulmuyor. Sektör, kazaları azaltma ya da trafik kurallarına uyma konusunda yatırım yapmalı. Yılda 1.2 milyon kaza ve 4 bine yakın ölüm oluyor, yaralanmalardan sonra ölenler de eklendiğinde 10 bine yakın kayıp yaşanıyor. Hazine ve şirketler olarak “kazaları nasıl azaltabileceğimizi” daha çok konuşmalıyız. Ana çözüm bu. O zaman maliyetler de düşer.

‘HEDEFİMİZ % 20-25 SERMAYE GETİRİSİ’
2016 yılı beklentiniz nedir?
Şirket olarak % 20-25 sermaye getirisi elde etmek. Hedefimiz, trafik sigortalarını kenara ayırarak büyümek. Sektörden daha hızlı ve sektörün üstünde büyümek istiyoruz. Sigortacılık faaliyetlerinden para kazanmak istiyoruz.  Sektörün ise trafiği dışarıda bırakırsak yüzde 10-15 bandında büyümesi lazım.  Sektörün büyümemesi için neden yok. Bakın varlıklar artıyor. Yeni binalar, yollar, üçüncü köprü, üçüncü havalimanı diyoruz. Buralarda yeni yapılaşmalar olacak. Bireylerin varlıkları artıyor. Bunların arabaları, evleri değişiyor. Sağlıkla ilgili kaygılar artıyor. Ticaret arttıkça, taşıma işleri artıyor. Yeni fabrikalar açılıyor. Bunları üst üste koyduğumuz zaman bunlar sektörümüzün büyümesi açısından en büyük artılar. Bu nedenle Türkiye her zaman büyüme potansiyeli yüksek bir ülke.  Kısa vadede iniş çıkışlar olabilir belki, ama Türkiye sigorta için büyüme sıkıntısı olan bir ülke değil.

‘Trafikte fiyatı pazar belirleyecek’
Sohbette Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen’e son zamanların en çok tartışılan konusu üzerine sorular da sorduk. Gündemin ilk sırasında olan Zorunlu Trafik Sigortaları’nda fiyatları pazarın belirleyeceğini belirten Gülen, “Geçen yıl 300 lira olan bugün 800 lira olunca insanlar etkileniyor. Ama seneye 850 lira olduğunda enflasyon oranında arttığını görüp şikâyet etmeyecekler. Biraz sabır lazım.” diye konuştu.

Trafikte fiyatlar normal mi, kalır mı bu seviyelerde?
Fiyatlar normal mi değil mi bunu pazarın söylemesi lazım.  Yeter ki müdahale edilmesin. Benim fikrim fiyatların normal seviyeye geldiği yönünde. Bir bant içinde yukarı gidebilir belki, ama düşer mi dersek bu şirket politikasıdır. İsteyen düşürebilir. Regülatörün de düşürenlere ‘zarar edebilirsin ama bu zararı karşılayacak sermayeyi kenara koy’ demesini isterim.  Yarın, öbür gün bir şirket iflası söz konusu olduğunda bundan en başta müşteriler olumsuz etkilenir ve sigortaya olan güven azalır. Bu güveni yüksek tutmak için “sermayeni koy kenara” denmesi gerekir.  Tabii şu anda fiyatlar arttığı için şikâyet var, ancak sabretmek lazım. Biz bir dönüm noktasından geçiyoruz ve bu biraz sancılı olabiliyor. Ne var ki, sabretmiyoruz ve bu sancı biraz müdahalecilik getiriyor.

Torba Yasa’daki sektörü ilgilendiren değişiklikler için ne düşünüyorsunuz?
İki tane çok iyi değişiklik var gündemde. Bunlar bence Regülatörün yaptığı en iyi şeyler. TSB de buna büyük destek veriyor.  İlk değişiklik, kusurlu sürücülerle ilgili; ikinci değişiklik ise tazminatların hesaplanması hakkında. Bence bu değişiklikler, eğer gerçekleşirse, sektörün maliyetlerini azaltır ve belirgin hale getirir. Bugün fiyatların yukarı çıkmasındaki etkenlerden biri de belirsizlik. Sonuç ne kadar belirsizse o kadar marj koyuyorsunuz.  Bugün maliyet belirgin hale gelir, bedeni hasarlarda ödenecek tazminatlar önceden hesaplanabilirse, maliyetler aşağı düşer ve fiyat seviyesi de stabil hale gelir. Bugün fiyatlar stabil değil ve sürekli yukarı gidiyor.

Birant Yıldız- Yakup Sayar
birant@sigortacigazetesi.com.tr
yakup@sigortacigazetesi.com.tr

Yorum yazın