Kars mı korona mı?

GEÇEN sayıda söz verdiğim üzere, “Tekrar Kars’tayız” diye başlamak isterdim yazıma ama dünyayı saran koronavirüs felaketi nedeniyle “gündemi değiştirsem mi acaba?” diye düşünmüyor değilim.
Belki de iki konuyu örtüştürerek yazıyı tamamlarım.
Dünyada toplu yaşamın başlaması sonucu oluşan binlerce medeniyetin nasıl sonladığı hep kafamı kurcalamıştır. Bu medeniyetlerin beşiği özelliğini taşıyan Anadolu’muzdan başlarsak, gerek milattan önce, gerekse milattan sonra kurulan birçok medeniyetten geriye sadece harabeler kaldığını görüyoruz.
Hititler, Frigyalılar, Lidyalılar, Urartular, Sümerler, Akadlar İyonyalılar ve daha niceleri ilkçağda Mezopotamya ve Anadolu’da yaşamış medeniyetlerin başlıcaları. Bunlardan başka, Anadolu’da kurulan Pers İmparatorluğundan, İskender İmparatorluğundan bahsetmek mümkün. Büyük İskender’in Asya seferi sırasında Yunan Medeniyeti ile Doğu Medeniyetlerinin birbirlerinden etkilenmesiyle ortaya çıkan Hellenizm Medeniyeti Anadolu’da küçük krallıkların kurulmasına neden olmuş. Ayrıca, Roma İmparatorluğu ve Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu da bu topraklar üzerinde kurulan medeniyetlerden.
Coğrafi konumunun elverişliliği, iklimin insanların yaşamasına elverişli olması, doğal kaynakların bol olması, su kaynaklarına ve verimli ovalara sahip olmasını Anadolu’nun bu medeniyetlere beşiklik etme sebebi olarak görmek mümkün.
Anadolu’muz medeniyetlerin beşiği olma konusunda çok önemli bir üne sahip. Tabii Anadolu dışında da birçok yerde medeniyetler kurulmuş. Peki, bütün bunlardan geriye ne kalmış? Sadece harabeler. Merak ettiğim, bu medeniyetlerin nasıl kurulmalarından ziyade, nasıl yok oldukları. Bilim adamları genel olarak üç neden gösteriyorlar; Doğal afet, salgın hastalık ve savaş.
Bu gerekçeleri çeşitli görüş açıları bakımından değerlendirmek mümkün. Örneğin, doğal afetleri, azan insanlığa karşı Allah’ın bir gazabı olarak kabul eden dini görüş sahipleri var. Bina ve zina arttı durumları… Aynı görüşe sahip olanlar, salgın hastalıkları da Allah’ın kullarına bir cezası olarak görebilirler.
Savaş için bir şey diyemem, kurtuluş için yapılıyorsa kaçınılmaz. Tıpkı 105 yıl önce Çanakkale’de yaptığımız savaş gibi…
Bir de ekonomik bakış açısına sahip olanlar var. Örneğin İngiliz iktisatçı Robert Malthus (1766-1834). Malthus, dünya nüfusunun geometrik dizide artarken, yiyecek ihtiyacının aritmetik dizde artacağı görüşüyle, dünyada er ya da geç bir açlık sorunun ortaya çıkacağını öne sürmüş. Aslında bir papaz olmasına ve dini görüşüyle çelişmesine rağmen, sorunun doğal seleksiyon ve savaşlarla çözülebileceğini öne süren Malthus, bu radikal görüşü nedeniyle büyük tepki almış.
Acaba başımıza bela olan ve hiçbir şey üretmeden bizi evlerimize hapseden koronavirüs de Malthus’un doğal seleksiyon hipotezinin somuta dönüşmüş hali mi? İnşallah değildir.
Yazımın asıl konusu Kars Ani Harabeleri olacaktı. Olmadı…
Sağlığımızın ve ekonomimizin harabeye dönmemesi dileğiyle, gelecek yazımda Kars Ani Harabelerine yer vereceğim.
Sağlıcakla kalın.

İlginizi Çekebilir