“İşi sigortacılık olmayanların sektöre dahil olması sigortacılığa olan güveni azaltacak”

 “İşi sigortacılık olmayanların sektöre dahil olması sigortacılığa olan güveni azaltacak”

Sektör dışı kurumların sigorta sektörüne dahil olmasının sigortacılığa büyük zararlar vereceğini söyleyen TOBB SAİK Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Gençal, bu durumun sigortalıların ve vatandaşların sigorta sektörüne duyulan güveninin azalmasına yol açacağının altını çizdi.

Yılın ilk aylarında dünyanın farklı ülkelerinde başlayan, ardından Mart ayından bu yana hepimizi bir çok açıdan olumsuz etkileyen COVID-19 kaynaklı salgın ile mücadele devam ediyor. Mayıs ayının sonlarına doğru olumsuz etkilerinin azaldığını görmekle beraber Haziran ayından başlayarak hastalığa yakalanan insanların sayısı ülkemizde ve tüm dünyada tekrar artmaya başladı. Salgın sürecinin yarattığı olumsuz, sosyal, ekonomik ve diğer sıkıntıların hem özel hem de iş hayatında gündem maddesi olmaya devam ettiğini belirterek sözlerine başlayan TOBB SAİK Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Gençal, bu durumun uzun bir süre devam edeceğini söyledi. Gençal, “Sigorta sektörü sürecin başında da öngördüğümüz üzere salgından daha az olumsuz etkilendi ve zararlarını telafi etme yönünde de en olumlu çıkışları yapan sektörlerden biri oldu” dedi.

‘YÖNETMELİK ACENTELERİ OLUMSUZ ETKİLEDİ’

Hazine tarafından yapılan yönetmelik değişikliği ile ilgili Gençal şu yorumları yaptı: “Mayıs ayında Hazine tarafından önemli bir yönetmelik değişikliği yapıldı. 9 Mayıs 2020 tarihinde ‘Sigortacılık Kapsamında Değerlendirilecek Faaliyetlere, Tüketici Lehine Yapılan Sigorta Sözleşmeleri İle Mesafeli Akdedilen Sigorta Sözleşmelerine İlişkin Yönetmelikte değişiklik yapan Yönetmelik’ Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Hafta sonu gece yarısında çıkarılan bu yönetmelik değişikliğinden yayınlandıktan sonra bilgimiz oldu. SAİK’in görev ve yetkilerini bilmeyen, kanunlar, yönetmelikler, ilgili genelgeler nasıl ve kimler tarafından hazırlanır bilmeyen kötü niyetli bazı meslektaşlarımızın haksız ve mesnetsiz karalamalarına, sözlü saldırı ve hakaretlerine maruz kaldık. Bilgisiz bu kişilerle beraber bilgiye sahip olduğu halde niyeti kötü kişilerinde bu sürece yangına körükle gidercesine hareket ettiğine üzülerek şahit olduk. Yönetmelik değişikliği tüm acenteleri mesleki ve kazanç anlamında olumsuz etkilerken aynı şekilde bizlerin de birer acente olduğu ve aynı olumsuzlukları yaşayacağı gerçeği de göz ardı edildi. Halbuki yapılması gereken üstelik de ülkemizi ve dünyayı derinden etkileyen bir salgın süreci yaşanırken birbirimize saldırmak değil, yönetmeliğe ve olası yanlışlıklara karşı birlik ve beraberlik olmaktı. Olamadık maalesef.” 

Türk sigorta sektöründe son bir yılda yaşanılan bazı köklü değişiklik ve gelişmeler ile ilgili de yorumlarda bulunan Gençal, Türk sigorta sektöründe meydana gelen önemli gelişmeleri şöyle anlattı: “Sigorta sektöründeki sorunların çözümü ve düzenlemeler anlamında doğru, hızlı yönetimi için aynı bankacılık ve finans sektöründe olduğu gibi bağımsız bir yapının yani BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu) gibi bir yapının kurulmasını önerdik, anlattık. Bu talep ve önerimizi de 2019 yılı Şubat ayında kamu anlamında en üst katılımın olduğu ekonomik şûrada dile getirdik. Bu şûrada da tekrarladğımız talebimiz aynı ortamda Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından da olumlu karşılanarak bu kurulun kurulması gerekliliği dile getirildi. Lakin bu talebi yaparken beraberinde sektörel anlamda en önemli ve en büyük üretim kaynağı olan sigorta acentelerinin bu kurulda temsilinin önemli ve mutlak olduğunu söyledik. 2019 yılı Ekim ayında da SEDDK kuruluşu kararname ile duyuruldu ve kimlerin kurul üyesi olabileceğine dair kriterler de eş zamanlı yayınlandı.

SEDDK kuruluşu ile beraber Sigortacılık Genel Müdürlüğü de kapatılarak yönetici ve personeli SEDDK bünyesine aktarıldı. 

Sektörel anlamda 2019 yılında sadece SEDDK kuruluşu değil Türk Reasürans A.Ş. gibi önemli ve değerli bulduğumuz bir yapılanma da oldu. Bunların ardından ise 2020 yılı Nisan ayında pandemi süreci içinde elementer branşta ve hayat ve emeklilik branşında faaliyet gösteren üç kamu sigorta şirketinin hisseleri Türkiye Varlık Fonu tarafından satın alındı. Bu durumum sektörel ve acenteler açısından olumlu/olumsuz yanlarını ve etkilerini önümüzdeki süreçlerde hep birlikte yaşayıp göreceğiz.”

‘BÜYÜK RESİMDE OLUMSUZLUKLAR VAR’

Gençal, sözlerine şöyle devam etti: “Aldığımız bazı duyumlar ve gördüğümüz bazı hamleler açıkçasını söylemek gerekirse bizleri endişelendiriyor ve huzursuz ediyor. Çünkü; bazı kişisel ve kurumsal çıkar ve faydaların olduğunu, olabileceğini biliyoruz. Bu parçaları bir araya getirdikçe de büyük resmin biz acenteler açısından olumsuzluklara yol açabileceğini öngörüyoruz. Şunun herkes tarafından iyi bilinmesini isteriz ki; tek işi sigortacılık olan acenteleri yok sayan, bypass etmeye çalışan her tür çalışma nihayetinde hüsran ve kayıplarla sonuçlanacaktır. Bu köklü değişikliklerin temel amacı sigorta penetrasyonunu artırmak ise bilinsin isteriz ki yönetmelik değişikliği dahil atılacak her yanlış adım penetrasyonu değil kaosu, müşteri mağduriyetlerini, mahkemelerde artacak dava dosyalarını ve sektöre, sigortacılara duyulan güvensizliği artırır.”

Gençal, “Ülke nüfus ve ekonomik hacmi açısından baktığımızda sigorta sektörü henüz olması gereken toplam büyüklükten uzakta, yani çok daha büyük bir pazar payı var. Bu olası pazar payı ve yaklaşık 60 milyar lira değerindeki üretim dolayısıyla hem yurt dışı sigorta şirketlerinin hem de yurt içinde sigortacılık dışı faaliyet gösteren güçlü kurumların iştahını kabartıyor. Özellikle son 2 yılda sektör dışı pek çok kurumun sigorta şirketi veya aracı kurumlar kurarak sektöre dahil olmaya çalıştığını görüyor ve duyuyoruz. 

Özellikle sektör dışı kurumların bu anlamda piyasaya dahil olurken kendilerindeki sektör dışı hakim gücü sektörel anlamda kullanmaya kalkmaları bir çok açıdan sıkıntılara gebe. Sigortacılık ve sigorta acenteliği yapılan işin niteliğinden, öneminden dolayı bilgi, deneyim ve kanunlar, yönetmeliklerle belirlenmiş kriterler gerektiriyor. Müşterilerimizin risklerine karşı sunulan sigorta ürünleri teklif aşamalarından, poliçe şartların, risk yönetiminden finansal yönetime kadar bir çok farklı beceri ve donanımla ancak mümkün olabilmektedir. Hal böyle iken sektöre girmeye çalışan yeni kurumların sadece hakim oldukları erk ve veri tabanlarını kullanarak sigortacılığı yapabileceklerini düşünmelerinin yakın ve orta vadede çok büyük mağduriyetler, sıkıntılar yaratacağı kesin. 

Bunun sonucunda ise müşteriler ve vatandaşlar açısından sigortacılık sektörüne duyulan güven azalacak hatta kaybolacak. Çok uzun yıllar buyunca büyük emek ve çalışmalarla oluşturulan bu güven ve ekonomik büyüklük bazı kurum ve kişilerin ekonomik çıkar ve heveslerine kurban edilemeyecek kadar değerli” açıklamalarında bulundu.

‘SAİK VE SEDDK OLARAK SORUNU ÇÖZMEYE ÇALIŞACAĞIZ’

9 Mayıs tarihli yönetmelik değişikliğinin değişimi veya iptali için SAİK ve SEDDK yönetimi olarak görüşmeler yapacaklarını belirten Gençal, “Yönetmelik değişikliğinin iptal edilmesi veya değiştirilmesi adına açtığımız davalar ve verdiğimiz mücadeleleri bu sayfalarda ve farklı mecralarda defalarca anlattık, yazdık. Gelinen son noktada Hazine ve Maliye Bakanımızın sıkıntıları çözün talimatı doğrultusunda SEDDK (Sigorta ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu) ve SAİK yönetimi bir masa etrafında toplanarak sorunu çözmeye çabalayacağız. TOBB teknotratları ile SEDDK teknokratları arasında toplantı ve görüşmeler yapıldı. Nihai aşamada SAİK ve SEDDK yöneticileri bir araya gelecek ve konuyu çözmeye çabalayacağız. Lakin; Ağustos ayının ortalarına geldiğimiz bugünlerde hala SEDDK yönetiminin kendi yeni yapılanma çalışmaları kaynaklı yoğunluklardan dolayı beklemekteyiz. Bu gecikme de bilinsin isteriz ki SAİK kaynaklı değildir” diye konuştu.

İlginizi Çekebilir