Fuzuli işler

NASIL akşamcılar, “Ne zaman başım sıkışsa bir büyüğe başvururum” diyerek çilingir sofrasını kurup çareyi büyükte ararlarsa; biliyorsunuz, ben de konu bulmakta zorluk çektiğimde bir başka büyüğe, Can Yücel’e başvururum.
Yazı yazarken Büyük Usta benim kurtarıcımdır. Gerçek hayatta ise sadece kurtarıcım değil, hayat görüşünü paylaştığım büyük ozandır. Yeri başkadır; benim için çok değerlidir. Tabii onun bendeki bu özel yeri diğer ozanlara verdiğim değeri azaltmaz. Ancak, zaman zaman dostlarımdan yazılarımda Can Yücel’e fazlaca yer verdiğim konusunda nazik eleştiriler alırım.
Belki de dostlarım haklıdır ama zor oyunu bozuyor. Hep aylık yazı yazmanın zorluğundan yakınıyorum; insan ya bir büyüğe başvurmak zorunda kalıyor ya da fuzuli şeyler yazıyor. Lafı uzatmayalım yine hacet doğdu, bir büyüğe başvurmak gerekiyor, gerekiyor ama dostların eleştirilerine de kulak vermek lazım.
Yazdıklarımın yine fuzuli olmaması için bu sefer kime başvuralım diye düşündüm; fuzuli kelimesi bana Fuzûlî’yi çağrıştırdı ve Yedi Ulu Ozan’dan biri sayılan Fuzûlî’ye başvurmaya karar verdim.
Aralarında Fuzûlî’nin de yer aldığı Yedi Ulu Ozan tarihsel süreçte dönemlerinin siyasi sorunları hakkında halkı aydınlatan ve o dönem için önemli olan Arapça ve Farsça gibi dilleri de bilmelerine rağmen eserlerini halkın anlayacağı Türkçe dilinde veren ozanlar.
Fuzûlî aslında Divan Edebiyatı şairlerinden biri. Divan şairi olmasına rağmen çağdaşlarına göre sade bir dili var. Arapça, Farsça ve Türkçeyi çok iyi bilen şairin gücü; bu üç dilden aldığı kelimeleri kullanıp, bunlarla düşünmesiyle ortaya çıkmış. Bu yönüyle Divan Edebiyatı’nın en büyük şairlerinden sayılmakta. Hayatı yoksulluk, bahtsızlık ve ilgisizlik içinde geçen Fuzûlî şiirlerinde Tek Varlık görüşünü işlemiş. Onda “Visal” (Allah’a kavuşma) isteği kuvvetlidir. Ama vuslat yoktur. Tasavvuf onda yaşı ve sanatı ilerledikçe koyulaşmıştır. Divan edebiyatında ilah-i aşkı en fazla işleyen şairdir. Bu durum ondaki ideal aşkı gösterir. Fuzûlî derdi, ıstırabı seven derin ve samimi bir aşk şairidir. Ölüm, toplum, yoksulluk, felsefe, tabiat temalarını hep bu aşk etrafında yazmıştır.
Günümüz Türkçesinde fuzuli, gereksiz şey, gereksiz söz anlamında kullanılmakla birlikte kelime, fazilet (erdem) kelimesinin kökü olan “fuzul” kelimesinden türemiş. Fuzûlî de, şiirlerinde fazilet sahibi erdemli manasına gelen bu mahlası kullanmış.
Gelin daha fazla fuzuli işlerle uğraşmadan gelin ulu ozan Fuzûlî’ye  kulak verelim, böylece biraz dostların talebini yerine getirmiş, biraz da günün ihtiyaçlarına cevap vermiş oluruz.
Öyle sermestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir,
Men kimim sâkî olan kimdir mey ü sahbâ nedir
Gerçi cânândan dil-i şeydâ için kâm isterim
Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedir
Vasldan çün âşıkı müstağni eyler bir visâl
Âşıka ma’şûktan her dem bu istiğnâ nedir
Hikmet-i dünyâ vü mâfihâ bilen ârif değil
Ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâfihâ nedir
Âh u feryâdın Fuzûlî incidiptir âlemi
Ger belâ-yı aşk ile hoşnûd isen gavgâ nedir

Günümüz Türkçesiyle;
“Aşktan öyle sarhoş olup kendimden geçmişim ki, dünyanın ne olduğunu tam kavrayamıyorum. Kim olduğumu bilmediğim gibi, bana içki sunanın kim olduğunu ve şarabın ne olduğunu da bilmiyorum.
Gerçi sevgiliden çılgın gönlüm için murad istiyorum. Fakat sevgili, senin çılgın gönlünün muradı hoşnut edecek nedir, diye sorsa bunu da bilmiyorum.
Bir defa sevgiliyle birlikte olmak, âşığa bir daha vuslat aratmaz. O halde sevgilinin bu denli kendisini geri çekmesi ve üstün görmesi nedendir?
Bu dünyanın ve dünya ile ilgili şeylerin hikmetini bilmekle ârif olunmaz. Ârif olan dünyayı ve dünya ile ilgili bütün maddi şeyleri bilmeyendir (yok sayandır).
Ey Fuzûlî! Çektiğin ahlar ve feryatların bütün âlemi, bütün insanları ve varlıkları rahatsız etmiştir. Eğer aşk derdinden hoşnutsan, o halde bu mücadele ve kavga nedir?”

Yorum yazın