Erguvan renkli bir yemek…
Geçen ay yazarlar yemeği için Kandilli’de Adile Sultan Sarayı’nda buluştuk. Adile Sultan Sarayı, 1856 yılında Sarkis Balyan tarafından Sultan Abdülmecit için kız kardeşi Adile Sultan’a bir armağan olarak yapılmış. 1916’dan itibaren Kandilli Kız Lisesi olarak kullanılan saray, 1986 yılında çıkan yangında harap olmuş. Sabancı Vakfı tarafından restore ettirilen saray halen “Sakıp Sabancı Kandilli Eğitim ve Kültür Merkezi” olarak hizmet veriyor.
Adile Sultan Sarayı’nın Boğaz’a karşı duruşu adeta bir geminin kaptan köşkünü andırıyor. Bütün Boğaziçi ayağınızın altında. Bahar gelince Boğaz’ın her iki yakasındaki bayırlarda erguvan çiçekleri açmış ve Boğaziçi’nin çevresini bir erguvan kuşağı sarmıştı. Biz yemeği sarayın bir bölümünde ve bahçesinde hizmet veren Kandilli Borsa Restoran’da yedik. Sarayın bahçesindeki erguvanlar da kuşağa katkı veriyordu.
Hal böyle olunca, biz de yemeği bahçede yemeyi tercih ettik ve fotoğrafı da orada çektirdik. Bahçede dolanan üçü dişi, biri erkek dört tavus kuşu arkadaşların oldukça ilgisini çekti ve bazıları onlarla birlikte anı fotoğrafı çektirmek istedi, ama kuşlar oldukça huysuzdu, hele sesleri “Dostlar başına!”
Yemeğe arkadaşlarımız Erhan Dumanlı, Ali Erül ve Okan Utkueri mânileri nedeniyle katılamadılar. Faruk Kaptan da dersi olduğundan yemeği erken terk etti. Ama konuklarımız onların eksikliğini hissettirmedi. Geçen ayki yemekte konuklarımız, Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, Genel Müdür Yardımcısı İsmail Aydemir ve Kurumsal İletişim Yöneticisi Bahadır İçel’di.
Keyifli ve oldukça uzun süren yemeğin bir bölümünde hayat sigortası ve bireysel emekliliği de konuştuk. Mehmet Aydoğdu, kâr paylı hayat sigortasının oluşum süreci konusunda önemli bilgiler aktardı. Bireysel emeklilik konusunda ise son noktayı David Ağabey koydu: “Pension mension anlamam, bu emeklilik değil, birikim sistemidir!” (M. Emin Özcan)