Elektrikli araçlar ne kadar sürdürülebilir?

Elektrikli araçlar ne kadar sürdürülebilir?

Fosil yakıtların karbondioksit salınımını artırarak çevre kirliliğine yol açması ve yenilenemeyen enerji kaynaklarından elde edilmesi nedeniyle sürdürülebilir olmaması yeşil dönüşümün en önemli ayağı olan ulaşımda birtakım dönüşümlere yol açıyor. Yeşile yatırımın en önemli unsurlarından elektrikli araçlara yönelik ilgi her geçen gün artıyor. Ancak elektrikli araçların sigorta ve hasar süreçleri noktasında birtakım sorunlar mevcut. Bu sorunların başında ise bataryalar geliyor.

İklim değişikliği, artan sera gazı emisyonu, gürültü ve hava kirliliği gibi birçok çevresel soruna sebep olan sektörlerin başında ulaşım sektörü geliyor. Küresel sera gazı emisyonlarının %23’ü (7.2 gigaton CO2 eşdeğeri) ulaşım sektöründen kaynaklanıyor. Fosil yakıta bağımlı ulaşım sektörünün 2040 yılına kadar ekonominin en karbon yoğun sektörü olacağı öngörülüyor. Karayolu yolcu ve yük taşımacılığı, toplam ulaşım emisyonlarının yaklaşık olarak dörtte üçünü oluşturuyor.

Tüm sektörlerde olduğu gibi otomotiv sektöründe de etkilerini gördüğümüz yeşil ve dijital dönüşümün en önemli çıktısı olan elektrikli araçların sayısı artıyor. 2022 yılında dünya genelinde satılan 82 milyon adete yakın aracın 10,2 milyon adeti elektrikli araçlardan oluşuyordu. Elektrik araç pazarını domine eden Çin’de, 2022 yılında 6 milyona yakın araç satışı gerçekleşti. Türkiye’ye baktığımızda Ocak-Ekim döneminde trafiğe kaydı yapılan 769 bin 650 adet otomobilin 45 bin 50’sinin (%5,9’u) yakıt türü elektrikli iken Ekim ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 15 milyon 44 bin 117 adet otomobilin 8 bin 340’ının (%0,4’ü) yakıt türü elektrikli olarak kayda geçti.

Kaynak: TÜİK

ÇEVRECİ ULAŞIM

Elektrikli araç çeşitlerini kısaca açıklamak gerekiyor. Temel olarak üç çeşit elektrikli araç bulunuyor. Bunlar:

  • Hibrit elektrikli araç (HEV): Bu araçlarda yer alan hibrit motorlar, geleneksel (içten yanmalı motor) ve elektrikli motorları içeriyor. Geleneksel motor sayesinde elektrikli motor bataryası şarj edilebiliyor.
  • Şarj edilebilir hibrit elektrikli araç (PHEV): Daha yüksek kapasiteli bataryaları sayesinde sadece elektrikli motor ile daha uzun menzil gidebiliyor. Bataryaları harici olarak şarj edilebiliyor ve HEV ile benzer özellikleri taşıyor.
  • Batarya elektrikli araç (BEV): Bu araçlar tamamen elektrikli motorlar ile çalışıyor.

Elektrikli araçlar sessiz bir motora sahip. Bu motorlar her hızda maksimum tork ortaya çıkardığı için oldukça ataklar. Bu araçları öne çıkaran en önemli özelliği ise çevreci olması. HEV (ortalama 119,50 (g/km) CO2 emisyonu) ve PHEV (71 (g/km) CO2 emisyonu) türleri düşük emisyon sağlarken BEV türü fosil yakıtla çalışmadığı için emisyon salınımı bulunmuyor. Fosil yakıtlı araçların egzoz gazlarından karbondioksit (CO2), hidrokarbon (HC), azotoksit (NOX), karbonmonoksit (CO), kükürtdioksit (SO2), partikül madde (PM) gibi zararlı emisyonlar çıkıyor. Bir diğer teknik özellik ise az sayıda hareketli parçaya sahip olmaları. İçten yanmalı araçlarda 2 bine yakın hareketli parça bulunurken elektrikli araçlarda yaklaşık 20 hareketli parça bulunuyor. Bu da daha az bakım gerektirmesi demek. Elektrikli araçların en büyük eksisi ise bataryalar. Lityum-iyon bataryaların üretim, kullanım ve geri dönüşümünde meydana gelen olumsuz çevresel etkiler söz konusu. Örneğin, 1 ton lityum çıkarmak için 2,2 ton su kullanılıyor.

HER 14 ARACA BİR DC ŞARJ NOKTASI

BEV tipi araçlarda seyir halindeyken şarj bittiğinde eğer yakınlarda şarj istasyonu yoksa yolda kalabilirsiniz. Bu yüzden şarj istasyonlarının yaygınlaşması gerekiyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) yapmış olduğu açıklamada, Türkiye’de 2023 Ekim ayı itibarıyla 4 bin 221 adet şarj istasyonu bulunuyor. Bu şarj istasyonları toplamda 8 bin 861 adet sokete sahip. Bu şarj noktalarının 6 bin 633 adedi AC şarj (yavaş şarj), 2 bin 228 adedi ise DC şarj (hızlı şarj) özelliği taşıyor. Yaklaşık olarak her 14 araca bir DC şarj noktası düşüyor.

Elektrikli şarj üniteleri veya istasyonları.

ELEKTRİKLİ ARAÇ ŞARJ İSTASYON ÜNİTE ÇEŞİTLERİ NELER?

Elektrikli şarj üniteleri veya istasyonları, doğru akım (DC) ve alternatif akım (AC) olarak ikiye ayrılıyor. AC elektrikli araç şarj istasyonları, elektrik enerjisini alternatif akım (AC) olarak sağlıyor. AC şarj istasyonları, düşük ve orta güçte şarj olanağı sağlıyor ve genellikle günlük kullanımlar için ideal. Evlerde, iş yerlerinde ve alışveriş merkezlerinde yaygın olarak kullanılıyor. AC şarj istasyonlarının güç seviyeleri genellikle 7 kW ila 22 kW arasında değişiyor. DC elektrikli araç şarj istasyonları ise, elektrik enerjisini doğrudan akım (DC) olarak sağlıyor. DC şarj istasyonları, yüksek güç seviyelerine sahip olduğu için elektrikli araçların bataryalarını daha hızlı bir şekilde şarj edebiliyor.Uzun yolculuklar sırasında hızlı şarj ihtiyacını karşılamak için tercih edilen bu istasyonlar; otoyol kenarları ve benzin istasyonları gibi yerlerde sıklıkla bulunuyor. DC elektrikli araç şarj istasyonları genellikle 50 kW ila 350 kW arasında yüksek güç seviyelerine sahip.

ZORLUKLAR VE FIRSATLAR

Sigorta sektörünün en önemli branşlarından oto sigortalarını yakından ilgilendiren elektrikli araçlar birçok fırsat ve zorluğu içinde barındırıyor. Lityum bataryaların değişim ve onarım maliyetlerinin yüksek olması, sessiz motor, yüksek tork nedeniyle ani hızlanmalar, yüksek voltajlı bataryalar nedeniyle oluşabilecek kazalar gibi durumlar sigorta primlerinin yukarı yönlü seyretmesine neden olabilecek zorluklar diyebiliriz. Ancak sektör açısından en büyük zorluk, elektrikli araç üreticilerinin sigorta sunucusu olarak sektöre girmesi ve araç satın alınırken kaskonun da paketle birlikte gelmesi. Bu durum geleneksel sigorta piyasasını bozabilir ve sigortacıları bu değişime ayak uydurmaya zorlayabilir. Fırsatlara bakarsak ilk olarak sigorta şirketleri, elektrikli araç sürücülerine bu araçların özelliklerini ve nasıl güvenli bir şekilde kullanacaklarını gösterecek özel eğitim programları sunabilir. İkinci olarak sigorta şirketleri, bataryalar ve diğer bileşenlerin onarımı veya değiştirilmesi masraflarını kapsayan özel poliçeler geliştirmek için elektrikli araç üreticileri ile çalışabilir. Böylece elektrikli araç sahiplerinin üzerindeki mali yük azaltılabilir ve elektrikli araçların benimsenmesi teşvik edilebilir. Ayrıca benimsenmenin teşvik edilmesi adına sigorta primlerinde indirim veya ücretsiz şarj istasyonları gibi avantajlar sunulabilir. Sonuç olarak elektrikli araçların daha yüksek onarım maliyetleri, potansiyel kazaları ve pil arızalarından kaynaklanan üçüncü taraf hasarları ile ilgili zorluklar önemli olmakla birlikte, sigorta şirketlerinin bu sorunlara çözüm bulmak için yenilikçi çözümler sunmaları için de fırsatlar sunuyor.

SİGORTA FİYATLAMASI NASIL YAPILIYOR?

Fiyatlamada parçaların bulunabilirliği, aracın değeri, onarım zorluğu gibi pek çok faktör etkili olsa da en önemli faktör batarya. Ek olarak bir tarife hazırlamak için yeterli veri bulunmaması nedeniyle konvansiyonel araç portföyünden elde edilen verilerin kullanılması (yedek parça, işçilik maliyetleri, demografik veriler) da fiyatlamayı etkileyen unsurlardan biri. Reuters’ın yayınladığı bir makalede kaza sonrası bataryadaki minör bir hasar nedeniyle pek çok araba onarıma gitmeden direkt pert olarak değerlendiriliyor. Araç fiyatının neredeyse %50’sini oluşturan bataryaların değişim veya onarımının çok maliyetli oluşu da pert olarak nitelendirilmesine neden oluyor. Bu da daha yüksek prim ve elektrikli araçların daha az çekici hale gelerek benimsenmesinin azalması demek. Örneğin Jaguar I-Pace BEV’in bataryasının maliyeti 70 bin sterlin (yaklaşık 90 bin dolar). Son derece hassas olan bataryalar, içten yanmalı motorlu bir aracın aldığı küçük bir darbeyi alırsa onarılamaz hale gelebiliyor. Ford ve General Motors gibi bazı otomobil üreticileri pil paketlerinin onarımını kolaylaştırdıklarını belirtirken; Tesla, Model Y’nin pil paketini sıfır tamir edilebilirliğe sahip olarak tanımladı. Fiyat karşılaştırma sitesi Confused.com’a göre, ortalama elektrikli otomobil sigortası maliyetleri %72 arttı. Sitede en çok fiyat teklifi verilen EV olan Tesla Model 3’lerin primlerinin son iki yılda üçte ikiden fazla arttığı belirtiliyor. Thatcham Research’ün araştırmasına göre, EV hasar talepleri genellikle içten yanmalı motorlara göre %25 daha yüksek ve onarım süresi %14 daha uzun.

GERÇEKTEN YANGIN RİSKİ TAŞIYORLAR MI?

Elektrikli araçların pil paketlerindeki küçük çizikler bile pillerin dengesini bozarak potansiyel olarak yangınlara hatta patlamalara neden olabiliyor. Bu durum da güvenlik endişelerine neden oluyor. Peki, elektrikli araçlardaki yangın çıkma riski, fosil yakıtla çalışan araçlardaki yangın çıkma riskinden yüksek mi? The Guardian’ın haberine göre mevcut verilere göre bir EV’nin yangına yakalanma olasılığı genel olarak benzinli veya dizel arabalara göre çok daha düşük. Norveç’te benzinli ve dizel otomobillerde dört ila beş kat daha fazla yangın yaşanıyor. İsveç Sivil Acil Durumlar Ajansı 2022’de 100 bin elektrikli veya hibrit araç başına 3,8 yangın çıktığını tespit etti. Avustralya Savunma Bakanlığı tarafından desteklenen EV FireSafe’’in bulguları da benzer. Kuruluş, bir EV’nin alev alma ihtimalinin %0,0012; içten yanmalı otomobiller içinse bu oranın %0,1 olduğunu ortaya koydu. Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi Tesla da ABD yollarında kendi araçlarının karıştığı yangın sayısının sektör ortalamasına göre mil başına 11 kat daha düşük olduğunu belirtti.

YANGINLAR NASIL ÇIKIYOR?

Yangınların temel çıkış kaynağı termal kaçak dediğimiz bataryaları oluşturan pil paketinde kısa devre sonucu kontrolsüz ısınma meydana gelmesi. Eylül ayında Sidney Havalimanı otoparkında, elektrikli aracın lityum iyon pilinin yol açtığı yangın, çok sayıda aracı tahrip etmişti. İncelemede, yangına arabadan yakın zamanda sökülen ve otoparkta saklanan bir bataryanın yol açtığı belirlendi.

Felicity Ace gemisi.

FELICITY ACE YANGINININ SUÇLUSU KİM?

Araba nakliyesi için 2005 yılında özel olarak inşa edilen Felicity Ace gemisi, Azor Adaları açıklarında alev almıştı. 3 bin 965 aracı taşıyan gemi, mürettebatın yanan gemiden güvenli bir şekilde tahliye edilmesinden iki haftadan biraz daha kısa bir süre sonra batmıştı. Nedeni hala belirlenemeyen yangının çıkış sebebi olarak elektrikli araçlar işaret edilse de bu iddiadan öteye gidemedi. Felicity Ace şu an da 10 bin feet suyun altında duruyor.


TÜRKİYE SİGORTA BİRLİĞİ (TSB):

Elektrikli araçlar hızla yaygınlaşıyor

“ELEKTRİKLİ ARAÇLAR, ÇEVRE DOSTU VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ULAŞIM ALTERNATİFİ OLARAK HIZLA YAYGINLAŞMAKTADIR. YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINDAN ELDE EDİLEN ELEKTRİKLE ÇALIŞTIKLARI İÇİN KARBON EMİSYONLARINI AZALTMA POTANSİYELİNE SAHİPTİR. BU DA HEM ENERJİ SEKTÖRÜNDE HEM DE ULAŞIM SEKTÖRÜNDE DAHA SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEĞE DOĞRU BİR ADIMI TEMSİL ETMEKTEDİR.”

Elektrikli araçların tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek daha popüler hale geldiğini belirten Birlik, bu araçların diğer avantajlarıyla ilgili şunları söyledi: “ÖTV’lerinin diğer araçlara göre daha düşük tutulması ve sigorta poliçelerindeki prim indirimleri, bu araçları tercih edenler için avantaj sunmaktadır. Bunun yanı sıra, elektrikli araçlar düşük enerji maliyetleri ile dikkat çekmektedir. Bu araçların en önemli faydalarından bir tanesi, geleneksel araçlar gibi bakım ihtiyaçlarının olmamasıdır.”

‘UYGUN FİYATA SİGORTALANIYORLAR’

Birlik, elektrikli araçlarda sigorta primlerini yükselten faktörler hakkında şu açıklamada bulundu: “Şu anda elektrikli araçların primlerinde en çok servislerin sayısının azlığı, yetkin personel olmaması, elektrikli araçların sürüş dinamiklerine sürücülerin adaptasyonu, arıza sonucu oluşan kazalar, dağıtıcı şirketlerin özellikle pil ve diğer yedek parça tedarikinde sahip oldukları altyapı ve fiyatlama metodları etkilidir. Bu araçlardaki elektrik sistemlerinin dış etmenlerden çabuk etkilenmeleri, pillerinin kaza dışında da zarar görebilmeleri, özel çekim şartlarının bulunuyor olması, servislerinin yaygın olmaması nedeni ile uzun mesafelere çekilmesi, onarım yerlerinin ekstra donanım ihtiyaçları maliyetleri etkilemektedir. Elektrikli araçların bedelleri yüksek olmasına rağmen, modern kaza takip sistemleri, sensörleri, otomatik sürüş özellikleri, daha dengeli yapılarının olması sebepleri ile araçların daha düşük hasar frekanslarına sahip olması sebebiyle, şu anda sigorta şirketleri benzer değerdeki içten yanmalı araçlara göre daha uygun fiyatlarla araçları sigortalamaktadırlar. Öte yandan sigorta şirketleri, geleneksel araçlara sundukları tüm kasko teminatlarını elektrikli araçlara sağlamakla birlikte bu araçların batarya, elektrikli motor, elektrikli aksesuarları gibi hususları da ek poliçe maddeleri ile düzenlemektedirler. Poliçelerde, elektrik arızası, yazılım arızası, kaza dışında pil hasarları, pillerin zarar görmesi, yetkisiz ve duruma uygun çekim yapılmaması, hatalı ve geçersiz bakım yapılması gibi konularda özel şartlar uygulanıyor. Araçların pillerinin bakımı, onarımı ve imhası özel bir çalışma gerektirdiği için bu başlıklardaki uygulamalar açıkça yazılıyor. Tüm bu ek koşullar da fiyatlara etki eden hususlar olarak sıralanmaktadır.”

‘MOBİLİTEYİ DAHA GÜVENLİ HALE GETİREBİLİR’

Birlik, elektrikli araçların çevre dostu ve sürdürülebilir bir ulaşım alternatifi olarak hızla yaygınlaştığını belirterek bu araçların geleceği hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu araçların geleceği, çeşitli faktörlerin etkisi altında şekillenmektedir. İlk olarak, çevresel endişeler ve sürdürülebilirlik odaklı politikalar, elektrikli araçların talep görmesini artırmaktadır. Hükümetler ve endüstri liderleri, karbon ayak izini azaltma çabalarının bir parçası olarak elektrikli araçlara yönelik teşvikler sunmaktadır. Teknolojik gelişmeler de elektrikli araçların geleceğini şekillendirmektedir. Batarya teknolojilerindeki iyileştirmeler, araç menzillerini artırırken şarj sürelerini azaltmaktadır. Bu da elektrikli araçların günlük kullanımda daha pratik hale gelmesini sağlamaktadır. Ayrıca, otomotiv endüstrisindeki rekabetin artmasıyla fiyatlar düşmekte ve tüketicilere daha erişilebilir hale gelmektedir. Elektrikli araçların altyapısının geliştirilmesi ve yaygınlaşması, gelecekte bu araçların daha yaygın olarak kullanılmasına olanak tanıyacaktır. Ayrıca, enerji dönüşümü ve elektrifikasyon çabalarıyla birlikte elektrikli araçlar, enerji sektöründeki değişimlere de öncülük etmektedir. Elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrikle çalıştıkları için, karbon emisyonlarını azaltma potansiyeline sahiptir. Bu da hem enerji sektöründe hem de ulaşım sektöründe daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru bir adımı temsil etmektedir. Ayrıca, otonom sürüş teknolojileriyle birleştirildiğinde, elektrikli araçlar mobiliteyi daha güvenli ve etkili hale getirebilir. Otonom elektrikli araçlar, trafik akışını optimize ederek kazaları azaltabilir ve enerji verimliliğini artırabilir. Bu da gelecekte ulaşım sistemlerinin daha entegre ve akıllı bir şekilde çalışmasına olanak tanıyabilir. Elektrikli araçların bu şekilde ilerlemesiyle, çevresel, ekonomik ve teknolojik açıdan sürdürülebilir bir mobilite geleceği inşa edilebilir.”


TUSED Turkiye Sigorta Eksperleri Dernegi logo

TÜRKİYE SİGORTA EKSPERLERİ DERNEĞİ (TÜSED) YÖNETİM KURULU:

Elektrikli araçların ekspertiz süreci çok daha riskli

“ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN EKSPERTİZ SÜRECİ STANDART BİR OTOMOBİL EKSPERTİZ SÜRECİNDEN ÇOK DAHA RİSKLİ. YÜKSEK VOLTAJ, KİMYASAL TEPKİMELER HAYATİ RİSK TEŞKİL EDİYOR. PİYASADA BU ARAÇLARIN ONARIM SÜREÇLERİ BİLİNMEDİĞİ İÇİN EKSPERTİZ SÜREÇLERİ ÇOK DAHA UZUN VE ZAMAN ALICI OLUYOR.”

Elektrikli araçlarda ekspertiz sürecinde öncelikle her aracın mevcut olan acil durum müdahale talimatlarına uygun olarak tüm güvenlik kontrollerinin yapılmış olması ve aracın tam olarak güvenli olduğundan emin olunması gerektiğini vurgulayan TÜSED Yönetim Kurulu, sürecin detaylarını şöyle aktardı: “İlk ve en önemli husus ise yüksek voltaj sisteminin kesilmiş olması. Ayrıca yüksek voltaj kesilmiş olsa dahi aracın sistemleri üzerindeki elektrik yükü aracın modeli ve teknolojisine göre 30 dakikaya kadar bir deşarj bekleme süresi gerektirebiliyor. Her ne kadar tümüyle çok yeni bir teknoloji olsa da ilk üretilen elektrikli araçlarda risk daha yüksek olabiliyor. İkinci önemli husus ise bataryaların hasar alıp almadığı. Öncelikle bataryalar kontrol edilerek kimyasal bir tepkimeye girip girmediğinin tespit edilmesi, batarya ısısının düzenli aralıklarla kontrol edilmesi gerekiyor. Genelde titanyum malzemeden üretilen batarya dış gövdeleri deformasyona uğramasa da içyapısında bir bozulma sonucunda kimyasal olarak tepkime başlamış olma riski var. Bu risk 15 güne kadar devam edebiliyor. Özellikle li-ion bataryaların içyapılarına su teması halinde kimyasal tepkime ile polimer iyonların hava ile buluşması zehirli gazların ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor. Bu durum zehirlenmelere, cilt yanıklarına ve özellikle gözlere ciddi zararlar verebilecek potansiyele sahip. Ayrıca aracın uzaktan kumanda sistemi ve mevcut ise uygulama ile bağlı olabileceği mobil telefon ve tabletler ile ilişiğinin kesilmiş olması da dikkat edilmesi gereken hususlardan biri. Bu kontrolün yapılmamışsa herhangi sistem bir anda aktif olabilir.”

‘EKSPERTİZ SÜREÇLERİ UZUN’

Elektrikli araçların ekspertiz sürecinin standart bir otomobil ekspertiz sürecinden çok daha riskli olduğunu belirten TÜSED Yönetim Kurulu, “Yüksek voltaj, kimyasal tepkimeler ve hatta zarar görmüş sistemlerde olabilecek yüksek voltaj kaynaklı manyetik alanlar hayati risk teşkil ediyor. Piyasada bu araçların onarım süreçleri bilinmediği için ekspertiz süreçleri çok daha uzun ve zaman alıcı oluyor. Yüksek hasarlarda aracın elektrik bağlantısını bazen sahada biz kestirip, kinetik enerjinin atılmasını bekledikten sonra sürece devam edebiliyoruz. Diğer araçlardan farklı kısım öncelikle bu araçların çok daha fazla elektronik devre, kart ve dijital ekipman içeriyor olması. Ayrıca güvenlik devreleri ve sensörler normal bir araca göre çok daha fazla. Ek olarak günümüz koşullarında batarya hasarları ve aracın mevcut yüksek voltaj sistemlerinde onarım maalesef mümkün değil. Bu parçaların komple değişimi gerekiyor ve maliyetleri aracın toplam değerinin yarısına kadar çıkabiliyor” açıklamalarında bulundu.

‘ONARIM TEKNİKLERİ SINIRLI’

Onarım tekniklerinin henüz çok sınırlı olduğunu ifade eden TÜSED Yönetim Kurulu, alternatif onarım tekniklerinin de yok denecek kadar az olduğunu belirterek, “Batarya başta olmak üzere bazı parçaların onarımları mümkün değil. Ülkemizde satılan birçok elektrikli aracın yetkili servisi bulunmakta. Ancak maalesef tüketici tercihine ve diğer faktörlere bağlı olarak (onarım maliyeti) özel servislerin de bu araçları onardığına şahit olmaktayız. Birkaç adetle ifade edilebilecek az sayıda özel onarım servisi bu konuda çeşitli eğitimler alarak yetkinlik seviyesini geliştirmiş durumda. Yasal olarak elektrikli araç teknisyenlerinin almak zorunda olduğu eğitimler var” şeklinde konuştu.


DOĞA SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ COŞKUN GÖLPINAR:

Elektrikli araç konusunda uzman teknisyen eksikliği var

“ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN ONARIMINDAKİ İLK SORUN, OTO SERVİSLERİNDE HENÜZ ELEKTRİKLİ ARAÇ TAMİRİ KONUSUNDA CİDDİ EĞİTİM ALMIŞ TEKNİSYEN SAYISININ AZ OLMASI SEBEBİ İLE UZAYAN ONARIM SÜRELERİ OLMAKTADIR.”

Ülkemizde elektrikli araçlara olan rağbetin her geçen gün arttığını ve bu araçlara gösterilen ilgi arttıkça Türkiye pazarına yeni markaların ve yeni elektrikli araç modellerinin dâhil olduğunu ifade eden Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, “ÖTV ve prim indirimlerinin yanı sıra elektrikli araçların kullanıcılar tarafından tercih edilmesine sebep olan başka avantajlar da bulunuyor. Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla tamamen elektrikli modellerde %10’luk ÖTV matrahında güncellemeye gidilerek 1 milyon 250 bin lira olan matrah eşiği 1 milyon 450 bin liraya çıkartılmış ve bu bedel aralığındaki araçların satışı teşvik edilmiştir. Özellikle giderek artan benzin ve mazot fiyatlarına kıyasla şarj maliyetinin daha düşük olması kullanıcıları cezbediyor. Ayrıca çevreye karşı duyarlı ve sürdürülebilir olmaları, egzoz gazı emisyonu yapmamaları da çok önemli bir avantaj. Sürüş konforunun yanı sıra bu araçların yok denecek kadar az ses üretmesi de tercih sebeplerinde önemli rol oynuyor” dedi.

‘PARÇALARIN MALİYETİ YÜKSEK’

Elektrikli araçlarda prim hesaplaması ve sgiorta primlerini artıran faktörlerle ilgili konuşan Gölpınar, şunları söyledi: “Zorunlu trafik sigortası fiyatlarına baktığımızda elektrikli araçlar için özel bir indirim uygulanmakta ve tamamen elektrikli araçların trafik poliçeleri diğer fosil yakıtlı araçların trafik poliçelerine göre %10 daha ucuza yapılmaktadır. Kasko sigortasında ise durum daha farklı. Bu araçlara yapılan kasko sigortası, elektrikli olmayan araçlara yapılan sigortaya kıyasla farklılık gösteriyor. Elektrikli araçların ana hattını oluşturan batarya, pil ve güç kablosu gibi en önemli parçaların maliyetli olması primleri de etkiliyor. Bunun haricinde günümüzde diğer araçlara kıyasla elektrikli araçların henüz çok yaygın olmaması parça temininde de sorun yaşanmasına sebep olabilmekte.”

‘YANLIŞ ONARIM HASAR MALİYETİNİ ARTIRIR’

“Elektrikli araçların onarımındaki ilk sorun, oto servislerinde henüz elektrikli araç tamiri konusunda ciddi eğitim almış teknisyen sayısının az olması sebebi ile uzayan onarım süreleri olmaktadır” diyen Gölpınar, şöyle devam etti: “Servislerde özel eğitim ve sertifikasyonlar sonucu daha çok teknisyenin araçlara müdahale edilebilir hale gelmesi ile onarım sürelerinin kısalacağı sonucuna varmaktayız. Yanlış onarım sonucunda artan hasar maliyeti ile de karşılaşılmaktadır.”


AXA SİGORTA BİREYSEL ÜRÜN FABRİKASI DİREKTÖR VE GENİŞLETİLMİŞ İCRA KURULU ÜYESİ FATİH GÖZE:

Elektrikli araç sayısı ilerleyen dönemde çok daha fazla artacak

“ELEKTRİKLİ ARAÇLAR, TEKNOLOJİK FARKLILIKLARI SAYESİNDE SÜRÜCÜLERE OLDUKÇA TATMİN EDİCİ BİR YOLCULUK DENEYİMİ YAŞATMASI ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN TERCİH EDİLME SEBEBİDİR. TÜM AVANTAJLARI SIRALADIĞIMIZDA DOĞA DOSTU ELEKTRİKLİ ARAÇ SAYISININ İLERLEYEN DÖNEMDE ÇOK DAHA FAZLA ARTACAĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ.”

Doğa dostu elektrikli araç sayısının ilerleyen dönemde çok daha fazla artacağını belirten AXA Sigorta Bireysel Ürün Fabrikası Direktör ve Genişletilmiş İcra Kurulu Üyesi Fatih Göze, elektrikli araçların diğer geleneksel araçlara göre daha çok tercih edilmesinin en önemli nedenlerini şöyle sıraladı: “Sıfır karbon salınımı sayesinde doğa dostu olması, fosil yakıt kullanılmadığından egzoz borusu ihtiyacı olmaması ve çevre kirliliği yaratmamaları, düşük yakıt maliyeti, periyodik bakım maliyetlerinin bulunmaması, gürültü kirliliği oluşturmaması ve güvenlik imkânlarının daha teknolojik olması.” Göze; düşük enerji maliyeti, yüksek performans, konforlu sürüş keyfi, vergi indirimi, gelecek dönemde yeşil enerjiye olan ilginin yoğunlaşacak olması, hem daha çevreci hem de son teknoloji ile yapılmış bu araçlara olan ilginin giderek artacağını söyledi.

‘ONARIMLAR YETKİLİ SERVİSTE YAPILMALI’

Elektrikli araçların onarımları özel işçilik gerektirdiğinden onarımların mutlaka yetkili serviste yapılması gerekmekte olup, elektrikli araçlar için yetkisiz servislerdeki onarım süreçlerinin de önümüzdeki dönemde geliştirilmesini beklemekteyiz diyen Göze, “Elektrikli araçlarda şarj kablosu ve dış ünitesinde yanma hasarlarıyla da karşılaşılmakta olup, sigortalılarımızın bu tür hasarlarında şimdiye kadar hizmet anlamında ciddi bir problem yaşanmadığını belirtmek isteriz” diye konuştu. Göze, son olarak elektrikli araçların lityum bataryalarının konteyner gemileri ve diğer otomobil nakliyecileri açısından risklerine yönelik şunları söyledi: “Teknolojinin gelişmesiyle birlikte sigorta sektöründe ortaya çıkan yeni sigorta ihtiyaçları ve çözümleri içerisindeki ürünlerin, sevkiyatları esnasında yaşanabilecek rizikolarına ilişkin ek bir teminat gerekliliğine ihtiyaç duyulmamıştı. Riskin giderek artması ve farklılaşması, tecrübelerin çoğalması ve istatistiki olarak daha nitelikli veriler haline gelmesi konunun yeniden değerlendirilmesini gündeme getirdi. Felicity Ace gemisi yangını örneğinde olduğu gibi lityum pilli araçların sevkiyatı esnasında yaşanabilecek risklerin sorumlulukları bilinenin aksine aslında gemi ve emtia sigortacıları tarafından üstlenilmektedir.”


ANADOLU SİGORTA GENEL MÜDÜR YARDIMCISI TAYLAN MATKAP:

Uzmanlaşmış servisler tercih edilmeli

“ELEKTRİKLİ VE HİBRİT ARAÇLAR ÇEVRE DOSTU OLMALARINDAN ÖTÜRÜ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HEDEFLERİNE ULAŞMADA ÖNEMLİ ROL ÜSTLENİYOR. ELEKTRİKLİ ARAÇLAR, ULAŞIMDAKİ KARBON EMİSYONLARININ AZALMASINDA ÖNEMLİ ROL OYNAYACAK.”

İklim krizi neticesinde sürdürülebilirlik konusunun tüm sektörlerin merkezinde yer aldığını belirten Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Taylan Matkap, “Bugün artık elektrikli araç pazarı, çevresel farkındalığın artması ve hükümetlerin teşvik politikalarıyla daha da hızla büyüyor. Ayrıca elektrikli ve hibrit araçlar çevre dostu olmalarından ötürü sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada önemli rol üstleniyor. Elektrikli araçlar, ulaşımdaki karbon emisyonlarının azalmasında önemli rol oynayacak” dedi.

‘SİGORTA FİYATLARI BİRÇOK FAKTÖRE BAĞLI’

Elektrikli araç sigortası fiyatlarının konvansiyonel araç sigortası fiyatlarına göre avantajlı veya dezavantajlı olabileceğini söyleyen Matkap, “Elektrikli araçlar genelde daha düşük hasar frekansına sahip olmalarıyla bilinir ve bu durum, sigorta fiyatlarını düşürme potansiyeli sunar. Ancak, elektrikli araçların onarımları ve yedek parça maliyetleri bazen daha yüksek olabileceği için sigorta fiyatlarını da bu yönde etkileyebilir. Buna ek olarak sigorta fiyatları, sürücünün sigorta geçmişi, yerel trafik şartları ve aracın değeri gibi birçok başka faktöre de bağlıdır” diye konuştu. Elektrikli araçların sigorta primlerini yükselten faktörlere de değinen Matkap, “Öncelikle, elektrikli araçların onarımları ve yedek parça maliyetleri geleneksel içten yanmalı motorlara sahip araçlara göre genellikle daha yüksek, bu da sigorta fiyatlarını artırabiliyor. Ancak, bu araçlarda bulunan kaza önleyici yazılımlar ve sürücü profilinin düşük kaza frekansına sahip olması, sigorta primlerini aşağı yönde etkileyebilir. Sonuç olarak, sigorta primleri, bu iki ana etkenin kombinasyonuna bağlı olarak, bazen içten yanmalı motora sahip araçlara göre düşebilir veya artabilir” şeklinde konuştu.

‘YETERİNCE UZMAN PERSONEL YOK’

Matkap, elektrikli araçların onarımında karşılaşılan temel sorunun henüz yeterince uzman personel bulunmaması olduğunu belirterek, “Bu araçlar, yapı, donanım ve aksam açısından geleneksel arabalardan farklı oldukları için arıza ve bakım durumlarında mutlaka uzmanlaşmış servislerin tercih edilmesi gerekmekte” dedi. Matkap, son olarak elektrikli araçların geleceği hakkında şunları söyledi: “Elektrikli araçların çevre dostu olması, enerji verimliliği sağlaması ve teknolojik olarak ileri seviyede olması gibi nedenlerle gelecekte de büyümeye devam edeceği öngörülüyor. Biz de bu büyümeye ayak uydurmak ve müşterilerimize uygun ürün ve hizmetler sunmak için var gücümüzle çalışıyoruz. 2023’te elektrikli araç sigortası satışlarımızda bir önceki yıla göre %100 oranında büyüme kaydettik.”


AVEON GLOBAL SİGORTA GENEL MÜDÜR YARDIMCISI OYA YILDIZ:

Elektrikli araç yatırımı hızla devam ediyor

“DÜNYADA OLDUĞU GIBI ÜLKEMIZDE DE ELEKTRIKLI ARAÇLARIN YATIRIMLARI HIZLI BIR ŞEKILDE DEVAM ETMEKTEDIR. ELEKTRIKLI ARAÇLARIN TÜRKIYE VE DÜNYADA KARŞILAŞILAN DURUMLARININ DAHA IYI ANLAŞILMASI VE ONA GÖRE ÇALIŞMALARIN YAPILMASI GEREKMEKTEDIR.”

Yakıt türü değerinin pil olması, tam elektrikli ya da hibrit olması, tork gücünün seviyesi, markası ve yetkisi servis ağı, yedek parça fiyatları, tedarik edilebilme oranı ve araç sovtaj değeri gibi ölçütlerin elektrikli araçlarda kasko fiyatı oluştururken dikkate alındığını belirten Aveon Global Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Oya Yıldız, elektrikli araçlarda sensör bazlı çok parça/uygulama olduğundan araçların daha kırılgan olduğunu belirterek, “Kaza durumunda parçaların tamiri yerine daha elektronik/sensör bazlı olduğundan değişimi yapılmaktadır, bu nedenle yedek parça maliyeti içten yanmalı araçlara göre daha yüksektir. Bir kaza sonrasında servisteki işçilik masrafları, servis süreleri ve parça maliyetlerinin yüksek olması toplam maliyeti artırmaktadır. Ancak, Türkiye’de elektrikli araçları sigortalama maliyeti diğer araçlarla mukayese ettiğimizde çok da fark etmiyor. Elimizde henüz elektrikli araçlara ve hasarlarına dair kapsamlı bir veri olmadığından şimdilik aynı seviyelerde diyebiliriz ama önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde tüm sektörde kayda değer bir verinin oluşacağına ve gelecekteki kasko fiyatlamasında önemli derecede etki yapacağına inanıyoruz” dedi. Elektrikli araçlarda hasar süreçlerinin içten yanmalı motorlu araçlarla aynı şekilde işlediğini ifade eden Yıldız, elektrikli aracı çekme-kurtarma konusunda çok daha hassas davranılması gerektiğini söyledi.

‘ONARIM STANDARTLARI GETİRİLMELİ’

“Müşterinin aracındaki sorunun ne olduğu ve ne kadara mal olacağı tam olarak bilinmemektedir. Bu konuda parça fiyatı, parça tedariki, işçilik süreçleri ve işçilik fiyatları Türkiye pazarında belirli marka servisler dışında özel servislerde ve diğer servislerde belirlenmesi tespit edilememektedir” diyen Yıldız, şöyle devam etti: “Ayrıca elektrik motorlu araçlardaki yüksek voltaj olması sebebiyle araç distribütörün belirlediği teknik bültenler, teknik eğitimler ve elektrikli araçlara uygun ekipman bulundurulmaması her türlü riski taşımaktadır. Onarımda gerekli her türlü teknik bülten, teknik ekipmanların ve her türlü bilgilerin onarım servislerinin ulaşabildiği bir platform oluşturmalı ve ayrıca eğitim süreçleri başlatılmalıdır. Elektrikli araçlara onarım hizmeti verecek servislere “Elektrikli Araç Onarım Standartlarının” getirilmesi gerekmektedir.”

Yıldız, elektrikli araçların geleceğiyle ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Dünyada olduğu gibi ülkemizde de elektrikli araçların yatırımları hızlı bir şekilde devam etmektedir. Buna göre bir analiz yapmak gerekirse;

Güçlü Yanları

  • Türkiye’deki otomotiv bilgisi ve yatırım arzusu,
  • Hibrit ve elektrikli araçların her sene artması,
  • İçten yanmalı motorlu araçlar için güçlü servis altyapısı

Zayıf Yanları

  • Yeni teknoloji elektrikli araçlarla ilgili tüm paydaşların bilgi ve tecrübe eksikliği,
  • Yarı otonom ve tam otonom sürüş modu olan araçlarla yapılan hasarlarda yasal konuların tam netlik kazanmaması,
  • Pilin ömürlü olması ve sektörün elinde geçmiş 15-20 yıla ait pil değişim maliyetinin olmaması,
  • Şarj istasyonlarının yakıt istasyonları kadar yaygın olmaması,
  • Yağmurlu havalarda pilin risk altında olması, özellikle su biriken alt geçitlerin ciddi tehlike arz etmesi, (pilin yerden yüksekliği 10-15 cm aralığındadır).

Tehditler

    • Elektrikli araçlardaki bazı hasarların beklenenden farklı masraflara neden olması,
    • Klozların gözden geçirilmemesi durumunda oluşabilecek kayıplar,
    • Çok az sayıda servis ve markanın bakım/onarım açısından elektrikli araçlara hazır olması,
    • Pil ile ilgili konularda ciddi belirsizlik,
    • Çarpışma hasarı dışında pil teminatı verilmemesi,
    • Pilin çalınması gibi elektrikli araçlarda çok da kolay olmayan konular ‘karşılanmaz’ şeklinde poliçeye eklenmesi,
    • Şarj istasyonunda şarj halinde olan hasarlar konusunda netlik bulunmaması.”

AKSİGORTA GENEL MÜDÜR YARDIMCISI TOLGA TEZBAŞARAN:

Elektrikli araçlar en çok tercih edilen araçlar olacak

“ELEKTRİKLİ ARAÇLAR YENİ DÜNYA DÜZENİNİN EN ÇOK TERCİH EDİLEN ULAŞIM ARAÇLARI OLACAK. BU ARAÇLAR İLK ADIMLARINI ÇOK HIZLI ATARKEN, ELEKTRİKLİ ARAÇLARLA BAŞLAYAN HIZLI GELİŞİM, DÜNYADA OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE E-MOBİLİTE’DE FARKLI BİR ADIMA ÇOK HIZLI GEÇECEK.”

Elektrikli araçların ulaşımda kullanabilecek en çevre dostu seçenek olduğunu ifade eden Aksigorta Genel Müdür Yardımcısı Tolga Tezbaşaran, “Aynı zamanda yakıt maliyeti konvansiyonel araçlara göre çok daha düşük, gürültüsüz ve güvenli. Elektrikli otomobiller, içten yanmalı motorların aksine egzoz gazı emisyonu yapmaması sebebiyle çevreye zararlı gazlar yaymıyor, enerjiyi direkt bataryadan kullanıma hazır aldığı için enerjiyi dönüştürme amacıyla kullanılan kompleks yağ ve filtre sistemlerine ihtiyaç duymuyor ve daha düşük bir bakım maliyeti ortaya çıkarıyor. İçten yanmalı motorlara sahip araçlara nazaran çok daha hızlı bir tepki süresine, sessiz bir sürüş deneyimine ve seri hız değişimi özelliklerine sahip elektrikli otomobiller, aynı zamanda çok daha güvenli ve keyifli bir sürüş deneyimi sağlıyor” dedi.

‘KENDİLERİNE ÖZEL RİSKLERİ VE İHTİYAÇLARI VAR’

Elektrikli araçların Türkiye pazarında ivmelenerek büyümesine rağmen çok yeni bir teknoloji olduğunu söyleyen Tezbaşaran, “Bu sebeple hem sigorta sektöründe hem de Aksigorta’da elektrikli araçlar özelinde tarife hazırlamak için geçmiş tecrübeye dayalı yeterli veri bulunmuyor. Biz de konvansiyonel araç portföyünden edindiğimiz müşteri davranışına dayalı demografik veriler ile yine ilgili markaların konvansiyonel araçlarındaki yedek parça ve işçilik maliyetleri üzerinden fiyatlandırma algoritması çalıştırıyoruz. Elektrikli araç sahipliği her geçen gün artıyor ancak bu araçlara özel olarak Türkiye’de geliştirilmiş bir kasko seçeneği yoktu. Elektrikli araçların kendilerine özel riskleri ve ihtiyaçları var. Bu risk ve ihtiyaçlara yönelik tüm teminat, asistans ve acı noktalarını kapsayacak şekilde bir ürün yaratılması gerekiyordu. Biz de elektrikli araç sahiplerine özel faydalar içeren e-kasko ürünümüzü çıkarttık ve müşterilerimize 360 derece koruma sağlayacak çözümler ürettik” diye konuştu.

‘HASAR YAPMA OLASILIKLARI DÜŞÜK’

“Sigorta primlerinin elektrikli araçlarda daha yüksek olduğu yönünde genel bir eğilim olmakla birlikte bunun her durum için geçerli olmadığını belirtmemiz gerek. Bu araçlar markaların en yüksek kaza önleyici sistemleri ile donatıldığı için hasar yapma olasılıkları oldukça düşük” diyen Tezbaşaran, sözlerine şöyle devam etti: “Elektrikli araçlarda arızalanacak parça sayısı motorlu araçlara kıyasla çok az ve bu araçların servis maliyetleri de düşük; çünkü servise gittiğinizde filtre değişimi ve yazılım güncellemeleri dışında pek bir ihtiyacınız olmuyor ve parça maliyeti daha az çıkıyor. Dolayısıyla aracınız hasarlanmadığı sürece bakım maliyetlerinin motorlu araçlara kıyasla daha düşük olmasını bekliyoruz. Elektrikli araçlarda yazılımsal problem çıkma ihtimali daha yüksek ama bu problemler de yazılım güncelleme alarak hızlıca ve minimum maliyet ile çözülebiliyor. Diğer taraftan Türkiye’de elektrikli araç servis ağının yaygın olmaması ve bu araçlara müdahale edebilecek yetkinlikte teknisyenlerin azlığı işçilik maliyetlerini yükseltiyor. Bu durum tüm markalar için geçerli olmasa da bazı markalar özelinde sigorta primlerini yükseltici bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. İlave olarak hasar anında bu araçların tamir edilebileceği servisler genellikle büyük şehirlerde olduğu için bu araçların servislere çekim maliyetleri yükseliyor. Bu da asistans hizmetlerinin konvansiyonel araçlara göre daha pahalı olmasına neden olabiliyor. Ayrıca hasar anında müşterilerimizin ikame araç olarak elektrikli araç tercih etmeleri durumunda da fiyatların yükseldiğini söyleyebilirim.”

Tezbaşaran, elektrikli araçların yeni dünya düzeninin en çok tercih edilen ulaşım araçları olacağını belirterek, “Elektrikli araçlar ilk adımlarını çok hızlı atarken, elektrikli araçlarla başlayan hızlı gelişim dünyada otomotiv sektöründe e-mobilite’de farklı bir adıma, bağlantılı elektrikli araçlara çok hızlı geçecek. Elektrikli bağlantılı araçlarla birlikte oluşacak ekosistem zincirinin finansmanı da önümüzdeki yılların en önemli konuları arasında yer alıyor. Elektrikli araç dünyası kavramların henüz tam oturmadığı ve bilincin düşük olduğu bir alan.”