Ekstrem hava koşulları 2024 risk görünümünde ilk sırada

Ekstrem hava koşulları 2024 risk görünümünde ilk sırada

Begüm Demir– begum@sigortacigazetesi.com.tr

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yayınladığı 2024 Küresel Riskler Raporu’na göre çevresel riskler, bu yılın risk görünümünü domine ediyor. 2024 yılında küresel ölçekte bir krize yol açma olasılığı en yüksek riskler arasında ise ekstrem hava koşulları ilk sırada.

Dünya Ekonomik Forumu (WEF), 2024 Küresel Riskler Raporu’nu yayınladı. Bu yıl 19’uncu edisyonu yayınlanan raporda, yaklaşık bin 500 uzmanın öngörülerini toplayan Küresel Risk Algılama Anketi’nin (GRPS) çıktıları yer alıyor. Rapor, ekonomilere ve toplumlara yönelik bugün, 2 ve 10 yıl boyunca algılanan en ciddi riskleri analiz ediyor. Bu analiz ise önümüzdeki 10 yılda küresel risklerin gerçekleşmesini ve yönetilmesini şekillendirecek dört yapısal etki aracılığıyla bağlamlandırılıyor. Bu etkiler şunlar:

  1. İklim değişikliği
  2. Demografik ayrışma (nüfusların büyüklüğünde, büyümesinde ve yapısında meydana gelen değişiklikler)
  3. Teknolojik hızlanma
  4. Jeostratejik değişimler

Rapor, bu alanların her birinde birtakım koşulların geliştiğine ve bu dönüşümün belirsizlik ve volatilite olarak karakterize olduğuna dikkat çekerken toplumların bu değişen etkilere uyum sağlarken küresel risklere hazırlanma ve bu risklere yanıt verme kapasitelerinin etkileneceğini belirtiyor.

2024’ÜN İLK 5 RİSKİ

GRPS sonuçlarını incelediğimizde çevresel riskler, bu yılın risk görünümünü domine ediyor. Uzun vadede neredeyse tüm çevresel riskler ilk 10’da yer alıyor. 2024 yılı özelinde küresel ölçekte bir krize yol açma olasılığı en yüksek risklere baktığımızda ekstrem hava koşulları, katılımcıların %66’sının (GRPS katılımcılarının üçte ikisi) oyuyla ilk sırada yer alıyor. Bu riski yapay zekânın ürettiği yanlış bilgi ve dezenformasyon (%53) ile toplumsal ve/veya siyasi kutuplaşma (%46) takip ediyor. Yaşam maliyeti krizi (%42) ve siber saldırılar (%39) geçen seneki anket sonuçlarında olduğu bu sene de katılımcılara endişe veren riskler arasında yer alıyor.

KISA VADELİ RİSKLER

Raporda, GRPS katılımcılarına kısa vadede (2 yıl) meydana gelmesi muhtemel riskleri sıralaması istendiğinde ise şöyle bir tablo ortaya çıkıyor. Enflasyonun 7, ekonomik gerilemenin ise 9 numaradan giriş yapmasıyla ekonomik riskler ilk kez bu listeye girdi. Yanlış bilgi ve dezenformasyon sıralamada birinci sıraya yerleşti. Toplumsal kutuplaşma, kısa vadede üçüncü en ciddi risk olarak listede yerini alıyor. Raporda toplumsal kutuplaşmanın diğer riskleri tetikleme ve bunlardan etkilenme potansiyeli en yüksek olan en merkezi risklerden biri olduğu belirtiliyor. Geçen yıl da listede olan ekstrem hava olayları, bu yılki listede ikinci sırada yer alıyor.

 

UZUN VADELİ RİSKLERDE ÇEVRESEL RİSK BASKINLIĞI

Önümüzdeki 10 yılda karşılaşılabilecek risklere baktığımızda listenin çevresel risklerin ezici üstünlüğüyle şekillendiğini görüyoruz. Raporda, uzun vadede ekstrem hava olaylarının daha da şiddetli hale gelmesi bekleniyor. Kısa vadeli riskler sıralamasında 20’nci sırada yer alan biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem çöküşü riski bu listede 3’üncü sırada. Yerküre sistemlerindeki kritik değişim riski ve doğal kaynak kıtlıkları riski de katılımcılar tarafından dikkate değer bir biçimde kötüleştiği algılananlar arasında yer alıyor. Zorunlu göç riski ise bir basamak yükselerek 7’nci sıraya yerleşti. Kirlilik, 10’uncu sıradaki yerini koruyor. İki yıllık kısa vadeli riskler listesinde ilk 5’te yer alan iki risk, yanlış bilgi ve dezenformasyon ile siber güvensizlik, bu listede düşüş yaşayarak 5’inci ve 8’inci sıralara geriliyor ancak hala ilk 10’un içerisinde yer alıyorlar.

KÜRESEL RİSKLER NASIL ELE ALINMALI?

Raporun son bölümünde küresel risklerle nasıl başa çıkılabileceğine dair yollar ele alınıyor. İş birliğine dayalı çabanın küresel riskleri ele almanın temel taşı olduğuna işaret edilen raporda, gereken iş birliği düzeyine bağlı olarak küresel risk azaltımı 4 kategoriye ayrılıyor:

  1. Yerelleştirilmiş stratejiler
  2. Çığır açıcı girişimler
  3. Kolektif hareketler
  4. Sınır ötesi koordinasyon

İlk kategori olan yerelleştirilmiş stratejiler, küresel riskleri yerel seviye ele alır ve çok az sınır ötesi koordinasyon gerektirir ya da hiç gerektirmez. Temelde, toplumun küresel risklerin kaçınılmaz etkilerine karşı hazırlığını artırmakla ilgilenen bu kategori, ulusal sınırların ötesinde bu etkileri hafifletici özelliğe sahip değil. Dayanıklı bina inşası yönetmelikleri, orman yangını yönetimi, sıcak hava dalgasının etkilerinin hafifletilmesi gibi geniş ölçekte önlemlerin bütününü kapsıyor. Yerelleştirilmiş stratejiler her ne kadar hazır olmakla ilgili olsa da bazı durumlarda küresel risklerin gerçekleşmesini engelleyici özellik de gösterebiliyor. Örneğin, toplumun aşı takvimine uyumu çocuk felci gibi hastalıkları ortadan kaldırabilir. Yukarıdaki tabloyu incelediğimizde GRPS katılımcılarının çoğu ulusal ve yerel düzenlemeleri, birçok ekonomik riskle ilgili eyleme geçmenin anahtarı olarak tanımlıyor. Katılımcıların seçtiği risklerden bazılarının çözümlerini örneklersek; Enflasyonu kontrol etmek ve varlık balonu patlamalarına karşı dayanıklılık oluşturmak için uygun maliye ve para politikaları uygulanmalı. Biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem çöküşü ile kirliliğe karşı koruma yerel veya ulusal çevre düzenlemeleri yoluyla yönetilebilir.

İkinci kategori olan çığır açıcı girişimler, risk olasılığını önlemek veya azaltmanın yanı sıra etkiyi azaltma işlevi de üstleniyor. Raporda GRPS katılımcıları araştırma ve geliştirmenin (Ar-Ge) sağlık, çevresel ve teknolojik riskler açısından kilit rolde olduğunu belirtiyor. Tabloya baktığımızda ilk sırada yer alan bulaşıcı hastalıklar, katılımcıların en endişe duyduğu risklerden biri. Görüldüğü üzere bulaşıcı hastalıklar gibi sağlıkla ilgili risklerde bilimsel gelişmelerin potansiyeli yadsınamaz bir seviyede. Listede dikkat çeken ayrıntılardan biri de teknolojinin hem bir risk kaynağı hem de bir çözümün bir parçası olabileceği. Rapor, yapay zekâ teknolojilerinin olumsuz sonuçlarının Ar-Ge tarafından ele alınabilecek en büyük risk olarak görüldüğünü belirtirken yapay zekânın dünyadaki birçok sorunun çözülmesinin de anahtarı olabileceğini aktarıyor.

İŞLETMELER BECERİLERE YATIRIM YAPMALI

Üçüncü kategori ise vatandaşların, şirketlerin ve ülkelerin toplu ve bağımsız çabalarından oluşan kolektif hareketler. Örneğin vejetaryen beslenmenin yaygınlaştırılması ya da karbon emisyonunun azaltılması için içten yanmalı geleneksel araç ve uçak kullanımının azaltılması gibi hamleler bir kişinin uygulamasıyla yetersiz kalabilecekken çok sayıda insanın bu eylemleri gerçekleştirmesiyle pazar dinamiklerinin değişmesi ve iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması adına harekete geçirici bir etki oluşabilir.

GRPS’te kolektif hareket kapsamına girecek risk yönetimi anlayışları kamu farkındalığı ve eğitimi, çok paydaşlı katılım ve kurumsal stratejiler olarak belirlenmiş. Bunlar arasında kurumsal stratejiler öne çıkıyor. Aşağıdaki tabloda kurumsal strateji başlığı altında listelenen risklere baktığımızda işgücü açığı ve işsizlik riskleri ilk sıralarda. Bu iki risk konusunda işletmeler becerilere yatırım yaparak ve işçi haklarını destekleyerek hem yerelde hem de küreselde işgücü piyasasının desteklenmesine katkıda bulunabilir.

Son kategori olan sınır ötesi koordinasyon, riskin azaltılmasına odaklanıyor. Bu kategori karşılıklı kısıtlama (tehlikeli yeteneklere sahip iki veya daha fazla taraf arasında bunları kullanmaktan kaçınma konusunda yapılan anlaşma), zayıf halkaların ele alınması (başkalarını istikrarsızlaştırabilecek ülkeye yatırım yapılması), uluslararası anlaşmalar şeklinde birçok formda görülebilir. Tabloyu incelediğimizde küresel antlaşmalar ve anlaşmalar başlığı altında listelenen risklere baktığımızda biyolojik, kimyasal ya da nükleer tehlikeler, jeoekonomik çatışma, silahlı çatışmalar gibi küresel risklerin ilk sıralarda yer aldığını görüyoruz. Yapıcı diyalog, müzakere ve uzlaşmanın sonucu olan küresel antlaşmalar ve anlaşmalar, birçok küresel riskin hafifletilmesi ve bunlara hazırlıklı olunması açısından temel öneme sahip. Rapora göre, GRPS katılımcıları da bu tür anlaşmaları temel jeopolitik riskleri yönetmek için en uygun araç olarak kabul ediyor.