Eğitimde kaliteyi nasıl yükseltiriz

GEÇEN ay eğitim konusunda Polonya’nın uygulamalarını yazmaya başlamıştım, devam ediyorum:

– Hükümetin eğitim yardımları da öğrenci bazlı olarak yeniden düzenlendi. Bu sistem ailelerin okul seçme olanaklarını genişletecek şekilde uygulandı. Bu destekle aileler, çocuklarını istedikleri okula gönderebildiler. Bu uygulama özel okullara destek verirken, asıl etkisi öğrencilerini kaybetmek istemeyen devlet okullarını daha dinamik hale getirmek oldu.

– Sınavların zorluk derecesi artırıldı ve eğitim basamaklarında yükselme açısından okul-içi sınavların önemi yükseltildi. Bu uygulama ile hem öğrenciler ve aileler, hem de öğretmenler ve yöneticiler açısından eğitim sisteminde okulun ana merkez olarak kabul görmesini güçlendirdi.

– Reformun bir ayağı da lise ve mesleki yönelim tercih yaşının bir yıl uzatılması oldu. Yeni sistemde meslek lisesine devam edecek öğrenciler, tercihlerini 14 yaşında yapıyorlar. Temel ve ortak eğitim döneminin uzaması, Polonya’nın PISA notunun yükselmesine önemli bir katkı yaptı.

Polonya’nın 1999 yılında başlattığı eğitim reformu 2012 yılında meyvelerini vermeye başlamış ve ülkeyi OECD içerisinde 18. sıradan 8. sıraya yükseltmiş.

Peki aynı benzer uygulamaları ülkemizde neden yapamıyoruz, eğitim konusunda neden yerimizde sayıyoruz?

Batı’da, okul öncesi eğitime katılmada en yüksek oran Fransa, Malta, İspanya ve Hollanda’ya ait, en düşük katılım ise Hırvatistan, Yunanistan ve Türkiye’ye ait. Fransa yüzde 93.2 ile birinci sıradayken, Türkiye yüzde 43.1 oranla sonuncu sırada yer aldı.

Eğitimde çok önemli bir gösterge bir öğretmene kaç talebe düştüğünü gösteren orandır. AB üyesi ve aday ülkelerde ilköğretimde en düşük öğretmen/öğrenci oranı 9.2 ile Lüksemburg’da, yani bir öğretmene 9.2 talebe düşmektedir.Türkiye ‘de bu oran 21’dir. Ve ülkemiz bu oran ile AB içerisinde sondan ikincidir.

Bu da çok önemli bir gösterge, çok ivedilikle kaliteli ve çok sayıda öğretmen yetiştirmeliyiz ondan sonra da okullara özgürlük vermeliyiz ki öğretmenler her karar aşamasında sistemin bir parçası olsunlar. Böyle olduğu zaman öğretmenlik cazip bir meslek haline gelir.

Ama maalesef bugün ülkemizde özel okulların bile özgürlükleri yok, bu da kesinlikle kaliteli eğitimi engellemektedir.

Sonuç olarak, birçok eğitim reformu geçirmiş olan ülkede yapıldığı gibi, kaliteli ve gelişmiş bir eğitim sistemi kurmak için en önemli hamle bu eğitimi verecekler ile bu işe başlamaktır. ’Öğretmenlerin düzeyini yükseltmeden eğitimin düzeyi yükseltilemez’ ilkesi ile yola çıkılması gerekir. Öğretmen eğitiminin kalitesi yükseltilmelidir, bunun yanında ücretler de artırılmalı ve öğretmenlik prestijli bir meslek haline getirilmelidir.

Bu çok önemli hamle yapılmadan 4+4+4 veya 8+4 veya bambaşka bir sistemin başarı getirmesi ve eğitimde kaliteyi yükseltmesi beklenemez. Şöyle bir örnek vermek isterim:

Devamlı kaza yapan bir sürücü ve aracı ele alalım. Aracı istediğiniz kadar tamir ettirin, lastiklerini değiştirin, motorunu değiştirin yine kaza olacaktır ama daha kaliteli ve bilgili bir sürücü ile değiştirin mevcut sürücüyü, olay çözülecektir, kaza sayısı minimum olacaktır.

Yorum yazın