Duygu olmadan müzik olmaz

Behzat Gerçeker ENBE Orkestrası ile 1993 yılından bu yana hayatımızda…  Dünyaca ünlü müzisyenleri Türkiyeli genç müzisyenlerle aynı sahnede buluşturan ENBE konserlerinde Napoliten aryalardan, Fransız şansonlarına, Latin melodilerinden Türk Sanat Müziği’ne, Anadolu türkülerinden, Arjantin tangolarına uzanan geniş bir repertuarla karşılaştık hep… ENBE Orkestrası’nın kurucusu Gerçeker’le müzik serüvenini ve yeni albümünü konuştuk.

Bu yıl ENBE yirminci yaşını kutluyor. ENBE’nin yarattığı etkiden memnun musunuz? Nasıl gidiyor orkestranın müzik yolculuğu?
İyi yol aldık mı; buna en iyi dinleyicilerimiz karar verir, ama popüler bir orkestra olarak yaptığımız işlere bakarsanız geçen yıl Alessandro Safina ile çalmışız; daha önce Placido Domingo, Monica Molina, Gloria Gaynor, Stas Mihaliov, Patrizio Buanne gibi büyük müzisyenlerle çalmışız. Çok kıymetli bir deneyim kazandık bu süreçte… Burada da geçen albümde Tarkan’la çalıştık. Sezen Aksu ile Ajda Pekkan ile çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. Onlar bizim müzik dünyamızın direkleri, onlarla çalışırken o kadar çok şey öğreniyoruz ki… Bir Sezen Aksu dediğiniz zaman bakın çevrenize herkesin ya ilk aşkına, ya ayrılık acısına, özel bir anını yakalayan bir Sezen şarkısı mutlaka vardır. Sezen’in “Unutamam ciğerim yanar, içim içime akar” sözlerini düşünsenize, böyle yüreğe dokunan şarkılar dökülüyor kaleminden… Onlarla yeni albümde de birlikte olduk.

ENBE’nin yeni albümü aralık ayında çıktı; bu albümün sürprizleri neler?
Yeni albüm aralığın ilk haftası çıktı. Ajda Pekkan sürpriz yaptı, arabesk bir parça, ‘Tanrı İstemezse’yi söyledi. Ajda Pekkan her parçayı mükemmel yorumlar farklı bir şey olsun derken bunu denemediğini fark ettik ve çok güzel oldu. ‘Tanrı İstemezse’ ve Ümit Besen’in ‘Nikah Masası’ ile düet yaptı, şaşıracaksınız.
Yeni albümde yine olmazsa olmazımız Sezen Aksu var. Işın Karaca bir Ajda Pekkan cover’ı seslendirdi. Ziynet Sali var, Burcu Güneş var, Funda Arar var. Betül Demir var, Mustafa Ceceli  var. Bu isimler dışında Aslı Güngör, Elvan Günaydın gibi genç müzisyenleri de müzikseverlerle tanıştırmak istedik. Biz madem çok genç bir nüfusuz, bu genç müzisyenlerle müzik camiası hem yenilenmeli hem de genişlemeli… Genç müzisyenler gelmeli ki müzik dünyası büyüsün. Ben buna çok inanırım.
Yaptığımız iş tamamen his. Ben de Allah’a çok şükür bunu sezebildiğimi sanıyorum. Geçen albümde star olduktan üç yıl sonra Mustafa Ceceli geldi genç bir müzisyen Elvan Günaydın ile düet yaptı, el verdi. “Omuzunda başın eksik, yatağımda kokun var” diyor birlikte yaptıkları düette… Ben ENBE’nin bu yönüne de saygı duyuyorum. Biz iyi müzisyenler kadar iyi insanlarla buluştuk. Mustafa Ceceli işin mutfağını da iyi bilen bir müzisyen, bu albümün aranjörlüğünü o yaptı.
Türk halkı sözlere ve güfteye çok önem verir, müzik ikinci planda gelir. Önce iyi sözleri ardından iyi besteyi ve müziği birleştirmeye çalışıyoruz. ENBE’nin bir müzik anlayışı var o anlayışla müziğimizi yapıyoruz.

Bir albümde bu kadar farklı müzisyenle çalışmak zor değil mi?
İki tane de sürpriz star adayımız var. Klibimizi de çektik. Bu albüm için gerçekten çok çalıştık. Farklı müzisyenlerle çalışıyorum ama ben onların hepsini çok iyi tanıyorum. Onların neyi nasıl söyleyeceklerini, hangi parçasının kimin sesinde var olacağını, yorumunu bilerek çalışıyorum. O nedenle de tanıdığım bu farklı müzisyenlerle keyifle çalışabiliyoruz. Onlar da bizi sanırım bu yüzden tercih ediyorlar.

Siz ‘Orkestra albümü tutmaz,’ klişesini bozan kişisiniz. iTunes, YouTube, albüm satışlarını nasıl etkiliyor? Bu sadece sizin değil tüm müzik piyasasının problemi ama yaşadığımız gerçeklik de bu…
Müzik piyasası çok kötü; ben böyle zamanlarda tek noktaya bakmam; siyaset iyi, ekonomi iyi, edebiyat iyi, sanat iyi, eğitim iyi de müzik kötü diyemeyeceğimize göre hep bütüne bakacağız. Bütün neyse parçalar bundan etkileniyor. Ama inandığım bir şey ortam nasıl olursa olsun; siz yaptığınız işi iyi yapmak için çırpının iyi müziğin takipçisi sizi mutlaka bulur. Ben müzikseverlere karşı sorumluluğumu hiç unutmuyorum, çok titiz çalışıyorum, konser veriyorum, konserden stüdyoya gidiyoruz yani bizim yaptığımız işin içinde çok ciddi emek var. Çok kimsenin alın teri var. Benim görevim bardağı dolduran bu alın terini dökmeden müzikseverlere götürebilmek, bütün çabam bu…

Birkaç yıl önce en büyük hayalinizin ENBE olarak Avrupa’ya açılmak, oralarda konser vermek olduğunu söylemiştiniz.
O hayalimiz gerçek oldu. Sayın Abdullah Gül ile İtalyan Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano ve eşi Clio Maria Napolitano onuruna bu yıl Roma’da konser verdik. İtalyan aryalarından, operalardan, Latin melodilerine bizim müziklerimizden örneklerle çok güzel bir konser oldu.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde 9 yıl görev yaptım. Opera ve Latin kökenli bir müzisyen olduğum için, bu müziklerle harmanladığımız şaşırtıcı bir repertuvar hazırladık bu konser için. Rusya’da Kremlin Sarayı’nda bestesi Stas Mihailov’a ait olan Türkçe sözlerini Nazan Öncel’in yazdığı ‘Senden Kıymetli mi’ isimli parçayı Mihailov’la birlikte seslendirdik. Bana İstanbul’u verseler o kadar mutlu olur muydum bilmiyorum; o salonda konser veren ilk Türk müzisyen olduk.

ENBE’den onu dinleyenlere geçen enerjinin sihri nerede, o enerji bize nasıl geçiyor?
Yaptığımız iş müzik, duygu olmadan mümkün değil olmaz. Müzisyenlere bakın bizler duygusal insanlarız. Siz konserlerde işin finalini görüyorsunuz. Her birimizin duygusu birleşip dinleyici ile buluşuyor. Ama ondan önce biz solistle, nefeslilerle, vurmalılarla tüm müzisyenlerle o kadar uzun çalışıyoruz ki, ne istediğimi anlatıyorum onlara, hepimiz bir noktada bulaşabildiğimizde de sizlerin karşısına çıkıyoruz. Biz birbirimizin sadece gözüne bakarak ne demek istediğini anlarız sahnede, bu birlikte geçirilen uzun zamandan sonra oluşan bir duygu. Ortaya çıkan lezzeti başından hayal ediyorum zaten, o hayalde buluşuyoruz.

‘BÜTÜN PİYANOLARIM SİGORTALI’
Sigortanız var mı? Hangi sigortaları yaptırdınız?
Sigortasız hayat düşünmek anlamsız. Günümüzde sağlık sigortası şart! Benim de sağlık sigortam var. Ayrıca ekmek teknem oldukları için tüm piyanolarımı da sigortalattım.

Bazı ünlüler sesini sigortalatıyor. Sizde öyle bir durum var mı?
Sesimi sigortalatmadım ama 7-8 tane piyano sigortam bulunuyor. Ayrıca yurtdışında birçok konserimiz oluyor. Yolculuk sırasında hasar görmesin diye konserlerde kullanacağımız tüm ekipmanı da sigortalatıyoruz. Aksi, bizim için çok zor olurdu.

Bugüne kadar sigorta kapsamına giren bir hasarla karşılaştınız mı?
Yurtdışı konserine gemiyle piyano taşırken olmuştu. Ama sigorta şirketim bunu halletti.

Türkiye’deki sigorta sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok bilgim bulunmamakla birlikte, sektörün işleyişini yeterli buluyorum. Türkiye bu alanda oldukça ilerledi.

Sigorta konusunda bir şikayetiniz ya da mesajınız var mı?
Şikayetim yok. Aldığım hizmetten oldukça memnunum. Yeni bir dünyada yaşıyoruz. Artık sigortalama da hayatın her yerinde olmalı. Çünkü dijital bir dünyaya geçiyoruz. Örneğin; müzikte nasıl fiili satışlar ortadan kalıp da dijital dünyaya geçiş oldu. Bu dünyaya hakim olmak artık daha da zor. Bu da sigortanın alanını genişletiyor.

Yorum yazın