Dünyanın yatırım merkezi Türkiye’de sigortacılığın da cazibesi artacak
Sigorta sektörünün ekonomik gelişmenin üzerinde etkili olduğu biliniyor. Bununla birlikte, dünyanın en büyük 17’nci ve Avrupa’nın 6’ncı ekonomisi olan Türkiye’nin sigorta sektöründeki durumuna bakıldığında rakamlar pozitif görünmüyor. Bu nedenle otoriteler tarafından ekonominin iyileşmesi için sigorta sektörüne yatırım yapılması gerektiği düşünülüyor.
Avrupa ile karşılaştırmalı olarak Türkiye’nin sigorta verilerine baktığımızda, Türkiye sigorta sektöründe şimdiki durumun yeterli olmadığı görülüyor. 78 milyon nüfusa sahip olan Türkiye’de nüfusun yaş ortalaması 29. Bu bilgiyle hayat sigortası ve bireysel emeklilik gibi branşların gelişmesi beklenirken, nüfustaki büyük bir kesimin sigorta bilinci henüz gelişmemiş olduğu görülüyor. Son Sigma raporuna göre, Türkiye’nin genç nüfus potansiyelini yeterince kullanmadığı görülüyor. Yeni gelişen pazarlardan biri olarak Türkiye, sigorta farkındalığını artırıp yöntemlerini yenileyerek potansiyelini artırmaya çalışmalı.
TOPLAM PRİM HACMİ
Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye’nin toplam prim hacminin, aynı potansiyele sahip diğer ülkelerin oldukça altında olduğu görülüyor. 65 milyon nüfusuyla İngiltere, 82 milyon nüfusuyla Almanya ve 66 milyon nüfusuyla Fransa gibi ülkelerin nüfus yoğunluğu ve sigorta potansiyeli açısından toplam prim hacmi ile nüfus kıyaslanırsa, aşağıdaki tablo ortaya çıkıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre, Türkiye nüfusu gün geçtikçe büyüyor ve 2020 yılının sonunda Almanya nüfusundan fazla olması bekleniyor. Kentleşmenin artmasıyla birlikte, 2010 yılında popülasyonun yüzde 27’sini oluşturan üst sınıf oranının 2020 yılında yüzde 45’e yükseleceği düşünülüyor. Bu da araba, ev gibi ürünleri alma ihtiyacı olanların sayısının artacağını gösteriyor. Ayrıca aile desteği geleneği azalırken, emeklilik sonrası yatırımlar önem kazanmaya başlıyor. Bu verilerle sigortalanma oranlarının artacağı görüşü öne çıkıyor.
Yukarıdaki üç ülkenin kıyaslaması yapıldığında, nüfusları oldukça farklı olmasına rağmen, hayat prim hacimlerinin benzerlik göstermesinin ilk nedeninin, ülkelerdeki Kişi Başı Gayrisafi Milli Hasıla (KBGSMH) olduğu görülüyor. Türkiye’de KBGSMH 10 bin 158 dolar. Malta’da KBGSMH 22 bin 829 dolar iken, Macaristan’da 14 bin 703 dolar. Bu durumda Malta’nın sigorta potansiyelinin de Macaristan’dakinin yaklaşık iki katı olduğu görülüyor.
SİGORTA FARKINDALIĞI
Macaristan, Malta ve Türkiye’nin prim hacminin benzerlik göstermesinin ikinci ve önemli bir nedeni ise, ülkedeki kişilerin sigorta farkındalığı. Türkiye’de sigorta farkındalığı oranının çok düşük olduğu biliniyor. Araştırmalara göre, Türkiye’de nüfusun büyük bir kısmı tarafından hayat sigortasının ne olduğu ve kim tarafından yapıldığı bilinmiyor. Bu noktada, sigorta şirketlerinin üzerinde çalışması gereken konuların başında sigorta bilinci geliyor. Sigorta sektörünün sigorta bilincini oturtması için, bireylerin hayat sigortasının para kaybı ya da gereksiz bir şey olmadığını bilmesi gerekiyor. Çünkü sigorta sektörünün büyüdüğü ölçüde ekonominin de büyüdüğü görülür.
HAYAT DIŞI EKONOMİDEN ÇOK ETKİLENİYOR
10 milyar dolara ulaşan hayat dışı branşı, her yıl yüzde 10-15 oranında büyüyor. Türkiye ekonomisi büyüyüp KBGSMH oranı artıkça, Türkiye’deki otomobil sahipleri de artacak gibi görünüyor. Ayrıca sigortanın yüzde 30’unu oluşturan kasko branşının gelecek yıllarda büyümesi bekleniyor. Fakat bu büyüme, oto sigortasıyla doğrudan ilişkilendirilmemeli. Ekonomiyle ilişkilendirilen sigorta sektöründe en çok hayat dışı branşların etkilendiği biliniyor. Bu sebeple sigorta şirketlerinin hayat branşına yönelmeleri gerektiği belirtiliyor. Şirketlerin sadece var olan ürünlerle devam ettikleri sürece, yeni pazarlara girmekte oldukça zorlanacakları görülüyor.
ÜRETİM
Türkiye ekonomisinin temel direklerini hizmet ve üretim oluşturuyor. Toplam GSMH’nin yüzde 24.2’sini oluşturan üretim endüstrisi, Türk ekonomisinin en önemli araçlarından biri. Bu açıdan bakıldığında üretim sigortası ve ürün sorumluluk sigortasının gelecekte çok daha genişleyeceği söylenebilir. Avrupa’da üretim sigortası olmayan üretici bulunmaz. Türkiye’deyse durum Avrupa’da olduğundan biraz daha farklı. Hâlbuki devlet, müşterileri ve sigorta şirketleri arasında bağ kuran anlaşmalarla katkı sağlayabilir. Bu, sigorta şirketleri için müşteri memnuniyeti ve geliri artırmak anlamına geliyor. Sigorta şirketleri, uygun poliçe sunma ve sigorta bilinci yaratma konusunda sigorta pazarının ihtiyaçlarının farkında olarak ilerlemeli.
İHRACAT-İTHALAT
Ülkenin Toplam İhracatı- 161 milyar dolar
Ülkenin Toplam İthalatı- 205 milyar dolar
İhracat ve ithalattan bahsettiğimizde pastanın büyük dilimi sigorta şirketlerine ait. Çünkü her türlü ticari mal ya da transfer için sigorta zorunluluğu var. Bu durum, sigorta şirketlerinin yok sayamayacağı bir gerçek.
MEVCUT DURUMUN ARTILARI VE EKSİLERİ
Asya ve Avrupa kıtaları arasında coğrafi, ekonomik ve politik bir köprü görevi üstlenen Türkiye, her sektörün büyümesine yardımcı olacak bir konuma sahip. Ama Türkiye’nin doğu komşularında (Suriye, Irak, İran) olanlar Türkiye’deki sigorta pazarına da etki etmekte. Bu durumla birlikte, Türkiye’deki diğer sektörlerle kıyaslandığında sigorta sektörü çok yetersiz kalıyor. Sektörün, nakliyat ya da trafik gibi zorunlu ürünlerin yarattığı hasar yüzünden negatif etkilenmesinin yanında, toplumsal ayaklanma benzeri olaylar anlık olmasa da uzun vadede etkisini gösteriyor.
YABANCI YATIRIMLAR
Türkiye, 100 milyar dolardan fazla yatırımla dünyada 13. yatırım merkezi haline geldi. 2014 yılının ilk yarısında yurtdışı yatırımları yüzde 28 oranında artarak 6.73 milyar dolara ulaştı. Yabancı yatırımcılar için Türkiye’yi ilgi çekici bir yatırım noktası haline getiren birçok özellik bulunuyor. Türkiye, yüzde 35 borç/gayrisafi milli hasıla oranıyla Avrupa’da en düşük orana sahip olması, hane halkı giderlerinin düşük olması
ve çeşitli altyapı reformlarıyla birlikte potansiyeli yüksek bir ülke. Bu reformlar, Türkiye’nin karşılaşabileceği şok ve krizlere karşı büyük önlem teşkil ediyor. Yapısal reformlar, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım süreciyle hızlandı ve birçok alanda kapsamlı değişikliklere yol açtı. Bu girişimlerdeki temel amacın, finansal sektörün verimliliğini ve esnekliğini artırmak için ekonomide özel sektörün rolünü büyütmek ve sosyal güvenlik sistemini daha sağlam bir temele oturtmak olduğu öne sürülebilir. Ayrıca Türkiye 2023 yılına kadar sürecek olan hızlı bir altyapı değişikliği yolunda ilerliyor. Üçüncü köprü projesi, yeni İstanbul havaalanı ve gelişmiş raylı hat sistemleri hızla yenileniyor. Bu genç nüfus ve nüfusun potansiyeli sayesinde, Türkiye yabancı yatırımcılar için özellikle sigorta sektörü açısından oldukça ilgi çekici. Ancak yabancı yatırımların negatif sonuçları da var. Pazardaki yoğun rekabet fiyat artışına neden oluyor.
DEVLET DESTEĞİ VE ZORUNLU PAZAR
Türkiye’de sigortalanmaya devlet yardımı gittikçe artıyor. Bu bağlamda, devletin odaklandığı üç anahtar nokta var: Zorunlu trafik sigortası, BES ve DASK sigortası. Ayrıca deprem bölgesi olarak Türkiye’deki tüm işyerleri ve yerleşim merkezleri sigortalanmak zorunda. Tehlikeli maddelerle çalışan meslek kollarında da işverenler çalışanını sigortalamak zorunda. Aynı zorunluluk doktorluk, avukatlık gibi belirli meslek gruplarında da karşımıza çıkıyor. Ama Avrupa’yla kıyasladığınızda zorunlu sigorta alanının Türkiye’de yeterince gelişmemiş olduğunu görüyoruz. Bu nedenle devlet desteğinin önümüzdeki yıllarda zorunlu sigortaların sayısını artırmak için gerekliliği ortaya çıkıyor.Zorunlu sigortaların sayısını artırma çalışmaları yapıldığı takdirde, Türkiye’de sektör hacminin artacağı ön görülebilir.
AB’YE GİRME ÇABALARINDA YENİ DÜZENLEMELER
Avrupa Birliği’ne girme çalışmalarıyla Avrupa’nın yasaları, kuralları da oldukça önem kazandı. Sigorta sektöründe de Türkiye, Avrupa’yı örnek aldığından Avrupa genelinde geçerli olan sigorta kuralları bütünü olan Solvency II, Türkiye’de önemli bir gündem konusu haline geldi. Solvency II gibi kanunlar, daha kuvvetli risk yönetimi ve sigorta şirketleri için daha fazla anapara gerektirir. Solvency II kanunlarından Türkiye’deki büyük şirketlerin doğrudan etkilenmesinin yanı sıra küçük şirketler bile etkileniyor. Bunun yanı sıra Avrupa Birliği’ne girişim çabalarından dolayı birçok zorunlu ürün ortadan kalkacak. Müşteri hakları ve sigortanın nasıl satılacağı ve müşterinin satın alma öncesi ve sonrası nasıl bilgi alacağı gibi bilgiler sektörde büyümeyi destekleyecek. Bütün şirketlerin ekonomisini etkileyecek bu değişim, finansal durumu tanımlayacak etmenlerden biri olan sigortayı doğrudan etkiliyor.
SONUÇ
Küçük ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’deki düşük sigorta harcamalarının, Türk sigorta sektörünün uygun koşullarda büyümesine, orta sınıf gelir seviyesinde yükselme ve sigortalanma bilincinin artışına neden olduğu görülüyor. Sektörde kronik bir problem haline gelen kârlılık eksikliğine rağmen, Türk sigorta sektörü hareketine devam ediyor. Aktif pazarlardaki fiyatlama problemlerinin çözülmesi, fiyatların normale dönmesi ve yapısal problemlerin ortadan kaldırılmasıyla sektördeki kârlılığın normal seviyeye ulaşması beklenebilir. Bu nedenle, Türk sigorta sektörünün potansiyeline ulaşması için şirketlere büyük rol düşüyor. Genel incelemelerin ışığında sektörün gelişmesinin, devlet ve sigorta şirketlerine bağlı olduğu öne sürülebilir. Olumlu gelişmeler sağlamak için, sigorta şirketleri çalışma stratejilerini değiştirirken, devletin de insanların farkındalığını artırmak, pazar ihtiyaçlarını karşılamak ve yeni satış kanalları bulmak için kanunlarla destek olması gerekli görülebilir. Böylece sektör potansiyeline ulaşabilir.
Altyapı değişikliği geliri artırıyor
Türkiye, 2023 yılına kadar sürecek olan hızlı bir altyapı değişikliği yolunda ilerliyor. Üçüncü köprü projesi, yeni İstanbul havaalanı ve gelişmiş raylı hat sistemleri hızla yenileniyor. Türkiye’de hükümetin 2023 yılına uzanan planları sigorta sektörünün gelir artışına ön ayak olacak.
Farkındalığın artması şart!
Türkiye’de sigorta farkındalığının çok az olması prim hacmini olumsuz etkiliyor. Bu farkındalık arttıkça sigorta sektörü büyüyecek.
Avrupa ülkeleri hayat prim üretimi (milyon dolar) 2013
Avrupa ülkeleri hayat + hayatdışı prim üretimi (milyon dolar) 2013