‘Doğal kaynaklar olmadan sürdürülebilir ekonomi de olmaz’
Türk Sigorta Enstitüsü’nde ve Türk Sigorta Birliği’nde aldığı görevlerle sigorta sektöründe yakından tanınan Prof. Dr. Suna Özyüksel, yayımladığı son kitabı İklim Değişikliği, Sürdürülebilir Kalkınma ve Sürdürülebilir Sigortacılık’ın hazırlıkları beş yıl öncesine dayanıyor. Özyüksel’in sigorta sektörü hakkındaki derin bilgi birikimi çevre duyarlılığı ile birleşince bu kitap projesi doğdu. Prof. Dr. Suna Özyüksel, söyleşimizde iklim değişikliğinin risklerini, sürdürülebilir kalkınmanın nasıl gerçekleştirilmesi gerektiğini ve risk yönetiminin sigorta sektöründeki önemini anlattı.
‘ÇEVRE KONUSUNDA FARKINDALIK YARATILMALI’
İklim değişikliği ile ilgili bir yayın hazırlamaya nasıl karar verdiniz?
Ben çevreye âşık bir insanım. Doğa benim varolmamı, nefes almamı, mutlu olmamı sağlıyor. Yaşadığımız iklim problemleri insanın bindiği dalı kesmesi gibi. Yaşarken ağaçları kesiyoruz, denizleri ve havayı kirletiyoruz ve bunun sonuçlarını bilmemize ragmen, önemsemiyoruz. Bir sonraki nesle ne kalacağı umurumuzda değil. Ben çocukluğumdan beri doğada vakit geçirmeyi çok sevdiğim için, doğaya zarar verilmesi içimi acıtıyor. Çocukken, İstanbul’da denizlerde ve gölde yüzerdik, tertemizdi su, yeşillikler içinde büyüdük. Ama üniversiteye başladığımda, artık İstanbul’da yüzebilmek mümkün değildi, etrafımızda ağaçlar yerine yüksek binalar vardı. 10 yıl gibi çok kısa bir sürede, bu değişime tanık olduk bizler. Kirlenme ve tahribat aynı hızla devam ederse, dünyanın geleceğini hayal bile edemiyorum. Bu nedenle, hepimizin doğaya ne yaptığımızı fark etmemiz lazım.
Ben bu konuda, her fırsatta farkındalık yaratabilmek için, elimden gelen çalışmaları yıllardır yapıyorum. Örneğin 2010 yılında TSEV-TSB ortaklığıyla düzenlediğimiz, “2010 Yılında Türk Sigorta Sektörü” konulu , III.Ulusal Sigorta Sempozyumu’nun ilk oturumu, “Küresel Isınma ve Sigorta Sektörü” idi. Gene TSEV müdürlüğüm sırasında Vakıf için bir Çevre Politikası hazırladık ve bu kapsamda yaptığımız çalışmalara, Avrupa’daki ulusal sigorta birliklerinin üyesi bulunduğu Avrupa Sigorta ve Reasürans Federasyonu (Insurance Europe, eski adıyla CEA) tarafından hazırlanan “İklim Değişikliği ile Mücadele (Tackling Climate Changes)” raporunun, “Sigorta Şirketlerinin İklim Değişikliğinin Hafifletilmesine Katkıda Bulunan Girişimlerinden Örnekler” bölümünde de yer verildi. İşte kitap fikri de, hem doğaya karşı olan bu özel duygu durumumdan, hem de konunun, özellikle yıllardır hizmet ettiğim sigorta sektörünü çok yakından ilgilendiriyor olmasından dolayı ortaya çıktı.
‘İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SORUNU SİGORTACILARI İLGİLENDİRMELİ‘
İklim değişikliği ile sigortacılar arasında nasıl bir ilişki var, sigortacılar neden iklim değişikliği ile ilgilenmeli?
İklim değişikliği en çok sigorta sektörü için çok önemli. Çünkü sigorta sektörünün işi riskleri sigortalamak, değerleri koruma altına almak. Çünkü sigorta çağımızın en önemli risk yönetim aracı. Bu nedenle de son yıllarda şirketlerin iklim değişikliği nedeniyle oluşan hasarlara yaptıkları ödemelerin katlanarak artması, sigortalanma oranını da artırmakta. Dolayısıyla riskler, diğer sektörlerden sigorta sektörüne transfer olmakta ve bu durum da, sigorta ve reasürans şirketlerini çok olumsuz etkilemektedir. İklim değişikliği ve sigorta arasındaki bu kuvvetli bağ nedeniyle de, kitapta da örneklerinin verildiği gibi, yurtdışındaki sigorta ve reasürans şirketleri, iklim değişikliği konusunda önemli projeleri finanse etmekteler.
İklim değişikliğiyle sürdürülebilir kalkınma arasındaki ilişki nedir?
Sürdürülebilir kalkınmanın kısaca tanımı şu: Bugünün ihtiyaçlarını, gelecek kuşakların kaynaklarını tüketmeden karşılamak. En basit şekliyle, mobilya üreteceksek, ihtiyacımız kadar ve ormanların büyümesini engellemeyecek miktarda ağaç keselim ki, gelecek kuşaklar da ormanlardan faydalanabilsin. Bundan yaklaşık 10 yıl önce bir toplantıda bunu anlatıyordum, biri kalktı ve ‘gerçekçi’ olalım dedi. “Bunlar teorik bilgiler. Bize böyle hikâyeler anlatmayın. İnsan doğayı kullanmadan yaşayamaz”. Ona cevabın kendi cümlesinde saklı olduğunu söyledim. İnsan doğayı kullanmadan yaşayamazsa insan doğayı idareli kullanacak ki doğa bittiği zaman insan yaşayamaz hale gelmesin.
‘ÇEVRE SİGORTALARI KORKAK ADIMLARLA GELİŞİYOR’
Türkiye’de son birkaç yıldır çevre sigortaları konusunda ürünler oluşturulmaya başlandı. Bu konu hakkındaki görüşleriniz neler?
Türkiye Sigorta Birliği’nde genel sekreter yardımcısı olduğum dönemde sigorta mevzuatından sorumluydum. O dönemde Çevre Bakanlığı’nın hazırladığı Çevre Kanunu vardı. Kanundaki başlıklardan biri de çevreye ilişkin bir sorumluluk sigortası oluşturulmasıydı. O taslak ile ilgili çok sayıda toplantılar yapıldı, çünkü çevreye verilecek zararın ölçülmesi ve ödenmesi çok zordu. Bildiğiniz gibi, bir riskin sigortalanabilmesi için öncelikle o riske ilişkin geriye dönük hasarların bilinmesi gerekir. Ancak çevre konusunda bu tür veriler de bulunmamaktaydı. Onun için bu konuda bir sigorta genel şart taslağı hazırlayabilmek için epeyce zorlanmıştık. Düşünsenize, Ege Denizi’nde bir tanker battı ve denizi kirletti. Verilen zararı nasıl ölçebiliriz ki? Özellikle bio çeşitlilik kaybolunca hangi parayla yeniden yaratabilirsiniz? Diyelim ki tutarı tespit edebildik, ortaya çıkacak hasar maliyeti nasıl ödenebilir ki? Kısaca bu tür sigortaların kapsamı doğası gereğince, son derece kısıtlı. Bu nedenle de, bu çalışmaların sonucunda, 2011 yılında hazırlanan “Çevre Kirliliği Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları” kapsamında yapılan poliçeler, poliçede belirlenen limitler çerçevesinde, kısıtlı bir şekilde hasarı tazmin etmektedir.
Sürdürülebilir kalkınma ve Sürdürülebilir sigortacılık dendiğinde konunun yalnızca iklimle ilgili olduğunu mu düşünmeliyiz?
Her iki tanımda da esas olan, süreklilik ve kaynakları tüketmemektir. Bu nedenle konu sadece iklim değişikliği ile ilgili değildir. Sürdürülebilir sigortacılık, kaynakları tüketmeden, tüm tazminat taleplerini karşılayabilen ve kârlı olan sigortacılık demektir. Bu nedenle de sigortacılığın gelişmesinde, büyümesinde etken olan, sigorta bilincinden, sigorta ürünlerinin çeşitliliğinden, muhasebe standartlarına kadar tüm faktörler bu kapsamda değerlendirilir.
‘FARKINDALIK OLUŞTURMAK AMACIYLA KİTABI HAZIRLADIK’
İklim Değişikliği, Sürdürülebilir Kalkınma ve Sürdürülebilir Sigortacılık kitabını Prof. Dr. Suna Özyüksel ile birlikte hazırlayan Özyüksel’in akademik hayatına İngilitere’de devam eden oğlu R. Güneş Oksay kitapla ilgili şunları söyledi:
“Bu kitabın en keyifli yanı, en az benim kadar doğayı seven annemle birlikte, doğa ile ilgili bir konuda ortak çalışma yapmaktı. Çok uzun bir proje oldu bizim için, ama sonunda tamamlayabildik. Ben bildim bileli her zaman doğa ile iç içe olmuş ve onun güzelliğinde huzur bulmuşumdur. Her istediğimde erişebileceğim bu doğal alanların yok olma fikri korkunç bir düşünce benim için. Doğa dünyanın ruhu gibi geliyor bana, onu yok ettiğimizde bize sadece bir kabuk kalacak geriye ve aslında doğa sadece dünyanın değil insanların da ruhunun bir kısmını oluşturuyor. Kültürler doğanın şekil verdiği gibi biçimleniyor, ama insanlar birbirlerinden uzaklaştığı gibi doğadan da uzaklaştıkça bir boşluk içinde kayboluyorlar. Bunun tamamen yok olması ya da düzeltilemeyecek şekilde zarar görmesi uzak bir olasılık değil, ama önemli olan bu değişimin farkında olup doğa için olmasa bile kendimiz için birşeyler yapmak. İşte bu duygu ve düşüncelerden hareketle, dünyada Sürdürülebilir Kalkınma ve Küresel Isınma ile ilgili gelişmelerin insanlar tarafından daha rahat takip edilebilmesi ve insanların konu hakkında bilgi sahibi olabileceği bir kaynak oluşturabilmek isteği ile birlikte, bu konuda yapılan tüm uluslararası çalışmalara kronolojik sıra ile yer verilmesi sayesinde genel durumun ve nereye gittiğimizi hakkında az da olsa bir farkındalık oluşturabilmek amacıyla, bu kitabı hazırladık.”