Değişimden önce…
EKONOMİ içinde yer alan ve değer yaratan kuruluşların büyük bir çoğunluğu, uygulamaya koydukları eylem planlarıyla şirketin zamana bağlı hedeflerini gerçekleştirme amaçlarını yerine getirmektedir. Bununla beraber işletmeler, temel kuruluş amacı olan kâr etme amacına da sahip çıkmaktadırlar. İşletmeler, yapılarına göre, büyük veya küçük ölçekli olsalar da, kâr amacı gütseler veya gütmeseler de yurtiçindeki veya dünyadaki gelişmelere bağlı olarak değişmek ve yeniden yapılanmak zorundadırlar. Bu genel bakıştan sonra, dar anlamda sigorta veya bireysel emeklilik sektör düzeyindeki hareketlenmeye bakmak ve buradaki değişimleri de söz konusu etmek gerekir.
Bankacılık gibi finansal alanda hizmet veren sektörler dahil, diğer hizmet sektörlerinin organizasyon yapılarında bu kadar sıklıkla yaşanan bir değişim ve yeniden yapılanmaya niçin ihtiyaç duyulmaktadır? İşletmelerin varlığını sürdürmesi ve rekabet avantajını koruyabilmeleri için, değişen koşullara uyum sağlamaları niçin gereklidir? Tüm bu soruları tek tek cevaplandırabilmek için öncelikle değişim ve yeniden yapılanma kavramlarını açıklamakta fayda var.
Değişimin amacı nedir? Kurumlar değişime niçin ihtiyaç duyarlar? İşletmeleri değişime zorlayan işletme içi ve dışı koşullar nelerdir?
İşletmelerin organizasyonları bünyesinde gelişen işler, süreç ve uygulamalar; pazarın gelişimine uygun olarak sürekli değişmektedir. Buna bağlı olarak işletmeler; iş verimliliğini artırmak amacıyla işin gereklerini değişen pazar koşullarına uygun olarak yenilemek durumundadır. Bu amaca uygun olarak oluşturulan değişim planları ve uygulanan stratejiler, şirketlerin aşağıdaki beklentilerinin karşılanması için önem taşımaktadır.
• Çalışanların motivasyon ve tatmin düzeylerinin artırılması,
• Örgütsel yapının geleceğe hazırlanması,
• Organizasyon üyeleri arasında oluşan güven ve karşılıklı desteğin sürdürülmesi,
• Ötelenen sorunlara çözümler üretmek, iletişimi etkinleştirmek ve etkileşimi artırmak,
Kurumlar için hedeflenen bu değişim eşikleri, bu değişimin gerekliliğine inanan, uygulanması konusunda sürekli destekleme davranışı sergileyen yönetim kadroları tarafından gerçekleştirileceği de herkesçe baştan kabul edilmelidir. Bununla beraber, amaçlanan bu değişim, nasıl bir fayda sağlayacaklar? İşletmeler, bulunduğu konum itibariyle iletişim halinde bulunduğu paydaşlarının sürekli gelişen ihtiyaçlarına daha iyi cevap vermeyi ve değişen koşullara hızla uyum sağlamayı taşıdığı bir sorumluluk olarak benimsemelidir. Çünkü bu sorumluluğa uygun olarak kendini hazır tutan organizmalar, mevcut organizasyonları için, yeni fikirler üretme ve bu fikirleri kararlılıkla uygulama sürecini de sahiplenmeyi öncelik olarak kabul etmektedir.
Bu kadar anlamlı hedefleri gerçekleştirmek için ihtiyaç duyulan değişimi zorunlu hale getiren koşullar nelerdir? Söz konusu koşulları iki farklı bakışla inceleyebiliriz. Birincisi, işletme içi koşulları, bunlar:
Büyüme: Büyüme hedefleri gerçekleştirilirken, işletme içi yetki, sorumluluk, görev ve karar verme gibi konularda oluşacak sorunlar.
Yavaşlama ve Gerileme: Satış ve kâr hedeflerinde düşme trendine girilmesi ve bu nedenle, maliyetlerin azaltılması için girişimlerde bulunulması,
Şirket birleşmeleri: Bu duruma bağlı olarak organizasyon yapılarında yeniden yapılanma gündeme gelmektedir.
Üst düzey tepe yöneticilerinin değişmesi: Böylesine bir değişim neticesinde üst düzey yöneticilerin çalışma davranışları, uzmanlık alanları ve çalışanlarına karşı liderlik davranışlarında bazı değişiklikler yaşanması doğaldır. Liderin tutum ve davranışları, organizasyondaki değişimi zorunlu kılmaktadır.
Örgüt içi yaşanan eksiklikler: Bu eksiklikler, karar verme ve uygulanmasında yavaşlama, örgüt içi iletişim eksiklikleri, aralarında çatışma, koordinasyon bozukluğu ve çalışanların işgücü devir hızının yüksek olmasına neden olmaktadır.
Kurumların bütün bu koşullar altındaki belirledikleri nihai amaçlarından en önemlisi ise; kendi kurumsal yapılarını geleceğe daima hazır tutmaktır.