Boreas’ın üfürüğü

‘YOLCUDUR Abbas, bağlasan durmaz’ sözümüzün arkasında durarak; Bodrum’lu dostlarımızla, Halikarnas Balıkçısı’yla, onun kadim dostu Herodot’la ve Poseidon’la güzel bir tatil geçirmek üzere kapağı Bodrum’a attık.
25 gündür Bodrum’a adapte olmaya çalışıyoruz. Yaptığımız tek şey tembellik.
Sevgili Feyza’nın bize tanımış olduğu son güne gelmiş olmasak, makinenin başına geçeceğimiz yok.
Şükürler olsun son birkaç yıldır tatil yapabilme keyfini fazlasıyla hatta abartıyla yaşıyoruz ama Bodrum bu sefer çok verici değil.
Geldiğimiz günden beri Rüzgâr Tanrısı Boreas bize göz açtırmadı.
Homer, dört rüzgar yönünü “Boreas” (Kuzey), ”Eurus” (Doğu), ”Notus” (Güney) ve “Zephyrus” (Batı) olarak isimlendirmiş.
Yunan mitolojisinde Rüzgâr Tanrısı Boreas, kuzeydoğudan esen Poyraz’ın keşişleştirilmiş adı. Pusula gülüne göre 45°’den esen rüzgâra verilen isim.
Soğuk esen Poyraz, tüm Kuzey Ege başta olmak üzere özellikle Çanakkale ve İstanbul boğazlarında en fazla etkili olan rüzgâr olduğu için mitolojide en önemli rüzgâr tanrısı olarak biliniyor.
Bir başka anlatıma göre Yunan mitolojisinde İstanbul Boğazı’nda mağarası olup kuzeyden esen rüzgârı soğutan tanrı. Şiddetli poyrazı soğutarak oluşturduğu bu rüzgâra daha sonraları Bora denmiş.
Bizim Boreas, ta İstanbul’daki mağarasından kalkmış, peşimize düşmüş bizi Bodrum ellerinde yakaladı. Öyle Denizler Tanrısı Poseidon’u filan dinlediği yok. Kuzeyden bir üfürmekte ki düşman başına… Hava sıcak ama su buz.
Balaban’a sormuşlar, “kaç hikâye bilirsin?” diye. O da “kırk tane bilirim, kırkı da armut üstüne” diye cevaplamış. Bizimki de aynı hesap. Bizim tatil düşlerinin de kırkı “deniz” üstüne ama ne çare. Boreas’tan fırsat mı bulabildik. ‘Amanı biliyon mu Boreas’ dediysek de dinleyen kim. Üfür baba üfür. Kardaşım buna ciğer mi dayanır. Maşallah ciğer, demirci körüğü gibi ama sen üfürdükçe deniz suyu buzlu rakı kıvamına döndü. Girebilene aşk olsun. Beş dakika dayanabilirsen bravo. Sonra hipotermi başlıyor. Bilseydik eskilerden kalma yünlü mayolarımızı getirirdik.
Poseidon’a şekvacı olsak nafile, neticede aynı soydan geliyorlar. Bizi tutacak hali yok ya…
Neyse ki imdadımıza bayram yetişti. Bir rivayete göre bayramda Bodrum’un nüfusu 1 milyon artmış. Bu artış esnafa ne kadar yaradı bilmiyorum ama deniz suyunun ısınmasına çok faydası olduğunu söyleyebilirim.
Düşünün her gün koylarda denize girenlerin sayısı üç beş kat arttı. Böylelikle Boreas’a karşı başlatılan savaşta önemli zafer kazanılmış oldu. Millet, küçük suları ile büyük suyun ısısını arttırma gayreti içinde. Günde üç defa katkıda bulunsan yaklaşık bir litre eder, bir milyonla çarp; al sana bir milyon litre ortalama 36,5 derecede sıcak su. Ne demişler birlikten kuvvet doğar. Haydi, görelim bakalım Bay Boreas, el mi yaman, bey mi yaman? İstediğin kadar üfle. Senin nefesin tüm Ege’de geçse bile, bizim gücümüz karasularımızı ısıtmaya yeter.
Bayramcılar döndükten sonra ne yaparız bilmem. Şimdilik suyu kaplıca kıvamına getirdik. Yine de dikkatli olmalı karadan fazlaca uzaklaşıp termal sınırı geçmemeli.
Benim Bodrum faslımın ilk bölümü bu kadar, ağustosta İstanbul’dayım. Sular biraz daha ısınınca eylülde tekrar döneceğim. O zamana kadar Boreas da tıknefes olur zaten.

Yorum yazın